Öğretmenler Günü

Saklý Süleyman

Çalışkan Üye
Üye
Katılım
14 Ocak 2009
Mesajlar
387
Puanları
28
Konum
ısparta
24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ
İnsan, dünyaya geldiğinde, daha bebek iken gözlerini açar açmaz çevresindekilerini hissetmeye çalışır. Yemeği, içmeyi, emeklemeyi, yürümeyi, koşmayı ve konuşmayı öğrenir. Kendisini ve çevreyi algılamaya çalışır. Tüm bunlara karşın yine de yardıma muhtaçtır.
İnsanın yaşamdaki ilk yardımcıları anne, baba, abla, ağabey, nine ve dedesidir. Büyüyüp gelişen çocuk bilgilenme sürecine girer. Bu nedenle aile içi eğitim ve öğretim yetersiz kalır. Çocuğun bu döneminde ihtiyaç duyduğu bilgileri, ancak okulda öğretmen klavuzluğuda sistemli bir eğitimle olacağı ve yönlendirileceği somut olarak ortaya çıkmıştır.Okulun ve öğretmenin devreye girmesiyle ailenin de bu konuda sorunu çözülür.
Bir ulusun çağdaş ülkeler düzeyine erişebilmesi; eğitim ve öğretimin kaliteli ve bilimsel yöntemlerle yürütülmesi ile ancak mümkün olabilir.
Eğitim sorunlarını çözen uluslar; kültür, sanat, bilim, teknoloji, sosyo-ekonomik alanında da kalkınmış ve ilerlemiştir. Eğitime gereken önem ve ilgiyi göstermeyen uluslar, başka ulusların kölesi olmaya mahkumdurlar. Kalkınmanın temel şartı eğitim ve öğretimdir.
Öğretmen; insanları eğitmeyi ve öğretmeyi meslek edinen, eğitim kurumlarında çocuk ve gençlerin eğitim öğretimlerine rehberlik eden, yön veren ve yaşam hazırlayan kimsedir. Öğretmenler gününün amacı öğretmenin toplumdaki yeri ve rolü önemi ve değeri nedir, sorunlarını belirlemek ve öğretmeni olması gerekli yüce oruna oturtmaktır. Öğretmenlerin kendi aralarında bağı kuvvetlendirmek, öğrencileri ile aralarındaki sevgi, saygı ve dayanışmayı güçlendirmektir. Emekli olan öğretmenleri saygıyla anmak ve yeni atanmış öğretmenlere mesleklerinin kutsal bilincine varmalarını sağlamaktır. İşte, Öğretmenler Günü, bu fedakar öğretmenlerimizin kıymetini bir kez daha düşünüp anlamamızı sağlayan önemli bir gündür.
Öğretmenlerimize duyduğumuz saygı, sevgi ve şükranlarımızı dile getirmek için bu günü fırsat bilmeli ve bu duygularla, onların ellerini öpmeliyiz. Okulu bitirip hayata atıldığımız zaman, bizi bu günlere hazırlayan öğretmenlerimizi hatırlamak, ziyaret etmek ya da bir telefon, kart veya mektupla hatırlarını sormak onlar için en büyük ve en değerli armağan olacaktır.
Öğretmenler Gününün Kısa Tarihçesi
Türkler, ilk önceleri Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır.
8. Yüzyıldan itibaren, İslamiyetin kabul edilmesiyle birlikte Uygur alfabesi bırakılarak Arap alfabesine geçilmiştir.
Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923′te Cumhuriyet’i kuran ulu önder Atatürk, askeri ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda birçok yeniliği başlatmıştır. Bu yeniliklerden biri de, 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kabulü olmuştur.
Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okur yazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır.
24 Kasım 1928 tarihinde açılan, Millet Mektepleri’nde, yaşlı, genç, çocuk, kadın… herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir.
Millet Mektepleri’nin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.
 
