Adım Adım Türkiye Teması

Saklý Süleyman

Çalışkan Üye
Üye
Katılım
14 Ocak 2009
Mesajlar
387
Puanları
28
Konum
ısparta
SOSYAL BİLGİLER ADIM ADIM TÜRKİYE TEMASI
Yurdumuzun her köşesinde doğal güzellikler vardır. İnsanların bir emek harcamadan, hazır olarak buldukları ortama doğal ortam denir. Doğal varlıklar da bu doğal ortamın birer parçasıdır.
Doğal varlıklar: Ormanlar, göller, taşlar, akarsular, bitki örtüsü, çeşitli bitkiler, denizler, yeryüzü şekilleri, yaban hayvanları vb.
Doğal varlıklar, ülkeler için bir zenginliktir. Çok sayıda canlıyı içinde barındırır. Madenler ve ormanlar önemli ham madde kaynaklarıdır. Ayrıca doğal varlıklar turizm için önemlidir. Örneğin; ülkemizin önemli doğal varlıklarından biri olan peri bacaları her yıl turist akınına uğramaktadır.
Ülkemizdeki güzelliklerden biri de doğal parklardır. Doğal parklar, manzarası ve farklı nitelikleri olduğundan koruma altına alınmış yerlerdir. En bilinen doğal parklar arasında Kuş Cenneti, Uludağ, Yedigöller vardır. Yurdumuz doğal varlıklarının yanı sıra tarihî mekânlar bakımından da zengin bir ülkedir. Çünkü ülkemizde tarih boyunca pek çok medeniyet yaşamıştır. Bu medeniyetlerden kalan eserler tarihî zenginliklerimizdendir. Çünkü bize o medeniyetlerle ilgili bilgiler verir. Yapılan kazılarda bulunan testi, heykel, araç gereçler de tarihî zenginliktir.
Yurdumuzda özellikle İstanbul, Edirne, Konya, Kayseri, Bursa, Erzurum vb. civarında Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalma eserler bulunmaktadır.
Tarihî mekânlardan bazıları şunlardır:• Camiler, hanlar, köprüler, kervansaraylar, tiyatrolar, köşkler, saraylar
Bunları Biliyor Musunuz?
• Safranbolu’da 300 yıl öncesinden kalma evler bulunmaktadır. Ayrıca 2000 geleneksel Türk evi vardır ve bunların 800’ü koruma altına alınmıştır.
• Sümela Manastırı 16 yüzyıl önce yapılmıştır.
KONU SORULARI:
1- Doğal ortam nedir? (İnsanların bir emek harcamadan, hazır olarak buldukları ortama doğal ortam denir. )

2- Doğal varlıklar doğal ortamın birer parçasıdır. Buna göre aşağıdaki seçenek çiftlerinden hangisinde bir yanlışlık yapılmıştır?
A) taşlar-heykeller B) göller akarsular
C) ormanlar göller D) yeryüzü şekilleri- yaban hayvanları

3- Aşağıdakilerden hangisi doğal varlıkların faydalarından değildir?

A) Ülkeler için bir zenginliktir. B) Çok sayıda canlıyı içinde barındırır.
C) Turizm için önemlidir. D) İnsanların yaptığı doğal güzellikler uzun yıllar dayanır.

4- Bir yer neden doğal park olarak koruma altına alınır? (Doğal parklar, manzarası ve farklı nitelikleri olduğundan koruma altına alınmış yerlerdir. )

5- Aşağıdakilerden hangisi yurdumuzun en bilinen doğal parkları arasında sayılamaz?
A) Kuş Cenneti B) Uludağ
C) Çukurova D) Yedigöller

6- Tarihi evleriyle ünlü şehrimiz aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bolu B) Safranbolu
C) Bursa D) Van
 

Saklý Süleyman

Çalışkan Üye
Üye
Katılım
14 Ocak 2009
Mesajlar
387
Puanları
28
Konum
ısparta
Adım Adım Türkiye Teması

ADIM ADIM TÜRKİYE
Günlük yaşamımızda zorunlu olmadığı halde kendimizi uymak zorunda hissettiğimiz pek çok kural vardır. Bazı tutum ve davranışları maddi ve manevi değerler olarak kabul ederiz. Bu değerlerin ailemizi, toplumumuzu ve devletimizi bir arada tutan değerler olduğunu kabul ederiz. Dil, din, ahlâk, gelenek, örf ve adetlerden oluşan bu değerlere genel olarak "kültür" deriz. Ülkemiz için Türkçe dili, İslam dini, söz ve dav¬ranışlarımızda doğru olma, misafirperverlik, kız iste¬me, kına gecesi, asker uğurlama, halk oyunlarımız, yöresel ve ulusal yemeklerimiz, büyüklerin ellerinden öpmek, tarihi ve doğal güzelliklerimiz kültürümüzden bazılarıdır.
Kültür bir toplumun tarihi gelişme süreci içinde meydana getirdiği maddi ve manevi değerlerin bütünüdür. Toplumun kendisine ait olan ve onu diğer toplumlardan farklı kılan değerler bütünüdür. Dil,din,örf,adet,gelenek ve görenekler,ahlak kuralları,giyim kuşam şekli,yemek çeşitleri kültürel unsurlardandır.Ayrıca eğlenme şekli,halk oyunları,düğün ve nişan törenleri,dini ve milli bayramlar,özel günler de toplumun kültürünü yansıtan ögelerdir.
Kültür, ülkeden ülkeye değişebileceği gibi bir ülke İçinde bölgeden bölgeye hatta yöreden yöreye de değişebilir. Birbirine komşu olan iki köy arasında bile konuşma şivesi, düğün ve nişan geleneği, giyim ve kuşam sekli gibi kültürel değerler konusunda az ya da çok farklılık olabilir. Buna "kültürel farklılık" denir.Bir başka deyişle Kültürel farklılık kültürel ögelerin farklı bölgelerde veya ülkelerde çeşitli yönleriyle birbirinden farklı olmasıdır.
Dini inançlar, gelenekler, görenekler, örf ve adetler kültürün en önemli öğeleridir. Ülkemizde bu tip kül¬türel değerler özenle yaşatılmaktadır. Dini ve milli bayramlar, düğün ve nişan törenleri, hasta ve akraba ziyaretleri, misafirlikler kültürel değerlerimizin yaşa¬tılmasında önemli bir yere sahiptir. Türk kültürü dün¬yanın en zengin kültürlerindendir.
DİN:Kutsal ve ahlaki nitelikleri ,çeşitli ayin,değer ve kuralları olan inançlar bütününe verilen isim veya değerdir. İslamiyet ,Hristiyanlık,Musevilik gibi
GELENEK: Bir toplumda eskilerden kalmış,saygın tutulup kuşaktan kuşağa aktarılan ,yaptırım gücü de olan kültürel alışkanlık ve davranışlardır.Kız isteme,düğün törenleri,kına gecesi gibi..
GÖRENEK: Bir şeyi eskiden görüldüğü gibi yapma alışkanlığı,adet.Misafire kahve ikram etme,sağ elle yemek yeme gibi…
ÖRF:Yasa olmadığı halde toplumun bireyleri arasında ortak alışkanlık olarak uygulanan akla uygun ,dince iyi kabul edilen davranış ve kurallardır.Büyüklere saygılı olmak,hile yapmamak gibi…
ADET:Bir toplumda nesilden nesile geçen ,halk arasında uygulanan iyilik ve kötülük,değer hükümlerine göre yapılması ve yapılmaması gereken davranışları belirten kurallardır.Gelinlik giymek gibi….
ORTAK KÜLTÜR
Miras:Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı her şey.
Tarihi miras:Geçmiş uygarlıklardan bugüne kadar kalan ve insanlık için değer taşıyan eserlerin tümü. Ayasofya Camii,Selimiye Camii,Diyarbakır Surları gibi
Ortak miras:Tüm insanlık için değer taşıyan tarihi,doğal ve kültürel varlıkların tümü.Peribacaları,Çin Seddi,Mısır piramitleri gibi………..
Doğal varlık:Doğada kendiliğinden oluşan coğrafi unsurlara denir.Nemrut Gölü,Pamukkale,Ölü Deniz gibi…

