Yenilikler ve Osmanlı Devleti

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,562
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
II. Selim

Osmanlı Devleti'nde Islahat faaliyetleri III. Selim döneminde artarak devam etti. III. Selim (Saltanatı 1789-1807) 18.yüzyılın ıslahatçı geleneği içinde yetişmiş ve daha veliaht iken, ihtilâl öncesi Fransa'nın son kralı olan XV.Lui ile, yapılabilecek ıslahat konusunda gizlice mektuplaşmış, O'ndan tavsiyeler almıştı. Bu davranış, III. Selim'in ıslahat yolunda hedeflerinden daha ileri gitmek niyetinde olduğunu gösterir.

III. Selim tahta çıktığı vakit ard arda gelen başarısızlıklardan dolayı kafası sürekli şu soru ile meşguldü: "Bu devlet nasıl kurtarılabilir." Kırım'ın kurtarılması için 1787 yazında başlatılmış olan savaştan henüz çıkılmış olması sebebiyle ilk akla gelen çözüm yolu, Avrupa'ya açılımı sağlayarak orduyu Avrupa tarzında yeniden techiz etmekti. Ama bu yeterli olacak mıydı? Sultan bu yüzden kafasındaki soruyu şahsilikten çıkararak devlete mal etmek düşüncesiyle oluşturduğu meşveret grubunda dönemin seçkinlerine de sordu ve Batı karşısında devletin niçin geri kaldığı, ne gibi tedbirlerle kötü gidişin durdurulabileceği konusunda incelemeler yapılarak kendisine "layihalar" (raporlar) sunulmasını istedi. III. Selim'e bu hususta 22 rapor sunuldu.

III. Selim kendisine sunulan raporlar doğrultusunda ıslahatlar başlattı. Bu dönemin en anlamlı ıslahatı hiç şüphesiz Nizam-ı Cedit hareketidir. III. Selim bu projeyi kendi kadrosu ile gerçekleştirmek istediğinden Sadrazam ve Serdar Koca Yusuf Paşa'yı görevinden aldı. Kendisine karşı başlatılan şiddetli muhalefet ve dedikoduya aldırmadan, daha önceden mektuplaştığı 16. Luis'nin tavsiyeleri ile başta Ebubekir Ratip Efendi'nin sefaretnamesi ve kendisine sunulan 22 layihadan çıkardığı sonuçlardan Nizam-ı Cedit hareketine girişti. III. Selim, ıslahatı için kullandığı bu deyim ilham kaynağını açıkça ortaya koymaktadır. Fransız İhtilâli'nin getirdiği düzene "yeni düzen" adını takan III. Selim kendi ıslahatı için de aynı adı benimsedi. Nizam-ı Cedit hareketinin karakterindeki en belirgin özellik, Batı'nın Osmanlı İmparatorluğu'ndan her yönü ile üstün olduğunu kabul etmiş olmasıdır.

Dar anlamda Nizam-ı Cedit, yeni bir ordunun kurulmasından başka bir şey değildir. Ordunun kuruluşuna Yeniçeri Ocağı'nın tepki göstereceği bilindiği için Nizam-ı Cedit Ordusu Bostancı Ocağına bağlandı ve resmi adı Bostancı Tüfekçisi Ocağı oldu. Ordu'nun ilk başarısı Akka Zaferi ve Napolyon'un Mısır'dan kaçması sırasında görüldü. Bunun ardından 23.11.1799'da Üsküdar'da kıyafetlerinin rengi ayrı olan ikinci orta kuruldu. Mısır'daki başarıları olmasaydı, belki de Nizam-ı Cedit Ocağı küçük bir nüve bir çeşit pilot proje olarak kalacaktı. Ordu 1801'de 9263 er 27 subay iken, bu sayı 1806'da 22685 er ve 1590 subaya ulaştı. Bunların yarısı kadarı Anadolu'da gerisi de İstanbul'daydı.

Nizam-ı Cedit hareketinin geniş anlamı "mevcut rejimin yerine yenisini koymaktı" ve şu hususları içine alıyordu:

1- Yeniçeri ocağını kaldırmak,

2- Ulema sınıfının nüfuzunu kırmak,

3- Avrupalılaşmak.

Bu radikal düşünceler bizi ilk defa olarak gerçek bir ıslahatçı padişah tipi ile karşılaştırmaktadır. Ancak bu nokta da aklımıza şu soruyu getirmektedir. III. Selim bu büyük değişimi gerçekleştirebilir miydi? Bu soruya evet cevabı vermek zordur. Çünkü Osmanlı Devleti'nin hükümet prensipleri ve idare sistemi başlangıçta Batıya karşı üstünlüklere sahipti. Bir dönem Batıya karşı tartışmasız bir üstünlüğe sahip bir devletin, Batı esaslarını benimsemek zorunda kalması başlı başına büyük bir zorluğu ve batılılaşma talebi içinde onlara karşı da tepkiyi ortaya çıkarmıştır.