ATATÜRK'ÜN ÖĞRETMENLERE YAPTIĞI KONUŞMA

ATATÜRK'ÜN KÜTAHYA LİSESİ'NDE ÖĞRETMENLERE YAPTIĞI KONUŞMA
"Muallime hanımlar ve muallime efendiler, bu irfan yuvası altında hepinizi bir arada görmekten ve hepinizi selamlamaktan çok memnunum.
Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir.
Fakat bu iki ordudan hangisi daha değerlidir, hangisi bir diğerinden üstündür? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz. Bu iki ordunun ikisi de hayatidir.
Yalnız siz irfan ordusu mensupları, sizlere mensup olduğunuz ordunun değer ve yüceliğini anlatmak için şunu söyleyeyim ki sizler ölen ve öldüren birinci orduya, niçin öldüğünü öğreten bir orduya mensupsunuz.
Biz iki ordudan birincisine, vatan çiğnemeye gelen düşman karşısında kan akıtan birinci orduya -bütün dünya bilir, bütün dünya şahit oldu ki- pek mükemmelen sahibiz. Vatanın dört sene önce düştüğü büyük felaketten sonra, yoktan var olan bu ordu, vatanı yok etmeye gelen bu düşmanı kutsal vatan toprağında boğup mahvetti. Yalnız bu orduya sahip olmakla, işimiz bitmiş, gayemiz bu ordunun zaferiyle son bulmuş değildir.
Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun elde ettiği kazanımlar sönük kalır. Milletimizi geçek mutluluğa, kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bir an önce büyük, kusursuz, nurlu bir irfan ordusuna sahip olmak zorunluluğunda bulunduğumuzu inkar edemeyiz.
Eski idarelerin en büyük kötülüklerinden biri de irfan ordusuna layık olduğu önemi vermemeleridir. Eğer önem verilseydi, geleceği emanet ettiğimiz sizlere, gelecek kadar güvenilir bir mevki verilmesi gerekirdi. Henüz üç dört senelik hayata sahip olan milli idaremizde irfan ordusu ile layık olduğu kadar ilgilenilememiştir. Fakat buradaki mecburiyeti milletin münevverleri olan sizler elbette ki daha iyi takdir edersiniz. Bütün kuvvetimizi yalnız cephede toplamaya mecbur olduğumuz bu kısa süre içinde tabiatıyla irfan ordusuyla gereğince meşgul olamadık. Lakin Cenab-ı Hakk'a şükürler olsun ki düşman karşısındaki aziz ordumuz için harcadığımız bütün emekler mutlu sonucunu verdi.

Artık bundan sonra aynı kuvvet, aynı faaliyet, aynı istekle irfan ordusu için çalışacak ve birincide olduğu gibi bu ikinci ordudan dahi emeklerimizin, faaliyetlerimizin mutlu ve başarılı sonuçlarını aynı parlaklıkta elde edeceğiz.
Arkadaşlar, asker ordusu ile irfan ordusu arasındaki birliktelik ve alakayı belirtmek için şunu da ifade edeyim, kıymetli bir eserden ordunun ruhu kumanda heyetidir deniliyor. Hakikaten böyledir. Bir ordunun kıymeti kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür. Siz öğretmenler, sizler de irfan ordusunun kumanda heyetisiniz. Sizin ordunuzun kıymeti de sizlerin kıymetinizle ölçülecektir. İstiklal mücadelesinde üç dört senedir düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız savaşla ordunun ruhu olan kumanda heyeti değerlerinin yüksekliğini nasıl ispat etmişse, bundan sonra yapacağımız yenilikler milletimize bir karanlık gibi çöken genel cehaleti mağlup etmek savaşında da irfan ordusunun ruhu olan siz öğretmenlerin aynı yeteneği ortaya koyacağınıza eminim.
Bu konuda size güveniyor ve saygı ile selamlıyorum."
(KÜTAHYA LİSESİ - 24 MART 1923)
 
BEN ÖĞRETMEN OLMAK İSTİYORUM

BEN ÖĞRETMEN OLMAK İSTİYORUM
Ben öğretmen olmak istiyorum.
Ben,şairimin mısralarında dil ,
Genç kızımın gergefinde nakış nakış gül,
Aşığımın sazında tel,
Öpülesi bir el olmak istiyorum.
Ben ,öğretmen olmak istiyorum.

