7. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabı 85.Sayfa Cevapları

goken

Üye
Üye
Katılım
18 Eki 2007
Mesajlar
38
Puanları
28
Konum
GFDGFDSG
HAZIRLIK ÇALIŞMALARI
1. İnsanlığın yaptığı önemli buluşlara örnekler veriniz. Yaptığınız araştırma sonucunda bu buluşun önemini birkaç cümleyle belirtiniz.
CEVAP: İnsanları yaşam mücadelesi veya daha rahat daha iyi yaşayabilmek için sürekli yeni buluşlar yamışlar, bu buluşları geliştirerek yeni araç ve gereçler yapmışlardır. Bu buluşlara örnek verelim ve önemleri hakkında biraz açıklama yapalım:
Ateşin bulunması
Ateşin tam olarak ne zaman icat edildiği bilinmemekle birlikte, tarihin ilk zamanlarından beri ateşin kullanıldığı bilinmektedir. İlk zamanlar ateş insanlar çok zarar vermesine rağmen, insanlık ateşi kendi yararı için kullanmayı bulmuştur. Ateş insnalık için çok önemli bir buluştur. Isınmaktan tutun, akaryakıttı motorlarda dahi ateş kullanılmaktadır.
Tekerleğin Bulunuşu
Ateş kadar önemli olan bir diğer buluşta tekerleğin insanlık tarafından kullanılmasıdır. M.Ö. 3000 yllarından bulunduğu tahmin edilmektedir. İnsanlar evleri için kayaları yada avladıkları hayvanları taşıma ihtiyacı duyunca yuvarlak bir ağacın üzerinde kolaylıkla taşıyabildiklerini farkettiler. Tekerliğini ilk kullanıldığından bu yana insanların işlerini oldukça kolaylaştırmış bir buluştur. Günümüzde her araç gereçte çeşitli şekilde bir tekerleğin kullanıldığını görmekteyiz.
Yazının Bulunuşu
Yazının bulunuşu ve kullanılmaya başlanması ile, medeniyetin farklı yerlere ve gelecek nesillere ulaşması söz konusu olmuştur. Yazının ilk kullanıldığından günümüze kadar medeniyet çok hızlı ilerlemiş, medeniyet ve teknoloji günümüz bilgisayar çağında daha hızlı ilerlemektedir.
Elektriğin Bulunuşu
Medeiyetimizin temel teşlarından biride elektriğin bulunuşu ve kullanılışıdır. İnsanlık hiç olmadığı kadar hayatını kolaylaştırmış elektrik sayesinde çok daha büyük işleri makinelere yaptırır olmuştur.

2. Yazının icadı ile "zaman" kavramını nasıl ilişkilendirebilirsiniz? Örnekler veriniz. (Aile büyüklerinizden yardım alabilirsiniz.)
CEVAP: Zaman kavramının ortaya çıkışı yazı ile birlikte, yazının ortaya çıkması ve kullanılması ile mümkün olmuştur. İnsan belleğinde olan zaman kavramı yazıya dökülmediği sürece kısa süreli, unutulmaya ve yanlış hatırlanmaya müsaittir. Yazıya geçirilmiş zaman, uzun süreli ve doğru bir zamanı ifade etmektedir.
Bir an yazının icad edilmediğini ve kullanılmadığı düşünelim. Takvimi ve zamanı bilmemiz ne kadar mümkün olurdu. Çoğunlukla zamanı öğrenmek için bir takvime veya bir saate bakarız ki, o günün günlerden ne olduğunu hatırlamak bile mümkün olmayabilir. Arkadaşımıza bazen şunu sorarken kendimizi buluruz. Bu gün ayın kaçı? Bu sorunun cevabını eğer yazı olmasaydı vermek mümkün olmazdı.
Bütün bu sebeplerden tarih şeridi ve zaman yazının icadı ile birlikte başlamış, günümüze de bu şekilde gelmiştir.
İnsanlar yaznın icadı ile birlikte olayları ve zamanın unusurlarını yazmaya başlamışlar ki, böylece, saat ve takvim olguları ortaya çıkmıştır.
Hayatımızı planlarken zamanı kullanırız. Bu planlmayı yazı ile yaparsak bir anlam ifade edebilir.

3. Türk ve İslam devletlerinin bilimin gelişmesine katkı sağlaması, bu ülkelerin hangi yönünün gelişmiş olduğunu gösterir? Nedenleriyle birlikte açıklayınız.