Bu yüzden III. Selim'in ıslahat programında da hemen hemen bütün Osmanlı ıslahat doktrininin ana temasını oluşturan "eskinin yanında yeniyi kurma" metodu ön plana çıkmıştır. Bu metot, İngiltere örneğindeki olumlu sonucu vermemiş, aksine birbirini inkar eden iki ayrı tip müessesenin, kültür seviyesi düşük, aydın insanların yerini müneccimlerin aldığı ve onlardan medet beklendiği bir ortamda bir arada yaşatılmak istenmesi, ıslahat hareketlerinin çoğunu ölü doğmuş bir hale getirmiştir.

III. Selim'in bütün iyi niyetine rağmen yenilik hareketleri istenilen neticeleri vermedi. Bunun başlıca sebeplerini aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür.

1- Reformları uygulayacak yeterli sayıda inançlı kadronun bulunmayışı ve reformların halka anlatılamayışıdır. III. Selim'in iş başına getirdiği elemanların çoğu, inanmadıkları halde sadece mevkilerini korumak için ıslahat yanlısı görünüyorlardı. Sayıları az olan reform taraftarları ise, Avrupa'nın bilim ve teknikte öne geçmiş olduklarını kabul etmekle beraber işe nereden, nasıl ve hangi metotla başlayacakları konusunda hem fikir değillerdi. III. Selim'e sunulan layihalardan tutucu, sentezci ve radikal olmak üzere belli başlı üç ayrı görüşün çıkmış olması da belli bir ortak fikre sahip olmadıklarını göstermektedir.

2- Yenilik hareketlerinin başarısızlığa uğramasının bir diğer önemli sebebi, İstanbul'da hemen her alanda tekelciliğin baş göster-mesinin yanı sıra Anadolu'dan çok miktarda nüfusun İstanbul'a akması ile ortaya çıkan işsizlik ve buna paralel olarak Yeniçerilerin gelirlerinde görülen azalmadır. Yeniçeri kahvelerinde, reformlar için toplanan gelirlerin büyüklerin cebine girdiği, zevk ve eğlencede harcandığı yolundaki dedikodular ise yeniliklere duyulan tepkinin bir ölçüde dışa yansımasıdır.

3- Dış siyasette karşılaşılan başarısızlık ve dış dünyanın Osmanlı devletine tesirleri. Aslında dünya çapında bir hareket olan Fransız İhtilâli ve Napolyon savaşları sırasında Osmanlı Devleti kendisini parçalayıp yıkacak iki kasırgaya tutuldu. Bunlardan biri Fransızların ihtilâlci heyecanla her yanda ve bu arada Osmanlı topraklarında yaymakta oldukları hürriyetçi ve milliyetçi düşünce; ikincisi de Rusların bu ihtilâle "panzehir" ve emperyalizmlerinin silahı olarak Rumeli'de yaptıkları, fakat sonuç olarak aynı noktaya (Osmanlı ülkesini parçalamaya) ulaşan Ortodoksluk ve Slavcılık propagandasıydı. Bu sırada Müslüman Osmanlıların ayanlık ve talimli asker- yeniçeri gaileleri ile uğraşıyor olması bu etkileri daha da yıkıcı kılıyordu. Merkeze karşı başlarına buyrukluk davasında olan ayanlar her çeşit dış desteği kabule hazır durumdaydılar. Mesela Canikoğullarından Tayyar Paşa gibi bazı ayanlar Ruslardan para ve silah yardımı alıyordu.