Ben çaresizliğin filizlendiği yerde ümit,
Korkunun mayalandığı yerde yürek,
Güçsüzlüğün güçlendiği yerde bilek olmak istiyorum:
Ben öğretmen olmak istiyorum.

Şu öksüz yavruya sımsıcak kucak,
Şu yetim yavruya yanan bir ocak,
Çorak topraklara yağan yağmur,
Azgın sulara bend.
Mehmet’imin elinde çağlar açan kılıç
Doktorumun elinde derman saçan neşter,
Mimarımın elinde pergel ,cetvel,
Ben ana,ben baba,
Ben Fatih,ben ibni Sina,
Ben mimar Sinan olmak istiyorum.
Ben öğretmen olmak istiyorum.

Ben ressamımın elinde fırça,tualinde renk
Ben bestekarımın en içli şarkısında nağme,
Hattatımın ,nakkaşımın elinde kalem,
Ben Hoca Ali Rıza
Ben Itri,Leyla Hanım
Ben Karahisari olmak istiyorum:
Ben öğretmen olmak istiyorum..
Vatan evladına Türklüğü öğretmek için,
Ben öğretmen olmak istiyorum
İstiklal Marşı’mı gururla söyletmek için,
Ben öğretmen olmak istiyorum
Milletimi”muassır medeniyet seviyesine “ yükseltmek için,




Ben,
Zehirli mantarların,Devedikenlerinin,
Ayrık otlarının boy attığı verimsiz bir toprak değil...

Ben,
Kırlarında elvan elvan çiçeklerin açtığı,
Dağlarında hür kuşların uçtuğu,
Pınarından susayanın içtiği,
Yollarından yiğitlerin geçtiği,
Çiftçisinin başak başak kardeşliği biçtiği
Bir vatan olmak istiyorum...
Ben öğretmen olmak istiyorum..


Ben,Hakk’a yönelen alınlarda nur,
Vatan topraklarını çevreleyen sur,
Mehmetçiğin göğsünde”iman”.
Gençliğimin damarındaki “asil kan”
Ben zulme eğilmeyen baş
Ben Türklük için ağlayan gözlerde yaş,
Barışta güvercin ,savaşta kartal olmak istiyorum.
Ben öğretmen olmak istiyorum.

Ben öğretmen olmasam diyorum..
O zaman kim öğretir şu güzel Türkçe’mi
Henüz anne diyen dillere,
Kim öğretir insanlığı,duyguyu genç nesillere
Kim öğretir büyüğünü saymayı
Küçüğünü şefkat ile sevmeyi?

Ben öğretmen olmasam diyorum,
O zaman şu körpe fidan
Nasıl öğrenecek sert rüzgarlara göğüs germeyi,
Nasıl öğrenecek çiçek açıp meyve vermeyi?
Şu gelinlik kızım,
Şu bıyıkları yeni terleyen delikanlım,
Kimden öğrenecek insan gibi sevilmeyi ,sevmeyi
Vatan için,millet için,bayrak için,
Göz kırpmadan ölmeyi?


Ben öğretmen olmasam diyorum,
Kim dokuyacak kilimimi,halımı
Kim işletecek madenimi,fabrikamı,
Kim alıp satacak ürettiğim malımı?


Ben öğretmen olmasam
Kim yazıp okuyacak şiirimi,romanımı,
Kim yazıp okuyacak
Sıladan gurbete,gurbetten sılaya
Hasret taşıyan mektuplarımı?

Ben öğretmen olmalıyım diyorum,
Çünkü vatanımı severim,
Çünkü bilirim vatan için ölmesini
Alnımda şeref tacıdır
Tarihim,cumhuriyetim,Türklüğüm...