CEVAP: Türk İslam devletleri, bir çok konuda bilime katkıları vardır. Bunlara bir kaç örnek verecek olursak, hastalık tedavi şekil ve metodları Ali Bin Rıdavan tarafından, Astronomik çalışmalar Ali Kuşçu, tıb alanından İbn-i Sina, Cebirsel araştırmalarda Ömer Hayyam, haritacılık alanında Piri Reistir.
Bu bilim adamlarının Türk İslam devletlerinde yetişmesi, bu ülkelerin bilime ve gelişime açık ve bilimin önemsendiğini gösterir.
Avrupa Ortaçağdan çıkıp gelişmesini Türk İslam devletlerinde yetişmiş bilim adamlarının yaptığı çalışmaları geliştirerek başarmışlardır.

4. Avrupa ülkeleri, bilimin öncüsü olmak için neler yapmış olabilir? Araştırınız
CEVAP: Avrupada 15. yüzyıldan başlayarak bilimsel alanda bir çok yenilik ve buluş ortaya çıkmıştır. Neler yapıldığına bakacak olursak kısaca özetleyelim.
Barutun ateşli silahlarda kullanılması, yeniçağı hazırlamış, Avrupada derebeyliklerin zayıflamasına merkezi krallıkların güçlenmesine sebep olmuştur.
Gemiciliğin ilerlemesi ve Pusulanın bulunması, Pusula kullanımı ile Avrupada büyük gemiler yapılmış ve uzak denizlere okyanuslara açılmış. Bu durumda coğrafi keşifleri ortaya çıkarmış ve Sömürgecilikle dünyanın zenginliği Avrupaya akmaya başlamıştır.
Kağıdın ve Matbaanın Geliştirilmesi, bu durum Avrupada fikir cereyanlarının, bilim ve tekniğin yayılımını hızlandırmış, reformlar doğmuştur.
Coğrafî Keşifler ve gemicilik, gemicilik sanatı ve coğrafya bilgisi gelişti, Avrupalılar doğu ülkelerinin zenginliğine ulaşmak istemişlerdir. Sonuçta; İspanyol ve Portekizin başını çektiği sömürge imparatorluklar oluşmuştur. Akdeniz, baharat ve ipek yolları önemini kaybetti. Ticaretle uğraşan burjuva sınıfı doğmuştur. Bu sınıf bilimsel ve teknolojik ilerlemelerde önemli adımlar atmışlardır.
Keşifler sonucunda dünya tanındı ve yuvarlak olduğu kanıtlandı. Yeni uygarlıklar ve yeni zenginliklerle tanışıldı. Tütün, patates, kakao böyle ortaya çıktı.

5. Düşünce özgürlüğü, sizce bilimin gelişmesinde çok önemli midir? Neden?
CEVAP:Düşünce özgürlüğü, sizce bilimin gelişmesinde çok önemli midir? Neden?
Bilimin gelişmesi için düşünce özgürlüğü çok önemlidir. Avrupada rönesans ve reformlarla ilk önce düşünce özgürlüğü ön plana çıkmış, kilise ve krallar karşısında düşüncenin özgürleşmesi gerçekleşmiştir. Daha sonra bilimsel ilerlemeler ve gelişmeler sağlanabilmiştir. Kilise dünyanın yuvarlak olduğunu söylenmesini yasaklıyordu. Bu tür yasakların olduğu yerlerde bilimin gelişmesinden bahsetmek mümkün değildir. Bu sebeple Avrupa düşünce özgürlüğünde büyük savaşlar vermiştir.
Düşüncenin özgür olması gerekiyor ki, akıl deneysel ve bilimsel olarak gelişebilsin, yeni buluşlar ve yeni fikirler ortaya çıkartabilsin.
AİHSnin 9. maddesi aynen şöyledir:
1- Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, aleni veya özel olarak ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak sureti ile dinine veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.
2- Dinini veya inançlarını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin kamu düzeni, sağlığı veya ahlakının ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda gerekli önlem olarak ve yasa ile sınırlanabilir
Düşünce özgürlüğü bu madde ile koruma altına alınmıştır.. Düşünce özgürlüğü yüzyıllardır tartışılan konuların başında gelmektedir. Düşünce dışarıya vurmadıkça mutlak koruma altındadır. Düşünce özgürlüğü ile düşünceyi açıklama yani ifade özgürlüğü arasında ayrım yapılamayacağı çoğunlukla kabul edilmiş bir görüştür. Kişinin iç dünyasını ilgilendiren ve dışarı vurulmayan düşünce hiçbir sistemde cezalandırılmamıştır. Düşünce özgürlüğü bu nedenle ifade özgürlüğü başlığı altında incelenmiştir.
