- Katılım
- 21 Ocak 2007
- Mesajlar
- 8,798
- Puanları
- 683
- Yaş
- 48
- Konum
- Denizli
- Web sitesi
- www.sosyalbilgiler.biz
8’LER NEDEN ÇILDIRDI?
1. SAHNE
( Bir öğrenci ortada durmaktadır. Diğerleri onun üstüne doğru gelirler. Bir yandan da sert bir biçimde bağırırlar. )
1. öğrenci: - Ödevini yaptın mı?
2. öğrenci: - Televizyon yasak sana!
3. öğrenci:- Kaç net yaptın?
4. öğrenci: Sen adam olmazsın!
5. öğrenci:- Çıkar ağzındaki sakızı!
6. öğrenci:- Neden Türkçen üç?
7. öğrenci:- Yazık emeklerimize!
8. öğrenci:- Kafa yok sende.
9. öğrenci:- Nerde defterin?
10. öğrenci:- ders çalış!
Hepsi:- Çalış! Çalış! Çalış!
( Herkes ortadaki öğrencinin üstüne giderek bağırmaktadır. Ortadaki öğrenci başını ellerinin arasına alarak, yavaş yavaş yere çöker. Müzik hızlı hızlı yükselerek çalar ve durur. Bütün öğrenciler seyirciyle bağ kurmaya çalışarak konuşurlar.)
3. öğrenci:- Biz daha büyümedik
4. öğrenci:- Bakmayın kuvvetli göründüğümüze…
5. öğrenci:- Üşüyoruz…
6. öğrenci:- Sarın, ısıtın bizi sıcacık sevginizle.
7. öğrenci:- Okşayın saçlarımızı yumuşacık ellerinizle.
8. öğrenci:- Kızmayın masum yaramazlıklarımıza.
9. öğrenci:- İhtiyacımız var size…
10. öğrenci.- Dinleriz sizi, konuşun bizimle.
1. öğrenci:- Dinleyin yüreğimizi…
( Yere çöken öğrenci yavaş yavaş ayağa kalkar. Diğerleri ona yol açar. Öğrenci seyircinin önüne gelir)
“Bakmayın boyumuzun büyük olduğuna. Hala size ihtiyacımız var. Bize güzel şeyler söyleyin. Bizi dinleyin. Bizi anlamanız için yardım ederiz size.”
2. SAHNE
( Birinci sahnedeki öğrenciler ve diğerleri sınıf ortamındadır. Öğrenciler teneffüste oldukları gibi davranır.)
1. öğrenci:- Hey gürültü etmeyin! Burası okul mu? Zati başım ağrıyo…
2. öğrenci:- Trip yapma oğlum. Vur kafanı duvara, geçer.
1. öğrenci.- Duvara vuracaksam senin kafana vurayım daha iyi. ( Eliyle arkadaşının kafasına vurur) Beton gibi maşallah!
2. öğrenci:- Ha ha ha… Çok komik.
3. öğrenci:- Offff… Çok sıkıldım. Bu hayatın ikinci kanalı yok mu?
( Ellerini iki yana açarak gerinir)
4. öğrenci:- Kızım burası hayatın siyah beyaz kanalı. Kızım burası okul be okul… Doğrular ya da yanlışlar dünyası burası.
3. öğrenci:- Aman be… Ev farklı mı sanki? Kızım açma şu müziğin sesini!( Annesini taklit eder.) Bugün hiç test çözmedin mi sen* Yazık değil mi dünya kadar para veriyoruz dersaneye… Şimdi sabrediyoruz, hadi bakalım şu sınava gir çık da sonra hesaplaşırız…
5. öğrenci.- ( 3. öğrencinin yanında oturan) Kural biiir! BÜYÜKLER HER ZAMAN HAKLIDIR… Kural ikiii! BÜYÜKLERİN HAKSIZ OLDUĞU ZAMANLAR DA VARDIR; AMA HER ZAMAN KURAL BİR GEÇERLİDİR…
3. öğrenci:- Doğru kız, bazen pek aklı laflar ediyorsun. Sık sık yapsana şunu…
5. öğrenci:- Olur mu akıllım? Çok kullanırsam aklımın farkına kimse varmaz. Alışkanlık yapar.
