3.ÜNİTE YA İSTİKLAL YA ÖLÜM (ÖNEMLİ YERLER)

batu1414

Üye
Üye
Katılım
17 Nis 2012
Mesajlar
5
Puanları
1
Konum
Ankara
3. ÜNITE YA ISTIKLAL, YA ÖLÜM

DOĞU CEPHESI
Ermeni sorunu

Osmanlı Devleti'nde yüzyıllardır huzur içinde yaşayan Ermeniler, ilk kez 93 Harbi sırasında Ruslar tarafından kışkırtıldılar. Bu savaşın sonucunda imzalanan Berlin Antlaşması'nda; Osmanlı Devleti, Ermeniler için ıslahatlar yapmayı, yapılacak ıslahatların da anlaşmayı imzalayan devletlerin güvencesi altında olmasını kabullendi. Bu gelişmeye bağlı olarak Ermeni sorunu başlamış oldu.

BerliN Antlaşması'nın ardından Doğu Anadolu'da bağımsız bir devlet kurmak isteyen Ermeniler çeşitli cemiyetler kurarak ayaklanmayı başlattılar. Sultan 2. Abdülhamit'e suikast girişiminde bile bulundular.

Birinci Dünya Savaşı'na kadar çeşitli olaylarla gelen bu sorun, Rusların Sarıkamış Muharebesi'nin ardından Ermenileri ayaklandırmasıyla yeniden alevlendi. Osmanlı Devleti bu durum karşısında çıkardığı Tehcir Yasası ile sorunu çözmeye çalıştı. 14 Mayıs 1915'te yürürlüğe giren bu yasa ile Ermeniler Suriye, Lübnan ve Musul'a göç ettirildiler.

Kurtuluş Savaşı'nda Ermeni Sorunu



- Mondros Mütarekesi'nin 24. maddesinden, Wilson Ilkeleri'nden ve Batılıların tutumlarından destek alan Ermeniler, Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonra yeniden harekete geçtiler.

- 1919'da düzenlenen Paris Barış Konferansı'nda Doğu Anadolu'da ABD güdümünde bir Ermenistan Devleti'nin kurulması kararlaştırıldı.

- Itilaf Devletlerinin güdümünde Kafkasya'da bir Ermeni Devleti'nin kurdurulması topraklarımıza yönelik Ermeni tehtidinin artmasına neden oldu.

- Ermenilerin Kars ve çevresini işgal etmeleri üzerine TBMM, 9 Haziran 1920'de doğuda geçici seferberlik ilan etti. Doğudaki 15. Kolordu komutanı Kazım Karabekir Paşa da Doğu Cephesi Komutanlığına atandı.

- Türk ordusunun elde ettiği bu başarılar karşısında Ermeniler Barış istedi.



Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920)



- Kars ve çevresi TBMM hükümetine bırakıldı.



- Doğu Cephesi kapandı.

-Ermenistan'ın sınırda asker ve silah bulundurması yasaklandı.

-Buradaki birliklerin büyük bir bölümü Batı Cephesi'ne kaydırıldı.



Gümrü Antlaşması'nın Önemi



- TBMM'nin imzaladığı ilk uluslar arası antlaşmadır.



- Askeri başarıya bağlı olarak kazanılan ilk diplomatik başarıdır.



- Sevr Anlaşması'ndaki haklarından vazgeçen ve antlaşmayı tanımayan ilk devlet Ermenistan oldu.



- Doğu sınırımızın temellerini atan antlaşmadır.



Gürcülerle Ilişkiler



Sovyet Ihtilali sırasında Kafkaslarda kurulan bir diğer devlet de Gürcistan'dı. Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında doğuda yaşanan karışıklıklardan faydalanan Gürcüler Artvin, Batum ve Ardahan'ı işgal ettiler.



GÜNEY CEPHESI



Mondros Ateşkes Anlaşması'nın hemen ardından Urfa, Maraş ve Antep Ingilizler tarafından; Mersin, Adana ve Osmaniye de Fransızlar tarafından işgal edilmişti.



1919 Paris Barış Konferansı'nda yapılan yeni düzenlemeyle Urfa, Maraş ve Antep Fransız işgaline bırakılmıştı. Fransız-Ermeni Iş birliği karşısında bölge halkı silaha sarıldı.



Adana Cephesi



Klikya denilen bu bölgede Fransız ve Ermeni iş birliği görüldü. 19 Aralık 1919'da direnişe geçen Adana halkı. Işgalcilere karşı büyük başarı elde etti. Ankara Antlaşması'yla Fransa, bölgeyi tamamen boşalttı.



Antep Cephesi



Fransa, bölgeye Ermenilerle birlikte geldi. 1 Nisan 1920'de kent kuşatıldı. Yaklaşık bir yıl direnen Antep halkı, 9 Şubat 1921'de teslim olmak zorunda kaldı.