Demokrasi kuramcılarından Montesquieuya göre düşünce özgürlüğü en önemli özgürlüktür. Ona göre, insan, dinamik, yaratıcı ve erdemli bir varlıktır. Fakat bu nitelikler ancak özgür bir ortamda işlerlik kazanır ve gelişir. Özgür olmayan bir ortam, kuşku ve korku da belirsizlik, güvensizlik ve uyuşukluk getirir (Kavra, 1989: 83). Montesquieunun bu görüşleri günümüzde de geçerlidir. Düşüncenin özgürce ifade edilebildiği ortamlarda demokratik kurumlar varlıklarını sürdürmekte ve gelişme olanağı bulabilmektedirler.
Özgür insan, özgürce düşünebilen ve kanaatlerini özgürce ifade edebilen insandır. Bunun ön koşulu da doğru, çarpıtılmamış bilgiye erişim hakkıdır. Bilgi edinme özgürlüğü adını verebileceğimiz bu hakkın yetersiz olduğu ülkelerde kamuoyunun sağlıklı oluşmadığı, demokrasi dışı rejimlerin kitle iletişim araçlarını kullanarak gerçeğe aykırı durumları kendi halklarına benimsettikleri görilmektedir. İşte bu nedenle, bür demokraside düşünce özgürlüğü kavramının temel öncülü, vatandaşların bilgiye -özellikle devlet organlarınca üretilen bilgiye- erişim hakkıdır.
Yüzyıl sonlarında Anadolu ve Balkanlar'ın durumu ve Osmanlıların bazı özellikleri, bu beyliğin kısa zamanda büyümesini sağladı. Bu nedenleri kısaca şöyle sıralayabiliriz: 1- Anadolu'nun Durumu: 1243'teki Kösedağ Savaşı'ndan sonra Anadolu'nun çeşitli yerlerinde beylikler ortaya çıktı. Anadolu Selçuklu Devleti'nin etkisi giderek azalırken, İlhanlılar Anadolu'yu denetimleri altına almaya başladılar. 2- Bizans'ın Durumu: Bizans, tam bir entrika merkezi durumundaydı. Gerek Anadolu, gerekse Balkanlardaki vali ve komutanlar merkezi dinlemiyorlardı. "Tekfur" denilen beyler serbest bir şekilde hareket ediyorlardı. Bu durum Osmanlıların yayılmasında kolaylık sağladı. 3- Coğrafi Durum: Osmanlı Beyliği, coğrafi konum itibariyle Bizans'a komşu bir durumdaydı. Böylece "gaza" yapabileceği topraklarla karşı karşıyaydı. Batıya doğru ilerlediğinde ise ekonomik merkezler olan İznik, İzmit, ve Bursa'yı elde edebilecek durumdaydı. 4- Diğer Beylikler Tarafından Rahatsız Edilmemeleri: Osmanlı ilk dönemlerde, Bizans ile mücadeleye giriştiler. Anadolu Beylikleri arasındaki çekişmelere müdahale etmediler. Bu durumda beylikler Osmanlı Beyliğine karşı cephe almadılar. Böylece Osmanlı Beyliği sınırlarda daha rahat bir şekilde hareket etti. 5- Balkanlarda Birliğin Bozuk Olması: Bu dönemde Balkanlı milletler arasında mücadeleler vardı. Güçlü temellere sahip merkezi devletler yoktu. Bu durum; Osmanlıların Balkanlarda da kolayca yayılmalarını sağladı. Balkanlarda iki önemli güç vardı. Bunlar Bulgar ve Sırp Krallıklarıdır. Gerek Sırplar gerekse Bulgarlar Bizans sınırlarına devamlı saldırılar düzenleyerek Bizans aleyhine gelişiyorlardı. 