Unutulan Kahramanlar

Cumali Güler

zalatar
Moderatör
Katılım
17 Nis 2008
Mesajlar
2,419
Puanları
283
Konum
adana
Unutulan Kahramanlar

bzgin' Alıntı:
Sağdaki resim Kurtuluş Savaşı’nın İlk Türk Kadın Subayı Fatma Seher'e(Kara Fatma) ait.(bknz Kara Fatma -Gonca Elmas Akay ) Fatma Seher'de kadın kahramanlarımıza güzel bir örnektir.:))
atabey74' Alıntı:
sağ taraftaki resim biildiğim kadar Kara Fatma'ya ait. yanılıyomuyum acep?

teşekkur ederim hocalarım projeyi hayata geçirdiğimizde düzlterek yayınlarız
 

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,562
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
Unutulan Kahramanlar

Diyap Ağa
Kurtuluş savaşı sırasında vatanin birliği ve kurtuluşu için mensup olduğu Ferhatuşagi aşireti ile birlikte işgale karşı koyan bir halk kahramanı olan Diyap Ağa 1852 yılında Çemisgezek' in Gözlüçayır Köyünde doğmuştur.
Sultan II. Abdülhamit'in kurduğu Hamidiye alaylarında aşiret reisi olarak görev almış ve yararlıklar göstermiştir.
Diyap Ağa Sivas kongresi sırasında Atatürk ile ilişki kurmuş ve ona karsi eylemde bulunan Elazığ Valisi Ali Galip 'e karşı gelmiştir.
Birinci Büyük Millet Meclisi'nde Dersim mebusu olarak yer almış ve Atatürk'ün takdirlerine mahzar olmuştur.
Milli Birlik ve beraberliğin tesis edilmesinin büyük önem taşıdığı bu günlerde 3 Kasım 1922 tarihinde mecliste yapmış olduğu konuşmayı güncelliğini bugünde koruması bakımından aynen vermekte fayda görüyoruz;

"-Efendiler, kusura bakmayınız, ben ihtiyarim.Hepimiz biliyor ve söylüyoruz ki; dinimiz ve diyanetimiz, aslimiz, neslimiz hep birdir. Bizim içimizde ayrılık,gayrılık yoktur. İsmimiz de, dinimiz de Allahımız da birdir. Başka ne diyeyim.Hepinize söz yetiştirmeye ben takat getiremem. Hepimizin halimize göre söyleyeceğimiz sözlerimiz vardır. Hele bu haller bir düzelsin de ondan sonra daha çok konuşuruz. Ben deniz ihtiyarim, kusura bakmayınız. Murahhaslarımız haklarımızı kurtarmaya Avrupa'ya gidiyorlar.Allah yardımcıları olsun. Hamd olsun gidenler dinini diyanetini bilen adamlardır.Zaten hepimiz biriz ve kardeşiz. Ama düşmanlar bizi birbirimize saldırtmak için tuzaklar yapıyorlar. Sen söyle, ben böyleyim diye. Ne yaparlarsa nafile, biz hep kardeşiz. Birisinin beş, bir diğerinin on oğlu olur. Biri hasan, biri Mehmet, biri Ahmet, bir Abdullah’tır. Fakat hepsi insandırlar. La İlahe illalah, Muhammed ün Resulullah... Iste bu... hepsi bu..."
Yine Diyap Ağa’nın ilk mecliste mebus olarak bulunduğu sıralarda İngiltere’den bir bayan gazeteci Türkiye'ye gelir. Bu sırada kendisine TBMM'de okuryazar olmayan cahil milletvekillerinin bulunduğu söylenir. Bunun üzerine merak edip bunlardan birisi ile görüşmek istemesi üzerine Diyap Ağa ile görüştürülür. Bu görüşme sırasında kendilerinin buraya niçin geldikleri ve görevlerinin ne olduğu sorusu üzerine Diyap Ağa,"Biz burada milleti idare edecek kanunları yaparız" cevabini verir. Diyap Ağa’yı köseye sıkıştırmayı düşünen İngiliz gazeteci bu defa "Kanun nedir ve nasıl yapılır" diye sorar. Diyap Ağa bu soruyu söyle cevaplandırır; "Bizde yaylalar vardır, halkımız geçimini sağlamak İçin keçi besler, bu keçilerden süt sağılır, bu süt ateşte kaynatılır ve biraz soğuduktan sonra içine damazlık denilen bir madde atılır, süt yoğurt olur, ondan sonra içine biraz su katılarak sıvıtılır, sonra keçi derisinden yapılmış tuluklara konulur ve üç ayaklı sehpaya ağzı bağlanarak asılır,iki kadın tarafından hastur, hustur yayılır ve içinden bir madde çıkar bu onun özüdür ki buna yağ denir.
Kanun da; bir kaç milletvekillinin hazırladığı bir taslağı meclise gelir, tartışılır, neticede memleketin ve milletin idaresine yararlı hale getirilir ve kanunlaşır.İste buna kanun derler ve böyle yapılır.
Diyap Ağa’nın bu izahı İngiliz gazetecinin hoşuna gider ve "bunların cahilleri böyleyse, kültürlüleri nasıldır Allah bilir" diyerek memnuniyet ile ayrılır.
 