Maraş Savunması



Ermeni-Fransız iş birliğinin görüldüğü bu işgalerde de halk, Sütçü Imam'ın önderliğinde düşmana karşı direnişe geçti. Fransızlar 12 Şubat 1920'de kenti boşaltmak zorunda kaldı.



Urfa Savunması



Yüzbaşı Ali Saip Bey kumandasındaki Urfa halkı, Ermeni-Fransız iş birliğine karşı büyük bir zafer elde etti. 10 Nisan 1920'de Fransa bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.





Italya ile Ilişkiler



Antalya ve çevresini işgal eden Italyanlarla çarpışma yaşanmıştır. Çünkü Ege Bölgesi'ni Yunanlılara kaptıran Italyanlar, onlara ve diğer müttefiklerine karşı tepkiliydi. Bu nedenler Yunanlılara karşı yer yer Kuvayımilliyeyi desteklediler. Türkiye'de daha ziyade antlaşmalar ve diplomatik yollarla nüfuz bölgeleri oluşturmaya yönelik politikalar izlediler.



BATI CEPHESI



- Kurtuluş Savaşı sürecinde açtığımız ilk cephedir.



- Batı Anadolu'yu işgal eden Yunanlara karşı açılmıştır.



- TBMM'nin açılmasından önce Balıkesir ve Alaşehir kongrelerinin çabasıyla açılmıştır.



- Kurtuluş Savaşı'nın kaderini belirleyen cephedir.



Sırasıyla 1. ve 2. Inönü, Kütahya-Afyon-Eskişehir, Sakarya ve Başkumandanlık Meydan muharebelerinin yapıldığı bu cephe, 11 Ekim 1922'de Mudanya Ateşkes Anlaşması'yla kapanmıştır.



DÜZENLI ORDUNUN KURULMASI



Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı ordusunun büyük bir bölümünün terhis edilmesi, işgallerin başlaması, halkın can ve mal güvenliğini ortadan kaldırmıştı. Türk halkı işgalleri önlemek, düşman ilerleyişini durdurmak, can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla Kuvayımilliye denilen silahlı direniş örgütlerini oluşturdu.Ilk Kuvayımilliye örgütlenmesi Batı Anadolu'da Yunanlara karşı kuruldu. Kuvayımilliyeler ulusal bilinç temelinde hareket eden, ayaklanmaların büyük bir bölümünü bastıran, düşmanın ilerleyişini yavaşlatarak TBMM'ye düzenli orduyu kurması için zaman kazandıran yerel nitelikli silahlı direniş örgütleriydi. Kurtuluş Savaşı'na önemli katkılarda bulunan Kuvayımilliyelerin olumsuz yanları da vardı.



Bunlar;



- Şef otoritesine bağlı olmaları, önce Temsil Heyeti'nin ardından TBMM'nin otoritesinin önünde engel olmaları



- Savunma nitelikli yapılar olmaları nedeniyle düşmanı ülkeden atma amacına uygun olmamaları



- Merkezi bir bütçeye sahip olmamaları nedeniyle ihtiyaçlarını halktan yer yer zor kullanarak toplamaları



- Batı Kuvayımilliye şeflerinin ayaklanmaları bastırdıkları bölgelerde suçlu suçsuz ayrımı yapmadan keyfi bir şekilde insanları cezalandırmaları



- 1920 Haziranında Yunan ordusu karşısında yaşayan Gediz bozgunuyla düşman kuvvetleri karşısında tutunamayacaklarınında anlaşılmasıdır.



TBMM, 1920'nin sonlarında yukarıdaki olumsuzlukları ve eksiltileri nedeniyle kuvayımilliyeleri dağıtıp düzenli orduya geçiş kararı aldı. Tüm Kuvayımilliye birliklerine düzenli orduya katılma çağrısı yaptı. Çerkez Ethem'e bağlı Kuvayıseyyare ile Demirci Mehmet Efe'ye bağlı Kuvayımilliye birlikleri bu karar uymayıp ayaklandılar. Her iki ayaklanma, süreç içerisinde bastırıldı.



1. INÖNÜ MUHAREBESI (6-10 OCAK 1921)



- Henüz kuruluş aşamasında olan düzenli orduyu dağıtmak



- Eskişehir'i alıp demir yollarını ele geçirmek



- Ankara'ya kadar ilerleyip TBMM'yi dağıtmak ve Sevr Antlaşması'nın uygulanmasını sağlamak için saldırıya geçmesi üzerine yapılan muharebedir.



1. Inönü Muharebesi'nin Sonucu



Eskişehir yakınlarında Inönü mevkisinde yapılan muharebeyi düzenli ordu kazandı.



TBMM'ye bağlı düzenli ordunun ilk zaferi olan 1. Inönü,



Iç politikada;



- TBMM'ye ve Mustafa Kemal'e duyulan güveni arttırdı.



- Savaşın kazanılacağına ilişkin umutları pekiştirdi.



