Ermeni mezaliminin son tanıkları

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,587
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
Ermeni mezaliminin son tanıkları

İbrahim Sargın

İbrahim Sargın Bey, bugün binlerce şehidin yattığı Zeve köyündendir. Halen Van'ın içerisinde Ibrahim Bey'le ilk karşılaşmamızda onu ancak ellielli beş yaşlarmda tahmin etmiştim. Fakat yanmda bulunan ve yaşları ellinin üstünde olan iki beyefendiyi bana "oğullarım" diye takdim edince yaşına inanabildim. Seksene yakın yaşma rağmen hala dinç ve dinamikti. Bir nakliyat firmasının sahibi ve idarecisi olan Ibrahim Bey'i birkaç sefer hatiralarim almak üzere rahatsız ettik. Her seferinde anlattıkları acıklı bir güfte, gözyaşları ney kadar dokunaklıydı.

Efendim, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Van ve çevresi, bildiğiniz gibi Rus işgaline uğradı. Bu arada Türklerle Ermeniler arasında bazı olaylar cereyan etti. Biz o günlerde meydana gelen olaylara açıklık getirmek için o olaylari bizzat yaşıyan insanlann bilgilerine başvuruyoruz. Bu arada kendisiyle görüştüğüm bazı yaşlı insanlar, sizin o günleri çok iyi hatırladığınızı söylediler. Biz de sizi bunun için rahatsız ettik. Acaba bildiklerinizi bize nakleder misiniz?

Estağfurullah efendim. Esasen içimi boşaltacağım bir zemin meydana getirdiğiniz için ben size teşekkür ederim.

Efendim, ben o vakit on yaşındaydım. Biz Zeve köyünde oturuyorduk. Zeve'de olan hadiseyi ve Ermenilerden gördüğümüz hakareti, gördüğüm gibi anlatacağım:

Efendim, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Erzurum'da harp vardı. Onun için Van'da bulunan bütün askerimiz tamamen Erzurum cephesine gitmişti. Van'da asker namına kimse yoktu. Bu durumdan istifade eden Ruslar ve Ermeniler işbirliği yaptılar. Ruslar daha önce İran üzerinden Ermenilere çok sayıda silah göndermişlerdi. Ermeniler bazı komiteler kurmuşlardı. Van'da onların liderliğini Aram Paşa dedikleri bir adam yapıyordu.

Van valisi Cevdet Paşa idi. Cevdet Paşa ihtiyat kuvvetleri topladı.Bu ihtiyat kuvvetlerini meydana getirenler hep sivil halktı. İşte Van böyle bir durumda iken bizim doğu cephesi bozuldu ve Ruslar ilerlemeye başladı. Mevsim ilkbahardı. İş zamanı olduğundan herkes işine gücüne koyulmuştu. Ruslar Doğubeyazıt'a ulaşınca orada asker olan bizim köylülerden biri, atına atlayıp Van'a geldi. Millete, "Sizin eviniz yıkılmasın ne duruyorşunuz? Rus burnunuzun dibine geldi" dedi. Zaten Vali Cevdet Paşa, Van ve çevresine bölgeyi terkederek göçmelerini emretmişti.

Bizim komşularımız olan altı köy göçmek için Van'a doğru yol alırken, Ermeniler bunların önünü kesiyor.Soruyorlar: "Hayrola nereye gidiyorsunuz?" Onlar da göçtüklerini söyleyince çetenin reisi, "Ulan Zürdacik, artık Cedo'nun devri geçti, şimdi Aram Paşa'nın devridir. Haydi bakalım geriye marş marş!" diyerek gitmelerini engelliyorlar. Cevdet Paşa'ya da Cedo diyorlardı. Zürdacik de Ermenice'de Ahmak demektir. Neyse, bu göçemeyen köylüler kendi aralannda diyorlar ki; "Ermenilerle Zevelilerin arası iyidir. Her halde oraya zarar vermezler. İyisi biz oraya gidelim." Biz de zaten buna güvenerek göçmemiştik. Çünkü o güne kadar Ermenilerle aramızda hiç bir mesele çıkmamıştı. Van tamamıyla hicret etmişti. Aradan birkaç gün geçti ki, silah sesleri bizi uyutmaz oldu. Bizim köylü olup da Mollakasım'da gelin olan Esma ismindeki kadm kaçarak bizim köye geldi. Meğerse Esma daha geceden gelmiş, Mermit çayı taşkm olduğundan suyun kıyısında sabaha kadar o baştan bu başa koşturup durmuş. [Ibrahim Bey, bunları anlatırken için için ağladı.] Sabahleyin Server Hoca ezan okuyunca Esma oradan bağırıyor: "İmdat imdat, kurtaran yok mu?" Sabah namazına kalkan İsmail Amcam, ata binerek Esma'yı çaydan geçirdi. Esma yutkuna yutkuna Mollakasım'ın Ermeniler tarafindan tamamen katledildiğini, er geç buraya da geleceklerini haber veriyordu. Daha önce Vali kendimizi korumamız için yirmi sandık cephane ile elli tane tiifek vermişti. Fakat tüfekler "Martini" dediğimiz, tek kurşun atan basit silahlardı.

