• Benim Hocam Ortaokul Videoları

    ✏️ Yazılı Çözüm Örnekleri
    Sosyal Bilgiler
    İzlemek istediğiniz sınıfı tıklayınız.
    SOSYAL BİLGİLER
    Konu Anlatım Videoları
    Fen Bilimleri
    İzlemek istediğiniz sınıfı tıklayınız.
    FEN BİLİMLERİ
    Konu Anlatım Videoları
    Türkçe
    İzlemek istediğiniz sınıfı tıklayınız.
    TÜRKÇE
    Konu Anlatım Videoları
    Fen Bilimleri
    İzlemek istediğiniz sınıfı tıklayınız.
    FEN BİLİMLERİ
    Konu Anlatım Videoları
    Matematik
    İzlemek istediğiniz sınıfı tıklayınız.
    MATEMATİK
    Konu Anlatım Videoları

atatürkten anılar 2

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan janehermione
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
J

janehermione

Misafir
Ziyaretçi
ATATÜRK, KENDİSİNE SUİKAST YAPACAK ADAMLA KARŞI KARŞIYA
İnsanların başına gelen felaketlerin çoğunluğu akıllarıyla değil de duygularıyla hareket edip, duygularına esir olmalarındandır. Çünkü, duygularıyla hareket edenler, çoğu kez başkaları tarafından kullanılırlar. Kullanıldıklarını da başına felaket geldiği an anlarlar. Ancak, düşünen, soran, neden, niçin diye araştıran insanlar akıllarını kullanmış olduklarından felaketi önceden görürler ve ona göre hareket ederler. Aşağıdaki anekdot bu anlayışı yansıtan güzel örneklerden birisidir.
İzmir’de hazırlanan o alçakça suikastten sonra, bir gün bize Atatürk şu olayı anlatmıştı:

- Ziya Hurşit’in beni öldürmek için görevlendirdiği iki zavallı vardı. Sorguları yapıldıktan sonra bunlardan birini yanıma çağırdım. Odada kimse yoktu. Kendisine sordum:
Sen Mustafa Kemal’i öldürecekmişsin, öyle mi?
- Evet! dedi.
Ben gene sordum:
- Mustafa Kemal, ne yapmış ki onu öldürecektin?
- Fena bir adammış da... Memlekete çok fenalık yapmış!... Sonra, bize onu öldürmek için para da vereceklerdi!...
- Sen Mustafa Kemal’i tanıyor musun?
- Hayır!
- O halde, tanımadığın bir adamı, nasıl öldürecektin?...
- Geçerken işaret edecekler, “Mustafa Kemal, işte budur!” diyeceklerdi. Biz de öldürecektik.
O zaman cebimden tabancamı çıkararak, kendisine uzattım:
- Mustafa Kemal benim!... Haydi, al eline tabancayı... Öldür!... dedim.
Adam, benden bu cevabı alınca, yıldırımla vurulmuş gibi oldu. Bir müddet şaşkın yüzüme baktıktan sonra, dizüstü kapanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı.
N.A. BANOĞLU, Nükte ve Fıkralarla Atatürk, s.114-115
 
Geri
Üst