- Düzenli orduya katılımı hızlandırdı.



- TBMM'de 12 Mart 1921'de Istiklal Marşı'nın kabul edilmesini kolaylaştırdı.



- 20 Ocak 1921'de de yeni Türk devletinin ilk anayasası olan 1921 Teşkilat-ı Esasiye'nin kabul edilmesini kolaylaştırdı.



Dış politikada;



- Itilaf Devletleri'nin Londra Konferansı'nı toplamalarına yol açtı.



- Afganistan ile 1 Mart 1921'de Dostluk ve Işbirliği Anlaşması imzalandı.



- Sovyet Rusya ile 16 Mart 1921'de Moskova Antlaşması'nın imzalanması gibi gelişmelere yol açtı.



1921 ANAYASASI (TEŞKILAT-I ESASIYE KANUNU)



23 madde ve bir geçici bölümden oluşur. Olağanüstü durum için hazırlandığında geniş kapsamlı değildir. Temel hak ve hürriyetlere yer verilmemiştir. Gerekli makamlarda Osmanlı Kanun-i Esasi'nin uygulanmasını uygun görmüştür.



1921 Anayasası'nın Içeriği



- Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.



- Yasama, yürütme ve yargı yetkileri millete aittir.



- Şeri hükümler meclis tarafından uygulanır.



- Bakanlar, meclis tarafından seçilir.



- Vekiller iki yılda bir seçilir.



- Türkiye Devleti, TBMM tarafından yönetilir. Hükümeti TBMM hükümeti devr alır.



1921 Anayasası'nın Özellikleri



- Bir geçiş dönemi ve uyum anayasasıdır.



- Laik bir anayasa değildir.



- Kuvvet ve yetkinin kaynağı millet olarak tanımlanmıştır.



- Meclisin üstünde güç yoktur.



- Yeni devletin hukuken kurulduğunu belgelemiştir.



- TBMM'ye hukukende yasallık kazandırmıştır.



- Osmanlı Devleti yerine, Türkiye Devleti ifadesi benimsenmiştir.



- TBMM'nin gücünü ve etkinliğini arttırmıştır.



- Bu anayasa meclis hükümeti sistemini öngörmektedir.



1921 Anayasası'nda Yapılan Değişiklikler



29 Ekim 1923'te cumhuriyetin ilan edildiği gün kabul edilen yasa ile 1921 Teşkilat-ı Esasiye'ye;



- Türkiye Devleti'nin hükümet şekli cumhuriyettir.(1. madde)



- Yürütme yetkileri bakanlara aittir.(4. madde)



- Başbakan ve bakanların seçim yetkisi cumhurbaşkanına aittir.(12. madde)



maddeleri eklendi.



ISTIKLAL MARŞI'NIN KABULÜ



1. Inönü Zaferi yeni Türk devletinin iç ve dış politikadaki etkinliğini arttırdı. TBMM'de kabul edilen 1921 Anayasası ile devletin temelleri daha da sağlamlaştırıldı. Fakat gücünü milletten alan bu yeni Türk devletinin henüz bir milli marşı yoktu. Bunun milletimizin ortak düşüncesini, duygusunu, heyecanını, tarihten gelen hür ve bağımsız yaşama azmini dile getiren bir marş yazılması ihtiyaç haline geldi.



Bu sebeple Milli Eğitim Bakanlığı bir yarışma açtı. Para ödülü konan bu yarışmaya Mehmet Akif Ersoy katılmadı. Miili Eğitim Bakanı, ünlü şaire bir mektup yazarak kendisi için ödülün söz konusu edilmeyeceğini bildirdi. Böylece, Kurtuluş Savaşı'nın heyecanını benliğinde yaşayan Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı, TBMM'de üç defa okunan ve ayakta dinlenen bu şiir, Türk milletinin ulusal marşı olarak kabul edildi.

Osman Zeki Üngör'ün bestelediği Istiklal Marşı, Türk milletinin bağımsızlık azmini dile getiren, değişmez milli marşımız olmuştur.



LONDRO KONFERANSI(23 Şubat-12 Mart 1921)



Toplanma Nedenleri



Sevr Anlaşması'nı gözden geçirmek ve hafifleştirilmiş biçimiyle Türklere kabul ettirmek, konferansın toplanmasının temel amacıydı.



- Ingiltere'nin Yunan ordusuna 1. Inönü Muharebesi yenilgisinin yaralarını sarması ve yeniden toparlanması için zaman kazandırmaya çalışması,



- Doğuda Ermenilere karşı elde edilen başarı üzerine Gümrü Anlaşması'nın imzalanması,



- Güney Cephesi'nde Kuvayımilliye'nin Fransızlara karşı başarılar elde etmesi,



- TBMM Hükümeti ile Sovyet Rusya arasında yakın ilişkiler kurulması



Londra Konferansı'nın toplanmasında etkili olan diğer gelişmelerdi.