( Zil çalar)
Sınıf Başkanı:- Hooop beyler! Oturun yerinize! Zil çaldı! Zil çaldııı!
( Olanca sesiyle bağırır.)
6. öğrenci:- Biz Pavlov’un köpekleri miyiz ki zil çalınca istediğini yapcaz? ( Köpek gibi dilini dışarıya çıkararak soluk alır.)
Sınıf Başkanı:- Sayamıyorum! Yerinize oturun da sayalım!
( Kargaşa sürerken sınıfa öğretmen girer. Herkes bir şekilde- sıralardan atlayarak- yerine oturmaya çalışır.)
7. öğrenci:- Oturun yerlerinize beyler, hoca geldi! Hocam, oturmuyorlar yerlerine!
Öğretmen: ( sinirlenerek) – Sen sınıf başkanı mısın?
7. öğrenci:- Hayır hocam da, ben sınıf başkan yardımcısının en yakın arkadaşıyım.
Öğretmen( daha da sinirlenir) – Yardımına ihtiyacım yok, sen otur yerine!
7. öğrenci:- Hocam ben size yardım ediyorum…
Öğretmen:- Yardımına ihtiyacım yok! Çabuk otur yerine( 7. öğrenci isteksizce yerine oturur.)
Öğretmen:- Günaydın çocuklar!
Sınıf:- Sağol!
Öğretmen Masaya yönelir, defteri imzalar) – Sınıf tamam mı başkan?
S. Başkanı: Tamam hocam!
( Öğretmen defteri kapatırken kapı çalınır. İçeriye bir öğrenci girer. Üstü başı dağınıktır. Elinde top vardır.)
Öğretmen:- Hasan, neden bir kez de olsa derse vaktinde gelmiyorsun? Bir değişiklik olur fena mı?
( Sınıf gülüşür, Hasan gülümseyerek önüne bakar.)
Öğretmen: ( Başkana dönerek) – Yoklamayı bir gün olsa doğru yapsan n’olur?
Sınıf:- Değişiklik olur fena mı?
Öğretmen: - Aslında yoklamayı benim yapmam gerekiyor. Ama çok zaman alıyor. Size güvenmek istiyorum. Ama hep beni hayal kırıklığına uğratıyorsunuz.
( Kapı çalınır, bir öğrenci başını kapıdan uzatarak)
Nöb. Öğr. – Hocam, özür dilerim Ahmet arkadaşımızı idareden istiyorlar…
Öğretmen: - Teneffüste gönderirim oğlum.
N. öğrenci: - Hocam şimdi istiyorlar.( Sınıftan içeriye sırıtarak girer)
Öğretmen: - Sen çık dışarı!
Ahmet: - Hocam belki önemli bir iş için çağırıyorlardır.
Öğretmen: - Gitmeye bu kadar can attığına göre, daha önce yaptığın numaralardan biridir bu. Aynısı iki kez yapılır mı oğlum? Biraz yaratıcı olsana…
( Ahmet çaresiz yerine oturur. Öğretmen ön sıradaki bir kız öğrenciye bir süre bakar. Öğrenci sakız çiğnemektedir.
Öğretmen:- Ödevini kimler yaptı?
( Üç öğrenci parmak kaldırır. Sakız çiğneyen kız arkadaşıyla konuşmaktadır. Öğretmen bu öğrenciye)
- Kızım, aynı anda iki işi birden nasıl yapabiliyorsun?
3. öğrenci şaşırır)- Nasıl yani hocam?
Öğretmen:- Aynı anda hem sakız çiğneyip hem de arkadaşınla konuşabiliyorsun sen( sesi alaycıdır) Hayretim şaştı valla( öğrencileri taklit ederek konuşur.
( Kız sakızı yutar, bütün sınıf güler)
1. öğrenci:- Hocam, resmen şoklardayız. Siz hiç böyle konuşmazdınız… N’oldu birdenbire?