Sonuçta ulema, ıslahatçı devlet erkanı ile birlikte III. Selim'in de öldürülmesi fetvasını verdi. Böylece olaya meşruluk kazandırılarak; ileride bu hareketi yapanların cezalandırılmasının önüne geçilmiş ve eski düzen taraftarı IV. Mustafa padişah yapılmıştı. Ancak Rusçuk ayanı Bayraktar Mustafa Paşa'nın isyandan kurtulmayı başaran Nizam-ı Cedit'çilerle İstanbul'a yürümesi ve olaylara el koymasından sonra 28 Temmuz 1808'de IV. Mustafa'nın yerine II. Mahmut tahta çıkarıldı. Böylece Osmanlı tahtına kimin oturacağı, iyi niyetli de olsa, bir ayanın kararıyla belirlenmiş oluyordu.
II. Mahmut Dönemi’nde Yapılan IslahatlarıSened-i İttifak (1808)
Bu senet II. Mahmut ile âyânlar arasında imzalanmıştır.
Âyanlarla II. Mahmut arasında Sened-i İttifak’ın yapılmasında Alemdar Mustafa Paşa önemli rol oynadı. Sened-i İttifak ile Osmanlı Devleti âyanların varlığını ve haklarını tanımıştır.
Askeri Alanda Yapılan Yenilikler
Nizam-ı Cedit’in yerine Sekban-ı Cedit ismiyle yeni bir ocak kurdu. Ancak yeniçerilerin isteğiyle Sekban-ı Cedit Ocağı kaldırıldı.
Sekban-ı Cedit’in kaldırılması yeniçerilerin şımarmasına neden oldu. II. Mahmut yeniçerilerden Eşkinci adıyla yeni bir ocak kurdu. Bu ocak Avrupa tarzında eğitim yapacaktı. Yeniçeriler “eğitim istemeyiz” diyerek, ayaklandılar. Buna karşılık halk, esnaf, medrese öğrencileri, topçu birlikleri padişahın yanında toplanarak Yeniçeri Ocağı’nı kaldırdılar (1826).
Böylece;

* Padişahın devlet yönetimindeki otoritesi yeniden güçlenmiştir.
* Yeniliklere engel olan bir kurum ortadan kaldırılmıştır.

Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla yeni bir askeri örgüt kuruldu. Bu ordu çağdaş nitelikli merkez ordusu olarak kuruldu (Bölük, tabur, alay, şeklinde düzenlenmiştir).
Hükümet ve Yönetim Alanında Yapılan Yenilikler

* XVIII. yüzyıldan itibaren önemini kaybeden Divan örgütü kaldırılarak yerine bugünkü anlamda bakanlıklar (nazırlıklar) kuruldu.
* Devlet memurları dahiliye ve hariciye diye ayrılmıştır. Tımar ve zeamet kaldırılarak devlet memurlarına maaş bağlanmıştır.
* Görevden alınan veya ölen devlet adamlarının mal varlığına el koymak demek olan müsadere usulü kaldırıldı. Böylece II. Mahmut, mülkiyet hakkının güvence altına alınmasını amaçlamıştır.
* Osmanlı uyruğundaki herkese tam bir din ve mezhep özgürlüğü tanınmıştır.
* İller merkeze bağlanmış ve âyanlıklar kaldırılmıştır.
* Anadolu ve Rumeli’de ilk defa askeri amaçlı nüfus sayımı yapılmıştır (1831).

Eğitim ve Kültür Alanlarında Yapılan Yenilikler

* Medreselerin yanında Avrupa tarzında eğitim kurumları açıldı. Bu dönemde İlköğretimin zorunluluğu kabul edildi.

* İlk defa bu dönemde Fransa’ya öğrenci gönderilmiş, yabancı dil bilen Müslüman çevirmenler yetiştirilmiştir.

Ekonomi Alanında Yapılan Yenilikler

* Vergilendirmede adalet esasları göz önüne alınmış ve bazı vergiler kaldırılmıştır.
* Yerli malların kullanılması teşvik edilmiştir. Osmanlı parasının dışarıya çıkışını önlemek için yabancı kumaştan elbise yapılması yasaklanmıştır.
* Yeni kurulan ordunun elbise ve ayakkabı ihtiyacının karşılanması için Bakırköy’de bez, Eyüp’te iplik, İzmit’te çuha ve Beykoz’da deri fabrikaları kurulmuştur.
* Osmanlı tüccarlarının yabancı tüccarlarla rekabet edebilmesi için gümrük vergilerinde kolaylık sağlanmıştır.

Tanzimat Dönemi (1839 - 1876)
Tazminat Fermanı
Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesinde;

* Osmanlı Devleti’nin varlığını kendi kuvvetiyle koruyamayacağını anlamasından sonra Avrupalı devletlerin desteğini sağlamak istemesi
* Rusya’nın Hristiyan halka yeni haklar verilmesi için yaptığı baskıların önlenmek istenmesi
* Osmanlı Devleti’nin kanunlarda bazı düzenlemeler yapmak istemesi

gibi nedenler etkili olmuştur.
1. Müslüman ve Hristiyan bütün halkın ırz, namus, can ve mal güvenliği devletin güvencesi altında olacaktır.
Bu hükümle; din ve mezhep ayrımı gözetilmeksizin halka eşitlik ve devlet güvencesi verilmiştir.
2. Vergiler herkesin gelirine göre düzenli bir şekilde toplanacaktır.
Bu hükümle; vergilerin toplanmasındaki eşitsizlik ve haksızlıklar ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.
3. Askerlik işleri düzene konulacak, askere alma ve terhis işleri sağlam esaslara bağlanacaktır.
Bu hükümle;

* Askerlikte ocak usulü ortadan kaldırılmış, askerlik vatan görevi haline getirilmiştir.
* Hristiyanların askerlik yapması zorunlu hale getirilmiştir.

