29 Mayıs 1453 İstanbul'un Fethi

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,520
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
29mayıs1453 İstanbulun fethi.fw.png

İSTANBUL’UN FETHİNE GİDEN SÜREÇ

II. Mehmed’in İstanbul’u fethetmek için pek çok nedeni vardı. Dini, siyasi ve stratejik sebepler II. Mehmed’i adım adım İstanbul’a yaklaştırdı.

İstanbul, tarih boyu pek çok devlet tarafından defalarca kuşatıldı. Ancak bu kuşatmaların hiçbiri sonuç vermedi. Ta ki Fatih Sultan Mehmed’e kadar…
İstanbul’un Osmanlılar tarafından ilk kez kuşatılması 1391’e dayanır. Kent, I. Bayezid tarafından kuşatıldı ama sonuç alınamadı. I. Bayezid, iki kez daha ordusuyla İstanbul önlerine dayansa da sonuç değişmedi. Osmanlı dönemindeki bir başka kuşatma ise 1412 yılında Şehzade Musa Çelebi tarafından gerçekleştirildi. Sonuç yine aynıydı, kentin güçlü surları yine aşılamadı... İstanbul’u Fatih’ten önce son kuşatan padişah ise II. Murad oldu. Fatih Sultan Mehmet’in babası olan II. Murad, Küçük Mustafa’nın İznik’te padişahlığını ilan etmesi üzerine kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı.
Hz. Muhammed’in hadisi
İstanbul’un fethedilmesi Osmanlı Devleti açısından pek çok nedenden ötürü gerekliydi. Bunun ilk sebebi, Hz. Muhammed’in bir hadisinde İstanbul’un alınışını müjdelemesiydi: “Kostantiniyye elbette fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” İstanbul’un fethi siyasi sebeplerden dolayı da gerekliydi. Bizans İmparatorluğu, şehzadeleri kışkırtıyordu. Şehzadeler birbirine düşerek taht kavgasına tutuşuyordu.
Bizans’ın kışkırtma hareketleri
Bizans, konumu itibariyle Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de büyümesine engeldi. Anadolu ve Rumeli toprakları arasında bağlantı sağlanamıyordu. İstanbul’un alınmasıyla bu engel ortadan kalkacaktı. İstanbul’un fethiyle Anadolu ve Rumeli arasında askeri geçiş için de engel kalmayacaktı. Bizanslılar, Avrupa’daki Hristiyanları kışkırtarak Haçlı Seferleri’nin yapılması için uygun koşulları yaratıyordu. Dahası, Anadolu beyliklerini de Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtıyordu. Bu da Anadolu’daki Türk birliğinin bozulmasına neden oluyordu. Ekonomik sebepler, İstanbul’un fethini gerekli kılan bir başka unsurdu. İstanbul’un fethiyle Osmanlı Devleti, kara ve deniz ticaretinde avantajlı konuma geçecekti. Ayrıca İpekyolu’nun bir koluna da hakim olacaktı.


İSTANBUL’UN FETHİ İÇİN BİR YIL HAZIRLIK YAPILDI

İstanbul’u almayı kafasına koyan II. Mehmed, fetih için çok ayrıntılı planlar hazırladı. Öyle ki fethin hazırlık süreci bile bir yılı buldu.