ÜLKEMİZİN KÜLTÜRÜ
Ülkemiz, tarihî eserler bakımından çok zengindir. Ül¬kemizde yer alan tarihi zenginlikler yüzyıllar öncesi¬ni günümüze taşır. Türkiye'nin hangi yöresine gidilirse gidilsin onlarca tarihî esere rastlamak mümkündür, bunun en önemli nedeni ülkemizin bin¬lerce yıldır çok sayıda medeniyete ev sahipliği yap¬mış olmasıdır. Ülkemizin dört bir yanında bu mede¬niyetlerin izlerine rastlamak mümkündür. Bu tarihî yapıtlara "tarihî miras" adı verilir. Bu tarihî mekanla¬rı gezip görmek üzere her yıl ülkemize milyonlarca turist gelmektedir.
Saray; Eskiden hükümdarların, Önemli eyalet yöneticilerinin oturdukları ve ülkeyi yönettik¬leri yer.
Havra: Musevi ibadethanesi.
Kilise; Hristiyan ibadethanesi.
Cami: Müslüman İbadethanesi.
Tapınak: Eski toplumların kut¬sal saydıkları varlıklar ve tan¬rıları için yaptırdıkları içinde ayin yapılan ibadethane.
Bedesten: Selçuklular ve Os¬manlılar döneminde içinde ku¬maş ve mücevher gibi kıymetli eşyaların alınıp satıldığı üstü eşit yükseklikte kubbelerle ör¬tülü, kapalı çarşı.
Külliye: İçinde cami, medrese, öğrenci yurdu, kütüphane, ha¬mam bulunan büyük kurum. Fatih Külliyesi gibi.
Medrese: Müslüman devletler¬de eğitim öğretim amacıyla ya¬pılmış okullar.
Darüşşifa: Eskiden hastanelere verilen isim.
Kervansaray: Selçuklular ve Osmanlılar döneminde yolcuların ve ticaret ker¬vanlarının ihtiyaçlarını kar¬şılayıp, güvenliklerini sağ¬lamak için yapılmış büyük konaklama yerleri.
Kale: Düşman saldırıların¬dan korunmak için yapıl¬mış, etrafı surlarla çevrili askeri yapıların bulunduğu bölge. Ülkemizin her kösesinde kalelere rastla¬mak mümkündür.
Sahaflar: Özellikle eski kitap satarların bulunduğu yer.
İmarethane: Ücretsiz yemek dağı¬tılan aşevi.
Türbe: önemli kişiler için ya¬pılmış anıt mezar niteliğinde olan ve içinde mescit de bu¬lunan yapı. Eyüp Sultan Tür¬besi gibi.

Ülkemizde tarihî miras olarak kabul edilen eserler¬den en önemlileri şunlardır:
İstanbul'da; Dolmabahçe, Topkapı, Yıldız, Çırağan Sarayları, Ayasofya, Fatih, Bayezid, Süleymaniye ve Sultanahmet Camileri, Yerebatan Sarnıcı, Ana¬dolu ve Rumeli Hisarları, İstanbul Surları, Galata Kulesi vb.
Ankara'da; Anıtkabir, Ankara Kalesi, Roma Ha¬mamı, Alaaddin Camii, Etnografya Müzesi, Ana¬dolu Medeniyetleri Müzesi
Konya'da Alaaddin Camii, Karatay Medresesi ve Mevlana Müzesi vb.
Bursa'da; Ulu Camii, Yeşil Camii, Yeşil Türbe, Fransız Kilisesi. Geruş Sinagogu, Mudanya'da Mütareke Binası vb.
Antalya'da; Aspendos Tiyatrosu, Alanya Kalesi ve çok sayıda antik kent, vb.
İzmir'de; Efes. Milet ve Bergama antik kentleri, Artemis tapınağı, Kadifekale, Saat Kulesi, İzmir Fuarı, vb.
Nevşehir'de: Peribacaları, Ürgüp, Güreme, Avanos, Uçhisar yöreleri İle Aksaray'a bağlı Ihlara Vadisi'ndeki kiliseler ve yeraltı şehirleri, vb.
Gaziantep'te; Zeugma Antik Kenti, vb.
Çorum'da; Hattuşaş, Alacahöyük, vb.
Şanlıurfa'da; Balıklı Göl, Harran Evleri, vb.
Adıyaman'da Nemrut dağı ve heykelleri, vb.
Diyarbakır'da şehir surları, Malabadi Köprüsü ve Ulu Camii, vb.
Ağrı'da İshak Paşa Sarayı, vb.
Erzurum'da Çifte Minareli Camii, vb.
Sivas'ta Divriği Ulu Camii, vb
Trabzon'da Sûmela Manastırı, vb.
Adana'da Yılankale ve Taşköprü, vb.
Kastamonu'da Safranbolu evleri, vb.

