Hz.Mevlana Kimdir?

YusufPasha43

Üye
Üye
Katılım
13 Kas 2017
Mesajlar
12
Puanları
23
Konum
Kütahya
Mevlana Kimdir? Son Güncelleme : 11/12/2017
30 Eylül 1207 tarihinde Horasan'ın Belh şehrinde doğmuştur (Afganistan).Mevlana'nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında "Bilginlerin Sultanı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibi oğlu Bahaeddin Veled'tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur. Sultanü'I-Ulema Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'den ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultanü'I-Ulema 1212 veya 1213 yılllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'den ayrıldı.Sultanü'I-Ulema'nın ilk durağı Nişabur olmuştur. Nişabur şehrinde tanınmış mutasavvıf Feridüddin Attar ile de karşılaştılar. Mevlana burada küçük yaşına rağmen Feridüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır. Sultanü'I Ulema Nişabur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kufe yolu ile Ka'be'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Larende'ye (Karaman) geldiler. Karaman'da Subaşı Emir Musa'nın yaptırdıkları medreseye yerleştiler. 1222 yılında Karaman'a gelen Sultanü'l-Ulema ve ailesi burada yedi yıl kaldılar. Mevlana 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlana'nın Sultan Veled ve Alaeddin çelebi adlı iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun'u kaybeden Mevlana bir çocuklu dul olan Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlana'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim çelebi adlı iki oğlu ile Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi. Bu yıllarda Anadolunun büyük bir kısmı Selçuklu Devleti'nin egemenliği altında idi. Konya'da bu devletin baş şehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve Devletin hükümdarı Alaeddin Keykubad idi. Alaeddin Keykubad Sultanü'I-Ulema Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi. Bahaeddin Veled Sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldiler. Sultan Alaeddin kendilerini muhteşem bir törenle karşıladı ve Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni ikametlerine tahsis ettiler. Sultanü'l-Ulema 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak, Selçuklu Sarayının Gül Bahçesi seçildi. Halen müze olarak kullanılan Mevlana Dergahı'ndaki bugünkü yerine defnolundu. Sultanü'I-Ulema ölünce, talebeleri ve müridleri bu defa Mevlana'nın çevresinde toplandılar. Mevlana'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlana büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Vaazları kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu. Mevlana 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizi ile karşılaştı. Mevlana Şems'de "mutlak kemalin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü.Mevlana, Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selahaddin Zerkubi ve Hüsameddin çelebi, Şems-i Tebrizi'nin yerini doldurmaya çalıştılar. Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlana, 17 Aralık 1273 Pazar günü Hakk' ın rahmetine kavuştu. Mevlana'nın cenaze namazını Mevlana'nın vasiyeti üzerine Sadreddin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlana'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine, Mevlana'nın cenaze namazını Kadı Sıraceddin kıldırdı. Mevlana ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlana ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arus" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu.
Kaynakça:
-http://www.risaleajans.com/soru-cevap/hz-mevlana-kimdir
 

Sosyalderin

Aktif Üye
Üye
Katılım
2 Şub 2017
Mesajlar
62
Puanları
28
Yaş
33
Konum
istanbul
Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin Hayatı

Mevlana çocukluğunun ilk yıllarını Belh şehrinde geçirdi. Babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden biriydi. Sultanla arasında geçen inanç ve fikir ayrılıkları yüzünden Belh şehrinde birçok akrabası bulunmasına rağmen buradan göç etmek zorunda kaldı (1212). Ailesiyle birlikte Nişabur’a yerleştiler. Mevlana bu esnada tanınmış mutasavvıf Feridüddin Attar’ın dikkatini çekip, beğenisini kazanmıştır.

Nişabur’dan ayrılan Bahaeddin Veled Bağdat, Şam, Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri ve Niğde yoluyla Karaman’a (Larende) geldi (1221). Ailesiyle birlikte geçirdiği bu yolculuk esnasında Kabe’yi de ziyaret edip hac vazifesini gerçekleştirdi. BaheaeddinVeled’e ilgi ve sevgi öylesine büyüktü ki geçtiği her şehirde Sultanlar onu ağırlamak için araya hatırı sayılır elçiler ve kişileri sokuyorlardı. Fakat alçak gönüllü olan Veled medreselerde konaklamayı tercih ediyordu.

Mevlana ve ailesi Karaman’da 7 yıl kaldılar. 1225 yılında babasının müridlerinden biri olan Şerefeddin Lala’nın kızı Gevher Hatun ile evlendi. Bu evlilikten Sultan Veled ve Alaeddin Çelebi adında 2 oğulları oldu. Bu tarihlerde Selçuklu devleti en parlak dönemlerinden birini yaşıyordu. Devletin hükümdarı Alaeddin Keykubad Mevlana’nın babasını başkent Konya’ya çağırdı ve buraya yerleşmesini istedi. Sultan’ın davetini kabul eden Bahaeddin Veled ailesiyle birlikte Konya’ya geldi (1228). Büyük bir tören ve ihtişamla karşılandılar. Aileye ikamet etmeleri için İplikçi Medresesi tahsis edildi.