4. Mahkemeler açık olarak yapılacak ve hiç kimse haksız yere idam edilmeyecektir.
5. Herkes mal ve mülküne sahip olacak, miras bırakabilecek ve müsadere kaldırılacaktır.
Bu hükümle; şahısların mülkiyet hakkı devlet garantisi altına alınmıştır. Böylece sermaye birikimine ortam hazırlanmıştır.
6. Rüşvet ve iltimas kaldırılacaktır.
7. Herkes kanun önünde eşit olacaktır.


Islahat Fermanı
Islahat Fermanı’nın başlıca maddeleri şunlardır:
1. Din ve mezhep özgürlüğü sağlanacak, okul, kilise ve hastane gibi binalar tamir ve yeniden inşaa edilebilecektir.
Bu hükümle; Hristiyanlara tam bir dini serbestiyet getirilmiş, açılan okullar milli isyanların artmasına neden olmuştur.
2. Hristiyan ve Musevilere karşı küçük düşürücü sözler ve deyimler kullanılmayacaktır.
Bu hükümle; gayrimüslimlerin isyanlarının önlenmesi ve Müslüman – Hristiyan çatışmasının ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.
3. Hristiyan ve Museviler devlet memuru olabilecek, çeşitli okullara girebilecektir.
Bu hükümle; Hristiyanlarla Müslümanlar arasındaki en önemli ayrılık giderilmiştir.
4. İşkence, dayak ve angarya kaldırılacaktır.
5. Vergiler herkesin gelirine göre toplanacak ve iltizam usulü kaldırılacaktır.
6. Askerlik için nakdi bedel kabul edilecektir.
Bu hükümle; Hristiyanlar para ödeyerek askerlik görevinden muaf tutulmuştur.
7. Hristiyanların il meclisine üye olmaları kabul edilecektir.
Islahat Fermânı’ndan sonra Hristiyanların çoğunlukta olduğu yerlerde yerel yönetim Hristiyanların denetimine geçti. Bu da devletin parçalanmasını hızlandırmıştır.
8. Yapılacak antlaşmalarla yabancı uyruklular vergilerini vermek şartıyla mal ve mülk sahibi olabileceklerdir.
Bu hüküm, yabancı sermayenin ülkede yatırım yapmasına olanak sağlamıştır.
9. Mahkemeler açık yapılacak, herkes kendi dinine göre yemin edecektir.
10. Patrikhanede yeni meclisler kurulacak, bu meclislerin aldığı kararlar Babıali tarafından tasdik edildikten sonra yürürlüğe girecektir.
Bu hüküm, Balkanlarda yeni Hristiyan devletlerin kurulmasına yol açmıştır.
11. Tarım ve ticaret işleri düzenlenecek, herkes şirket ve banka gibi ticari nitelikli kurumlar açabilecektir.
Meşrutiyet Dönemi
1. I. Meşrutiyet’in İlanı ve Kanun–ı Esasi
I. Meşrutiyet’in ilan edilmesinde;

* Yeni Osmanlıların Meşrutiyet’in ilan edilmesi için çalışmaları
* İstanbul Konferansı’nda Osmanlı Devleti aleyhine karar alınmasının önlenmek istenmesi
* İmparatorluk içindeki ulusların isyan etmelerinin önlenmek istenmesi