Dünya Miras Listesi
Tüm dünya için önemli bir de¬ğer taşıdığı UNESCO'ya bağlı Dünya Miras Komitesi tarafından belirlenmiş ve bulundukları ülkenin devle¬ti tarafından korunması garanti edilmiş doğal ve kül¬türel varlıkların listesidir. Böyle bir liste oluşturmada¬ki amaç, tüm insanlığın malı olan değerlerin korun¬masında uluslararası İş birliğini mümkün kılmaktır.
Ülkemizin, dünya miras listesinde yer alan doğal ve kültürel varlıklarından bazıları şunlardır:
İstanbul'un tarihî alanları,
Göreme Millî Parkı ve Kapadokya,
Divriği Ulu Camii ve Darûşşifası,
Hattuşaş,
Nemrut Dağı,
Xanthos (Santos) - Letoon,
Hierapolis - Pamukkale,
Safranbolu Şehri.
Truva Arkeolojik Kenti

KÜLTÜREL FARKLILIK VE KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİK
Kültürel ögelerin farklı bölgelerde veya ülkelerde çeşitli yönleriyle birbirinden farklı olmasına Kültürel farklılık denir.
Ülkemizde bölgeler arasında giyim kuşam, şive, bes¬lenme alışkanlıkları, kültürel farklılıktan kaynaklanır. Kültürel farklılıklar, ülkede kültürel çeşitliliğin oluş¬masına neden olur- Kültürel çeşitlilik kültürün zen¬ginleşmesini sağlar.




Yemek Kültürümüz
Ülkemizde yemek kültürü yöreye göre değişmekledir. Bunda iklim özellikleri, coğrafi koşullar, yetiştirilen tarım ürünleri ile üretim çeşitliliği etkili olmakladır.Hayvancılıkla uğraşılan Doğu Anadolu'da daha çok et yemekleri yapılırken, balıkçılığın yaygın olduğu Karadeniz'de balık, her çeşit sebzenin yetiştiği Akdeniz ve Ege bölgelerinde ise sebze yemekleri yaygındır. Ülkemizde;
Adana, kebap çeşitleri ile Gaziantep, baklavaları ile
Kahramanmaraş, dondurması ile Bitlis, Siirt ve Kastamonu, büryan kebabı ile
Karadeniz kıyısındaki şehirler hamsi yemekleri İle
Mersin, tantunisi ile Erzurum, cağ kebabı ile
Hatay, içli köftesi ve künefesi ile Afyon, kaymağı ile
Balıkesir, höşmerim tatlısı ile Urfa, çiğ köftesi ile Konya, etli ekmeği ile tanınmıştır.

FOLKLÖR KÜLTÜRÜMÜZ
Belirti bir bölge halkı arasında ortak olan ve İçinde halkoyunları, masallar, müzik, dans, efsaneler, ata¬sözleri, şakaların yer aldığı kültür unsurların bütünü¬ne folklor denir.
Ülkemizde halk oyunları bölgelere göre çeşitlilik göstermektedir. Ege Bölgesi düğünlerinde "zeybek" oyunu oynanırken Karadeniz'de "horon" oyunu oynanır Güneydoğu Anadolu'da "halay" çekilirken, Trakya'da "hora", İç Anadolu'da ise "misket" oyunu oynanır.
Ege türküleri İle Karadeniz türkülerinin söyleyiş bi¬çimleri farklıdır. Güneydoğu Anadolu ile İç Anadolu türkülerinin söylenişi arasında da farklılıklar vardır. Ülkemizde türkü denince akla gelen kişilerin başında Pir Sultan Abdal, Dadaloğlu, Karacaoğlan gelir. Günümüzde bunlara Aşık Veysel ve Neşet Ertaş'ı da eklemek mümkündür.
Akdeniz köylüsünün giyim tarzı ile Ege köylüsünün giyim tarzı farklılık gösterir. Aynı şekilde Güneydoğu Anadolu İle Karadeniz insanlarının giyim tarzları arasında da farklılıklar vardır.
Folklor kültürümüzün en önemli unsurlarından biri de seyirlik gösteri oyunlarıdır. Bir tür gölge oyunu olan Hacivat ve Karagöz bunların en önemlisidir. Nasreddin Hoca tiplemeleri, Orta Oyunu da halk arasında yaygın olan seyirlik oyunlardandır.
Folklor kültürünün bölgelere göre değişmesinin başlı¬ca nedenleri yaşanılan yörenin iklimi, bitki örtüsü, coğrafi koşullan ile gelenek ve görenekleridir.Örneğin, Ege ve Akdeniz bölgeleri sıcak olduğundan buralarda yaşayan insanlar ince ve acık renkli giysiler giyerlerken, iklimi soğuk olan Doğu Anadolu'da yaşayan insanlar daha kalın ve koyu ren¬kli elbiseler giyerler.
Dil ve Şive Kültürümüz
Ülkemizde kullanılan ortak dil Türkçe’dir. Bununla bir¬likte Türkçe konuşma tarzı bölgelere, hatta şehirlere göre değişmektedir.Ege Bölgesi'nde yaşayan insanların konuşma tarzları ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki insanların ko¬nuşma tarzları aynı değildir. Aynı şekilde Trakya, Kara¬deniz ve Akdeniz bölgelerinde yaşayan insanların ko¬nuşma tarzları da birbirinden farklıdır.
Ülkemizde bazı şehirler, ünü dünyaya yayılmış Türk büyükleri ile tanınmıştır. Bu kişilerin ortaya koyduk¬ları eserler ve düşünceler tüm insanlığın beğenisini kazanmıştır. Bunların en önemlileri şunlardır; Nasreddin Hoca (Akşehir), Mevlana (Konya), Hacı Bektaş Veli (Kırşehir), Yunus Emre (Eskişehir), Karacaoğlan (Osmaniye- Düziçi), Köroğlu (Bolu), Pir Sultan Abdal (Sivas), Dadaloğlu (Kahramanmaraş -Kayseri)
KÜLTÜR VE BİRLİK
Kültürümüz, milli birlik ve beraberliğimizi pekiştirme¬de önemli rol oynar. Milletimiz farklı kültürel değerle¬ri paylaşarak zengin bir mirası ortaklaşa kullanmak¬tadır. Bölgelerimiz arasında bazı kültürel farklılıklar olsa da bu durum birliğimize zarar vermez. Bununla birlikte ülkemizde ortak olan kültürümüz hem daha çok hem de daha kuvvetlidir.
Bölgelere göre değişen şive farklılığı olsa bile ülkemi¬zin her yerinde Türkçe konuşulmaktadır. Ramazan ve Kurban Bayramları ülkemizin her tarafında ortak kut¬ladığımız dinî bayramlardandır. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı da ülke¬mizde topluca kutladığımız millî bayramlarımızdandır. Ayrıca Nevruz ve Hıdrellez gibi ortak kut¬ladığımız kültürel bayramlarımız da vardır.
Ülkemizin her tarafında kız isteme, nişan ve düğün törenleri yapılır. Bazı farklı uygulamalar olsa da her yerde aynı coşku ve ortak duygular yaşanır. Yemek¬lerimiz, giyim kuşamımız, yöreye göre az çok değişse de Türkiye'ye ait olmaları hepsinin ortak yönüdür.
Ortak değerlerimiz, inançlarımız, vatan sevgimiz, bay¬rak sevgimiz, dinî ve millî bayramlarımız kültürümü¬zü zenginleştirir. Kültürel öğeler, bir milletin kaynaşma¬sını, birlik ve beraberliğini sağladığı için önemlidir.