Londra Konferansı Önceside Yaşanan Gelişmeler



- Anlaşma devletleri, 2 Şubat 1921'de Istanbul Hükümeti'ni Londra Konferansı'na çağırdılar. Delegeler arasında TBMM temsilcisinin bulunmasını da istediler.



- 1. Inönü Zaferi'ne Istanbul Hükümeti'nin bir katkısı yokken toplantıya bu hükümetin çağrılması, TBMM'nin tepkisine neden oldu. Bunun üzerine Mustafa Kemal, Istanbul Hükümeti'ne gönderdiği bir yazı ile bu durumu protesto etti. Bu yazı da Mustafa Kemal, özet olarak şunu istemiştir: Istanbul Hükümeti aradan çekilsin ve bu toplantıda TBMM tek yetkili kurum olsun. Istanbul bu öneriyi reddetti. Bunun üzerine TBMM, konferansa ayrıca çağrılırsa katılcağını bildirdi. Bu durum karşısında Itilaf Devletleri, Italya'nın arayıcılığıyla TBMM Hükümetini de konferansa doğrudan çağırmak zorunda kaldı.



TBMM Londra Konferansı'nda Misakımilli doğrultusunda sonuç alınamayacağını öngördüğü halde konferansa katılma kararı aldı.



Bunun öncelikli nedenleri şunlardır:



Misakımilliyi dünya kamuoyuna tanıtıp anlatabilmekti.



Barışın gecikmesinden sorumlu taraf konumuna düşmemekti.



Itilaf Devletlerince resmen tanınmaktı.



Konferansta Yaşanan Gelişmeler



Toplantıya Istanbul Hükümeti adına Tevfik Paşa ile Ankara Hükümeti adına Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey katılmıştır. Toplantıda ilk söz hakkının Tevfik Paşa'ya verilmesi üzerine Paşa: Söz, milletimin asıl vekillerine aittir. Bundan dolayı TBMM Heyeti'ne söz verilmesini rica ederim. Demiştir.



- Osmanlı Devleti'ne temsilen konferansa katılan Tevfik Paşa bu tutumuyla hem Türk ulusunun gerçek temsilcisinin TBMM olduğunu kabul etmiş hem de Itilaf Devletlerinin Türklerin siyasi bölünmüşlüğünden yararlanmaya yönelik politikalarını boşa çıkartmış oldu!!!



Itilaf Devletleri, Sevr Antlaşması'nın koşullarını biraz değiştirerek TBMM Heyeti'ne sundular. Buna göre;



Izmir, sözde Türklere bırakılmakla birlikte, burada Yunan etkinliğine açık, özerk bir yapılanmaya gidilecekti.



Boğazların durumu, Doğu'daki devletler, kapitülasyonlar, Doğu Trakya gibi konular Sevr Antlaşması'ndaki şekliyle kalacaktır.



Asker sayısı Sevr Antlaşması'na göre biraz daha artacaktı.



Misakımilli'nin gerçekleştirilmesi amacıyla mücadele eden TBMM konferansta ileri sürülen bu önerileri reddetmiştir. Savaş dışında diplomaside de Sevr-Misakımilli kavgası yaşanmıştır.



Itilaf Devletlerinin Sevr Antlaşması'nın temel hükümlerinde TBMM heyetinin de Misakımilli'de diretmeleri konferansın sonuç alınamadan dağılmasına neden olmuştur.



Moskova Anlaşması ile;



- Sovyet Rusya, Misakımilli'yi resmen tanıdı.



- Osmanlı Devletleri ile Çarlık Rusya arasında yapılan tüm antlaşmalar geçersiz sayıldı



! TBMM Çarlık Rusya'nın, Sovyet Rusya'da Osmanlı Devleti'nin yıkıldığını onaylamış oldu.



! Ilk kez büyük bir Avrupa ülkesi Osmanlı Devleti'nin yıkıldığını kabul etmiştir.

! Küçük Kaynarca Antlaşması ile Çarlık Rusya'ya tanınan kapitülasyonlarda sona ermiştir.

Böylece kapitülasyonlardan vazgeçen ilk ülke Sovyet Rusya olmuştur.

- Iki taraftan birbirinin tanımadığı uluslar arası bir anlaşmayı diğeri de tanımayacaktı.

! TBMM ile Sovyet Rusya, dış politikada birbiriyle ortak hareket etme kararını almıştı. TBMM'nin tanımadığı Sevr Antlaşması'nı Sovyet Rusya'da tanımamış oluyordu.

- TBMM'nin Ermenistan ve Gürcistan ile yaptığı daha önceki antlaşmalar, Batum'un Gürcistan'a bırakılması koşuluyla Sovyet Rusya tarafından onaylanacaktı.

- Sovyet Rusya TBMM'ye ekonomik yardım yapacaktı.

- TBMM Hükümeti ve Sovyet Hükümeti kendi topraklarında diğer hükümeti yıkmaya yönelik örgütlenme ve çalışmalara izin vermeyecekti.



