İslamiyetin Türkler karşısında kendini nasıl tanımladığı sorununda sağlıklı bir yargıya varabilmek için bizzat Peygamber'in sözlerine ve Kuran'a gitmemiz gerekiyor.
Konuya ilişkin en ayrıntılı belirlemeleri bizzat peygamberin hadislerinde buluyoruz. Hadisleri incelemeden önce Kuran'da Türk'ler nasıl görülüyor ona bakalım.
Kuran'ın Kehf suresi 93-99. ayetlerinde ve enbiya suresi 96. ayette, Peygamber Zülkarneyn (Büyük İskender), bozgunculuk yapan Yecuc ve Mecuc'e karşı kendisinden yardım isteyen bir kavme yardım eder; iki dağın arasını demirden duvarla kapatarak Yecuc ve Mecuc'ü oraya hapseder. Taberi'nin tefsirine göre bu davranışıyla ''Allah, insanlara merhamet etmiştir ve Yecuc ile Mecuc gailesinden onları kurtarmıştır. (Ancak) Rabbimin vaadi (kıyamet zamanı) gelince, bu ümmetin (Yecuc ve Mecuc'ün) ortaya çıkış zamanı gelince bu seddi yerle bir edip, darmadağın hale getirir. (...) O gün biz onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine girerler...''(1)
İlhan Arsel'in de belirttiği gibi; ''Buhari gibi Kuran'dan sonra en muteber sayılan kaynak bir yana, Taberi, Bağdadi, Belhi, Beyzavi, Marzavi, Nesefi, Nuveyri, İbn ül Esir gibi ve saymakla bitmez nice ünlü yazar ve bilginler yanında Asım Efendi ya da Ahteri Mustafa Efendi gibi Türk bilim adamları dahi Yecuc ve Mecuc'ün aslında Türkler olup Araplara ve insanlığa felaket getirici ve hayvana yakıklaşık yaratıklar olduğunu savunmuşlardır.'' (2)
Nitekim bu görüşün bir diğer kaynağı da İslam Peygamberidir. Araplara hitaben;
''Düşman diye bir şey yok diyorsunuz. Fakat sizler, yaygın suratlı, küçük gözlü ve kızıl saçlı bir millet olan Yecuc ve Mecuc'lerle karşılaşmayıncaya kadar düşmanlarla savaşmış olmayacaksınız. Bunlar giderek çoğalan ve yüzleri dövülü kalkana benzeyen kimselerdir'' (3)
"Sizinle(siz müslümanlarla), küçük(çekik) gözlü toplum, Türkler savaşacaktır. Siz onları, üç kez önünüze katıp süreceksiniz. Sonunda Arap Yarımadası'nda karşılaşacaksınız. Birincide, onlardan kaçan kurtulur. İkincide kimi kurtulur, kimi yok edilir. Üçüncüdeyse onların tümü kırılacaktır." (4)
"Şu da kıyamet alametlerinden: Kıldan(keçe) ayakkabı giyen bir toplumla vuruşup öldüreşeceksiniz. Geniş yüzlü, yüzleri kalkan gibi, üst üste derili toplula vuruşmanız-öldürüşmeniz kıyamet alametlerindendir. Siz(müslümanlar), küçük gözlü, kızıl yüzlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan Türklerle öldürüşmedikçe kıyamet kopmaz." (5)
Peygamber'e göre Türklerle Arapların savaşı bir ''kıyamet alemeti'' sayılacak denli önemlidir. Pek çok yerde yinelenen söz konusu bu hadis'in diğer varynatları da ''... kuvvetli bir kavim olan Türklerle çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır'')Müslim);''...Kıyamet kopmasının şartlarından biri de sizlerin kıldan çarıklar giyen bir kavimle (Türklerle) harbetmenizdir...''(Buhari) şeklindedir.
Abdullah b. Mesud tarafından rivayet edilen Hadis'e göre; ''Hz.Peygamber buyurmuşlardır ki, Türkler size dokunmadıkları sürece siz de onlara dokunmayınız. Zira Kantura Oğulları (soyundan) gelen (bu Türk)ler ilk defa Allah'ın ümmetime verdiği mülk ve saltanatı onların ellerinden çekip alacaklarıdır.'' (6)
Hem şeriatçı hemde Türklüğü savunan bir İslam araştırmacısı olan Z.Kitapçı'nın ''doğruluğundan asla şüphe edilmemesi gereken hadis'ler'' diye aktardığı hadisleri bende gönül rahatlığıyla yazıyorum. Gerçi Z.Kitapçı, kitabında yukarda bazılarını yazdığım söz konusu hadisleri mucize ve Türklerin Hilafet delaleti olarak görmesi, söz konusu hadislerin güvenilirliğini engellemez.
