8. SINIF DERS NOTU: MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI (30 EKİM 1918)
Osmanlı Devleti Neden Savaştan Çekildi?
Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’nı kaybeden İttifak Devletleri safında yer alıyordu. Savaşı bırakıp ateşkes istemesinin temel nedenleri şunlardı:
1. Cephelerdeki Durum: Çanakkale Cephesi hariç, savaştığı tüm cephelerde yenik durumda olması.
2. Bağlantının Kopması: Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi ile Osmanlı’nın Almanya ile kara bağlantısının kesilmesi. (Bu durum Almanya’dan yardım gelmesini engelledi.)
3. Yönetim Değişikliği: Ülkeyi savaşa sokan İttihat ve Terakki yöneticilerinin (Enver, Talat, Cemal Paşalar) yönetimden çekilmesi. Padişah V. Mehmet Reşad’ın vefatı üzerine yerine VI. Mehmet Vahdettin geçti ve yeni kurulan Ahmet İzzet Paşa Hükûmeti ateşkes istedi.
4. Wilson İlkelerine Güven: Amerika’nın yayınladığı ve yenen devletlerin toprak almayacağını belirten Wilson İlkelerine güvenilmesi. (Osmanlı, nüfusunun çoğunlukta olduğu bölgelerde kendi hâkimiyetini kurabileceği maddesine de güveniyordu.)
Mondros Ateşkes Antlaşması
Tanım: Ateşkes, savaşan iki kuvvetin barış şartları yerine gelinceye kadar savaşı karşılıklı durdurmasıdır. Ancak Mondros, bir ateşkes antlaşması olmasına rağmen, şartları barış antlaşmalarına benzeyecek kadar ağırdır.
Mondros’un En Ağır Maddeleri ve Yorumları
Mondros Antlaşması 25 maddeden oluşuyordu ve Osmanlı Devleti'nin fiilî varlığını kaybetmesine neden oldu. Antlaşmanın hiçbir maddesi Osmanlı Devleti’nin ve Türk halkının lehine değildi ve bağımsızlığımıza aykırıydı.
Mondros Ateşkes Antlaşması’na Tepkiler
Antlaşmanın imzalanması ve hemen ardından başlayan işgaller (İlk olarak 3 Kasım 1918’de İngilizler Musul’u işgal etti), toplumun farklı kesimlerinde farklı tutumların ortaya çıkmasına neden oldu.
1. Osmanlı Hükûmetinin Tutumu (Damat Ferit Paşa Hükûmeti)
• Tutum: Pasif, teslimiyetçi, karamsar, çekingen, duyarsız ve sessiz bir politika takip etmiştir.
• Gerekçe: İşgallerin geçici olduğunu düşündü. Tamamen yok olmaktansa, büyük devletlerin himayesinde de olsa devletin varlığını devam ettirmeyi önemsedi. Barış antlaşmasının Wilson İlkeleri çerçevesinde yapılacağını ümit ediyorlardı.
• Yorum: İstanbul Hükûmeti, milletin haklarını savunamamış ve milletin hislerine tercüman olamamıştır. İşgal kuvvetlerinin isteklerine boyun eğmeyi esas almıştır.
2. Mustafa Kemal Paşa’nın Tutumu
• Tutum: Bağımsızlığa düşkün, vatansever, kararlı, milliyetçi ve örgütleyici bir tutum sergilemiştir.
• Kararlılık: Antlaşmanın ateşkesten çok ülkeyi işgallere açık hâle getirdiğini açıkça söylemiştir. İstanbul'a geldiğinde düşman gemilerini görerek “Geldikleri gibi giderler!” demiştir.
• Kurtuluş Çaresi: İşgallerden kurtuluşun, halkın millî birlik ve beraberliğinin sağlanmasıyla elde edileceğine inanıyordu. İstanbul'da çözüm bulamayınca, halkı bilinçlendirmek ve bağımsızlığı sağlamak için Anadolu’ya giderek çalışmalara başlamıştır.
3. Türk Halkının Tutumu
• Tutum: İşgaller karşısında vatanseverlik, kararlılık ve bağımsızlığa düşkünlük gösterdiler.