Bahaeddin Veled yani Sultan-ül Ulema 1231 yılında vefat etti, Selçuklu Sarayı’nda gül bahçesi adı verilen yere defnedildi. Bunun üzerine müridleri tek varisi olan Mevlana’nın etrafında toplanmaya başladılar. Büyük bir ilim ve din eğitimi görmüş olan Mevlana medresede vaazlar veriyor, insanlar onu dinlemek için medreseyi dolduruyorlardı. Bir yıl kadar bu şekilde ders ve vaaz veren Mevlana dergahın tüm yükünü omuzlamıştı. İçinde büyük bir boşluk hisseden Mevlana’nın yardımına babasının önde gelen müridlerindenbiri olan Seyyid Burhaneddin Muhakkik yetişti.

Burhaneddin önce Mevlana’yı o dönemde geçerli olan islam sınavlarından birkaçına soktu. Gösterdiği büyük başarılar üzerine Mevlana’ya “Bilgide eşin yok, gerçekten seçkin bir ersin. Ne var ki baban hal ehli idi, sen söz (kal) ehlisin. Sözü bırak onun gibi hal sahibi ol. Buna çalış ancak o zaman onun gerçek varisi olursun, ancak o zaman güneş gibi alemi aydınlatabilirsin.” dedi. Bunun üzerine Mevlana Burhaneddin’e 9 yıl müridlik etti. Şam ve Halep medreselerinde öğrenimini tamamladı.

1244 yılında Konya’ya Şems-i Tebrizi (Şemseddin Muhammed Tebrizi) adında biri geldi. Yaygın inanca göre Şems Konya’da aradığını bulacaktı, İplikçi Medresesi’ne gitti. Burada Mevlana’yla karşılaştı, ona bazı sorular sordu. Sorular neticesinde “Allah Allah ” diyerek haykırdı, Mevlana’yı kucakladı, aradığı oydu. Bazı kaynaklarda bu buluşmanın gerçekleştiği yer Merec-el Bahreyn (iki denizin buluştuğu nokta) diye geçmektedir. Bunun üzerine Şems ve Mevlana medresede bir odaya kapanıp halvet oldular. Halvet iki kişilik kesin bir yalnızlık demektir.

Bu süre bazı kaynaklarda 40 gün, bazılarında 6 ay olarak geçmektedir. Şems’in gelişiyle birlikte Mevlana’nın hayatında çok büyük değişiklikler oldu. Kendini tamamen Şems’in sohbetlerine verdi, onu dinliyor, onda kendini kaybediyordu. Hakk’ı anlamak için birbirlerine ayna tutuyorlar, günlerce süren halvetlere giriyorlardı. Mevlana’nın bu davranışları halkın Şems’e tepki göstermesine sebep oldu. Çünkü artık medresede ders ve vaaz vermiyor, müridleri ile ilgilenmiyordu. Bir süre sonra dedikodular çığrından çıkmaya başlayınca Şems 1245 yılında, kimseye haber vermeden ortadan kayboldu.

Şems’in gidişine çok üzülen Mevlana yemeden içmeden kesildi, gazeller yazıp söylüyor, yüreğindeki ayrılık acısını anlatıyordu. Şems’in Şam’da olduğunu öğrenen Mevlana’nın oğlu Sultan Veled, gidip onu tekrar Konya’ya getirdi. Mevlana adeta bayram sevinci yaşadı. Ancak bu mutluluğu çok uzun sürmedi. Kendini tekrar gösteren dedikodular, söylentiler ve huzursuzluk üzerine Şems bu kez tamamen ortadan kayboldu. (1247)

Şems’in bu gidişinden sonra Mevlana büsbütün acılar çekmeye başladı. Gece gündüz sema ediyor, gazeller okuyor, ağlayışı ve yakarışları herkesi üzüyordu. Mevlana Şems’te mutlak kemalin varlığını görmüştü. Mevlana’yı dolu ve yanmaya hazır bir lamba gibi nitelendiren ilim insanları, Şems’i bir kibrite benzetmişlerdir. Asıl yanan ve nur saçan Mevlana idi, Şems sadece kibriti çaktı. Şems’in yokluğunda inzivaya çekilen Mevlana 17 Aralık 1273 yılında, 66 yaşında hayatını kaybetti.

Alıntı
 
Üst