Türkiye Cumhuriyeti'nden önceki devletimizin adı Osmanlı Devleti idi. Osmanlı Devleti, son zamanlarında dünyadaki her türlü gelişmelerin gerisinde kal¬mıştı. Ordusu zayıflamış, ekonomisi bozulmuş, bilim ve teknoloji olanında dünyanın çok gerilerinde kal¬mıştı. 1914'te girdiği Birinci Dünya Savaşı'ndan ye¬nilerek ayrılmıştı. Bu savaştan sonra ordumuz dağı¬tılmış, ülkemizin her tarafı düşmanlar tarafından iş¬gal edilmeye başlanmıştı.
Türk milleti Atatürk'ün önderliğinde düşmanlarla mü¬cadele ederek ülkesini ve bağımsızlığını korumayı ba¬şarmıştır. Saltanat kıldırılarak Osmanlı Devleti'ne son verilmiş, milletin egemenliğine dayalı Türkiye Cum¬huriyeti kurulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda ülkemiz dünyanın en geri kalmış ülkelerinden biri durumundaydı. Eği¬tim, hukuk, sağlık, ekonomi kurumları çalışmıyordu. Sanayi ürünlerinin neredeyse tamamı yurt dışından alınmaktaydı. Ülkede bir çivi bile üretilemiyordu. Ta¬rım ilkel yöntemlerle yapıldığından üretim çok düşük¬tü. Ülkede az miktardaki demir yolu dışında doğru dürüst yol yoktu. İstanbul ve İzmir'in birkaç semli dı¬şında elektrik de yoktu.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyetinin güçlenip gelişebil¬mesi için köklü yeniliklerin yapılması gerektiğine ina¬nıyordu. Atatürk'e göre gelişmesi durmuş, çağın ge¬risinde kalmış kurumlar kaldırılmalı, yerine en mo¬dern ve yeni olan kurumlar açılmalıydı.
ATATÜRK İNKILAPLARI
Atatürk. Türkiye'yi "Çağdaş uygarlıklar düzeyine çı¬karmak" amacıyla bir dizi yenilik yapmıştır. Bu yeni¬liklere kurumlan kökten değiştirdiği için inkılap denil¬miştir.
Atatürk inkılapları belli bir düzen ve sıraya göre ya¬pılmıştır. Hepsi bir bütündür Ancak incelemek ve açıklamak için belli bölümlere ayırıyoruz. Atatürk in¬kılaplarını;
1.Siyasal alanda 2.Toplumsal alanda 3.Hukuk alanında
4. Eğitim ve kültür alanında 5. Ekonomi ve bayındırlık alanında olmak üzere beş ana gruba ayırabiliriz.

SİYASAL ALANDA İNKILAPLAR
Ülkenin yönetimi, egemenliğin kullanılması gibi olan¬larda yapılan inkılaplardır.
Kurtuluş Savaşı, Türk milletinin üstün gayretleri ile kazanılmıştı. Düşmanın yurttan atılması ve bağım¬sızlığın kazanılmasında padişah ve çevresinin katkı¬sı olmamıştı. Bu nedenle Mustafa Kemal, millet ege¬menliğine dayalı yeni bir devletin kurulması gerekti¬ğine inanıyordu.
I- Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM’nin Açılması
Kurtuluş Savaşı'nın devam ettiği günlerde, 23 Nisan 1920'de TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) açıl¬dı. Böylece yeni Türk devleti kurulmuş oldu. Meclis, ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." kararını aldı. Bu durum egemenlik hakkının padişahtan millete geçtiğini gösteriyordu.
2. Saltanatın Kaldırılması
Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1922"de sal¬tanatı kaldırdı Böylece hem Osmanlı Devleti hem de padişahlık ortadan kalkmış oldu. Türkiye'de egemen¬liğin millete ait olduğu kesinlik kazandı.
3. Cumhuriyet'in ilan edilmesi
Kurtuluş Savaşı sırasında yeni sorurlar yaşamamak için yeni devletin yönetim şeklinin ne olacağı konuşulmamıştı. Savaş kazanıldıktan sonra bu durum gündeme geldi. Mustafa Kemal'in çabaları ile 29 Ekim 1923'te cumhuriyet ilan edildi. Böylece millet egemenliğine en uygun yönetim şekli benimsenmiş oldu.
4. Halifeliğin Kaldırılması
Osmanlı Devleti zamanında padişahlık ve halifelik görevi birlikte yürütülüyordu. Saltanatın kaldırılma¬sından sonra halifelik bir süre devam etmişti. Ancak bu durum ülkede din ve devlet başkanlığı şeklinde ikiliğe neden oluyordu. Üstelik inkılaplara ve cumhu¬riyete karşı olanlar eski rejime dönmek için halifeliği kullanıyorlardı. Bunun üzerine Mustafa Kemal'in giri¬şimleri ile 3 Mart 1924'te halifelik kaldırıldı. Böyle¬ce laikleşme yolunda en önemli adım atıldı. Cumhu¬riyetin temelleri sağlamlaştırıldı ve inkılapların yapıl¬ması kolaylaştı.
5. Siyasi Partilerin Kurulması
Atatürk, demokrasi ve cumhuriyet yönetiminin bir gereği olarak farklı görüş ve düşüncelerin yönetimde yer olmasını istiyordu. Bunun için çok partili hayata geçmek gerekiyordu. Atatürk'ün girişimleri ile siyasi partiler kurulmuştur Ancak kurulan yeni partiler in¬kılap ve cumhuriyet karşıtlarının eline geçtiğinden kapatılmak zorunda kalınmıştır.

