Osmanlılar zamanında Ramazan günlerinde tebdil-i   kıyâfet ile, pek çok zengin, hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav   dükkânlarına gider, onlardan Zimem Defteri ' ni (veresiye defteri)   çıkarmalarını isterlerdi.
   Baştan, sondan ve ortadan rastgele sahifelerin   toplamını yaptırıp, miktarını ödedikten sonra;
  "Bu borçları silin! Allah kabul etsin!" der,   kendilerini tanıtmadan çeker giderlerdi.
   Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu;   borcu sildiren, borçtan kimi kurtardığını bilmezdi...
   Gizli verilen nâfile sadakanın, açıktan verilen   nâfile sadakadan yetmiş kat dahâ sevâp olduğunu bilen zevât, yardımlarını   mümkün olduğunca gizliden yapmaya gayret ederdi. Ecdadımız sağ ile verdiğini,   sol elinden
bile gizler, yaptıkları iyilikleri unutur   giderlerdi.
   İtalyanların askıda kahve olayı geziyordu net'te bir   ara, ecdadımız bu konuda da daha ilerisini zaten yapmış.
   Sürekli Batı yı övüp geçmişimizi ve atalarımızı yokmuş   gibi görenlere ithaf edilir..
Çok asil bir millet ve atalara   sahibiz. Öyle değil mi?