Öğretmen:- N’olsun resmen size benzemeye karar verdim.( sesi gene alaycıdır) Size Türkçeyi doğru konuşmayı öğretemediğime göre…
2. öğrenci: - Hocam, bugün sinirlisiniz galiba…
3. öğrenci:- Hocam unutmayın tatlı dil yılanı deliğinden çıkarırmış…
Öğretmen: - Sonra da yılan onu sokarmış… Tatlı dilin fazlası zarar.
( Sınıf sessizleşir ve öğrenciler birbirlerinin yüzüne bakar)
Öğretmen Hasan’ın defterine bakar.
Öğretmen: - Ödevini niye yapmadın Hasan? Yoksa yine elektrikler mi kesildi?
Hasan: - Keşke kesilse hocam… Geçenlerde bir saatliğine elektrikler kesildi, bizim evde bir muhabbet bir muhabbet… Uzun zamandır konuşmuyorduk. Şöyle ailecek bir araya toplaştık. Ablam evleneli iki ay olmuş, benim haberim yok. ( sınıf güler) Bu arada babam da emekliye ayrılmış. Annem de gün arkadaşı Serpil Teyzeyle küsüşmüş. Artık annem kimsenin dedikodusunu yapamayacak… ( sınıf gülmeyi artırır.)
Öğretmen: - Yaaa Hasan, gördün mü bak, ben size her zaman teknolojik gelişmeler insan ilişkilerini öldürür demez miydim?
9. öğrenci:- Hocam, acaba Edison elektriği bulmasaydı insanoğlu daha mı mutlu olurdu?
Öğretmen: - Onu bilmem ama, ben kesinlikle daha mutlu olurdum. Elektrik parası belimi büküyor çünkü…( Bütün sınıf güler)
10. öğrenci:- Öğretmenim, bana göre öğretmenlerin elektrik giderlerini devlet ödemeli. Bilgisayardan ve internetten istediği kadar faydalanmalı öğretmenler…
11. öğrenci: - Hatta gazete ve kitap bedava olmalı öğretmene…
Öğretmen: - Anlaşıldı, anlaşıldı beni gaza getirip dersi kaynatmak istiyorsunuz. Çocuklar, bu yıl ne oldu size? Bir gün olsun ağız tadıyla ders yaptırmadınız bana. Ne olacak haliniz?
12.öğrenci:- Hocam yaaaa… 4. sınıftan beri bunaldık. Dersane,okul,özel ders… Bu yıl son senemiz. Okulda bari dinlenelim diyoruz…
5. öğrenci: - Valla doğru hocam. Evde annemiz babamız canımıza okuyor valla. Çıldıracak gibiyiz.
6. öğrenci: - Çok yoruluyoruz, bunalıyoruz hocam.
7. öğrenci: - Hocam dünyanın neresinde böyle bir sistem var acaba? İnsanı en güzel yaşında bunalıma sokuyorlar.
8. öğrenci: - Doğru ya hocam. Biz “a” şıkkı mı “b” şıkkı mı derken Amerika Irak’ı işgal ediyor. AB bizi bir okşayıp bir dövüyor… Bunlardan bi haber ödevlerle testlerle boğuşup duruyoruz. İyi de biz bunları bilmezsek gelecek nasıl olacak?
Öğretmen: - Oğlum, biz bunları bildik de n’oldu? Bilmeyin daha iyi… Bazen bilmemek akıl sağlığımız için daha iyidir.
1. öğrenci:- Hocam, Aziz Hoca bir haftadır derse gelmiyor. Yoksa çok mu hasta?
Öğretmen: - Yok canım, Aziz Hocanın akıl sağlığı yerinde. Merak etmeyin. Yalnız önemli bir hastalığı var. Aslında bir aydır tedavi görüyordu; ama derslerini aksatmamak için ihmal etti kendini. Şimdi hastanede yatıyor. Dilerim kısa zamanda iyileşir ve aramıza katılır.
2. öğrenci: - Ama hocam, onu haksız yere kırmıştım ben… Hem de çok kırdım. Özür bile dilemedim. Yaaa niye böyle şeyler yapıyorum ben (Ağlamaya başlar)
Öğretmen: - Ağlama kızım( başını okşar) Siz bizim çocuklarımız gibisiniz. Anneler, babalar çocuklarını her zaman affeder. Ziyaretine gider özür dilersin.