etkili olmuştur.
Kanun–ı Esasi’nin Önemli Maddeleri
1. Saltanat ve hilafet hakkı ve makamı Osmanoğulları soyunun en büyük erkek evladına aittir.
Bu madde Osmanlı Meşrutiyeti’nin monarşik karakter taşıdığını göstermektedir.
2. Devletin dini İslam’dır. Yasalar dini hükümlere aykırı olamaz.
Bu madde Osmanlı anayasasının teokratik ağırlıklı bir yapıya sahip olduğunu gösterir.
3. Yasama görevi; Âyan Meclisi ve Mebusan Meclisi’ne verilmiştir.
4. Ayan Meclisi üyeleri padişah tarafından ölünceye kadar tayin edilebilecekti. Mebusan Meclisi’nin üyeleri dört yılda bir yapılan seçimle her ellibin Osmanlı erkeğinin seçeceği milletvekillerinden oluşacaktır.
Osmanlı Devleti’nde parlamenter sisteme geçilmiştir.
5. Yürütme yetkisi; başında padişahın bulunduğu Bakanlar Kurulu’na (Heyet-i Vükela’ya) verilmiştir.
6. Kanun teklifini sadece hükümet yapabilecektir.
Bu maddeler Mebuslar Meclisi’nin etkinliğini azaltmış ve bir danışma meclisi durumuna düşürmüştür.
7. Bakanlar Kurulu’nun başkan ve bakanlarını padişah seçer, atar ve gerektiğinde azleder.
8. Mebuslar Meclisi’nin başkanı ve iki yardımcısı Meclisin gösterdiği adaylar arasından padişah tarafından seçilir.
9. Meclisi açmak ve kapatmak padişaha aittir.
10. Hükümet Meclise karşı değil, padişaha karşı sorumlu olacaktır.
Bu madde, padişahın yetkilerinin milli iradenin üstünde olduğunu göstermektedir.
11. Anayasada kişi özgürlüğü, öğretim ve öğrenim özgürlüğü, mülkiyet hakkı, din özgürlüğü, basın özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, vergi eşitliği, yasal eşitlik ve dilekçe hakkı gibi temel haklar yer almıştır.
Osmanlı Devleti’nde kişisel haklar ve özgürlükler genişlemiş ve anayasa güvencesine alınmıştır.
12. Padişah, devlet güvenliğini bozduğu gerekçesiyle polis araştırması yaptırabilecek ve sonunda suçlu görülen kişileri sürgüne gönderebilecektir.

* Kanun-ı Esasi Türk tarihinin Avrupa tarzındaki ilk anayasasıdır.
* Halk ilk defa Padişahın yanında yönetime ortak olmuş ve I. Meşrutiyet Dönemi başlamıştır. (1876 - 1908)

II. Meşrutiyet’in İlanı
II. Abdülhamit’in Mebuslar Meclisi’ni kapatması ve anayasayı yürürlülükten kaldırması meşrutiyet yanlılarını yeniden harekete geçirdi. Meşrutiyet yanlıları 1889 yılında İttihad–ı Osmani Cemiyeti’ni kurarak örgütlendiler.
Ahmet Niyazi Bey Manastır’da kendilerine bağlı birliklerle ayaklandılar. Rumeli’de Meşrutiyet isteğiyle gösterilerin artması sonucunda II. Abdülhamit Meşrutiyet’in yürürlüğe girdiğini ilan etmek zorunda kaldı (23 Temmuz 1908).

II. Meşrutiyet Dönemi’nde Kanun-ı Esasi’de Yapılan Önemli Değişiklikler
1. Padişah Mebuslar Meclisi’nde anayasaya bağlılık yemini edecektir.
Kanun üstünlüğü ilkesi pekiştirilmiştir.
2. Padişah Bakanlar Kurulu’nun yalnızca başkanını seçmekle yükümlüdür.
3. Bakanlar Kurulu Mebuslar Meclisi’ne karşı sorumludur.
Padişahın yürütme ile ilgili yetkileri kısıtlanmış, millet iradesi yürütme organı üzerinde denetim hakkı elde etmiştir.
4. Mebuslar Meclisi başkanını kendisi seçer.
5. Ekonomi, ticaret ve barış antlaşmaları Mebuslar Meclisi’nin onayından sonra yürürlülüğe girer.
6. Mebuslar Meclisi ve Âyân Meclisi padişahtan izin almadan yasa önerme hakkına sahiptir.
7.Padişah, veto ettiği bir yasa tasarısı değişmeden yeniden mecliste kabul edilirse bu tasarıyı onaylamak zorundadır.
5. 6. ve 7. maddeler padişahın yasama yetkisinin kısıtlandığını göstermektedir.
8. Padişahın meclisi feshetme yetkisi oldukça zorlaştırılmıştır
 

sonumut23

Çalışkan Üye
Üye
Katılım
14 Eki 2007
Mesajlar
428
Puanları
28
Yaş
124
Konum
kırıkkale
Yenilikler ve Osmanlı Devleti

10000 defa bakılmış ama bir teşekkür bile edilmemiş teşekkürler hocam yaptığınız herşey için iyiki bu siteyi kurdunuz yoksa halimiz harap olurdu
 

dd15

Yeni Üye
Üye
Katılım
28 Kas 2010
Mesajlar
3
Puanları
1
Konum
bursa
Yenilikler ve Osmanlı Devleti

Bunun Slaytını nasıl indirebilrim bu konuyu snıfta anlatıcamda slayt seklinde yazarsanız cok mutlu olurum
 
Üst