• Örgütlenme: İlk olarak bölgesel kurtuluş çareleri aradılar. İşgallere karşı ilk olarak bölgesel direniş cemiyetlerini (Müdafaa-i Hukuk) kurdular. Mitingler (Sultan Ahmet Mitingi, Fatih Mitingi) düzenleyerek işgalleri protesto ettiler.
• Silahlı Direniş: İşgallerin artması üzerine, bölgesel silahlı mücadele gücü olan Kuvâ-yı Millîye’yi oluşturdular. (Kuvâ-yı Millîye, düşmanın ilerlemesini durduramasa da yavaşlatmayı başarmıştır.) İşgale karşı ilk silahlı direniş Hatay Dörtyol'da başlamıştır.
🗺️ Paris Barış Konferansı ve İzmir’in İşgali (15 Mayıs 1919)
Paris Barış Konferansı (18 Ocak 1919)
• Görünen Amaç: I. Dünya Savaşı sonunda yenilen devletlerin durumlarını görüşmek ve barış antlaşmalarının esaslarını belirlemek.
• Gizli Amaç: Rusya’nın savaştan çekilmesiyle eski gizli antlaşmalarda değişiklikler yaparak Osmanlı topraklarını kendi aralarında yeniden paylaşmak.
• Önemli Gelişme: Gizli paylaşımlarla Batı Anadolu daha önce İtalya’ya verilmişti. Ancak İngiltere, Akdeniz’de güçlü bir İtalya yerine zayıf ve kendi güdümünde bir Yunanistan’ın çıkarlarına daha uygun olduğunu düşünerek, Yunanların "Rum nüfusunun fazla olduğu" iddiasına destek verdi.
• Sonuç: İzmir ve çevresi, İtalya’dan alınıp Yunanistan’a bırakıldı. Bu karar, İtilaf Devletleri arasında ilk kez görüş ayrılığı yaşandığının ispatıdır. Yunanistan, Mondros'un 7. maddesine dayanarak İzmir'i işgal etmekle görevlendirildi.
İzmir’in İşgali (15 Mayıs 1919)
• Yunan savaş gemileri, İtilaf Devletlerinden (özellikle İngiltere’den) destek alarak 15 Mayıs 1919’da İzmir Limanı’na çıkarma yaptılar.
• Osmanlı Hükûmeti, İzmir valisini bu işgale karşı koyulmaması konusunda uyarmıştı.
• İlk Kurşun: Osmanlı hükûmetinin sessiz kalması üzerine, Gazeteci Hasan Tahsin, Yunan askerlerine ateş açarak işgale karşı ilk tepkiyi gösterdi ve şehit edildi. İzmir halkı Redd-i İlhak Cemiyeti aracılığıyla protesto etti.
• Yorum: İzmir’in işgali, millî bağımsızlığın tehlikeye girdiğini göstererek millî bilincin oluşmasında etkili oldu.
Amiral Bristol Raporu
• Yunanlar, işgali haklı göstermeye çalışırken, İtilaf Devletleri tarafından ABD’li Amiral Bristol önderliğinde bir heyet İzmir’e gönderildi.
• Raporun Sonucu: Heyet, bölgede Türk sayısının fazla olduğunu ve katliamlardan Yunanların sorumlu olduğunu belirten bir rapor hazırladı.
• Yorum: Amiral Bristol Raporu, Millî Mücadele’mizin haklılığını kanıtlayan ilk uluslararası belgedir
Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’nı kaybeden İttifak Devletleri safında yer alıyordu. Savaşı bırakıp ateşkes istemesinin temel nedenleri şunlardı:
1. Cephelerdeki Durum: Çanakkale Cephesi hariç, savaştığı tüm cephelerde yenik durumda olması.
2. Bağlantının Kopması: Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi ile Osmanlı’nın Almanya ile kara bağlantısının kesilmesi. (Bu durum Almanya’dan yardım gelmesini engelledi.)
3. Yönetim Değişikliği: Ülkeyi savaşa sokan İttihat ve Terakki yöneticilerinin (Enver, Talat, Cemal Paşalar) yönetimden çekilmesi. Padişah V. Mehmet Reşad’ın vefatı üzerine yerine VI. Mehmet Vahdettin geçti ve yeni kurulan Ahmet İzzet Paşa Hükûmeti ateşkes istedi.
