Atatürkçülük ve Çağdaşlaşan Türkiye Ünite Sözlüğü

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,562
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
4. Ünite Sözlüğü​
Alaturka: Eski Türk gelenek görenek töre ve hayatına uygun olan, alafranga karşıtı.
Arşın: Eskiden kullanılan, yaklaşık 68 santimetreye eşit olan uzunluk ölçüsü.
Asri: Çağdaş.
Aşar: Tarım ürünlerinden alınan onda bir oranındaki vergi.
Azimkarane: Kararlılıkla.
Bağnaz: Yeniliklere karşı olan kişi.
Bayındır: Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışma, bakımlı ve imar edilmiş hale getirme.
Benlik: Bir kimsenin öz varlığı, kişiliği, onu kendisi yapan şey.
Çeki: İki yüz elli kiloya eşit olan, odun, kireç vb. ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan bir ağırlık ölçüsü.
Cumhuriyet: Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi.
Darülfünun: Eskiden üniversitelere verilen isim.
Derviş: Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse.
Devletçilik: Bir ülkenin kalkınmasının, gelişmesinin devlet girişimiyle, devlet eliyle olabileceğini öne süren görüş, öğreti. Devletin, ekonomik yaşama doğrudan doğruya el attığı sisteme verilen ad.
Dinamik: Durağan olmayan.
Dirhem: 3,25 gram gelen bir ağırlık ölçüsü.
Dispanser: Veremle savaşan sağlık kuruluşları.
Dogma: Belli bir konuda ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz, tartışılamaz gerçek olarak kabul edilmesi.
Dogmatizm: (Sorgulanamayan düşünce) Otoritelerce ileri sürülen düşünce ve prensipleri değişmez kurallar olarak kabul eden görüş.
Ecdat: Geçmişteki büyükler, atalar.
Enstitü: Genellikle araştırma yapan ve kimi durumlarda öğretime de yer veren eğitim kurumu.
Erkânıharbiye: Savaş Bakanlığı.
Evkaf: Vakıf mallarını yöneten kuruluş.
Evrensel: Tüm insanlığı ilgilendiren. Dünya ölçüsünde, dünya çapında.
Fırka: Siyasi parti.
Halife: Hz. Muhammed'den sonra İslam dünyasının dini ve siyasi liderliğini yapan kişi.
Halkçılık: Toplumun bireyleri arasında eşitlik gözetmek, toplum içinde hiçbir kişiye, topluluğa ayrıcalık verilmesini kabul etmemek, halk denilen bireyleri tek ve eşit bir varlık tanımak, onun yararına çalışmak.
Hanedan: Bir devleti yöneten soy ya da aile.
Hıfzıssıhha: Osmanlıda sağlık işlerini düzenleyen kurum.
Hilafet: Halifelik.
Hurafe: İslam dininde olmayan ve sonradan giren gerçek dışı uygulamalar.
İktisat: Ekonomi, mali.
İnkılap: Bir devletin sahip olduğu siyasi, sosyal, askeri alanlardaki kurumların devlet eliyle köklü bir biçimde değiştirilerek yenileştirilmesi.
İzmir İktisat Kongresi: Milli mücadele sonrası ülkenin ekonomik politikasını belirlemek için toplanmış kongre.
Kabine Sistemi: Yürütme gücünün başında cumhurbaşkanının bulunduğu, halkın oylarıyla seçilen başbakanın birlikte çalışacağı bakanları bizzat seçmesiyle ve cumhurbaşkanının onayıyla kurulan hükümet şekli.
Kabotaj: Denizlerde, limanlarda ticaret yapma hakkı.
Kafi: Yeterli
Kile: Genellikle tahıl ölçmede kullanılan belirli hacimdeki kap.
Kisve: Kılık, kıyafet.
Kulaç: Gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki uzaklık.
Laiklik: Din ve devlet işlerinin ayrı olması durumu, devletin, vatandaşlarıyla olan ilişkilerinde inançlara göre ayrım yapmaması ve ayrıca, herhangi bir inancın, özellikle de bir toplumda egemen olan inancın, aynı toplumda azınlıkların benimsediği inançlara baskı yapmasını önlemesi.