6- Doğudan Gelen Yoğun Türkmen Göçleri: Fethedilen yerlerin elde tutulması için nüfus üstünlüğüne ihtiyaç vardır. Osmanlılar da fethettikleri yerlere hemen doğudan gelen Türkmenleri yerleştirmişlerdir. Bu durum alınan bölgenin kısa zamanda Türkleşmesini sağlamıştır. 7- Merkezi Yönetimin Güçlü Olması: Osmanlılar, daha önceki Türk Devletlerin tersine, güçlü bir merkez yönetimi oluşturmuşlardır. Önceki Türk Devletlerinde görülen memleket "hanedan üyelerinin ortak malıdır" anlayışından kaynaklanan ülkenin paylaşılması yöntemi uygulanmamıştır. Bu durum da devletin parçalanmamasını, uzun süre yaşamasını sağlamıştır. Fatih zamanında ise Osmanlı Devleti, merkeziyetçi mutlak imparatorluk haline gelmiştir. 8- Takip Edilen Mükemmel Politika: Osmanlı Fetihleri hiçbir zaman işgal ve istila amacı taşımamıştır. Fethedilen yerler, yerleşim yeri olarak görülmüş, yeni bir yurt olarak değerlendirilmiştir. Bu durum fetihlerin kalıcı olmasını sağlamıştır. Fethedilen yerlerde uygulanan tımar sistemi, nüfus iskan ve kültür politikası sayesinde devlet otoritesi bu bölgelere götürülmüştür. Hakimiyet altına alınan toplumlara vicdan hürriyeti tanınmış, hayat tarzlarına müdahale edilmemiştir. 9- Yüzyıl Savaşları'nın Etkisi: Avrupa'da 1337-1431 yılları arasında Yüzyıl Savaşları yapıldı. İngiltere ile Fransa arasındaki bu savaşlar,Osmanlı Devleti'nin Avrupa'da ilerlemesini kolaylaştıran bir faktör oldu. 10-Siyasi Boşluğun Etkisi : Osmanlı Beyliği kurulduğu sırada, Anadolu'da ve Balkanlar.da güçlü devlet yoktu. Bizans imparatorluğu ve Anadolu Selçuklu Devleti'nin de zayıflamış olması, ilk zamanlarından itibaren Osmanlı.nın işine yaramıştır. 11-Örgütlenmedeki Başarısı : Osmanlı Beyliği, ilk hükümdarlarından itibaren gerek Anadolu Selçuklu Devleti'nin, gerekse Bizans İmparatorluğu'nun örgütlenmelerinin etkisinde kalmıştır. Divan örgütü, medrese. düzenli ordu. toprak sistemi gibi organizasyonlarını kısa sürede tamamlamış, kendine özgü sistemler de geliştirmiştir. Avrupada feodalitenin, kralların yetkilerini kısıtladığı, doğuda ise Türk devletlerinin, hanedanın ortak malı olarak görüldüğü günlerde Osmanlı Beyliği'nde mutlak monarşik anlayış yerleşmişti. I. Murat'tan itibaren. devlet hükümdarın malı olarak görülmüştür. 12-Mantıklı Siyasetlerin Etkisi : Osmanlı Beyliği kurulduğu sırada Anadolu beylikleri arasında, Anadolu Sel çuklu Devleti'nden kalan mirasın paylaşımı konusunda kısır savaşlar vardı. Osmanlı Devleti'nin de bu mücadeleye girmesi pek sonuç vermeyeceğinden, Osmanlı yöneticileri yönlerini batıya döndürmüşlerdir. 13-Diğer Etkenler: Osmanlı Beyliği'nin Anadolu'nun en önemli kara ticaret yolu üzerinde kurulmuş olması. .Anadolu'da dini, ekonomik, sosyal ve siyasi etkileri olan, meslek teşkilatlarının (Lonca) yöneticisi durumundaki Ahilerin desteğinin alınması. .Kurucularının, Oğuzların değer verilen bir kolu olan Kayı boyundan gelmeleri. .Rumeli'ye geçebilmiş olması.