HUKUK ALANINDA İNKILAPLAR
Toplum içinde vatandaşların birbirleriyle ve devlet ile oları ilişkilerini düzenleyen kurallar vardır. Bunlardan biri de hukuk kurallarıdır.
Osmanlı Devleti zamanında hukuk kuralları cağa uy¬gun değildi. Hem çok karmaşık hem de dine dayalı idi. Mustafa Kemal, herkesin eşit sayıldığı Türkiye Cum¬huriyetinde hukuk kurallarının da herkes için aynı ol¬masını İstiyordu. Bu nedenle çağdaş hukuk kuralları¬nın yapılması gerekli idi.

1. Anayasaların Yapılması
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı'nın devam ettiği gün¬lerde bir anayasa hazırlanmasını sağlamıştı. 1921'de Teşkilat-ı Esasi adıyla kabul edilen bu anayasada önemli eksiklikler vardı. Bu nedenle 1924'te yeni bir anayasa yapılmıştır.
2. Türk Medeni Kanunu'nun Kabul Edilmesi
Toplum yaşamında evlenme, boşanma, miras gibi ko¬nuları düzenleyen yasalara "Medeni Kanun" denilir. Atatürk. Türk toplumunda ırk, din ve cinsiyet gibi ay¬rımların yapılmasına karsıydı. Bu nedenle 17 Şubat 1326'da Türk Medeni Kanunu'nun yapılmasını sağ¬lamıştır. Bu kanun kadın erkek eşitliği konusunda önemli yenilikler getirmiştir. Resmî nikâh zorunlu ol¬muş, boşanma hakkı kadına da tanınmıştır. Mirastan kadınların da erkekler kadar pay alması sağlanmıştır.
3. Kadınlara Siyasal Hakların verilmesi
Mustafa Kemal'in çabaları ile daha sonraki yıllarda kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır Böyle¬ce siyasal alanda kadın erkek eşitliği sağlanmış, ka¬dınlar da ülke yönetimine katılmaya başlamıştır.


EĞİTİM ALANINDA İNKILAPLAR
Atatürk'e göre; bir milletin huzur ve uyum içinde ya¬şaması, kollanıp ilerlemesi için bireylere iyi bir eğitim verilmesi gerekliydi. Ayrıca milletin uygarlıkta ilerle¬mesi, kültürünü geliştirmesi ve çağdaşlaşması için akıl ve bilim rehber edinilmeliydi. Türk milletinin uy¬gar ve çağdaş bir ulus olmasını hedefleyen Atatürk eğitim alanında köklü yeniliklerin yapılmasını sağlamıştır.
1. Eğitim ve Öğretimde Birliğin Sağlanması (Tevhid-i Tedrisat Kanunu)
Osmanlı Devleti zamanında temel eğitim kurumları medreselerdi. Ancak son yıllarda devlet tarafından Avrupa tarzında eğitim veren okullar açılmıştı. Ayrıca azınlıklara ve yabancılara da okul açma izni verilmiş¬ti. Bu durum eğitimde karışıklığa ve ikiliğe yol açıyordu. Atatürk,3 Mart 1924'te "Tevhid-i Tedrisat(Eğitim öğretim birliği) Kanunu"nun çıkarılmasını sağlayarak eğitim öğretimde birliği sağlamıştır. Türkiye'deki bü¬tün eğitim kurumlan MEB'e bağlanmıştır. Okullarda kız erkek ayrımına son verilmiş, sınıflar karma ol¬muştur. Ayrıca çağın gereklerine uyum sağlayama¬yan medreseler kapanmıştır.
2. Hart İnkılabı
Osmanlı Devleti zamanında Arap alfabesi kullanıl¬maktaydı. Bu alfabe hem Türkçenin yapısına uygun değildi hem de okuma yazması zordu. Bu nedenle Mustafa Kemal, 1 Kasım 1928'de Harf İnkılabının yapılmasını sağlamıştır. Yeni Türk harflerinin kabul edilmesi okuma yazmayı kolaylaştırmıştır.
Mustafa Kemal. Harf inkılabı'ndan sonra okuma yazma oranını artırmak amacıyla millet mekteplerini açtırmıştır. Bu okullarda yaşlı - genç, kadın - erkek her¬kese okuma yazma öğretilmeye çalışılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, eğitime yaptığı katkı¬lardan dolayı Atatürk'e "Başöğretmen" unvanını ver¬miştir. 1985"ten itibaren bu unvanın verildiği tarih olan 24 Kasım gününün "Öğretmenler Günü" olarak kutlanması kararlaştırılmıştır.
3. Türk Tarih ve Türk Dil Kurumunun Kurulması
Mustafa Kemal, Türk tarihi ile ilgili doğru ve ayrıntılı bilgilere ulaşmak için 1931’de Türk Tarih Kurumunu kurdurmuştur. Türk dilini geliştirmek, yabancı dillerin etkisinden kurtarmak ve bilim dili haline getirmek amacıyla da 1932'de Türk Dil Kurumunu kurdurmuş¬tur.
4. Çağdaş Eğitim ve Sanat Anlayışının Geliştirilmesi
Atatürk, ülkemizde eğilimin gelişmesi için üniversite¬lerin ve fakültelerin kurulmasını sağlamıştır Sanatın gelişmesi İçin de, güzel sanatlara önem verilmiş, dev¬let konservatuarının açılmasını sağlamıştır.