Mamur: Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan, bakımlı.
Mazlum Millet: Sömürge altında olan millet.
Mecelle: Osmanlı döneminde yapılan medeni kanun.
Meclis Hükümeti Sistemi: Meclisin başkanının aynı zamanda hükümetin de başkanı (başbakan) olduğu, hükümetin bakanlarının meclis içerisinden oylama ile tek tek seçilerek kurulan hükümet şekli.
Meczup: Allah aşkıyla aklını yitirmiş kimse.
Medeni Kanun: Evlenme, boşanma, ailenin işleyişi, miras ve benzeri her türlü ilişkileri düzenleyen, toplumsal hayatın düzenlenmesinde önemli rol oynayan kanun.
Millet Mektepleri: Harf inkılabından sonra okul çağı dışına çıkmış vatandaşlara yeni alfabeyi öğretmek için açılan okul.
Millî kültür: Bir millete kimlik kazandıran, diğer milletlerle arasındaki farkı belirlemeye yarayan, tarih boyunca meydana getirilen o millete ait maddî ve manevî değerlerin uyumlu bir bütünü.
Misak-ı İktisadi: Ekonomik yönden yapılacak olan çalışmaları belirlemek ve milli ekonomiyi kurmak amacıyla İzmir İktisat Kongresinde kabul edilen ekonomi programı.
Mizan: Terazi, ölçü, tartı.
Muasır: Çağdaş.
Müreffeh: Refah ve varlık içinde yaşayan.
Müspet: Olumlu.
Modern: Çağa uygun.
Örfi Hukuk: Gelenek ve göreneklere göre oluşturulan hukuk.
Özel Sektör: Devletten bağımsız kişilerin kendine ait kurduğu işletme.
Paitaht: Başkent.
Patrikhane: Hıristiyan Ortodoks Kilisesinin başında olan başpapaza Patrik, idaresi altında olan Kilise Kuruluna da Patrikhane denir.
Refah: Bolluk ve rahat içinde yaşama.
Rejim: Bir devletin uyguladığı yönetim biçimi.
Şeriye: İslam hukukuyla ilgili.
Şer’i Hukuk: Dini kuralları temel alan hukuk.
Saban: Toprağı kazarak altüst etmeye, tarlayı ekilebilecek duruma getirmeye yarayan, demir bir ucu bulunan ve çift süren hayvanlarca çekilen tarım aracı.
Saltanat: Babadan oğula geçen yönetim şekli.
Sanatoryum: Özellikle veremli hastaların iyileştirilmesi için kurulmuş sağlık kuruluşu.
Sanayi-i Nefise: 1882'de kurulmuş ve bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi adıyla eğitime devam eden sanat okulu.
Sermaye: Bir ticaret işinin kurulması, yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir malların tamamı.
Serpuş: Başlık.
Söylev: Bir topluluğa düşünceler, duygular aşılamak amacıyla söylenen uzunca coşkulu ve güzel söz, nutuk, hitabe.
Taassup: Bağnazlık. Bir fikre aşırı şekilde bağlanma.
Tarikat: Aynı dinin içine, tasavvufa dayanan ve kimi ilkelerle birbirinden ayrılan Tanrıya ulaşma yollarından her biri.
Tekke: Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer.
Teşekkül: Kuruluş.
Teşviki Sanayi: 1927’de çıkarılan ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek için devletçilik ilkesi doğrultusunda özel sektörü destekleme yasası.
Tevhid-i Tedrisat: 3 Mart 1924’te çıkarılan eğitim- öğretimi birleştiren yasa.
Türbe: Devlet adamlarının veya din âlimlerinin mezarlarının bulunduğu oda şeklindeki binaya verilen ad.
Üniversite Reformu: Modern tarzda yükseköğretim ihtiyacını karşılamayan Darülfünunun yerine, bu ihtiyacı karşılayacak okulların kurulmasını amaçlayan çalışma.
Zabıt: Meclis tutanakları.
Zaviye: Küçük tekke, ibadethane.
Zümre: Grup.
 
Üst