DÜYUN-I UMUMİYE 8.SINIF PERFORMANS ÖDEVİ

baran8

UNUTTUM DEMEK BİLE HATIRLAMAKTIR
Üye
Katılım
14 Nis 2009
Mesajlar
10
Puanları
1
Yaş
124
Konum
istanbul
Web sitesi
baransel857.tr.gg
DÜYUN-I UMUMİYE HAKKINDA GENİŞ BİLGİ BULABİLİRMİSİNİZ? BENİM BULDUĞUM:

Düyun-u Umumiye

Düyun-u Umumiye (Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi), 1872 - 1939 yılları arasında Osmanlı Devleti'nin dış borçlarını denetleyen kurum.

II. Abdülhamit döneminde kurulmuştur. Sözcük, "Genel Borçlar" anlamına gelir. Düyun-u Umumiye kurulduğu yıldan itibaren, Osmanlı Devleti' nin ekonomik ve mali yaşamı üzerinde etkili bir rol oynamıştır.

Osmanlı Devleti 1854 yılında dış borçlanmalara başlamış ve 1874 yılına kadar 15 ayrı dış borçlanma yapılmıştır. Bu dönem içinde 239 milyon lira borçlanıldığı halde, hükümetin eline yanlızca 127 milyon lira geçmiştir.

Osmanlı Devleti, ilk dış borçlanmasını, Kırım Savaşı sırasında, savaş maliyetlerini karşılamak için gerçekleştirdi. Ancak mali durumu düzelmeyen devlet, savaştan sonra da borç almayı sürdürdü. Bundan sonra da borçlanmayı neredeyse alışkanlık haline getiren Osmanlı Devleti, yaşadığı her ekonomik sıkıntıda dış borç almaya başladı. Bu borçların verimli kullanılamaması sonucu, kısa sürede, değil borçlar, faizleri bile ödenemez hale gelindi. 1874' te devlet mali iflasın eşiğine geldi ve bir kararname çıkardı. Bu kararnamede, Osmanlı Devleti vadesi gelen borç taksitinin ancak yarısını ödeyeceğini açıklıyordu. Ancak açıklanan bu söz de yerine getirilemedi. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Osmanlı yönetimi yeni bir mali bunalıma sürüklendi ve Osmanlı Bankası ile Galata Bankerleri'nden almış olduğu iç borçlarını da ödeyemeyeceğini açıkladı.

Hiç bir borç ödemesini yapamayan Osmanlı Devleti, sonunda alacaklılarla anlaşma yoluna gitti. Alacaklılarla masaya oturan yaşlı imparatorluk, 1879'da damga, alkollü içki, balık avı, tuz ve tütünden alınan vergi gelirlerini 10 yıl boyunca iç borçlar karşılığı olarak alacaklılara bıraktı. Ancak alacaklı Avrupa devletleri buna tepki gösterdi ve 1881'de damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve ipekten alınan vergilerin tüm geliri iç ve dış borçlara ayrıldı. Bu vergileri toplama ve alacaklılara ödeme görevi de yeni kurulan Düyun-u Umumiye İdaresi’ne verildi. Bu kurum kurulduktan sonra da Osmanlı Devleti mali sıkıntılar nedeniyle dış borç almak zorunda kaldı.

Lozan Antlaşması ile, Osmanlı Devleti' ni yarı-sömürge seviyesine indiren bu kurumun vergi gelirlerini denetlemesi sona erdirildi. Sadece borçların alacaklılara paylaştırılması görevini sürdürmeye devam etti.

Bu borçlar, İmparatorluk çöktükten sonra, İmparatorluk topraklarında kurulan devletler ve Türkiye arasında paylaştırıldıysa da en büyük borç yükü Türkiye'ye verilmiştir.

Türkiye Düyun-u Umumiye' ye olan borcunun son taksitini, ilk dış borcun alınmasından tam bir yüzyıl sonra, 1954'te ödedi bu dönemin sonunda; Fransa 1881'de tunusu işgal etti, İngiltere 1869 da Suveyş kanalının açılmasıyla daha da değerlenen Mısır'ı uzakdoğudaki sömürgelerine giden yolun güvenliği için 1882 de işgel etti, Avusturya 1908 de Bosna Hersek'i topraklarına kattı, Girit halkı 1908 de Yunanistan'a bağlandığını açıkladı, Bulgaristan 1908 de bağımsızlığını ilan etti.

Düyun-u Umumiye binası, İstanbul-Eminönü ilçesinde bulunmaktadır. Bina Cumhuriyet döneminde Atatürk'ün emri ile İstanbul (Erkek) Lisesi 'ne tahsis edilmiştir. İstanbul Lisesi (Kuruluş 1884) günümüzde bu binada eğitim vermeyi sürdürmektedir.

YARDIM!!!LÜTFEN ???
 

alminaözlem

Yeni Üye
Üye
Katılım
5 Ocak 2010
Mesajlar
2
Puanları
1
Konum
tokat
DÜYUN-I UMUMİYE 8.SINIF PERFORMANS ÖDEVİ