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,562
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
Unutulan Kahramanlar

Kara Fatma - Kara Fatma Hayatı

Kara Fatma lâkabıyla tanınan Fatma Seher Hanım, 1888 yılında Erzurum’da doğmuştur. Babasının adı Yusuf Ağa, kocasının adı ise Derviş Bey’dir. Kocası da asker (Binbaşı) olan Fatma Seher Hanım, Edirne’de görev yapan eşiyle birlikte Balkan Harbi’nde yer almıştır. Daha sonra ise kendi ailesinden 10’a yakın kadını örgütleyerek 1.Dünya Savaşı’na katılmıştır. Mondros Mütarekesi’nden sonra ise eşi Derviş Bey’in vefat haberini almış ve Erzurum’a dönmüştür.
Erzurum’da bir süre kalan Fatma Seher Hanım, Sivas Kongresi’nde bulunan Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek için Sivas’a gitmiş, kendisinden Milli Mücadele’ye katılmak için görev istemiştir. (Fatma Seher Hanım, bu dönemle ilgili anılarını 1944 yılında yapılan bir röportajda şu şekilde anlatmaktadır:
“Atatürk’ün Sivas’ta faaliyete geçtiğini haber aldığım dakikadan itibaren duyduğun sevinci tariften acizim ve ilk işim kısa bir hazırlıktan sonra Sivas’a müteveccihen hareket etmeyi kararlaştırdım; hemen yola çıktım ve Gülcemal Vapuru’yla Samsun’a, oradan da Sivas’a vardım.


Mustafa Kemal’in huzuruna çıkabilmek için muhtelif kıyafete girerek üç günlük bir mücadeleden sonra, devamlı bir takibin neticesi olarak, Sivas’ta öğle yemeğine davetli bulunduğu bir yere giderken yolda yakaladım. Üzerimde çarşaf vardı, yüzümde peçe ile kapalı idi. Kendisiyle bir mesele hakkında görüşmek istediğimi söyleyince, ilk defa sert bir lisan kullanarak, “Ne görüşeceksin?” mukabelesinde bulundular. Kalbimdeki vatan aşkı bu sert muameleye galip gelerek derhal peçemi kaldırdım ve İstanbul’dan buraya kadar sizinle görüşmek için geldiğimi, maruzatımın bir dakika için dinlenmesini rica ettim. Bunun üzerine pek yakında bulunan bir lokantaya beni kabul ettiler.


Mustafa kemal bu görüşme sırasında ona adını, silah kullanmayı, ata binmeyi bilip-bilmediğini, savaştan korkup-korkmadığını sormuştur. Kara Fatma’nın verdiği cevaplar Mustafa Kemal’i memnun etmiş, “Kara Fatma, bütün kadınlar keşke senin gibi olsaydı” demiştir. Bu olaydan sonra Fatma Seher Hanım’ın adı “Kara Fatma” olarak kalmıştır.
Daha sonra ise Mustafa Kemal eline aldığı kâğıda bazı notlar yazarak Kara Fatma’ya vermiş “Haydi göreyim seni, verdiğim talimatı unutma, bir an evvel İstanbul’a git, hazırlan ve işe başla” demiştir (Tansel, 2001, s.41). Fatma Seher Hanım, Mustafa Kemal’in bu isteği üzerine Sivas’tan hemen İstanbul’a geçmiştir.