Hasan: - Hocam biz annemize babamıza bile yapamadığımız kaprisleri bazen size yapıyoruz. Oysa sizleri yeterince dinlesek ne çok şey kazanırız…
Öğretmen: - Bir de şöyle düşünün… Elli ila altmış çocuklu bir ailede böyle şeyler olur elbet… Sizler öyle bir yaş dönemindesiniz ki büyükler ne derse tersini yapmak hoşunuza gidiyor. Galiba sizin yaşınızdayken biz de öyleydik.
3. öğranci:- Öğretmenim, her şeye rağmen mezun olunca bizi özler misiniz?
Öğretmen: - Elbette çocuklar. Sizler gideceksiniz, yerinize yenileri gelecek. Bizler de her yıl taze başlangıçlarla yolumuza devam edeceğiz.
3. öğrenci: - Ne güzel bir mesleğiniz var hocam. Her zaman genç kalıyorsunuz.
Öğretmen: - Evet. Ama bazen çocuklaşabiliyoruz… Şimdi de bu konuşmalar beni çocuk gibi ağlatabilir.
7. öğrenci: - Hocam sizleri çok seviyoruz.
Sınıf: - Eveeeet, sizleri seviyoruz!
Öğretmen: - Biz de sizi seviyoruz. Bizler aynı geminin yolcularıyız. Rakip değiliz ki…
ZİL ÇALAR ( Müzik hafiften başlar)
( Öğrenciler ayağa kalkarlar. Hepsi seyirciye döner)
1. öğrenci:- Sevgi varsa emek vardır.
2. öğrenci: - Çünkü sevgi emek ister.
3. öğrenci:- Biz sevilmeyi isteriz.
4. öğrenci: - Hep isteriz, hep isteriz.
5. öğrenci: - Bırakmayın elimizi( elini seyirciye doğru uzatır)
6. öğrenci: - Üşüyorsak, ısıtın içimizi…
7. öğrenci: - İhtiyacımız var size.
8. öğrenci: - Bakmayın boyumuza, yükümüz ağır.
HEPSİ: - MUHTACIZ HEPİNİZE!
Müzik yükselir. Öğrenciler birlikte selam verir. En son öğretmen selam verir.
Biray Akçay
1. SAHNE
( Bir öğrenci ortada durmaktadır. Diğerleri onun üstüne doğru gelirler. Bir yandan da sert bir biçimde bağırırlar. )
1. öğrenci: - Ödevini yaptın mı?
2. öğrenci: - Televizyon yasak sana!
3. öğrenci:- Kaç net yaptın?
4. öğrenci: Sen adam olmazsın!
5. öğrenci:- Çıkar ağzındaki sakızı!
6. öğrenci:- Neden Türkçen üç?
7. öğrenci:- Yazık emeklerimize!
8. öğrenci:- Kafa yok sende.
9. öğrenci:- Nerde defterin?
10. öğrenci:- ders çalış!
Hepsi:- Çalış! Çalış! Çalış!
( Herkes ortadaki öğrencinin üstüne giderek bağırmaktadır. Ortadaki öğrenci başını ellerinin arasına alarak, yavaş yavaş yere çöker. Müzik hızlı hızlı yükselerek çalar ve durur. Bütün öğrenciler seyirciyle bağ kurmaya çalışarak konuşurlar.)
3. öğrenci:- Biz daha büyümedik
4. öğrenci:- Bakmayın kuvvetli göründüğümüze…
5. öğrenci:- Üşüyoruz…
6. öğrenci:- Sarın, ısıtın bizi sıcacık sevginizle.
7. öğrenci:- Okşayın saçlarımızı yumuşacık ellerinizle.
8. öğrenci:- Kızmayın masum yaramazlıklarımıza.
9. öğrenci:- İhtiyacımız var size…
10. öğrenci.- Dinleriz sizi, konuşun bizimle.
1. öğrenci:- Dinleyin yüreğimizi…
( Yere çöken öğrenci yavaş yavaş ayağa kalkar. Diğerleri ona yol açar. Öğrenci seyircinin önüne gelir)
“Bakmayın boyumuzun büyük olduğuna. Hala size ihtiyacımız var. Bize güzel şeyler söyleyin. Bizi dinleyin. Bizi anlamanız için yardım ederiz size.”