2. INÖNÜ MUHAREBESI (23-31 Mart 1921)

Nedenleri

- Londra Konferansı'ndan sonuç alamayan Itilaf Devletleri, Sevr Antlaşması'nı silah zoruyla kabul ettirmek için Yunan ordusunu bir kez daha harekete geçirdiler.

- Yunanlılar ise hem 1. Inönü Savaşı'ndaki yenilginin yaralarını sarmak hem de Türk ordusuna toplarlanma fırsatı vermeden bir kez daha saldırarak Ankara'ya ulaşmak istiyorlardı.



Gelişmeler

- Yunanlar, kuzeyden Eskişehir, güneyden Afyon üzerine büyük bir saldırıya geçtiler.

- Güneyde Afyon'u alan Yunanlar, kuzeyde ağır bir yenilgi aldılar. Bunun üzerine Yunanlar Afyon'u boşaltmak zorunda kaldılar.

- 2. Inönü Muharebesi'nden sonra 8-12 Nisan tarihlerinde Aslıhanlılar dolaylarında Yunanlılara karşı yapılan taarruzlardan Türk ordusu sonuç alamamış, düşman Dumlupınar'da mevzilenmişti.



Sonuçları



- Ismet Paşa komutasındaki Türk ordusu, Yunan ordusu karşısında bir kez daha galip geldi.



- TBMM'nin morali daha da yükselirken ulusal mücadelenin kazanılması yolunda inancı da güçlenmiştir.



- Mustafa Kemal, Ismet Paşa'ya çektiği kutlama telgrafında, Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin ters talihini de yendiniz. Demiştir.



- Italyanlar, Anadolu'dan çekilme kararı almışlardır. (5 Temmuz 1921)



! 2. Inönü Muharebesi'nin kazanılması üzerine Italyanların Anadolu'dan çekilmeye başlamaları Itilaf Devletleri arasında Kurtuluş Savaşı süresince ilk ayrışmanın yaşanmasına yol açtı.



! Düzenli Ordu geriye çekilmekte olan Yunan birliklerine karşı ilk taarruz girişimini bu muharebe sırasında Dumlupınar ve Aslıhanlılar da gerçekleştirdi. Ancak bu girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Bu durum Düzenli Ordu'nun savunma konusunda başarılı, taarruz konusunda ise yetersiz olduğunu gösterdi.



- Fransa Ateşkes görüşmeleri başladı.



- Ingiltere, Malta'da tutuklu bulunan Türkiye esirlerinin bir kısmını serbest bıraktı



- Ismet Bey, Generalliğe terfi ettirildi.



KÜTAHYA-ESKIŞEHIR MUHAREBESI (10-24 TEMMUZ 1921)



1. ve 2. Inönü Muharebelerini kaybeden Yunanlar kesin sonuç alabilmek için Yunanistan'da eli silah tutan herkesi askere alarak Anadolu'daki askerlerinin sayısını arttırdı.



Yunanlar, son bir genel saldırıyla Ankara'yı ele geçirmek üzere hazırlıklarını tamamladılar. Saldırıyı yönetmek üzere Yunan Başkanı ve diğer Yunan yetkilileri Izmir'e geldiler.



Yunan saldırısı 10 Temmuz 1921'de başladı ve hızla gelişti. Afyon, Kütahya, Eskişehir Yunanların eline geçti.



Türk ordusu, Mustafa Kemal'in emriyle Sakarya Irmağı'nın doğusuna çekilmek zorunda kaldı.



! Mustafa Kemal bu geri çekilme taktiği ile ordunun fazla kayıp vermesini önledi. Ayrıca saldırı gücüne erişinceye kadar ordunun araç-gereç ve asker bakımından güçlendirilmesini hedefledi.



! Geri çekilme taktiğinin diğer bir amacı da Yunan kuvvetlerini Anadolu'nun içine çekerek onları ana mevzilerinden uzaklaştırmaktı.



Sonuçları



- Afyon, Kütahya, Eskişehir gibi önemli merkezler Yunanların eline geçti. Kazanılan başarıların yarattığı iyimserlik yerini karamsarlığa bıraktı.



- TBMM'nin, bir önlem olmak üzere Kayseri'ye taşınması önerildi. Ancak Meclis öneriyi reddetti.



- TBMM'deki Mustafa Kemal'e muhalif olanlar yenilgiden onu sorumlu göstermeye çalıştılar.



- 5 Ağustos 1921'de Başkomutanlık Yasası çıkarıldı.



- Mustafa Kemal bu yasasın verdiği yetkiyi kullanarak Tekalif-i Milliye Emirleri'ni yayımladı.



- 2. Inönü zaferinden sonra TBMM ile anlaşma yapma eğilimi yükselen Fransa, Sevr Antlaşması'nın uygulatılabileceği umuduna kapılarak anlaşma imzalamaktan vazgeçti.





