Arsiyan Yaylası Ve Gölleri – Artvin
Arsiyan Yaylası kuzeyinde ve batısında Gürcistan sınırı, güneyinde Ilıca Köyü, güney doğusunda Pınarlı Köyü, Cindağı, doğusunda ise Posof (Kol Köyü) bulunur. Arsiyan yaylası otuyla, suyuyla, balığıyla diğer yaylalardan farklıdır. Ayrıca tuz kayaları kömür madeni ve irili ufaklı çok sayıda çermik vardır. Yaylaların büyük nimeti turfanda meyveleri kekre, mozi, mesğal, jol da bol bulunur. Ayrıca gezilerde toplanan güzel kokulu Negolara (sarı cennet çiçekleri) lezzetli ve faydalı çorbası olan pancarının da ayrı bir bolluğu vardır.
Arsiyan gölleriyle ve eski yerleşimleriyle de ünlüdür. Göller Bölgesi’nde Postanın Gölü diye adlandırılan bir göl vardır. Hemen yanında Posta Karakolu diye ifade edilen bir yer vardır. Burada Cumhuriyet’ten önce askeri amaçla bir karakolun bulunduğu dilden dile ulaşmıştır. Boğa Gölü Arsiyan Yaylası’nda göller bölgesindedir.
Arsiyan Gölü Efsanesi
Çoban hayvanlarını göl kenarına doğru getirir. Çok güçlü bir boğası vardır. Böğürerek dolaşmaya başlar. Sesi her tarafa yankı yapar. Suyun içinde olan ve sesi duyan boğa da hemen çıkıp, boğaya doğru gitmeye başlar. İki boğa hem eşinir hem de böğürmeye başlarlar. Artık Arsiyan Yaylası inler her taraf toz duman içinde kalır. Zorlu geçen güreş sonunda, çobanın boğası yenilir. Çoban büyük bir üzüntüyle akşama eve gider. Ağası durumu fark ederek, meseleyi sorar. Fakat onun da çok zoruna gider. Demirden boynuzlar yaptırır. Boğa için de iyi bir hazırlık yaptırdıktan sonra aynı yere gelirler. Böğürmeler karşısında yine iki boğa karşılaşır. Sesler iyice artmıştır. Boğalardaki küt, küt sesleri kayalarda yankı yapmaktadır. İyi beslenen boğaya birde demir boynuzlar eklenince su boğası zorlanır. Her tarafı kan içinde kalır. Çareyi kaçmakta bulan boğa, kanlar içinde gölün içine girer. Boğadan kan geldiği için, gölün her tarafı kan olur. Şimdi de dikkatli bakıldığında gölde kırmızı bir renk görülmektedir.
Kız Gölü Efsanesi
Arsiyanda ikinci büyük göl olan Kız Gölü Gençiyan Dağı’nın eteğinde güzel bir göldür. Bir gün güneşin doğuşuyla göle yaklaşan çoban güzeller güzeli bir kız görür. Kız göl kenarındaki pikal taşın üzerine çıkıp saçlarını taramaktadır. Çoban bir zaman bu güzel kızı sessizce izler. İzlerken de hayal alemine dalar, kendinden geçer. Çobanın garipliğini fark eden güzeller güzeli hemen suyun içine dalar. Gölde görünmez olur. Heyecanla göle yaklaşan çoban kızdan kalan tarağı alır. Perişan bir şekilde eve döner. Yemek filan yiyemez, yorgun bir haldedir. Günler geçtikçe kıza olan sevgisi iyice artar. Hastalanır yataklara düşer. Sonunda bir nene bunun kurtulması için tarağın aynı yere bırakılması gerektiğini söyler. Söylenilen yapılır ve çoban kurtulur. Efsaneye göre bu göldeki kız peri kızıdır.