kaynak: http://www.on5yirmi5.com/haber/yasam/dunya-hali/108562/osmanli-devletinin-buyume-nedenleri.html 1- Anadolu'nun Durumu: 1243'teki Kösedağ Savaşı'ndan sonra Anadolu'nun çeşitli yerlerinde beylikler ortaya çıktı. Anadolu Selçuklu Devleti'nin etkisi giderek azalırken, İlhanlılar Anadolu'yu denetimleri altına almaya başladılar. 2- Bizans'ın Durumu: Bizans, tam bir entrika merkezi durumundaydı. Gerek Anadolu, gerekse Balkanlardaki vali ve komutanlar merkezi dinlemiyorlardı. "Tekfur" denilen beyler serbest bir şekilde hareket ediyorlardı. Bu durum Osmanlıların yayılmasında kolaylık sağladı. 3- Coğrafi Durum: Osmanlı Beyliği, coğrafi konum itibariyle Bizans'a komşu bir durumdaydı. Böylece "gaza" yapabileceği topraklarla karşı karşıyaydı. Batıya doğru ilerlediğinde ise ekonomik merkezler olan İznik, İzmit, ve Bursa'yı elde edebilecek durumdaydı. 4- Diğer Beylikler Tarafından Rahatsız Edilmemeleri: Osmanlı ilk dönemlerde, Bizans ile mücadeleye giriştiler. Anadolu Beylikleri arasındaki çekişmelere müdahale etmediler. Bu durumda beylikler Osmanlı Beyliğine karşı cephe almadılar. Böylece Osmanlı Beyliği sınırlarda daha rahat bir şekilde hareket etti. 5- Balkanlarda Birliğin Bozuk Olması: Bu dönemde Balkanlı milletler arasında mücadeleler vardı. Güçlü temellere sahip merkezi devletler yoktu. Bu durum; Osmanlıların Balkanlarda da kolayca yayılmalarını sağladı. Balkanlarda iki önemli güç vardı. Bunlar Bulgar ve Sırp Krallıklarıdır. Gerek Sırplar gerekse Bulgarlar Bizans sınırlarına devamlı saldırılar düzenleyerek Bizans aleyhine gelişiyorlardı. 6- Doğudan Gelen Yoğun Türkmen Göçleri: Fethedilen yerlerin elde tutulması için nüfus üstünlüğüne ihtiyaç vardır. Osmanlılar da fethettikleri yerlere hemen doğudan gelen Türkmenleri yerleştirmişlerdir. Bu durum alınan bölgenin kısa zamanda Türkleşmesini sağlamıştır. 7- Merkezi Yönetimin Güçlü Olması: Osmanlılar, daha önceki Türk Devletlerin tersine, güçlü bir merkez yönetimi oluşturmuşlardır. Önceki Türk Devletlerinde görülen memleket "hanedan üyelerinin ortak malıdır" anlayışından kaynaklanan ülkenin paylaşılması yöntemi uygulanmamıştır. Bu durum da devletin parçalanmamasını, uzun süre yaşamasını sağlamıştır. Fatih zamanında ise Osmanlı Devleti, merkeziyetçi mutlak imparatorluk haline gelmiştir. 8- Takip Edilen Mükemmel Politika: Osmanlı Fetihleri hiçbir zaman işgal ve istila amacı taşımamıştır. Fethedilen yerler, yerleşim yeri olarak görülmüş, yeni bir yurt olarak değerlendirilmiştir. Bu durum fetihlerin kalıcı olmasını sağlamıştır. Fethedilen yerlerde uygulanan tımar sistemi, nüfus iskan ve kültür politikası sayesinde devlet otoritesi bu bölgelere götürülmüştür. Hakimiyet altına alınan toplumlara vicdan hürriyeti tanınmış, hayat tarzlarına müdahale edilmemiştir. 9- Yüzyıl Savaşları'nın Etkisi: Avrupa'da 1337-1431 yılları arasında Yüzyıl Savaşları yapıldı. İngiltere ile Fransa arasındaki bu savaşlar,Osmanlı Devleti'nin Avrupa'da ilerlemesini kolaylaştıran bir faktör oldu. 10-Siyasi Boşluğun Etkisi : Osmanlı Beyliği kurulduğu sırada, Anadolu'da ve Balkanlar.da güçlü devlet yoktu. Bizans imparatorluğu ve Anadolu Selçuklu Devleti'nin de zayıflamış olması, ilk zamanlarından itibaren Osmanlı.nın işine yaramıştır. 11-Örgütlenmedeki Başarısı : Osmanlı Beyliği, ilk hükümdarlarından itibaren gerek Anadolu Selçuklu Devleti'nin, gerekse Bizans İmparatorluğu'nun örgütlenmelerinin etkisinde kalmıştır. Divan örgütü, medrese. düzenli ordu. toprak sistemi gibi organizasyonlarını kısa sürede tamamlamış, kendine özgü sistemler de geliştirmiştir. Avrupada feodalitenin, kralların yetkilerini kısıtladığı, doğuda ise Türk devletlerinin, hanedanın ortak malı olarak görüldüğü günlerde Osmanlı Beyliği'nde mutlak monarşik anlayış yerleşmişti. I. Murat'tan itibaren. devlet hükümdarın malı olarak görülmüştür. 12-Mantıklı Siyasetlerin Etkisi : Osmanlı Beyliği kurulduğu sırada Anadolu beylikleri arasında, Anadolu Sel çuklu Devleti'nden kalan mirasın paylaşımı konusunda kısır savaşlar vardı. Osmanlı Devleti'nin de bu mücadeleye girmesi pek sonuç vermeyeceğinden, Osmanlı yöneticileri yönlerini batıya döndürmüşlerdir. 13-Diğer Etkenler: Osmanlı Beyliği'nin Anadolu'nun en önemli kara ticaret yolu üzerinde kurulmuş olması. .Anadolu'da dini, ekonomik, sosyal ve siyasi etkileri olan, meslek teşkilatlarının (Lonca) yöneticisi durumundaki Ahilerin desteğinin alınması. .Kurucularının, Oğuzların değer verilen bir kolu olan Kayı boyundan gelmeleri. .Rumeli'ye geçebilmiş olması.