Başkumandanlık Yasası ( 5 Ağustos 1921)



TBMM'deki Mustafa Kemal'e muhalif milletvekilleri Kütahya-Eskişehir Muharebesi'nin yenilgi ile sonuçlandırılmasından Mustafa Kemal'i sorumlu göstermeye çalıştılar. Aynı milletvekilleri ordudan doğrudan sorumlu hale getirilmesi durumunda başarısız olunacağına inandıkları için Mustafa Kemal'in başkumandanlığa getirilmesi önerdiler. TBMM'deki Mustafa Kemal yanlıları da yenilgi sonrası içine düşülen siyasi ve askeri krizin Mustafa Kemal'i daha fazla yetkilendirmekle aşılabileceğine inanıyorlardı. TBMM'nin gündemine farklı amaçlarla getirilen ve Mustafa Kemal'in yetkilerinin genişletilmesi koşulu ile desteklediği Başkumandanlık Yasası 5 Ağustos 1921'de kabul edildi.





Tekalif-i Milliye Emirleri (8 Ağustos 1921)



Mustafa Kemal, başkomutan seçildikten sonra orduyu, insan gücü, araç-gereç, yiyecek, giyecek vb. bakımından güçlendirmeye yöneldi. Bu amaçla Tekalif-i Milliye adı verilen emirle herkese, gücü oranında orduya katkıda bulunması zorunluluğu getirildi.



Tekalif-i Milliye Emirleri'yle halkın tüm olanaklarının, bedellerinin bir bölümü savaş sonrası ödenmesi koşuluyla seferber edilmesi amaçlandı.



Yasanın hedefine ulaşabilmesi için Istiklal Mahkemelerinden de yararlanıldı. Il ve ilçelerde Tekalif-i Milliye komisyonları oluşturuldu.



MAARIF KONGRESI (15 Temmuz 1921)



Batı Cephesi'nde çarpışmaların en sorunlu günlerin yaşandığı süreçte Mustafa Kemal'in Ankara'da topladığı kongredir. Mustafa Kemal yurdun çeşitli bölgelerinden gelen 250'2den fazla erkek ve kadın öğretmenin bir araya geldiği kongrenin açılış konuşmasını kendisi yapmıştır. Mustafa Kemal kongreden Türkiye'nin milli maarifini kurmalarını ister. Milli maarifi şu şekilde açıklar: Şimdiye kadar izlenen eğitim ve öğretim yöntemlerinin milletimizin gerileme tarihinde önemli bir etken olduğunu düşünüyorum. Onun için bir milli eğitim programından bahsederken eskinin batıl inançlarından kaynaklı özelliklerde hiçbir ilgisi olmayan, yabancı fikirlerden, Doğu'dan ve Batı'dan gelen ve gelebilecek tüm etkilerden tamamen arındırarak, milli ve tarihi niteliklerimize uyumlu bir eğitimi anlıyorum. Mustafa Kemal kongrede çocuklara ve gençlere neler öğretilmesi gerektiğini de belirtir: Onlara özellikle varlığı ile hakkı ile birliği ile çatışan tüm yabancı unsurlarla mücadelenin gerekliliğini ve milli fikirleri her zararlı fikre karşı fedakarca koruma gereği kavratılmıştır.



Mustafa Kemal öğretmenleri de gelecekteki kurtuluşumuzun saygıdeğer öncüleri olarak tanımlamıştır.



! Kurtuluş Savaşı'nın en zor günlerinde Maarif Kongresi'nin toplanması ulusal bağımsızlık kadar eğitime de önem verildiğinin göstergesidir. Aynı zamanda savaşın kazanılacağına duyulan inancında kanıtıdır.



SAKARYA MEYDAN MUHAREBESI (23 Ağustos-12 Eylül 1921) ve SIYASI SONUÇLARI



Yunanların Sakarya Irmağı'nın doğusuna çekilen Türk ordusunun toparlanmasını önlemek, Ankara'ya kadar ulaşıp TBMM'yi ve ulusal mücadeleyi tamamen tasfiye etmek amacıyla yeniden saldırıya geçmeleri üzerine yapılan muharebedir.



Savaş 100 km'lik bir cephe boyunca 22 gün ve gece sürdü. Birçok defa Türk savunma çizgisi bazı noktalarda parçalandı. Bunun üzerine Mustafa Kemal, Hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır. O satıh da bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz. Emrini verdi. Bunun üzerine ordumuz yaygın bir savunma sistemi uygulamaya başladı.



Mustafa Kemal'in başkumandanlık yetkisiyle ordunun sorumluluğunu doğrudan üstlendiği bir ilk muharebe üstünlüğümüzle sonuçlandı.



! Düzenli ordunun ikinci kez gerçekleştirdiği taarruz denemesi de başarısız oldu. Bu da düzenli orduya taarruz yeteneğini kazandırmak için zamana gereksinim olduğunu ortaya çıkarttı.