DÜYUN-I UMUMİYE

Düyun-i Umumiye :
Osmanlı İmparatorluğu’nun borçlarını tasfiye için kurulan uluslararası kuruluş.
Osmanlı devleti’nde Tanzimat döneminde alınan dış borçlara ve bu borçları ödemek amacıyla oluşturulan kuruma verilen ad.
Düyun-i Umumiye İdaresi:
1854 yılında başlayan borçlanma süreci içinde Osmanlı Devleti 1874 yılına kadar 5.297.676.500 frank itibari borç altına girmişti. Bu itibari borca karşılık Osmanlı hazinesine giren gerçek miktar 3.018.884.714 frank,bu borçların yıllık taksit ve itfa bedeli ise 299.068.487 franktı. 6 Ekim 1875 tarihinde yayınlanan bir kararnameyle Osmanlı Devleti bu borç taksitinin ancak yarısını nakit olarak,yarısını da %5 faizli bonoyla ödeyeceğini ilan etti. Bu kararnameyle Avrupa kamuoyu bütünüyle Osmanlı Devleti’nin aleyhine döndü. Bu mali bunalım çözümlenmeden, 1877-1878 Osmanlı-Çarlık Rusya savaşı çıktı. Osmanlı orduları ağır yenilgilere uğradı,önce Ayastafanos, sonra da Berlin antlaşmaları imzalandı. Berlin antlaşması gereğince Osmanlı Devleti Çarlık Rusyası'’a 802.500.000 frank savaş tazminatı ödemeye zorunlu tutuldu. Bu para yıllık 350.000 liralık taksitler halinde ödenecekti. Bir yandan Avrupa’ya olan ağır borç, öte yandan ağır savaş tazminatı ve bu savaşın getirdiği ağır kayıplar karşısında Osmanlı Devleti kelimenin tam anlamıyla iflasın eşiğine geldi.28 Muharrem 1299( 20 Aralık 1881) tarihinde yeni bir kararname yayınlandı. Bu kararname gereğince alacaklılar,alacaklarının %44’den vazgeçtiler,buna karşılık Osmanlı Devleti tuz,damga resmi,içki,ipek ve balık avı vergilerinin,doğrudan alacaklıların temsilcilerinden meydana gelen uluslararası bir kuruluş aracılığıyla (Düyun-i Umumiye-i Osmaniye Meclis-i İdaresi) toplanmasını kabul etti. Bu kuruluş yedi üyeli bir meclis tarafından (İngiltere,Hollanda,Fransa,İta lya,Almanya,Osmanlı Devleti ve öteki alacaklıların birer temsilcisinden oluşuyordu) yönetilecekti. Meclis başkanlığı sırayla İngiltere ve Fransa temsilcileri tarafından yürütülecekti. İdarenin merkezi İstanbul’daydı.(Bugünkü İstanbul Erkek Lisesi binası).

Düyun-i Umumiye İdaresi,devlet içinde devlet olarak,varlığını Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar sürdürdü. Borçların ödenmesi Lozan Anlaşması’nda yeni bir biçim aldı. Ancak Türkiye Cumhuriyeti bu borçları 1954 yılına kadar ödemeyi sürdürdü.




NOT:
• 1838 Baltalimanı Antlaşması’ndan başlayarak Osmanlı Devleti’nin iç pazarı Batı’nın snayi ürünlerinin giderek artan istilasına uğradı ve dış ticaret dengesi hızla bozuldu. Aynı zamanda,geleneksel (kapitalizm öncesi) üretim temeli üzerinde,ordunun ve bürokrasinin Avrupa ile siyasal ve askeri rekabete dayanabilecek ölçüde modernize edilmesi harcamalarını karşılamakta giderek zorlanan Osmanlı Devleti,ilk kez 1854’te Kırım Savaşı’nın getirdiği mali yükü hafifletmek amacıyla istikraz (tahvil çıkarma) yoluyla dış borç aldı.
• Osmanlı Devleti,Düyun-i Umumiye’nin kurulmasından sonra 1886-1903 arasında dokuz kez daha borç aldı.1903-1908 arasında buna beş tertip borç anlaşması eklendi. 1908’den sonra II. Meşrutiyet yönetimi Düyun-i Umumiye’ye karşı tavır alamadı,ama yeni borçlanmalardan kurtulmak için çaba harcadı.



1853 Kırım Harbi sırasında yabancı devletlerden alınan büyük borçlar; Reşid, Fuad ve Ali Paşaların sınırsız harcamaları, Sultan Abdülaziz zamanında ordu ve donanmanın geliştirilmesini sağlamak için alınan borçlar ve Rusya'ya ödenecek savaş tazminatı devletin belini bükmüştü. Dış borçlar devlet borcu olduğu için, bunlar ödenmedikçe, yabancı devletlerin elleri Türkiye'de olacaktı. Bu sebeple padişah ilk iş olarak bu meseleye çare bulmaya çalıştı. 1881'de yayınladığı bir kararname ile devletin bir çok tekel gelirlerini tek idare altında topladı ve buradan dış borçların düzenli taksitlerle ödenmesine karar verildi. Buna karşılık dış borcumuzun yarısı silindi. Düyun-i Umumiye denilen bu idare, alacaklı devletlerin temsilcileriyle ortak idare ediliyordu. Padişah, böylece hem yabancı müdahalelerini önlemiş, hem devletin malî işlerine bir düzen vermiş oldu.Kaynakwh:


Birçok gelirini Düyun-u Umumiye’ye bırakan devlet, memur ve asker maaşlarını zamanında ödeyememe, iki veya üç ayda bir ödeme yapma durumuyla karşı karşıya kaldı. Ancak aynı devirde hayatın fevkalâde ucuz ve Osmanlı parasının kıymetli olması sayesinde, sıkıntı çeken hiç kimseye rastlanmadı. Bir aylık maaş, üç ay boyunca rahatlıkla yetiyordu.Kaynakwh:



NOT:

• Osmanlı Devleti’nden alacağı olan Avrupalıların alacaklarını toplamak için Düyun-i Umumiye (GENEL BORÇLAR) teşkilatını kurmaları ve kapütülasyonlarla elde ettikleri hakları Osmanlıların aleyhine kullanmaları Osmanlı Devleti’nin çöküş sebeplerinin başlıca nedenlerinden bir tanesidir.
 
Üst