4. Wilson İlkelerine Güven: Amerika’nın yayınladığı ve yenen devletlerin toprak almayacağını belirten Wilson İlkelerine güvenilmesi. (Osmanlı, nüfusunun çoğunlukta olduğu bölgelerde kendi hâkimiyetini kurabileceği maddesine de güveniyordu.)
Tanım: Ateşkes, savaşan iki kuvvetin barış şartları yerine gelinceye kadar savaşı karşılıklı durdurmasıdır. Ancak Mondros, bir ateşkes antlaşması olmasına rağmen, şartları barış antlaşmalarına benzeyecek kadar ağırdır.
Tarih ve Yer | Temsilciler |
30 Ekim 1918, Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda, İngilizlere ait Agememnon Zırhlısı’nda imzalandı. | Osmanlı Devleti adına: Bahriye Nazırı Rauf Bey (Orbay). İtilaf Devletleri adına: Amiral Calthorpe. |
Mondros Antlaşması 25 maddeden oluşuyordu ve Osmanlı Devleti'nin fiilî varlığını kaybetmesine neden oldu. Antlaşmanın hiçbir maddesi Osmanlı Devleti’nin ve Türk halkının lehine değildi ve bağımsızlığımıza aykırıydı.
Madde No | Maddenin İçeriği | Yorum (İtilaf Devletlerinin Amacı) |
Madde 7 | İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit eden bir durum olursa herhangi bir stratejik noktayı işgal edebilecektir. | |
Madde 24 | Vilayet-i Sitte’de (Altı Doğu ili: Erzurum, Sivas, Van, Bitlis, Diyarbakır, Elâzığ) herhangi bir karışıklık çıkarsa İtilaf Devletleri bu yerleri işgal edecektir. | |
Madde 5 | Osmanlı orduları terhis edilecek (sınırların korunması ve iç güvenlik hariç); orduya ait silah, cephane ve askerî taşıtlar İtilaf Devletlerine bırakılacaktır. | Osmanlı Devleti savunmasız bırakılmak istenmiştir. İtilaf Devletleri yapılacak işgallerde herhangi bir direnişle karşılaşmamayı hedeflemiştir. |
Madde 1 | Boğazlar, İtilaf Devletlerine açılacak, Karadeniz’e geçiş serbest olacak, istihkâmlar (kaleler) işgal edilecektir. | Osmanlı hükûmeti baskı altında tutulmak istenmiştir. Anadolu ve İstanbul arasındaki bağlantı koparılmak istenmiştir. |
Madde 12 | Hükûmet haberleşmesi dışında bütün haberleşme, ulaşım araç ve gereçleri İtilaf Devletleri’nin kontrolünde olacak. | Halkın işgaller konusunda haberinin olmaması ve örgütlenmemesi amaçlanmıştır. İtilaf Devletleri ulaşım ve iletişim hatlarını ele geçirmek istemiştir. |
Antlaşmanın imzalanması ve hemen ardından başlayan işgaller (İlk olarak 3 Kasım 1918’de İngilizler Musul’u işgal etti), toplumun farklı kesimlerinde farklı tutumların ortaya çıkmasına neden oldu.
1. Osmanlı Hükûmetinin Tutumu (Damat Ferit Paşa Hükûmeti)
• Tutum: Pasif, teslimiyetçi, karamsar, çekingen, duyarsız ve sessiz bir politika takip etmiştir.
• Gerekçe: İşgallerin geçici olduğunu düşündü. Tamamen yok olmaktansa, büyük devletlerin himayesinde de olsa devletin varlığını devam ettirmeyi önemsedi. Barış antlaşmasının Wilson İlkeleri çerçevesinde yapılacağını ümit ediyorlardı.
• Yorum: İstanbul Hükûmeti, milletin haklarını savunamamış ve milletin hislerine tercüman olamamıştır. İşgal kuvvetlerinin isteklerine boyun eğmeyi esas almıştır.
2. Mustafa Kemal Paşa’nın Tutumu
• Tutum: Bağımsızlığa düşkün, vatansever, kararlı, milliyetçi ve örgütleyici bir tutum sergilemiştir.