Sakarya Meydan Muharebesi'nin Sonuçları



- Yunan taarruz gücü imha edildi.



- Megola-Idea ve Sevr Anlaşması'nı Türklere zorla kabul ettirme politikaları iflas eden Yunanlar Batı Anadolu'da işgal altında tuttukları yerlerde tutunabilme politikasına yönelmek zorunda kaldılar.



- 1683 2. Viyana Kuşatması bozgunu ile başlayan Türklerin Batı karşısındaki geri çekilme süreci sona erdi.



- Italya 2. Inönü Zaferi'nden sonra başlattığı Anadolu'dan çekilmeyi bu zaferden sonra tüm birliklerini çekerek tamamladı.



- TBMM'nin dış politikadaki etkinliğini arttırmasına bağlı olarak Kafkas Cumhuriyetleriyle 13 Ekim 1922'de Kars Antlaşması imzalandı.



-Fransa'nın TBMM ile 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması'nı imzalayarak savaştan çekilmesiyle Itilaf Devletleri yeni bir bölünme daha yaşadı.



- Iç politikada halkın moral değerleri yükseldi. TBMM'ye ve savaşın kazanılacağına dair umutlar arttı.



-Â Â Â Mustafa Kemal'e gazilik unvanı ile mareşallik rütbesi verildi.



Kars Antlaşması (13 Ekim 1921)



Doğu sınırlarıyla ile ilgili bazı pürüzleri gidermek ve yeni kurulmuş olan Sovyet Cumhuriyetlerinde Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan ile resmi bir antlaşma yapmak üzere girişimlerde bulundu. Kafkas cumhuriyetleriyle imzalanan bu antlaşmayla, Doğu sınırlarımız kesinleşti. Doğu sınırındaki birliklerin Batı Cephesi'ne sevki sağlandı.



Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921)



TBMM ile Fransa arasında imzalanan bu antlaşmayla;



- Fransa ile Türkiye arasındaki savaş durumu sona erdi.



- Türkiye-Suriye sınırı çizildi.



- Fransızlar en geç iyi ay içerisinde işgal ettikleri topraklarımızdan çekilmeyi kabul ettiler.



Ankara Antlaşması'nın Önemi



- Ilk kez Itilaf devletlerinden biri TBMM'yi tanımış oldu.



- Bu antlaşma il Türkiye'nin güneyde Irak'a kadar olan sınırı güvence altına alındı. Buradaki kuvvetlerde batıya kaydırıldı.



- Fransa, Ingiltere ve Yunanistan'ın Türklere ilişkin politikalarını desteklemekten vazgeçti. Italya'dan sonra Fransa'nın da savaştan çekilmesi ile Itilaf Devletleri cephesinde yeni bir bölünme daha yaşanmış oldu.



Itilaf Devletlerinin Önerdiği Yeni Barış Koşulları



Sakarya Zaferi ve Ankara Antlaşması'na rağmen Itilaf Devletleri, Sevr Antlaşması'nın bazı düzeltmelerle TBMM'ye kabul ettirme politikasını terk etmediler.



Türkiye ile Yunanistan'a ateşkes önererek barış koşullarını bildirdiler.



Sevr Antlaşması'nın değişik bir şekli olan bu öneriler Misakımilli'ye ve bağımsızlığımıza aykırı olduğu için TBMM tarafından kabul edilmedi.





BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBESI ( 26-30 Ağustos 1922)



Büyük Taarruz Öncesi Yapılan Hazırlıklar



TBMM Hükümeti, Itilaf Devletlerince önerilen Sevr'in temel mantığını koruyan anlaşma koşullarını görüşme taktiğiyle yaklaşık bir yıllık süre kazandı.



Bu süre içerisinde;

- Seferberlik ilan edildi.



- Bütün birlikler batı cephesine kaydırıldı.



- Sovyetler Birliği'nden, Hindistan başta olmak üzere Müslüman ülke ve çevrelerden sağlanan ekonomik ve askeri malzeme desteğiyle ordumuz Yunanlarla mücadele edebilecek düzeye getirildi.



- Düzenli ordu, taarruz konusunda eğitildi.



- Yunanlar Sakarya yenilgisinden sonra Eskişehir, Kütahya ve Afyon'un doğusuna çekilerek burada bir savunma hattı oluşturmuşlardı.



- Türk ordusu ise büyük bir gizlilik içinde taarruz konusunda eğitildi. Yurdun tüm kaynakları ordunun emrine verildi.



- Savaş için gerekli insan, araç ve gereç batı cephesine aktarıldı.



Taarruzun Gerçeklemesi



26 Ağustos'ta başlatılan Büyük Taarruz, 30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Muharebesi'yle Yunan Başkomutanı Trikopir'in esir alınması ve Yunan birliklerine büyük kayıp verdirilmesiyle yeni bir boyut kazandı. Hızla geri çekilmekte olan Yunan birlikleri ısrarla izlenerek Bursa, Uşak ve 9 Eylül'de Izmir işgalden kurtarıldı. 18 Eylül'de Batı Anadolu, Yunan birliklerinden bütünüyle temizlendi.