Türklere ilişkin, bu minval üzre biçimlenen İslamcı literatür, gerçekte Z.Kitapçı gibi uzlaşı yolu bulmaya çalışanları bile çileden çıkaracak niteliktedir. Öyle ki bizzat Kitapçı'nın, ''Büyük alim, hadis ilminin kritik yazarlarından'' diye tanıttığı Aliyyü'l-Kari'nin, ''Türklere dokunmayınız/ilişmeyiniz'' hadisine ilişkin yaptığı dosdoğru İslamcı/Arap açılım aynen şöyledir: ''Türklerde insanlığa has yumuşaklık ve çelebi insanlara mahsus merhamet yoktur'' -der Aliyyü'l-Kari. Belki onlar, başka bir tür insan cinsidirler. Onlara insan değil de nesnas (uzun kuyruklu bir maymun) denilse daha uygundur. Türklere Yecuc ve Mecuc artıkları ve onların kardeşleri ve temsilcileri olduklarını söylemek, onların ne menem insanlar olduklarını beyan etmeye kafidir... İslam alimlerinin görüş birliği ettiği yukardaki tefsirin benzerlerini yazmak da mümkündür...
Türkleri savaşılacak ve aşağılık bir kavim olarak gören bu zihniyete ait yukardaki örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu durumda, deli mi bunlar, yoksa gerçek İslamı bilmiyorlar mı diye sorası geliyor insanın... Deli olmadıkları, İslamiyetin gerçeğini ise çok iyi bildikleri tartışma götürmez. Üstelik onların Z.Kitapçı gibi şeriatı Türklere şırınga etmek gibi kaygılarıda yok. Kaldı ki yukarıda ki hadislere ek olarak; ''Türkler size ilişmedikçe siz de onlara ilşmeyin; çünkü sizi severlerse yerler, sevmezlerse öldürürler''(7) diyen de bizzat İslam Peygamberidir.
Sonuçta; Kuran, hadis ve Arap Milliyetçiliğinde Türkler: felaket getiren, bozguncu, baş belası, kıyametin en büyük alametlerinden ve Arap'lardan uzaklaştırılıp lanetlenen bir kavim olarak 1400 yıldır aşağılanmaktadır. Detaylı bilgi edinmek isteyenler için; ünlü hadisçilerin tefsirlerini okumaları yeterlidir.
1- Taberi Tefsiri, c.3 s.1291-2
2- İlhan Arsel, Arap Milliyetçiliği ve Türkler s.58
3- İ.Arsel, age, s.36
4- Ebu Davud, sünen, hadis no: 4305
5- Buhari, e's-Sahih, kitabu'l-Cihad/95; Müslüm, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/66, hadis no: 2912; İbn Mace, h.no: 4097-4098
6- Nuaym b. Hammad'tan akt. Z.Kitapçı, s.194
7- İlhan Arsel, Arap Milliyetçiliği ve Türkler s.116
8- Genelde; Erdoğan Aydın, Nasıl Müslüman Olduk
Konuya ilişkin en ayrıntılı belirlemeleri bizzat peygamberin hadislerinde buluyoruz. Hadisleri incelemeden önce Kuran'da Türk'ler nasıl görülüyor ona bakalım.
Kuran'ın Kehf suresi 93-99. ayetlerinde ve enbiya suresi 96. ayette, Peygamber Zülkarneyn (Büyük İskender), bozgunculuk yapan Yecuc ve Mecuc'e karşı kendisinden yardım isteyen bir kavme yardım eder; iki dağın arasını demirden duvarla kapatarak Yecuc ve Mecuc'ü oraya hapseder. Taberi'nin tefsirine göre bu davranışıyla ''Allah, insanlara merhamet etmiştir ve Yecuc ile Mecuc gailesinden onları kurtarmıştır. (Ancak) Rabbimin vaadi (kıyamet zamanı) gelince, bu ümmetin (Yecuc ve Mecuc'ün) ortaya çıkış zamanı gelince bu seddi yerle bir edip, darmadağın hale getirir. (...) O gün biz onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine girerler...''(1)
İlhan Arsel'in de belirttiği gibi; ''Buhari gibi Kuran'dan sonra en muteber sayılan kaynak bir yana, Taberi, Bağdadi, Belhi, Beyzavi, Marzavi, Nesefi, Nuveyri, İbn ül Esir gibi ve saymakla bitmez nice ünlü yazar ve bilginler yanında Asım Efendi ya da Ahteri Mustafa Efendi gibi Türk bilim adamları dahi Yecuc ve Mecuc'ün aslında Türkler olup Araplara ve insanlığa felaket getirici ve hayvana yakıklaşık yaratıklar olduğunu savunmuşlardır.'' (2)
Nitekim bu görüşün bir diğer kaynağı da İslam Peygamberidir. Araplara hitaben;
''Düşman diye bir şey yok diyorsunuz. Fakat sizler, yaygın suratlı, küçük gözlü ve kızıl saçlı bir millet olan Yecuc ve Mecuc'lerle karşılaşmayıncaya kadar düşmanlarla savaşmış olmayacaksınız. Bunlar giderek çoğalan ve yüzleri dövülü kalkana benzeyen kimselerdir'' (3)
"Sizinle(siz müslümanlarla), küçük(çekik) gözlü toplum, Türkler savaşacaktır. Siz onları, üç kez önünüze katıp süreceksiniz. Sonunda Arap Yarımadası'nda karşılaşacaksınız. Birincide, onlardan kaçan kurtulur. İkincide kimi kurtulur, kimi yok edilir. Üçüncüdeyse onların tümü kırılacaktır." (4)
"Şu da kıyamet alametlerinden: Kıldan(keçe) ayakkabı giyen bir toplumla vuruşup öldüreşeceksiniz. Geniş yüzlü, yüzleri kalkan gibi, üst üste derili toplula vuruşmanız-öldürüşmeniz kıyamet alametlerindendir. Siz(müslümanlar), küçük gözlü, kızıl yüzlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan Türklerle öldürüşmedikçe kıyamet kopmaz." (5)
Peygamber'e göre Türklerle Arapların savaşı bir ''kıyamet alemeti'' sayılacak denli önemlidir. Pek çok yerde yinelenen söz konusu bu hadis'in diğer varynatları da ''... kuvvetli bir kavim olan Türklerle çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır'')Müslim);''...Kıyamet kopmasının şartlarından biri de sizlerin kıldan çarıklar giyen bir kavimle (Türklerle) harbetmenizdir...''(Buhari) şeklindedir.
