Galata Mevlevihanesi Müzesi – İstanbul
Yüzyıllar boyunca musiki ile bilimi bir arada kaynaştıran Mevlevihanelerin Türk kültürüne etkileri büyük olmuştur. Mevlevihanelerin çevresinde toplanan pek çok kişi güzel sanatların pek çok dalında öğrenim görmüş ve alanlarında kendilerinden söz ettirmeyi başarmışlardır.
Beyoğlu semtinde Yüksekkaldırım’a inen yokuşun başında yer alan Galata Mevlevihanesi İstanbul’un en eski mevlevihanesidir. II. Sultan Beyazıd devrinin beylerbeyi İskender Paşa’nın ev çiftliği üzerine 1491 yılında inşa edilmiştir. İlk şeyhi de Mehmed Sema-i Çelebi’dir.
Mevlevihane Sultan III. Mustafa zamanında yangın geçirmiş olsa da aynı sultan tarafından bugün ayakta olan Mevlevihane yaptırılmıştır. Daha sonra Sultan III. Selim ve II. Mahmud zamanında onarım görmüş ve faaliyetini 1925 yılına kadar sürdürmüştür.
1967-1972 yılları arasında tekrar onarılan ve külliye halinde inşa edilen Mevlevihane; semahane, derviş hücreleri, şeyh dairesi, hünkar mahfili, bacılar kısmı, kütüphane, sebil, muvakkithane, mutfak, türbeler ve hazineden oluşmaktadır. Semahane Müze olarak kullanılmakta olan bu ahşap kısmın giriş kapısı üzerinde Sultan Abdülmecid’in tamir kitabesi yer almaktadır ve 1853 tarihini taşımaktadır.
Bina sekizgen planlıdır ve 18. yüzyıl Barok üslubunun güzel örneklerinden biridir. Bu bölümde Türk musiki aletleri ile Mevlevi kültürüne ait eserler sergilenmektedir. Ahşap kafeslerle ayrılmış olan üst kısmında ise kronolojik sıra ile divan şairlerinin divanları ile mevlevihanede yetişmiş olan Şeyh Galib, İsmail Ankaravî, Esrar ve Fasih Dedeler ile Şair Leylâ Hanım‘a ait el yazması eserler yer almaktadır.
1975 yılında müze olarak açılan Galata Mevlevihanesi, diğer adıyla Kulekapı Mevlevihanesi, devrinin kültürünü ve sanatını yansıtan kurumlardan biridir.