II.Mehmet, babası II. Murad’ın ölümünden sonra 1451’de tahta çıktı. Tahta çıkar çıkmaz da İstanbul’un fethi için hazırlıklara başladı. İstanbul o güne kadar çeşitli uygarlıklar tarafından defalarca kuşatılsa da alınamamıştı. Osmanlılar ise İstanbul’u beş kez kuşatmış ancak başarılı olamamıştı.
Padişah II. Mehmed, zorluğun farkındaydı. Hazırlık sürecinde bu yüzden işi sıkı tutuyordu. Öyle ki, 1452 yılını İstanbul’un fethi için gerekli hazırlıkları yapmakla geçirdi. II. Mehmed ilk olarak Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptırdı. İnşaat dört ay gibi kısa bir zamanda bitirildi. Hisarın kulelerine, o devre göre hayli görkemli toplar yerleştirildi. Rumeli Hisarı’nın inşası Bizans İmparatorluğu’nu huzursuz etti. Çünkü Karadeniz’den Marmara’ya geçiş artık tamamen Osmanlı’nın kontrolündeydi. O yıllarda Venedik ve Ceneviz büyük bir deniz gücüne sahipti. II. Mehmed, her iki tarafla anlaşmalar yaparak Bizans İmparatorluğu’nu iyice çaresiz duruma getirdi.
Güçlü toplar döktürüldü
İstanbul’un kilidini açmak, Bizans’ın güçlü surlarını aşmaya bağlıydı. II. Mehmed, bunu iyi biliyordu. Bu yüzden, kuşatmada kullanılmak üzere büyük toplar döktürdü. Ünlü topçu Urban’ın döktüğü toplar, o güne kadar görülmemiş büyüklükteydi. Topların tek güllesi 550 kilogram civarındaydı. Bir taraftan da İstanbul surlarını aşmak için büyük ve hareket ettirilebilen merdivenler hazırlandı.
Kuşatmaya denizden destek verilmesi için 400 parçalık donanma hazırlandı. Haliç’in, Bizanslılar tarafından zincirle kapatıldığını bilen II. Mehmed, gemileri karadan geçirmek için gerekli teçhizat ve malzemeyi imal etti. O sırada Turhan Bey komutasındaki bir donanma, 1452’de Mora’ya gönderildi. Amaç, Bizans’a yardım gelmesini engellemekti.
II. Mehmed, bir taraftan da farklı cephelere bölünmemek için barış anlaşmaları yapmaya devam ediyordu. Venedik ve Ceneviz’den sonra Eflak, Macaristan, Sırbistan ve Karamanoğulları Beyliği ile barış anlaşmaları yapıldı. Bizans İmparatorluğu’nun elinde bulunan Misivri, Ahyolu, Vize ve Silivri kaleleri hazırlık sürecinde ele geçirildi. Böylece Bizans, tamamen İstanbul’a sıkıştırılmış oldu.
O sırada Bizans…
İstanbul’un kuşatılması için II. Mehmed’in yaptığı hazırlıklar, Bizanslıları da harekete geçirdi. İstanbul’u çevreleyen surlar elden geçirildi. İstihkam çalışmaları yapıldı. Şehrin savunması için yeni mevziler açıldı. İmparator Konstantin, Girit ve Mora yarımadası başta olmak üzere Haçlı dünyasından birçok asker kiraladı. Kentin deniz yönünden savunması için Haliç’in girişi eski gemi ve varillerle desteklenen büyük ve kalın bir zincirle kapatıldı. Bunun yanı sıra karışımı çok az kişi tarafından bilinen ve temas ettiği her şeyi yakan Grejuva Ateşi (Rum Ateşi) stokları yapıldı. Bu ateşin en büyük özelliği, su dökülünce daha da alevlenmesiydi. Bizans İmparatoru, kuşatmanın uzun süreceğini tahmin ediyordu. Bu nedenle yiyecek, içecek ve ilaç stoku yaptı. Sivil halkı kuşatmaya karşı silahlandırdı. Dahası, halk arasından asker topladı. Böylece, Bizans’ın savunma hazırlığı da tamamlanmış oldu.

EYÜP SULTAN’IN KABRİ FETİH SIRASINDA BULUNDU
x
Eyüp Sultan’ın mezarı İstanbul’un fethi sırasında Fatih Sultan Mehmed’in hocası Akşemseddin tarafından gün yüzüne çıkarıldı.

Emeviler, 669 yılında İstanbul’u kuşattı. Bu kuşatmaya Hz. Muhammed’in sahabelerinden Ebu Eyyup El-Ensari ya da bilinen adıyla Eyüp Sultan da katıldı. Eyüp Sultan, kuşatma sırasında şehit düştü. Vasiyeti üzerine cenazesi surların dibine defnedildi. Ancak aradan geçen zaman içerisinde mezarının yeri kayboldu.
II. Mehmed bu hikayeyi biliyordu ve Eyüp Sultan’ın kabrini bulmak istiyordu. Bir akşam otağında hocası Akşemseddin’le sohbet ederken, bu isteğini dile getirdi. Akşemseddin, fethin yaklaştığı günlerde padişaha müjdeyi verdi: “Şu karşı yakadaki tepenin eteğinde bir nur görüyorum. Orayı kazacağız, Eyüp Sultan orada olmalıdır.” Ve tarif ettiği yer kazılmaya başlandı. Gerçekten de Akşemseddin’in dediği gibi Eyüp Sultan’ın kabri oradaydı. Padişah II. Mehmed, bunun üzerine Eyüp Sultan’ın kabrinin bulunduğu yere türbe ve cami yaptırdı.

İSTANBUL’UN FETHİ
x
II. Mehmed, 53 gün süren zorlu kuşatmanın ardından İstanbul’u fethetti. Böylece adını tarihe “Fatih Sultan Mehmed” olarak yazdırdı.

II.Mehmed, beyaz atının üzerinde İstanbul’un surları önüne geldiğinde henüz 21 yaşındaydı… Tahta çıktığı andan itibaren İstanbul’u almak en büyük tutkusuydu. Bu uğurda uzun süre hazırlık yaptı, her ayrıntıyı tek tek düşündü.