2. SAHNE
( Birinci sahnedeki öğrenciler ve diğerleri sınıf ortamındadır. Öğrenciler teneffüste oldukları gibi davranır.)
1. öğrenci:- Hey gürültü etmeyin! Burası okul mu? Zati başım ağrıyo…
2. öğrenci:- Trip yapma oğlum. Vur kafanı duvara, geçer.
1. öğrenci.- Duvara vuracaksam senin kafana vurayım daha iyi. ( Eliyle arkadaşının kafasına vurur) Beton gibi maşallah!
2. öğrenci:- Ha ha ha… Çok komik.
3. öğrenci:- Offff… Çok sıkıldım. Bu hayatın ikinci kanalı yok mu?
( Ellerini iki yana açarak gerinir)
4. öğrenci:- Kızım burası hayatın siyah beyaz kanalı. Kızım burası okul be okul… Doğrular ya da yanlışlar dünyası burası.
3. öğrenci:- Aman be… Ev farklı mı sanki? Kızım açma şu müziğin sesini!( Annesini taklit eder.) Bugün hiç test çözmedin mi sen* Yazık değil mi dünya kadar para veriyoruz dersaneye… Şimdi sabrediyoruz, hadi bakalım şu sınava gir çık da sonra hesaplaşırız…
5. öğrenci.- ( 3. öğrencinin yanında oturan) Kural biiir! BÜYÜKLER HER ZAMAN HAKLIDIR… Kural ikiii! BÜYÜKLERİN HAKSIZ OLDUĞU ZAMANLAR DA VARDIR; AMA HER ZAMAN KURAL BİR GEÇERLİDİR…
3. öğrenci:- Doğru kız, bazen pek aklı laflar ediyorsun. Sık sık yapsana şunu…
5. öğrenci:- Olur mu akıllım? Çok kullanırsam aklımın farkına kimse varmaz. Alışkanlık yapar.
( Zil çalar)
Sınıf Başkanı:- Hooop beyler! Oturun yerinize! Zil çaldı! Zil çaldııı!
( Olanca sesiyle bağırır.)
6. öğrenci:- Biz Pavlov’un köpekleri miyiz ki zil çalınca istediğini yapcaz? ( Köpek gibi dilini dışarıya çıkararak soluk alır.)
Sınıf Başkanı:- Sayamıyorum! Yerinize oturun da sayalım!
( Kargaşa sürerken sınıfa öğretmen girer. Herkes bir şekilde- sıralardan atlayarak- yerine oturmaya çalışır.)
7. öğrenci:- Oturun yerlerinize beyler, hoca geldi! Hocam, oturmuyorlar yerlerine!
Öğretmen: ( sinirlenerek) – Sen sınıf başkanı mısın?
7. öğrenci:- Hayır hocam da, ben sınıf başkan yardımcısının en yakın arkadaşıyım.
Öğretmen( daha da sinirlenir) – Yardımına ihtiyacım yok, sen otur yerine!
7. öğrenci:- Hocam ben size yardım ediyorum…
Öğretmen:- Yardımına ihtiyacım yok! Çabuk otur yerine( 7. öğrenci isteksizce yerine oturur.)
Öğretmen:- Günaydın çocuklar!
Sınıf:- Sağol!
Öğretmen Masaya yönelir, defteri imzalar) – Sınıf tamam mı başkan?
S. Başkanı: Tamam hocam!
( Öğretmen defteri kapatırken kapı çalınır. İçeriye bir öğrenci girer. Üstü başı dağınıktır. Elinde top vardır.)
Öğretmen:- Hasan, neden bir kez de olsa derse vaktinde gelmiyorsun? Bir değişiklik olur fena mı?
( Sınıf gülüşür, Hasan gülümseyerek önüne bakar.)
Öğretmen: ( Başkana dönerek) – Yoklamayı bir gün olsa doğru yapsan n’olur?
Sınıf:- Değişiklik olur fena mı?
Öğretmen: - Aslında yoklamayı benim yapmam gerekiyor. Ama çok zaman alıyor. Size güvenmek istiyorum. Ama hep beni hayal kırıklığına uğratıyorsunuz.