Ben öğretmen olmalıyım diyorum..
Çünkü heyecan veriyor bana,
Şu çeşme,şu kervansaray,şu camii,şu türbe;
Şu davul,şu zurna,
Şu halay,şu horon,şu bar,şu zeybek...
Bana heyecan veriyor.
Anamın yazmasındaki oya,söylediği ninni,ağıt,
Tad alıyorum ekmeğimden,aşımdan.
Gurur veriyor bana milli kültürüm...

Ben öğretmen olmalıyım diyorum;
Çünkü inanıyorum Allah’ıma
İnanıyorum “Beşikten mezara kadar oku!” diyen peygamberime
İnanıyorum
“Ne mutlu Türk’üm “diyen Atatürk’üme

Ben öğretmen olmalıyım diyorum;
Çünkü biliyorum affetmesini,
Biliyorum asil duygularla insanları sevmesini...

Ben öğretmen olmalıyım diyorum..
Çünkü inkar etmiyorum tarihimi,
Hor görmüyorum geçmişimi
Atalarım önümde en büyük rehber diyorum.
Çünkü ben özenmiyorum.
İnsana,insanlığa saygı duymayan hiçbir fikre,
Çünkü ben bel bağlamadım
Örfüme ,adetime,dinime ters düşen çirkinliklere...

Sen öğretmen olmalısın kardeşim;
Sen ,namussun ,vicdansın,adaletsin...
Sen müsbet ilimsin kardeşim
Sen irfansın,inançsın kardeşim geleceğimi aydınlatan.
Sen buram buram tüten vatan sevgisi,
Sen burcu burcu kokan Türklük duygususun,
Sen öğretmen olmalısın kardeşim
Sen öğretmen olmalısın

Biz öğretmen olmalıyız kardeşlerim;
Biz görmeyenlere göz
Duymayanlara kulak
Yürüyemeyenlere ayak olmalıyız....

Biz öğretmen olmalıyız kardeşlerim kızıyla, erkeğiyle
Layık olabilmek için
“öğretmenler,yeni nesil sizlerin eseri olacaktır!”diyen
Ulu önder Atatürk’e...

Biz şairlerimizin mısralarında dil
Genç kızlarımızın gergefinde nakış nakış gül,
Aşıklarımızın sazlarında tel,
Öpülesi bir el olmalıyız.
Biz öğretmen olmalıyız.....
M.Nejat SEFERCİOĞLU
 
DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ

DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Bütün çiçekleri getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerine açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim
Getirin, getirin ... Ve sonra öleceğim!
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,
Geniş ovalarda kaybolur kokuları..
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri,
Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin, görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini,
Bacımın suladığı fesleğenlerin,
Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,
Aman Isparta güllerini de unutmayın;
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum,
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kop Dağı’na göçen,
Yörükler yaylasında, Toroslar’da eğleşen,
Muş ovasından, Ağrı eteğinden,
Gücenmesin, bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
Eğin, türkülerin içine gömün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
En güzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencilerimi istiyorum,
Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,
Köy okullarında açan gizli ve sessiz,
O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek.
Kimse bilmeyecek seni, beni, beni kimse bilmeyecek,
Seni, beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum,
Yetiştirdğim bahçe yarıda kalmasın,
Târumâr olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Okulun duvarı çöktü, altında kaldım;
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz-kış bir şey söyleyen sonsuz toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım;
Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,
Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.
Ceyhun Atıf KANSU
 
ÖĞRETMEN MARŞI

ÖĞRETMEN MARŞI
Alnımızda bilgilerden bir çelenk,
Nura doğru can atan Türk genciyiz.
Yer yüzünde yoktur, olmaz Türk'e denk;
Korku bilmez soyumuz.

Şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun;
Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun.


Candan açtık cehle karşı bir savaş,
Ey bu yolda ant içen genç arkadaş!
Öğren, öğret hakkı halka, gürle coş;
Durma durma koş.

Şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun;
Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun.
İsmail Hikmet ERTAYLAN
 
Geri
Üst