Müşerref Hoca halkı topladı ve dedi ki: "Kardeşlerim pisipisine öleceğimize elimizdeki imkanlarla müdafamızı yapalım." Köylüler bunun üzerine başladılar mevzi kazmağa. Bir gün kuşluk vakti Ermeniler hem Mermit, hem de Bardakçı tarafından saldırıya geçtiler. Biz ve köyümüze sığınan diğer köylüler onlarla uzun zaman çarpıştık. İkindiye doğru bizimkiler galip geldiler. Ermenileri ta Bardakçı'nın altına kadar sürdüler. Birazdan Erzurum tarafından gelen kalabalık bir süvari topluluğu göründü. Biz sevinç naraları attık. Askerimiz yetişti diye sevindik. Bir de ne görelim, gelenler Rusya'dan gelen Ermeniler olmasm mı! Artık onlar çok kuvvetli duruma geçtiler. Bizimkiler yavaş yavaş köyün içine çekildiler.

Mağribe doğru Ermeniler köyün içine daldılar. Siperdekilerin hepsi zaten ölmüşlerdi.Artık ortahk ana baba gününe döndü. Biz nereye kaçacağımızı, ne yapacağımızı şaşırmıştık. Beni, annemi ve kardeşlerimi babamla ticari ilişkisi olan Kalecik Ermenilerinden biri bir odaya kapattı ve kimsenin bize el bile sürmesine müsaade etmedi. Ben bizzat gözümle gördüm, küçük çocukları havaya atıp altlarma süngü rutuyorlardı. O yavrular kuş yavrusu gibi "cığıldiyarak" ölüyorlardı. Ot yığınlarını ateşe verdiler.. Yani ne diyeyim, köyün altmı üstüne çevirdiler. Köyden ben, annem, iki amcam kızı Ayşe ile Seher, iki kadın, Ayvazoğlu Ömer'in kızı Esma ve köydeki türbede saklanan bir kaç kişi kurtulduk. Bazıları da o sıra köyde değildi, onlar da kurtuldular. Bunların dışında iki bine yakın insan akla gelmez işkencelerle şehid edildiler.

Bizim köyde meydana gelen çatışmalar esnasında çerkez İbat'ın kızı erkek elbisesi giymiş, siperlere cepharle, su, yiyecek taşıyordu. Ermeniler onun peşine düştüler. Kız onları uzun zaman meşgul, etmiş daha sonra şehid edilmişti. Ermeniler gelip bakmışlar ki, bu kadar zorlu olan bir Türk kızıdır.

Efendim, siz daha sonra Turk askerlerinin gelerek Van 'ı kurtardığmı hatırlıyor musunuz? O zamanlar Van'da Ermeni var mıydı, varsa ne yaptılar?

Hani Rusların içinde bir inkilap oldu ya, işte ondan sona Ruslar geri çekildiler. Ama çekilirken silahlarının çoğunu Ermenilere bıraktılar. Hatta Van Gölü'nde Rusların iki tane de gemisi vardı. Ermeniler bunlara kurdukları altı buçukluk toplarla, Van'ı kurtarmaya gelen askerimizi Gevaş açıklarında topa tuttular. fakat dayanamadılar, bir kısmı İran üzerinden kaçarak Erivan'a gittiler.Bazılarını da Erçiş'e yakın Bendi Mahi köprüsünde önünü keserek öldürdüler. Van'da kalanlar da çarpanak adasma sığımışlardı. Askerler onları oradan alarak gitmek istedikleri yere götürdüler. Bunlardan Pilo'nun kardeşi Hersin ve Kör Sahak Ruslarla beraber çevirdikleri dolaplar yüzünden yakalanarak Dere kilisesinde idam edildiler.

Efendim, savaş öncesi yıllarında Müslümanlar tarafından Ermenilere zulüm, baskı yapılıyor muydu?

Kesinlikle böyle bir şeye ne şahit oldum, ne de duydum. Yalnız iki müslüman komşu arasında meydanagelen kavgalar gibi kavgalar meydana gelmiştir. Yoksa Ermeni oldukları için onlara kimse baskı yapmamıştır. Kendileri Rus'un parmağıyla isyan ettiler, kendileri başımıza olmadık felaketler getirdiler. Vallahi onların kadınlarımıza yaptıklarını edebim söylemeye mani oluyor. Şimdi bu gavurlar kalkmışlar haklı olduklarını söylüyorlar. Bizim onlara yaptığımız iyilikler onların burnundan gelsin. Dün Ermeniyi Rus nasıl kışkırttıysa, bugünküleri de yine onlar kışkırtıyor.

Efendim, çok teşekkür ederiz. Bundan sonraki hayatınızda da sıhhatli uzun yıllar dileriz.

Ben teşekkür ederim.

Kaynak: "Görenlerin Gözü İle VAN’DA ERMENİ MEZALİMİ” – Doç.Dr.Hüseyin Çelik
 
Üst