( Kapı çalınır, bir öğrenci başını kapıdan uzatarak)
Nöb. Öğr. – Hocam, özür dilerim Ahmet arkadaşımızı idareden istiyorlar…
Öğretmen: - Teneffüste gönderirim oğlum.
N. öğrenci: - Hocam şimdi istiyorlar.( Sınıftan içeriye sırıtarak girer)
Öğretmen: - Sen çık dışarı!
Ahmet: - Hocam belki önemli bir iş için çağırıyorlardır.
Öğretmen: - Gitmeye bu kadar can attığına göre, daha önce yaptığın numaralardan biridir bu. Aynısı iki kez yapılır mı oğlum? Biraz yaratıcı olsana…
( Ahmet çaresiz yerine oturur. Öğretmen ön sıradaki bir kız öğrenciye bir süre bakar. Öğrenci sakız çiğnemektedir.
Öğretmen:- Ödevini kimler yaptı?
( Üç öğrenci parmak kaldırır. Sakız çiğneyen kız arkadaşıyla konuşmaktadır. Öğretmen bu öğrenciye)
- Kızım, aynı anda iki işi birden nasıl yapabiliyorsun?
3. öğrenci şaşırır)- Nasıl yani hocam?
Öğretmen:- Aynı anda hem sakız çiğneyip hem de arkadaşınla konuşabiliyorsun sen( sesi alaycıdır) Hayretim şaştı valla( öğrencileri taklit ederek konuşur.
( Kız sakızı yutar, bütün sınıf güler)
1. öğrenci:- Hocam, resmen şoklardayız. Siz hiç böyle konuşmazdınız… N’oldu birdenbire?
Öğretmen:- N’olsun resmen size benzemeye karar verdim.( sesi gene alaycıdır) Size Türkçeyi doğru konuşmayı öğretemediğime göre…
2. öğrenci: - Hocam, bugün sinirlisiniz galiba…
3. öğrenci:- Hocam unutmayın tatlı dil yılanı deliğinden çıkarırmış…
Öğretmen: - Sonra da yılan onu sokarmış… Tatlı dilin fazlası zarar.
( Sınıf sessizleşir ve öğrenciler birbirlerinin yüzüne bakar)
Öğretmen Hasan’ın defterine bakar.
Öğretmen: - Ödevini niye yapmadın Hasan? Yoksa yine elektrikler mi kesildi?
Hasan: - Keşke kesilse hocam… Geçenlerde bir saatliğine elektrikler kesildi, bizim evde bir muhabbet bir muhabbet… Uzun zamandır konuşmuyorduk. Şöyle ailecek bir araya toplaştık. Ablam evleneli iki ay olmuş, benim haberim yok. ( sınıf güler) Bu arada babam da emekliye ayrılmış. Annem de gün arkadaşı Serpil Teyzeyle küsüşmüş. Artık annem kimsenin dedikodusunu yapamayacak… ( sınıf gülmeyi artırır.)
Öğretmen: - Yaaa Hasan, gördün mü bak, ben size her zaman teknolojik gelişmeler insan ilişkilerini öldürür demez miydim?
9. öğrenci:- Hocam, acaba Edison elektriği bulmasaydı insanoğlu daha mı mutlu olurdu?
Öğretmen: - Onu bilmem ama, ben kesinlikle daha mutlu olurdum. Elektrik parası belimi büküyor çünkü…( Bütün sınıf güler)
10. öğrenci:- Öğretmenim, bana göre öğretmenlerin elektrik giderlerini devlet ödemeli. Bilgisayardan ve internetten istediği kadar faydalanmalı öğretmenler…
11. öğrenci: - Hatta gazete ve kitap bedava olmalı öğretmene…
Öğretmen: - Anlaşıldı, anlaşıldı beni gaza getirip dersi kaynatmak istiyorsunuz. Çocuklar, bu yıl ne oldu size? Bir gün olsun ağız tadıyla ders yaptırmadınız bana. Ne olacak haliniz?