TOPLUMSAL ALANDAKİ İNKILAPLAR
Atatürk, dayanışmaya ve insan sevgisine büyük önem vermiştir. Yapacağı inkılaplarda çağdaş uygarlıklar düzeyine ulaşmayı ilke edinmiş, taklitçilikten her za¬man kaçınmıştır. İnkılapları yaparken Türk milletinin yapısına ve özüne uygun olmasına dikkat etmiştir. Atatürk, toplumsal alanda yaptığı İnkılaplarla günlük hayatı kolaylaştırmayı ve milli birliği sağlamayı amaç¬lamıştır.

I. Kılık kıyafet Düzenlemesi
Osmanlı Devleti zamanında ülkede kılık kıyafet birli¬ği yoktu. Farklı din ve millete mensup insanlar, fark¬lı sosyal gruplar ile devlet memurları farklı kıyafetler giyerlerdi. Bu durum toplumda ayrılıklara neden ol¬duğundan milli birliğe zarar veriyordu. Ayrıca Musta¬fa Kemal, Türk milletinin dış görünüş olarak da çağ¬daş olmasını istiyordu. Bu nedenle kıyafet alanında bazı yenilikler yapıldı. 25 Kasım 1925'te Şapka Gi¬yilmesi Hakkında Kanun çıkarıldı. Fes ve sarık yasak¬landı. 1934'te her dinin en üst din adamları dışında¬kilerin dinî kıyafetle gezmesi yasaklandı.
2. Din Kurumlarının Düzenlenmesi
Atatürk, dinin ve din kurumlarının kullanılarak halkın sömürülmesine karşıydı. Birer dini kurum olan tekke, zaviye ve türbeler dinî duygular kullanılarak halkın sömürüldüğü yerler olmuştu. Bu nedenle 1925'te çı¬karılan bir kanunla tekke, zaviye ve türbelerin kapa¬tılması sağlanmıştır.
3. Takvim, Saat - Ölçü ve Tartıda Değişim
Osmanlı Devleti zamanında, zaman ölçüsü olan tak¬vim ve saat ile uzunluk ve ağırlık ölçüleri konusunda birlik yoktu. Bu durum hem ülke içindeki hem de ya¬bancı ülkelerle yapılan ticareti güçleştiriyordu. Mus¬tafa Kemal zaman, ağırlık ve uzunluk ölçüleri konu¬sunda da köklü değişikliklerin yapılmasını sağladı.
1925'te takvim ve saat kanunları çıkarılmıştır. 1926'da Hicri ve Rumi Takvim kaldırılarak Miladi Takvim'e geçilmiştir. Alaturka saat yerine de mil¬letlerarası saat sistemi benimsenmiştir.
1931'de Ölçüler Kanunu çıkarıldı. Osmanlı Dev¬leti zamanında kullanılan arsın, endaze, okka. şi¬nik gibi ölçü birimleri kaldırıldı. Yerine tüm dünya¬da kullanılan uzunluk ölçüsü olarak metre, ağırlık Ölçüsü olarak kilogram ve hacim Ölçüsü olarak da litre kabul edilmiştir.
1935'te hafta tatili cuma gününden pazar günü¬ne alınmıştır.
4. Soyadı Kanunu'nun Çıkarılması
Osmanlı Devleti zamanında soyadı yoktu. Devlet ka¬yıtlarında isimlerin yanına baba adı doğum yeri ve la¬kabı da yazılıyordu. Ancak bu durum Özellikle vergi ve askerlik konusunda karışıklıklara yol açıyordu. 1934’te Soyadı Kanunu çıkarılarak herkesin bir so¬yadı alması kararlaştırılmıştır. Böylece isim ve adres karışıklıkları giderilmiştir. TBMM Mustafa Kemal'e Atatürk soyadını vermiştir.
5. Kadın - Erkek Eşitliğinin Sallanması
Atatürk, toplumun temeli olan aileye, özellikle alenin en temel bireyi olan kadınlara önem veriyordu. Kur¬tuluş Savaşı'nda erkeği ile omuz omuza savaşan ve her türlü fedakârlığa kutlanan Türk kadını her olanda erkeklerle eşit olmalıydı. Bu nedenle kadın hakları ile ilgili birçok yenilik yapıldı.
1924'ten itibaren okullarda kız - erkek ayrımına son verilerek karma eğitime geçildi.
1925 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile evlenme, boşanma, miras gibi konularda kadın erkek eşitliği sağlanmıştır.
1930 - 1934 yılları arasında çıkarılan kanunlarla kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiş, siya¬sal alanda kadın erkek eşitliği sağlanmıştır.
Böylece Türk kadını bilgisiyle, görgüsüyle toplum için¬de, eğitim alanında, bilimsel çalışmalarda ve devlet yönetiminde görev olmaya başlamıştır

EKONOMİ ALANINDA İNKILAPLAR
Bir ülkenin yükselip çağdaş ve uygar bir toplum ha¬line gelmesini sağlayan en önemli unsur ekonomidir. Ekonomik durumu zayıf olan devletler gelişemezler. Eğitim, sağlık, bayındırlık gibi sorunlarını çözemez¬ler. Hatta çoğu zaman bağımsızlığını bile koruyamaz¬lar.

I. Millî Ekonomi Politikasının Benimsenmesi
Osmanlı Devleti zamanında ekonomi çok kötü bir du¬rumdaydı. Ülke ekonomisi tarıma dayalı İdi. Ancak ilkel yöntemlerle yapıldığından üretim çok düşüktü. Sanayi gelişmemişti. Sanayi ürünü olan her şey yurt dışından alınıyordu. Ülke ekonomisi büyük ölçüde yabancı tüccarların eline geçmişti.
Atatürk, Türk milletinin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması için mutlaka ekonomi alanında da ilerleme¬si gerektiğini düşünüyordu. Bu nedenle ekonominin gelişmesini ve millî ekonominin kurulmasını hedefle¬yen yenilikler yapılmasını sağlamıştır.
Mustafa Kemal, ekonomik sorunları görmek ve çözüm üretmek için 1923'te İzmir’de İktisat Kongresi'ni top¬lamıştır Bu kongrede millî ekonominin kurulması ve ham maddesi ülke İçinde olan sanayi kuruluşlarına öncelik verilmesi kararlaştırılmıştır. Böylece tükettik¬lerimizi kendimiz üretmeye başladık.