Abdullah b. Mesud tarafından rivayet edilen Hadis'e göre; ''Hz.Peygamber buyurmuşlardır ki, Türkler size dokunmadıkları sürece siz de onlara dokunmayınız. Zira Kantura Oğulları (soyundan) gelen (bu Türk)ler ilk defa Allah'ın ümmetime verdiği mülk ve saltanatı onların ellerinden çekip alacaklarıdır.'' (6)
Hem şeriatçı hemde Türklüğü savunan bir İslam araştırmacısı olan Z.Kitapçı'nın ''doğruluğundan asla şüphe edilmemesi gereken hadis'ler'' diye aktardığı hadisleri bende gönül rahatlığıyla yazıyorum. Gerçi Z.Kitapçı, kitabında yukarda bazılarını yazdığım söz konusu hadisleri mucize ve Türklerin Hilafet delaleti olarak görmesi, söz konusu hadislerin güvenilirliğini engellemez.
Türklere ilişkin, bu minval üzre biçimlenen İslamcı literatür, gerçekte Z.Kitapçı gibi uzlaşı yolu bulmaya çalışanları bile çileden çıkaracak niteliktedir. Öyle ki bizzat Kitapçı'nın, ''Büyük alim, hadis ilminin kritik yazarlarından'' diye tanıttığı Aliyyü'l-Kari'nin, ''Türklere dokunmayınız/ilişmeyiniz'' hadisine ilişkin yaptığı dosdoğru İslamcı/Arap açılım aynen şöyledir: ''Türklerde insanlığa has yumuşaklık ve çelebi insanlara mahsus merhamet yoktur'' -der Aliyyü'l-Kari. Belki onlar, başka bir tür insan cinsidirler. Onlara insan değil de nesnas (uzun kuyruklu bir maymun) denilse daha uygundur. Türklere Yecuc ve Mecuc artıkları ve onların kardeşleri ve temsilcileri olduklarını söylemek, onların ne menem insanlar olduklarını beyan etmeye kafidir... İslam alimlerinin görüş birliği ettiği yukardaki tefsirin benzerlerini yazmak da mümkündür...
Türkleri savaşılacak ve aşağılık bir kavim olarak gören bu zihniyete ait yukardaki örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu durumda, deli mi bunlar, yoksa gerçek İslamı bilmiyorlar mı diye sorası geliyor insanın... Deli olmadıkları, İslamiyetin gerçeğini ise çok iyi bildikleri tartışma götürmez. Üstelik onların Z.Kitapçı gibi şeriatı Türklere şırınga etmek gibi kaygılarıda yok. Kaldı ki yukarıda ki hadislere ek olarak; ''Türkler size ilişmedikçe siz de onlara ilşmeyin; çünkü sizi severlerse yerler, sevmezlerse öldürürler''(7) diyen de bizzat İslam Peygamberidir.
Sonuçta; Kuran, hadis ve Arap Milliyetçiliğinde Türkler: felaket getiren, bozguncu, baş belası, kıyametin en büyük alametlerinden ve Arap'lardan uzaklaştırılıp lanetlenen bir kavim olarak 1400 yıldır aşağılanmaktadır. Detaylı bilgi edinmek isteyenler için; ünlü hadisçilerin tefsirlerini okumaları yeterlidir.
1- Taberi Tefsiri, c.3 s.1291-2
2- İlhan Arsel, Arap Milliyetçiliği ve Türkler s.58
3- İ.Arsel, age, s.36
4- Ebu Davud, sünen, hadis no: 4305
5- Buhari, e's-Sahih, kitabu'l-Cihad/95; Müslüm, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/66, hadis no: 2912; İbn Mace, h.no: 4097-4098
6- Nuaym b. Hammad'tan akt. Z.Kitapçı, s.194
7- İlhan Arsel, Arap Milliyetçiliği ve Türkler s.116
8- Genelde; Erdoğan Aydın, Nasıl Müslüman Olduk