12.öğrenci:- Hocam yaaaa… 4. sınıftan beri bunaldık. Dersane,okul,özel ders… Bu yıl son senemiz. Okulda bari dinlenelim diyoruz…
5. öğrenci: - Valla doğru hocam. Evde annemiz babamız canımıza okuyor valla. Çıldıracak gibiyiz.
6. öğrenci: - Çok yoruluyoruz, bunalıyoruz hocam.
7. öğrenci: - Hocam dünyanın neresinde böyle bir sistem var acaba? İnsanı en güzel yaşında bunalıma sokuyorlar.
8. öğrenci: - Doğru ya hocam. Biz “a” şıkkı mı “b” şıkkı mı derken Amerika Irak’ı işgal ediyor. AB bizi bir okşayıp bir dövüyor… Bunlardan bi haber ödevlerle testlerle boğuşup duruyoruz. İyi de biz bunları bilmezsek gelecek nasıl olacak?
Öğretmen: - Oğlum, biz bunları bildik de n’oldu? Bilmeyin daha iyi… Bazen bilmemek akıl sağlığımız için daha iyidir.
1. öğrenci:- Hocam, Aziz Hoca bir haftadır derse gelmiyor. Yoksa çok mu hasta?
Öğretmen: - Yok canım, Aziz Hocanın akıl sağlığı yerinde. Merak etmeyin. Yalnız önemli bir hastalığı var. Aslında bir aydır tedavi görüyordu; ama derslerini aksatmamak için ihmal etti kendini. Şimdi hastanede yatıyor. Dilerim kısa zamanda iyileşir ve aramıza katılır.
2. öğrenci: - Ama hocam, onu haksız yere kırmıştım ben… Hem de çok kırdım. Özür bile dilemedim. Yaaa niye böyle şeyler yapıyorum ben (Ağlamaya başlar)
Öğretmen: - Ağlama kızım( başını okşar) Siz bizim çocuklarımız gibisiniz. Anneler, babalar çocuklarını her zaman affeder. Ziyaretine gider özür dilersin.
Hasan: - Hocam biz annemize babamıza bile yapamadığımız kaprisleri bazen size yapıyoruz. Oysa sizleri yeterince dinlesek ne çok şey kazanırız…
Öğretmen: - Bir de şöyle düşünün… Elli ila altmış çocuklu bir ailede böyle şeyler olur elbet… Sizler öyle bir yaş dönemindesiniz ki büyükler ne derse tersini yapmak hoşunuza gidiyor. Galiba sizin yaşınızdayken biz de öyleydik.
3. öğranci:- Öğretmenim, her şeye rağmen mezun olunca bizi özler misiniz?
Öğretmen: - Elbette çocuklar. Sizler gideceksiniz, yerinize yenileri gelecek. Bizler de her yıl taze başlangıçlarla yolumuza devam edeceğiz.
3. öğrenci: - Ne güzel bir mesleğiniz var hocam. Her zaman genç kalıyorsunuz.
Öğretmen: - Evet. Ama bazen çocuklaşabiliyoruz… Şimdi de bu konuşmalar beni çocuk gibi ağlatabilir.
7. öğrenci: - Hocam sizleri çok seviyoruz.
Sınıf: - Eveeeet, sizleri seviyoruz!
Öğretmen: - Biz de sizi seviyoruz. Bizler aynı geminin yolcularıyız. Rakip değiliz ki…
ZİL ÇALAR ( Müzik hafiften başlar)
( Öğrenciler ayağa kalkarlar. Hepsi seyirciye döner)
1. öğrenci:- Sevgi varsa emek vardır.
2. öğrenci: - Çünkü sevgi emek ister.
3. öğrenci:- Biz sevilmeyi isteriz.
4. öğrenci: - Hep isteriz, hep isteriz.
5. öğrenci: - Bırakmayın elimizi( elini seyirciye doğru uzatır)
6. öğrenci: - Üşüyorsak, ısıtın içimizi…
7. öğrenci: - İhtiyacımız var size.
8. öğrenci: - Bakmayın boyumuza, yükümüz ağır.
HEPSİ: - MUHTACIZ HEPİNİZE!
Müzik yükselir. Öğrenciler birlikte selam verir. En son öğretmen selam verir.
Biray Akçay