İlkokuldaydım , bir köy okulu , birleştirilmiş sınıf. Herkesin okula getirmekle zorunlu olduğu, bir eşek yükü odun vardı.(Babam geciktirmişti ve adım her gün okunuyordu kara listede, ceza yakındı.Ceza dediysek abartmayın öyle, alt tarafı karanlık penceresi olmayan odunluğa kitleniyorduk saatlerce.Sadece odun için değil, ödevini unuttuğun için, koşuşturduğun için, arkadaşınla ya da evde annenle kürtçe konuştuğun için ....(öğretmenlerin hafiyeleri her yerde idi ve dikkatli olmak lazımdı.)Gelelim olaya ; Malum herkesin bir ilki vardı 7 yaşında ,çelimsiz ama sınıf çalışkanıyım ,kırmızı kurdeleyi da takmışım ama ne çare, odunluk cezası beni de bulmuştu, öğretmen ellerimi bağladı ve odunluğa koydu, metanetimi koruyorum hala. Ta ki öğretmen ''seni burda fareler yesin '' deyinceye kadar .''Yesin '' kelimesinin türkçesini biliyorum da '' fare '' nedir ?''Üzerime nasıl bir canavar atlayacak kimbilir ?'' diye bas bas feryad figan ortalığı yıkıyorum. ''Fare ''dediği şeyin o küçücük canlı olduğunu sonrasında öğrendim.Bir daha da unutmadım....Komik olmadı sanki ,trajikomik oldu hocam idare et)
Son düzenleme: