Milli Bir Destan:Ya İstiklal Ya Ölüm Ünite Sözlüğü

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,558
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
3. Ünite Sözlüğü​

Asayiş: Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu.
Başıbozuk: Düzensiz.
Başkomutanlık: Savaşta bütün ordulara komutanlık yapma yetkisi.
Cenup: Güney.
Cephane: Ateşli silahlarda kullanılmak için hazırlanan her türlü patlayıcı maddenin genel adı.
Çarık: İşlenmemiş sığır derisinden yapılan ve deliklerine geçirilen şeritle sıkıca bağlanan ayakkabı.
Diplomatik Zafer: Başka bir ülke veya ülkelerle yapılan anlaşmada kazançlı olma durumu.
Düzenli Ordu: Düzenli ve disiplinli askeri komuta kademesi tarafından yönetilen askeri birlikler.
Erzak: Uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adı.
Fetva: İslam hukuku ile ilgili bir sorunun dinî hukuk kurallarına göre çözümünü açıklayan, şeyhülislam veya müftü tarafından verilebilen belge.
Gazi: Savaştan sağ dönen kimse.
Hat: Çizgi, sınır.
Hezimet: Yenilgi.
Hıyanet: Kutsal sayılan şeylere karşı el uzatma, kötülük etme veya karşı davranma. Hainlik.
Hıyanet-i Vataniye Kanunu: Milli mücadele döneminde vatana ihanet edilenlerin yargılanması kanunu.
İcra: Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme.
İstikamet: Tutulan, izlenen yol.
İstiklal Mahkemesi: Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nun çabuk ve etkili bir biçimde işlemesini sağlamak için Büyük Millet Meclisi'nin kurduğu özel mahkeme.
Karargâh: Bir birlik veya kurumun, kumandan ile yardımcı şube ve bölümlerinden oluşan kuruluş.
Kasatura: Askerlerin palaskaya asılı olarak taşıdıkları, gerektiğinde tüfek namlusunun ucuna da takılabilen bir çeşit büyük bıçak.
Lojistik: Askeri birliklerin hareketlerinde haberleşme, ikmal ve yol gibi hizmetleri sağlayan askeri bölüm.
Maarif: Öğretim ve eğitim sistemi.
Maarif Kongresi: Eskişehir-Kütahya savaşı sürerken Türk devletinin eğitim politikasının belirlendiği kongre.
Maarif vekaleti: Eğitim Bakanlığı.
Makus: Kötü giden talih.
Mareşal: Askerlikte en yüksek aşama, en büyük rütbe.
Mevzi: Savaşta bir askerî birliğin savunduğu yer veya bu birlik tarafından ele geçirilen bölge.
Muhabere: Haberleşme.
Muallim: Öğretmen.
Muharebe: Savaş.
Mukavemet: Savunma, karşı koyma, direnç, dayanırlık.
Mutasarrıf: Osmanlı yönetim örgütünde sancakların yöneticisine verilen ad.
Müfreze: Türlü askeri görev ve hizmetlerin yapılması amacıyla küçük birliklerden, belli bir kuruluşa bağlı kalmadan geçiçi olarak oluşturulan grup.
Mühimmat: Savaş gereçleri.
Nizam: Düzen. Kural.
Ödün: Taviz.
Piyade: Yaya savaşan askeri grup.
Ricat: Gerileme, geri çekilme, geri kaçma.
Saltanat Şurası: Savaş, barış gibi fevkalade konularda devlet adamlarıyla ilim irfan sahibi insanların görüşlerini almak üzere bizzat padişahın da hazır bulunduğu üst düzey toplantı.
Şarapnel: Patladığında etrafa küçük parçalar saçan bir tür top mermisi.
Satıh: Yüzey, alan.
Seferberlik: Bir ülkenin silahlı kuvvetlerini savaşa hazır duruma getiren ülkenin ekonomisini yönetimini savaş gereklerine uyacak duruma sokan hazırlık ve önlemlerin tümü.
Süvari: Atlı askeri birlik.
Taarruz: Saldırı.
Teçhizat: Silah dışındaki savaş gereçleri, donatı.
Tanıma: Bir devletin varlığını başka devletlerin de kabul etmesi.
Tasfiye: Temizleme,
Taviz: İstenmeden verilen.
Tekâlif-i Milliye Emirleri: Sakarya Savaşı öncesi ordunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere çıkarılmış emirler.
Teşkilati Esasi: 20 Ocak 1921 tarihinde kabul edilen anayasa.
Zanaat: Marangozluk, demircilik, kuyumculuk, terzilik gibi meslek olarak yapılan ve pek çok dalları bulunan, deneyim ve ustalık gerektiren iş.
 
Üst