• Kararlılık: Antlaşmanın ateşkesten çok ülkeyi işgallere açık hâle getirdiğini açıkça söylemiştir. İstanbul'a geldiğinde düşman gemilerini görerek “Geldikleri gibi giderler!” demiştir.
• Kurtuluş Çaresi: İşgallerden kurtuluşun, halkın millî birlik ve beraberliğinin sağlanmasıyla elde edileceğine inanıyordu. İstanbul'da çözüm bulamayınca, halkı bilinçlendirmek ve bağımsızlığı sağlamak için Anadolu’ya giderek çalışmalara başlamıştır.
3. Türk Halkının Tutumu
• Tutum: İşgaller karşısında vatanseverlik, kararlılık ve bağımsızlığa düşkünlük gösterdiler.
• Örgütlenme: İlk olarak bölgesel kurtuluş çareleri aradılar. İşgallere karşı ilk olarak bölgesel direniş cemiyetlerini (Müdafaa-i Hukuk) kurdular. Mitingler (Sultan Ahmet Mitingi, Fatih Mitingi) düzenleyerek işgalleri protesto ettiler.
• Silahlı Direniş: İşgallerin artması üzerine, bölgesel silahlı mücadele gücü olan Kuvâ-yı Millîye’yi oluşturdular. (Kuvâ-yı Millîye, düşmanın ilerlemesini durduramasa da yavaşlatmayı başarmıştır.) İşgale karşı ilk silahlı direniş Hatay Dörtyol'da başlamıştır.
🗺️ Paris Barış Konferansı ve İzmir’in İşgali (15 Mayıs 1919)
Paris Barış Konferansı (18 Ocak 1919)
• Görünen Amaç: I. Dünya Savaşı sonunda yenilen devletlerin durumlarını görüşmek ve barış antlaşmalarının esaslarını belirlemek.
• Gizli Amaç: Rusya’nın savaştan çekilmesiyle eski gizli antlaşmalarda değişiklikler yaparak Osmanlı topraklarını kendi aralarında yeniden paylaşmak.
• Önemli Gelişme: Gizli paylaşımlarla Batı Anadolu daha önce İtalya’ya verilmişti. Ancak İngiltere, Akdeniz’de güçlü bir İtalya yerine zayıf ve kendi güdümünde bir Yunanistan’ın çıkarlarına daha uygun olduğunu düşünerek, Yunanların "Rum nüfusunun fazla olduğu" iddiasına destek verdi.
• Sonuç: İzmir ve çevresi, İtalya’dan alınıp Yunanistan’a bırakıldı. Bu karar, İtilaf Devletleri arasında ilk kez görüş ayrılığı yaşandığının ispatıdır. Yunanistan, Mondros'un 7. maddesine dayanarak İzmir'i işgal etmekle görevlendirildi.
İzmir’in İşgali (15 Mayıs 1919)
• Yunan savaş gemileri, İtilaf Devletlerinden (özellikle İngiltere’den) destek alarak 15 Mayıs 1919’da İzmir Limanı’na çıkarma yaptılar.
• Osmanlı Hükûmeti, İzmir valisini bu işgale karşı koyulmaması konusunda uyarmıştı.
• İlk Kurşun: Osmanlı hükûmetinin sessiz kalması üzerine, Gazeteci Hasan Tahsin, Yunan askerlerine ateş açarak işgale karşı ilk tepkiyi gösterdi ve şehit edildi. İzmir halkı Redd-i İlhak Cemiyeti aracılığıyla protesto etti.
• Yorum: İzmir’in işgali, millî bağımsızlığın tehlikeye girdiğini göstererek millî bilincin oluşmasında etkili oldu.
Amiral Bristol Raporu
• Yunanlar, işgali haklı göstermeye çalışırken, İtilaf Devletleri tarafından ABD’li Amiral Bristol önderliğinde bir heyet İzmir’e gönderildi.
• Raporun Sonucu: Heyet, bölgede Türk sayısının fazla olduğunu ve katliamlardan Yunanların sorumlu olduğunu belirten bir rapor hazırladı.
• Yorum: Amiral Bristol Raporu, Millî Mücadele’mizin haklılığını kanıtlayan ilk uluslararası belgedir