kaynak: http://www.on5yirmi5.com/haber/yasam/dunya-hali/108562/osmanli-devletinin-buyume-nedenleri.html Yüzyıl sonlarında Anadolu ve Balkanlar'ın durumu ve Osmanlıların bazı özellikleri, bu beyliğin kısa zamanda büyümesini sağladı. Bu nedenleri kısaca şöyle sıralayabiliriz: 1- Anadolu'nun Durumu: 1243'teki Kösedağ Savaşı'ndan sonra Anadolu'nun çeşitli yerlerinde beylikler ortaya çıktı. Anadolu Selçuklu Devleti'nin etkisi giderek azalırken, İlhanlılar Anadolu'yu denetimleri altına almaya başladılar. 2- Bizans'ın Durumu: Bizans, tam bir entrika merkezi durumundaydı. Gerek Anadolu, gerekse Balkanlardaki vali ve komutanlar merkezi dinlemiyorlardı. "Tekfur" denilen beyler serbest bir şekilde hareket ediyorlardı. Bu durum Osmanlıların yayılmasında kolaylık sağladı. 3- Coğrafi Durum: Osmanlı Beyliği, coğrafi konum itibariyle Bizans'a komşu bir durumdaydı. Böylece "gaza" yapabileceği topraklarla karşı karşıyaydı. Batıya doğru ilerlediğinde ise ekonomik merkezler olan İznik, İzmit, ve Bursa'yı elde edebilecek durumdaydı. 4- Diğer Beylikler Tarafından Rahatsız Edilmemeleri: Osmanlı ilk dönemlerde, Bizans ile mücadeleye giriştiler. Anadolu Beylikleri arasındaki çekişmelere müdahale etmediler. Bu durumda beylikler Osmanlı Beyliğine karşı cephe almadılar. Böylece Osmanlı Beyliği sınırlarda daha rahat bir şekilde hareket etti. 5- Balkanlarda Birliğin Bozuk Olması: Bu dönemde Balkanlı milletler arasında mücadeleler vardı. Güçlü temellere sahip merkezi devletler yoktu. Bu durum; Osmanlıların Balkanlarda da kolayca yayılmalarını sağladı. Balkanlarda iki önemli güç vardı. Bunlar Bulgar ve Sırp Krallıklarıdır. Gerek Sırplar gerekse Bulgarlar Bizans sınırlarına devamlı saldırılar düzenleyerek Bizans aleyhine gelişiyorlardı. 6- Doğudan Gelen Yoğun Türkmen Göçleri: Fethedilen yerlerin elde tutulması için nüfus üstünlüğüne ihtiyaç vardır. Osmanlılar da fethettikleri yerlere hemen doğudan gelen Türkmenleri yerleştirmişlerdir. Bu durum alınan bölgenin kısa zamanda Türkleşmesini sağlamıştır. 7- Merkezi Yönetimin Güçlü Olması: Osmanlılar, daha önceki Türk Devletlerin tersine, güçlü bir merkez yönetimi oluşturmuşlardır. Önceki Türk Devletlerinde görülen memleket "hanedan üyelerinin ortak malıdır" anlayışından kaynaklanan ülkenin paylaşılması yöntemi uygulanmamıştır. Bu durum da devletin parçalanmamasını, uzun süre yaşamasını sağlamıştır. Fatih zamanında ise Osmanlı Devleti, merkeziyetçi mutlak imparatorluk haline gelmiştir. 8- Takip Edilen Mükemmel Politika: Osmanlı Fetihleri hiçbir zaman işgal ve istila amacı taşımamıştır. Fethedilen yerler, yerleşim yeri olarak görülmüş, yeni bir yurt olarak değerlendirilmiştir. Bu durum fetihlerin kalıcı olmasını sağlamıştır. Fethedilen yerlerde uygulanan tımar sistemi, nüfus iskan ve kültür politikası sayesinde devlet otoritesi bu bölgelere götürülmüştür. Hakimiyet altına alınan toplumlara vicdan hürriyeti tanınmış, hayat tarzlarına müdahale edilmemiştir. 