2. Tarım Alanında Yapılan Yenilikler
Muştala Kemal, tarımın gelişmesi için önemli yenilik¬ler yapılmasını sağlamıştır. Köylüden alınan aşar ver¬gisi kaldırılmıştır. Tarımda ıslah edilmiş tohum, güb¬re ve makine kullanılması teşvik edilmiştir. Örnek çiftlikler kurulmuş, ziraat okulları açılmıştır.




3. Sanayi Alanında Yapılan Yenilikler
Ülkede sanayinin gelişmesi için 1927'de "Sanayiyi Teşvik Kanunu" çıkarılarak sanayi kuruluşlarının ku¬rulması ve özel teşebbüsün desteklenmesi amaçlan¬mıştır.
1933'te devletçilik ilkesi benimsenerek "I. Beş Yıllık Kalkınma Plan)" uygulanmaya başlanmıştır. Bu saye¬de bir çok fabrika açılmış, ülkenin temel ihtiyacı olan demir-çelik. kâğıt, kumaş, deri gibi sanayi ürünleri devlet eliyle üretilmeye başlanmıştır.

4. Kabotaj Kanunu
1925'te Kabotaj Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanunla Türk limanlan arasında gemi isletme hakkı yabancı¬lardan alınarak millileştirilmiştir.

5. Bayındırlık Faaliyetleri
Osmanlı Devleti zamanında ülkede yeterli yol yapıl¬mamıştı. Devletin son zamanlarında yapılan bir mik¬tar demir yolu dışında ulaşım ilkel yollarla yapılıyor¬du. Cumhuriyetin kurulmasından sonra Atatürk, ül¬kenin gelişmesi için demir yolu ve kara yolu yapımı¬na ağırlık verilmesini sağlamıştır. Bölgeler arasında ulaşımı sağlamak için çok sayıda kara yolu ve köprü¬ler yapılmış. Osmanlı döneminde yapılan demir yol¬larından daha fazla yeni demir yolu yapılmıştır
Düzenli kentleşmeyi sağlamak için şehir planlama¬cılığına önem verilmiştir. Bir köy görünümünde olan Ankara modern bir şehir olarak yeniden kurulmuştur.

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ
Atatürkçülük, Atatürk ilkelerinden oluşan bir düşün¬ce sitemidir. Temel özellikleri Atatürk tarafından be¬lirlenmiş olan devlet, ekonomi ve düşünce hayatına ilişkin gerçekçi fikirleri kapsar.
Atatürkçülük;
Türk milletinin bugün ve gelecekle tam bağımsız olması, huzur ve refaha sahip olması,
Devletin millet egemenliği esasına dayandırılması,
Aklın ve ilmin rehberliğinde Türk kültürünün çağ¬daş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarılması amacını hedef alır.
Atatürkçülüğün nitelikleri
Atatürkçülüğü oluşturan ilkeler bir bütündür. Bir¬birinin devamı ve tamamlayıcısıdır.
Atatürkçülük akıl ve bilime dayanır.
Millî birlik ve beraberliğe önem verir.
Yurtta ve dünyada barışın korunmasından yanadır.
Millete ve insanlığa hizmet etmeyi esas alır.
Atatürk İlkelerinin ortak özellikleri
Türk toplumunun ihtiyaçlarından doğmuştur.
Akla ve mantığa uygundur.
Atatürk tarafından hem sözle hem de uygulama ile belirlenmiştir. Dış baskı ve zorlama yoktur.
Bir bütündür, birbirlerinden ayrılamazlar.
Atatürk ilke ve inkılaplarının dayandığı temel esaslar
Atatürk ilke ve inkılaplarının dayandığı temel esaslar
Millî tarih ve milli dil bilinci
Vatan ve millet sevgisi
Millî egemenlik, millî bağımsızlık ve özgürlük
Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma
Millî kültürün geliştirilmesi
Türk milletine inanmak ve güvenmek
Millî birlik ve beraberlik, ülke bütünlüğü
Barışçılık ilkesi (Yurtta sulh, cihanda sulh)
Akılcılık ilkesi (Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.)
ATATÜRK İLKELERİ
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin bağımsız, de¬mokratik ve çağdaş özellikler kazanması için birtakım ilkeler ortaya konulmuştur. Atatürk İlkeleri denilen bu ilkeler; Cumhuriyetçilik; Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik ve İnkılapçılıktır.



Cumhuriyetçilik
Cumhuriyet, demokratik bir yönetim şeklidir. Bu yö¬netim şeklinde egemenlik hakkı halka aittir. Halk bu hakkını seçtiği temsilciler aracılığı ile kullanır. Cum¬huriyetçilik ilkesine göre;
Yönetimde demokrasi esastır.
Ülke. halkın seçtiği vekiller tarafından yönetilir.
Vatandaşların hak ve özgürlükleri devlet koruma¬sı altına alınmıştır
Devlet işleyişi anayasa ve yasalara göre yapılır.
Cumhuriyetçilik ilkesi doğrultusunda yapılan başlıca inkılaplar şunlardır:
TBMM'nin açılması,Saltanatın kaldırılması,Cumhuriyetin ilan edilmesi,Siyasi partilerin kurulması,Kadınlara seçme ve seçilme haklarının verilmesi

Milliyetçilik
Millet; aynı ülkede yaşayan, aralarında dil, din, ırk kültür gibi ortak değerler olan insan topluluğudur.
Milliyetçilik; milletin birlik ve beraberliğinin korun¬ması, maddi ve manevi açıdan kalkınması için çalış¬maktır. Milliyetçilik ilkesine göre;
Din, inanç,ırk ve dil farkı gözetmeksizin kendini Türk sayan herkes Türk'tür.
Millî birlik ve beraberlik esas gayedir.
Milletini seven herkes ülkenin kalkınması için ça¬lışmalıdır.
Milliyetçilik İlkesi doğrultusunda yapılan başlıca inkı¬laplar şunlardır:
TBMM'nin açılması,Saltanatın kaldırılması,Tevhid-i Tedrisat Kanunu,Harf İnkılabı,Türk Tarih Kurumunun kurulması
Türk Dil Kurumunun kurulması