Kuşatma 6 Nisan’da başladı
Osmanlı ordusu, II. Mehmed önderliğinde harekete geçtiğinde takvimler 6 Nisan 1453’ü gösteriyordu. Ordu, Haliç’ten Marmara’ya doğru surların önünde mevzilendi. Bizanslılar da buna karşılık, bugün Edirnekapı olarak bilinen Adrianopolis Kapısı’na konuşlandı.
İmparator Konstantin’in İstanbul’u vermeye niyeti yoktu. O da boş durmayarak bir savunma planı yapmıştı. Romanos Kapısı (Topkapı), Giustiniani ve askerleri tarafından tutuluyordu. Romanos Kapısı (Topkapı) ve Adrianopolis Kapısı (Edirnekapı) arası Bizans-Ceneviz kuvvetleri tarafından korunuyordu. Romanos Kapısı (Topkapı) ile güneydeki Selymbria Kapısı (Silivrikapı) arası savunmayı ise Bizans-Venedik kuvvetleri yapıyordu. İmparator Konstantin, kuşatmanın başladığı gün, zırhlı ve silahlı bin askerini hem halkın hem de Osmanlı ordusunun görebileceği şekilde surlara çıkardı. Amacı halkın moralini yükseltmek ve Osmanlılara gözdağı vermekti.
Osmanlılar, buna aldırmadan kuşatmaya başladılar. Önce topların yerleştirileceği noktaları belirlediler. Bunun için surların en zayıf bölgelerini seçtiler. Galata cephesine Zağanos Paşa’nın kuvvetleri, surların güney kısmına Anadolu Beylerbeyi İshak Paşa, kuzey kısmına ise Rumeli Beylerbeyi Karaca Paşa yerleşti. Romanos Kapısı (Topkapı) ve Adrianopolis Kapısı (Edirnekapı) arasındaki merkez cephede ise II. Mehmed, yeniçerileriyle birlikte konuşlanmıştı.
Osmanlı ordusu, topların namlularını surlara çevirdikten sonra II. Mehmed, veziri Veli Mahmud Paşa’yı İmparator Konstantin’e gönderdi, şehrin teslim edilmesini istedi. Ancak Konstantin bunu kabul etmedi. Böylece 12 Nisan 1453 günü ilk topçu ateşi başladı.
Top atışları çok güçlüydü ve çıkan ses, Bizanslıların moralini bozuyordu. Surlarda açılan gedikler, Bizanslılar tarafından çeşitli yöntemlerle onarılmaya çalışıyordu. Top atışı 18 Nisan’a kadar sürdü. Ve nihayet Osmanlı merkez ordusunun bulunduğu noktada, birinci ve ikinci surlarda büyük gedikler açıldı. Surların önünde yer alan hendek dolduruldu. Osmanlı ordusu o gece taarruzu başlattı. II. Mehmed, savaş kuleleri inşa ettirerek taarruzu destekledi. Ancak istenilen sonuç elde edilemedi.
II. Mehmed atını denize sürdü
Osmanlılar denizde de taarruza başladı. 15 Nisan 1453’te Haliç önlerine gelen Osmanlı donanması geri çekilmek zorunda kaldı. 20 Nisan’da bir Bizans ve üç Ceneviz kalyonundan oluşan yardım filosu İstanbul’a yaklaştı. Bunun üzerine Baltaoğlu Süleyman Bey, 18 gemiyle yardım filosunu engellemeye gitti. Ancak başarılı olamadı. Osmanlı donanması ağır kayıplar verdi. Çarpışmayı bir tepeden izleyen II. Mehmed, o kadar sinirlendi ki atını denize sürdü. Peşinden Baltaoğlu Süleyman’ı kaptan-ı deryalıktan azletti.
Gemiler karadan yürütüldü
Hem karada hem de denizde yaşanan bu başarısızlıklardan sonra II. Mehmed, donanmanın Galata surları önünden kızaklarla kaydırılarak Haliç’e indirilmesini emretti. Yine Haliç surlarını ve donanmayı vurmak için Galata civarındaki hakim tepelere toplar yerleştirildi. Gemilerin geçeceği mesafe 2 ila 4 kilometreydi. Güzergah ormanlıktı. Askerler hızla ağaçları kestiler. Zeytinyağıyla kayganlaştırdıkları ağaçları yere sabitlediler. Gemiler, Bizanslıların fark etmemesi için 21-22 Nisan gecesi karadan yürütüldü. Hatta Bizanslıların dikkatini başka yöne çekmek için Romanos Kapısı (Topkapı) civarında büyük bir gedik açıldı. Bizanslılar bu gediği kapatmakla uğraşırken gemiler Haliç’e indirildi.
Sabah olduğunda Osmanlı donanmasının 72 gemisi Haliç’teydi. Bu beklenmedik hamleye karşı Bizanslılar boş durmadı, Haliç’teki Osmanlı donanmasına saldırdılar. Osmanlı donanması her saldırıyı ustaca savuşturmayı başardı.
Osmanlılar, Galata’da mevzilenen topçular ve Haliç’teki gemilerle birlikte surları vurmaya başladı. Bizanslılar da bu ateşe karşılık verdi. Gece gündüz süren ateşe rağmen her iki taraf da birbirlerinin toplarını imha edemedi.