9- Yüzyıl Savaşları'nın Etkisi: Avrupa'da 1337-1431 yılları arasında Yüzyıl Savaşları yapıldı. İngiltere ile Fransa arasındaki bu savaşlar,Osmanlı Devleti'nin Avrupa'da ilerlemesini kolaylaştıran bir faktör oldu. 10-Siyasi Boşluğun Etkisi : Osmanlı Beyliği kurulduğu sırada, Anadolu'da ve Balkanlar.da güçlü devlet yoktu. Bizans imparatorluğu ve Anadolu Selçuklu Devleti'nin de zayıflamış olması, ilk zamanlarından itibaren Osmanlı.nın işine yaramıştır. 11-Örgütlenmedeki Başarısı : Osmanlı Beyliği, ilk hükümdarlarından itibaren gerek Anadolu Selçuklu Devleti'nin, gerekse Bizans İmparatorluğu'nun örgütlenmelerinin etkisinde kalmıştır. Divan örgütü, medrese. düzenli ordu. toprak sistemi gibi organizasyonlarını kısa sürede tamamlamış, kendine özgü sistemler de geliştirmiştir. Avrupada feodalitenin, kralların yetkilerini kısıtladığı, doğuda ise Türk devletlerinin, hanedanın ortak malı olarak görüldüğü günlerde Osmanlı Beyliği'nde mutlak monarşik anlayış yerleşmişti. I. Murat'tan itibaren. devlet hükümdarın malı olarak görülmüştür. 12-Mantıklı Siyasetlerin Etkisi : Osmanlı Beyliği kurulduğu sırada Anadolu beylikleri arasında, Anadolu Sel çuklu Devleti'nden kalan mirasın paylaşımı konusunda kısır savaşlar vardı. Osmanlı Devleti'nin de bu mücadeleye girmesi pek sonuç vermeyeceğinden, Osmanlı yöneticileri yönlerini batıya döndürmüşlerdir. 13-Diğer Etkenler: Osmanlı Beyliği'nin Anadolu'nun en önemli kara ticaret yolu üzerinde kurulmuş olması. .Anadolu'da dini, ekonomik, sosyal ve siyasi etkileri olan, meslek teşkilatlarının (Lonca) yöneticisi durumundaki Ahilerin desteğinin alınması. .Kurucularının, Oğuzların değer verilen bir kolu olan Kayı boyundan gelmeleri. .Rumeli'ye geçebilmiş olması.
kaynak: http://www.on5yirmi5.com/haber/yasam/dunya-hali/108562/osmanli-devletinin-buyume-nedenleri.html
Yüzyıl sonlarında Anadolu ve Balkanlar'ın durumu ve Osmanlıların bazı özellikleri, bu beyliğin kısa zamanda büyümesini sağladı. Bu nedenleri kısaca şöyle sıralayabiliriz: 1- Anadolu'nun Durumu: 1243'teki Kösedağ Savaşı'ndan sonra Anadolu'nun çeşitli yerlerinde beylikler ortaya çıktı. Anadolu Selçuklu Devleti'nin etkisi giderek azalırken, İlhanlılar Anadolu'yu denetimleri altına almaya başladılar. 2- Bizans'ın Durumu: Bizans, tam bir entrika merkezi durumundaydı. Gerek Anadolu, gerekse Balkanlardaki vali ve komutanlar merkezi dinlemiyorlardı. "Tekfur" denilen beyler serbest bir şekilde hareket ediyorlardı. Bu durum Osmanlıların yayılmasında kolaylık sağladı. 3- Coğrafi Durum: Osmanlı Beyliği, coğrafi konum itibariyle Bizans'a komşu bir durumdaydı. Böylece "gaza" yapabileceği topraklarla karşı karşıyaydı. Batıya doğru ilerlediğinde ise ekonomik merkezler olan İznik, İzmit, ve Bursa'yı elde edebilecek durumdaydı. 4- Diğer Beylikler Tarafından Rahatsız Edilmemeleri: Osmanlı ilk dönemlerde, Bizans ile mücadeleye giriştiler. Anadolu Beylikleri arasındaki çekişmelere müdahale etmediler. Bu durumda beylikler Osmanlı Beyliğine karşı cephe almadılar. Böylece Osmanlı Beyliği sınırlarda daha rahat bir şekilde hareket etti. 5- Balkanlarda Birliğin Bozuk Olması: Bu dönemde Balkanlı milletler arasında mücadeleler vardı. Güçlü temellere sahip merkezi devletler yoktu. Bu durum; Osmanlıların Balkanlarda da kolayca yayılmalarını sağladı. Balkanlarda iki önemli güç vardı. Bunlar Bulgar ve Sırp Krallıklarıdır. Gerek Sırplar gerekse Bulgarlar Bizans sınırlarına devamlı saldırılar düzenleyerek Bizans aleyhine gelişiyorlardı. 