Halkçılık
Halk; aynı ülkede yaşayan ve o ülkeyi vatan kabul eden insanlara denir.
Halkçılık; halkın mutlu, huzurlu bir şekilde yaşamını sürdürmesi için çalışmaktır. Halkçılık İlkesine göre;
Halk devlet yönetimine katılır.
Toplum yaşamında din, dil, ırk, cinsiyet, renk gibi ayrılıklara yer yoktur.
Bütün vatandaşlar devlet karşısında hak ve ödev¬ler açısından eşittir.
Herkes kanunlar önünde eşit haklara sahiptir. Suç ve cezalar kişiye göre değişen şekilde uygulanamaz.
Halkçılık ilkesi doğrultusunda yapılan başlıca inkı¬laplar şunlardır:
Türk Medeni Kanunu'nun kabul edilmesi,Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması,Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi,Soyadı Kanunu'nun çıkarılması

Laiklik
Laiklik en kısa tanımıyla din ve devlet islerinin bir¬birinden ayrı tutulmasıdır. Devlet düzeni ve hukuk kurallarının dine değil akla ve bilime dayandırılması laikliğin bir gereğidir. Laikliğin temel amacı dinsel ay¬rımcılığı önlemek, insanların din özgürlüğünü sağla¬maktır. Dinin siyaset amacıyla kullanılmasını önle¬mek, dinî baskı ve hurafeleri engellemek de laikliğin amaçlarındandır. Laiklik ilkesine göre,
Devlet yönetiminde din ve devlet İşleri birbirinden ayrı tutulur.
Devlet bütün dinlere esil mesafededir.
Yasalar din kurallarına dayandırılamaz.
Düşünce ve inanca saygı esastır.
Herkesin İstediği dine inanma, inancının gerekleri¬ni yerine getirme ve inancını açıklama hakkı vardır.
Laiklik doğrultusunda yapılan inkılaplar şunlardır:
Saltanatın kaldırılması,Halifeliğin kaldırılması,Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması,Medreselerin kapatılması

Devletçilik
Devletçilik; devletin ekonomik hayatın içinde yer al¬masıdır. Yani gerektiğinde fabrika ve şirket kurup işletmesidir. Atatürk, devletçilik ilkesi ile ülkenin eko¬nomik, sosyal ve kültürel alanda kalkınmasını amaç¬lamıştır. Devletçilik ilkesi özel teşebbüse engel değil¬dir. Yani gücü ve sermayesi olan vatandaşlar da ister¬lerse fabrika ve şirket kurup işletebilirler.
Devletçilik İlkesine göre yapılan inkılaplar şunlardır;
İzmir İktisat Kongresi'nin toplanması
Sümerbank ve Etibank gibi devlet bankalarının kurulması
Karabük Demir-Çelik Fabrikasının devlet tarafın¬dan kurulması

İnkılapçılık
İnkılapçılık; sürekli yenileşmeye açık olmak ve çağ¬daş uygarlık düzeyini yakalayıp üzerine çıkmayı he¬deflemektir. İnkılapçılık, gelişmesi durmuş olan bütün kurum ve kuruluşlun kaldırıp yerine daha yeni ve daha çağdaş olanını almaktır. Bu yönüyle inkılap¬çılık ilkesi Atatürk ilkeleri ve inkılaplarının tümünü kapsar.
Saltanatın ve halifeliğin kaldırılması, Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Harf İnkılabı. Soyadı Kanunu gibi bütün inkılaplar. İnkılapçılık ilkesinin gereği olarak yapılmıştır.

Atatürk İlkelerine Sahip Çıkmak ve Devamlılığını Sağlamak
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli Atatürk ilkeleridir. Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak, ilkelerinin devamlılığını sağlamak ise Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatmak demektir.
Atatürk ilkelerini öğrenmekle kalmamalı; korumalı, geliştirmeli ve davranış hâline getirmeliyiz.

Atatürk'ün Hayatı, Kişiliği ve Özellikleri, Son Günleri
Mustafa Kemal Atatürk 1881'de Selanik'te doğdu. İlkokulu Şemsi Efendi İlkokulunda okudu. Asker olmak isteği ile sınavlara girip Selanik Askeri Rüştiyesi, Manastır Askeri İdadisi, Harp Okulu ve Harp Akademisini başarıyla bitirerek kurmay yüzbaşı olarak orduya katıldı.

İlk gençlik yıllarından itibaren ülkenin kötüye giden durumu ve Türk milletinin geleceği ile ilgilendi.
Mustafa Kemal, ilk askerî başarısını Trablusgarp ve Balkan savaşlarında gösterdi.
Çanakkale Savaşlarında parlak zafer elde edilmesinde önemli rol oynadı. Kurtuluş Savaşı'nda kazandığı Sakarya ve Başkumandanlık Meydan Savaşı zaferleriyle Türk milletini bağımsızlığına kavuşturdu.
Mustafa Kemal, akıl ve bilimi yol gösterici kabul ederdi. Okuyan, araştıran, düşüncelerini eserleriyle ortaya koyan bir önderdi. Onun en büyük eseri bağımsız, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'dir. Atatürk, üstün bir komutan, eşsiz bir devlet adamı idi. Devlet yönetimindeki basanları ile bütün dünyanın hayranlığını kazandı. Birçok geri kalmış millet onun yaptıklarını örnek aldı. Atatürk bütün hayatını, çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmayı amaçladığı Türk milletine adamış bir insandır. 10 Kasım 1938 sabahı İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşı devlet töreni ile Ankara Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabre kondu.
10 Kasım 1953'te Anıtkabir'e getirilerek ebedî istirahatgâhına defnedildi.
 

bicooo

Yeni Üye
Üye
Katılım
3 Nis 2011
Mesajlar
3
Puanları
1
Yaş
124
Konum
arpaçay
Adım Adım Türkiye Teması

emeğine sağlık. keşke dosya ile aktarsaydın.
 
Üst