Fetih-harita.jpg


Toplar günlerce surları dövdü
Osmanlı sadece Haliç’te değil, şehrin dört bir yanında saldırılarını sürdürüyordu. Romanos Kapısı (Topkapı) civarındaki surlar da aynı sıralarda top atışlarına tutuluyordu.
Surların yeterince zayıfladığını düşünen II. Mehmed, 6 Mayıs günü taarruz için emir verdi. Fakat Bizans’ın sert direnişi üzerine geri çekildi.
Bizanslılar taarruzları püskürtmeyi başarsa da kuşatma, surların arasında kalan halkı zorlamaya başladı, şehirde kıtlık baş gösterdi. Beklenen yardımların bir türlü gelmemesi İmparator Konstantin’i umutsuzluğa düşürdü. Bizans İmparatoru bir taraftan kıtlıkla uğraşırken bir taraftan da durmak bilmeyen Osmanlı toplarına karşı surları korumaya çalışıyordu.
Mücadele yeraltında da sürdü
Denizde ve karada kıyasıya süren mücadele bir süre sonra yerin altına da sıçradı. Osmanlı lağımcıları surları yeraltından aşmak için tünel kazdılar. Bunu fark eden Bizans birlikleri hemen kendi tünellerini açtılar. İki tünel birleşince bir de yeraltında çarpışma başladı. Bizans askerlerinin tünelde çıkardığı yangında her iki taraf ağır kayıplar verdi. Ancak Osmanlıların tünel kazması İmparator Konstantin’i daha da endişelendirdi. Şehrin dört bir yanında Osmanlıların açtığı tüneller keşfedildi. Bu tünellerin kimi ateşe verildi, kimine kızgın yağ döküldü, kimi ise kapatıldı.
Kuşatma 53 gün sürdü
İmparator Konstantin’in işi giderek zorlaşıyordu. Osmanlı donanması Haliç’teydi. Savaş hem yerin üstünde hem de yerin altında kıyasıya devam ediyordu. Üstelik kıtlık, imparator için savunmayı iyice çıkmaza sokuyordu. II. Mehmed bunun üzerine İsfendiyaroğlu Kasım Bey’i İmparator Konstantin’e elçi olarak gönderdi ve teslim olmasını istedi. Ancak Konstantin yine ret cevabı verdi.
Aynı günlerde Macaristan Krallığı elçisi ordugaha geldi. Kuşatmanın kaldırılmaması halinde Macar-Bizans ittifakının kurulacağını ve büyük bir Haçlı donanmasının da yola çıktığını iletti. Bunun üzerine 27 Mayıs’ta Osmanlı ordugahında bir toplantı yapıldı ve 29 Mayıs’ta son hücumun gerçekleştirilmesine karar verildi. 29 Mayıs’ta güneş doğmadan muharebe başladı. Kıyasıya süren muharebe sonunda yeniçeriler, açtıkları gediklerden içeriye girmeyi başardılar.
Nihayet, 53 gün süren kuşatmanın ardından II. Mehmed, vezirleri ve komutanları eşliğinde Romanos Kapısı’ndan (Topkapı) İstanbul’a girdi. Başardığı, sıradan bir fetih hareketi değildi. İstanbul’un fethiyle bir çağın kapanıp bir çağın açılması bu yüzdendi. Büyük fethin mimarı II. Mehmed ise artık tarih kitaplarında “Fatih Sultan Mehmed” olarak anılacaktı.


FATİH'İN PAŞALARI

Kuşatmada çok sayıda Paşa görev aldı. Emirlerindeki birliklerle İstanbul'un fethedilmesine büyük katkılar yaptılar.

Zağanos Paşa

İstanbul’un fethi sırasında Osmanlı donanmasının karadan Kasımpaşa’ya indirilmesini sağladı.

İshak Paşa

İstanbul’un fethi sırasında Anadolu Beylerbeyi’ydi.

Karaca Paşa

İstanbul’un fethi sırasında Rumeli Beylerbeyi’ydi.

Baltaoğlu Süleyman Bey

Kaptan-ı Derya... İstanbul’un fethi sırasında prens adalarını aldı.
 
Son düzenleme:
Üst