6- Doğudan Gelen Yoğun Türkmen Göçleri: Fethedilen yerlerin elde tutulması için nüfus üstünlüğüne ihtiyaç vardır. Osmanlılar da fethettikleri yerlere hemen doğudan gelen Türkmenleri yerleştirmişlerdir. Bu durum alınan bölgenin kısa zamanda Türkleşmesini sağlamıştır. 7- Merkezi Yönetimin Güçlü Olması: Osmanlılar, daha önceki Türk Devletlerin tersine, güçlü bir merkez yönetimi oluşturmuşlardır. Önceki Türk Devletlerinde görülen memleket "hanedan üyelerinin ortak malıdır" anlayışından kaynaklanan ülkenin paylaşılması yöntemi uygulanmamıştır. Bu durum da devletin parçalanmamasını, uzun süre yaşamasını sağlamıştır. Fatih zamanında ise Osmanlı Devleti, merkeziyetçi mutlak imparatorluk haline gelmiştir. 8- Takip Edilen Mükemmel Politika: Osmanlı Fetihleri hiçbir zaman işgal ve istila amacı taşımamıştır. Fethedilen yerler, yerleşim yeri olarak görülmüş, yeni bir yurt olarak değerlendirilmiştir. Bu durum fetihlerin kalıcı olmasını sağlamıştır. Fethedilen yerlerde uygulanan tımar sistemi, nüfus iskan ve kültür politikası sayesinde devlet otoritesi bu bölgelere götürülmüştür. Hakimiyet altına alınan toplumlara vicdan hürriyeti tanınmış, hayat tarzlarına müdahale edilmemiştir. 9- Yüzyıl Savaşları'nın Etkisi: Avrupa'da 1337-1431 yılları arasında Yüzyıl Savaşları yapıldı. İngiltere ile Fransa arasındaki bu savaşlar,Osmanlı Devleti'nin Avrupa'da ilerlemesini kolaylaştıran bir faktör oldu. 10-Siyasi Boşluğun Etkisi : Osmanlı Beyliği kurulduğu sırada, Anadolu'da ve Balkanlar.da güçlü devlet yoktu. Bizans imparatorluğu ve Anadolu Selçuklu Devleti'nin de zayıflamış olması, ilk zamanlarından itibaren Osmanlı.nın işine yaramıştır. 11-Örgütlenmedeki Başarısı : Osmanlı Beyliği, ilk hükümdarlarından itibaren gerek Anadolu Selçuklu Devleti'nin, gerekse Bizans İmparatorluğu'nun örgütlenmelerinin etkisinde kalmıştır. Divan örgütü, medrese. düzenli ordu. toprak sistemi gibi organizasyonlarını kısa sürede tamamlamış, kendine özgü sistemler de geliştirmiştir. Avrupada feodalitenin, kralların yetkilerini kısıtladığı, doğuda ise Türk devletlerinin, hanedanın ortak malı olarak görüldüğü günlerde Osmanlı Beyliği'nde mutlak monarşik anlayış yerleşmişti. I. Murat'tan itibaren. devlet hükümdarın malı olarak görülmüştür. 12-Mantıklı Siyasetlerin Etkisi : Osmanlı Beyliği kurulduğu sırada Anadolu beylikleri arasında, Anadolu Sel çuklu Devleti'nden kalan mirasın paylaşımı konusunda kısır savaşlar vardı. Osmanlı Devleti'nin de bu mücadeleye girmesi pek sonuç vermeyeceğinden, Osmanlı yöneticileri yönlerini batıya döndürmüşlerdir. 13-Diğer Etkenler: Osmanlı Beyliği'nin Anadolu'nun en önemli kara ticaret yolu üzerinde kurulmuş olması. .Anadolu'da dini, ekonomik, sosyal ve siyasi etkileri olan, meslek teşkilatlarının (Lonca) yöneticisi durumundaki Ahilerin desteğinin alınması. .Kurucularının, Oğuzların değer verilen bir kolu olan Kayı boyundan gelmeleri. .Rumeli'ye geçebilmiş olması.
kaynak: http://www.on5yirmi5.com/haber/yasam/dunya-hali/108562/osmanli-devletinin-buyume-nedenleri.html
 
Üst