MUDANYA KONFERANSI VE ATEŞKES ANLAŞMASI



Büyük Taarruzla birlikte Batı Anadolu Yunanlardan temizlenmişti. Ancak Izmit ve Çanakkale dolaylarında, Boğazlarda anlaşma devletleri askerleri vardı. Fransız ve Italyan birlikleri 19 Eylül 1922'de Çanakkale bölgesini terk ederek Ingiltere'yi bölgede yalnız bıraktılar. Boğazları, Istanbul'u ve Doğu Trakya'yı kurtarabilmek için Türk ordusunun Ingiliz kuvvetleriyle çarpışması gerekliydi. Iktidarda kalma şansını Anadolu macerasında gören Ingiltere Başbakanı Lloyd George ise hiç olmazsa Boğazları ve Doğu Trakya'yı Türklere kaptırmak istemiyordu.



Ingiliz yönetimi, tarafsız bölge ilan edilen yere, Türklerin girmesi durumunda karşı koyacağını bildirdi. Fakat Ingiliz halkı, Türklerle yeni bir savaştan korkuyordu, Ingiliz basını da bu yeni savaşı durdurun diye başlıklar yayımlıyordu.



Ingiltere'yi Ateşkese Zorlayan Etkenler



1. Her türlü destek ve fedakarlığa rağmen Yunan ordusunun Türk ordusu karşısında hezimete uğraması



2. Sakarya Muharebesi'nden sonra Italyan ve Fransız birliklerinin Anadolu'dan çekilmesi üzerine Ingiltere'nin politik yalnızlığa düşmesi



3. Çanakkale'den de birliklerini çeken Italya ve Fransa'nın, çıkabilecek bir Türk-Ingiliz savaşında Ingiltere'yi desteklemeyeceklerini açıklamaları



4. Ingiliz .hükümetinin kendi kamuoyunun desteğini kaybetmesi



5. Türk ordusunun art arda kazandığı askeri başarıların Ingiltere üzerinde etkili olması



6. Mustafa Kemal'in Türk Sovyet yakınlaşmasını ustaca kullanması



Mudanya Konferansı



Itilaf Devletleriyle TBMM Hükümetinin katıldığı konferanstır. Konferansın toplanmasında düzenli ordunun Batı Cephesinde kazandığı askeri ve diplomatik başarılar belirleyici rol oynamıştır. Konferansa Itilaf Devletleri adına Ingiltere, Fransa, Italya; TBMM adına da Ismet Bey'in Başkanlığındaki heyet katılmıştır.



Görüşmeler sonucunda 11 Eylül 1922'de Mudanya Ateşkes Anlaşması imzalandı.



Mudanya Ateşkes Anlaşması'nın Hükümleri



- 14-15 Ekim gecesinden itibaren silahlı çatışmalar durdurulacaktı.



- Yunanlar, 15 gün içinde Doğu Trakya'yı boşaltacaktı.



- Yunanlardan boşalan yerlere Itilaf Devletleri birlikleri girecek, onlar da en geç 30 gün içinde Trakya'yı Türklere teslim ve devredeceklerdi.



- Meriç'in Batı yakası Karaağaç da dahil olmak üzere Itilaf Devletleri tarafından denetlenecekti.



- Barış anlaşması imzalanana kadar TBMM Hükümeti, Doğu Trakya'da 8000 jandarma bulunduracaktı.



- Istanbul ve Boğazlar, TBMM Hükümetinin yönetimine bırakılacaktı. Istanbul ve çevresinde Türk yönetimi kurulacak, TBMM Hükümetinin temsilcisi Istanbul'a gelecekti. Itilaf Devletleri Istanbul'u barış anlaşmasından sonra boşaltacaklardı.



! Bu madde Itilaf Devletlerinin Osmanlı Devleti'nin yıkıldığını resmen kabul ettiklerinin göstergesidir.



- Türkler, Mudanya Ateşkes Anlaşması'nda öngörülen sınırlar içinde Anlaşma Devletlerinin askeri birliklerinin bulundukları yerlere gitmeyeceklerdi.



Mudanya Ateşkes Anlaşması'nın Önemi



- Batı Cephesi kapandı.



- Kurtuluş Savaşı'nın silahlı mücade dönemi sona erdi.

- Lozan Konferansı'nın toplanmasının zemini oluştu.



- Savaşmaya gerek kalmadan Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Boğazlar ve Istanbul kurtarıldı.
 

mudes

Üye
Üye
Katılım
5 Nis 2007
Mesajlar
20
Puanları
8
Yaş
123
Konum
ANTALYA
Bu şekilde kimseye yararı olmayacak keşke ekli oarak gönderseydiniz
 
Üst