Bir süre sonra İzmit’in işgal edildiğini duyan Kara Fatma, Topkapılı Pire Mehmet, Laz Tahsin, kardeşi Süleyman ve oğlu Seffeddin’nle birlikte bir çete kurarak, trenle gizlice İzmit’e geçmiştir. Bahçecik ve Servetiye yoluyla Paşaköyü’ne geçen Kara Fatma ve adamları burada karargah kurmuşlardır. Bu bölgede kısa sürede teşkilatlanmalarını tamamlayan Kara Fatma çetesi, çevredeki Türk köylüleriyle birlikte Yunanlılara karşı uzun süre mücadele etmişlerdir. (Özellikle, Bahçecik, Yeniköy, Değirmendere, Servetiye, Kaynarca ve Fındık Tepe civarında faaliyet gösteren Rum ve Ermeni çetecilere karşı, büyük bir başarı göstermişlerdir.)


İzmit, Kara Fatma gibi cesur yürekli insanlarımızın üstün gayretleriyle, 28 Haziran 1921 tarihinde düşman işgalinden kurtarılmıştır. Kara Fatma ve ailesi, İzmit’in kurtarılmasından sonra bir süre daha bu bölgede kalmışlardır.
Balkan, Sakarya, Başkomutanlık Muharebeleri’ne de katılarak Üsteğmenlik rütbesine kadar yükselmiş olan Kara Fatma, 1955 yılında Erzurum’da vefat etmiştir
 

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,562
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
Unutulan Kahramanlar

Korgeneral Fahrettin Altay

(1880 – 26 Ekim 1974)

Kurtuluş Savaşı kahramanlarından asker ve politikacı. Başkomutanlık Meydan Savaşı’nda Yunan Ordusu’nu kovalayarak İzmir’e giren ilk Türk süvarilerinin komutanıdır.

1880 yılında Arnavutluk’un İşkodra kentinde doğdu. 1902 yılında Harp Akademisi’ni bitirdi. İlk görev yeri olan Dersim ve çevresinde 8 yıl görev yaptı. 1913’te, Çatalca Aşiret Süvari Tugayı’nın başında Balkan Savaşı sonrasında Edirne’ye kadar gelen Bulgar ordusunu püskürttü. I. Dünya Savaşı bittiğinde 3. Kolordu kumandanıydı.

Kurtuluş Savaşı boyunca 12. Kolordu Kumandanı olarak ****baş isyanının bastırılmasında, 1. ve 2. İnönü Savaşları’nda Sakarya Savaşı’nda görev aldı. 1921’de tümgeneralliğe yükseltildi ve Süvari Gurup Komutanı oldu. Kurtuluş Savaşı’nın son yıllarında Uşak, Afyon, Alaşehir çevresindeki çarpışmlarda süvarileri büyük hizmet gördü. Kaçan Yunan ordusunu kovalayarak İzmir’e giren ilk süvari birlikleri Altay’ın komutasındaydı. Bu başarılardan sonra korgeneralliğe yükseltildi.

I. dönem TBMM’de milletvekili olarak bulunuyordu ama devamlı cephede görev yapmaktaydı. II. Dönem TBMM’de de yer aldı. Askerlik ve milletvekilliğini birlikte yürütmesi mümkün olmayınca Atatürk’ün isteğine uyarak meclisten ayrıldı ve orduda kaldı.

1944’te 1. Ordu Komutanlığı’na getirildi. Aynı yıl İran ve Afganistan arasındaki sınır anlaşmazlığında hakemlik yaptı. Hazırladığı rapor anlaşmazlığın çözümlenmesinde yararlı oldu.

1945'te, Yüksek Askeri Şüra üyeliği sırasında yaş haddinden emekliye ayrıldı.

1946-1950 yılları arasında Burdur milletvekilliği yaptı. Demokrat Parti’nin kuruluşunda rol oynadı. 1950’den sonra siyasi hayattan da çekilerek İstanbul'a yerleşti. 26 Ekim 1974’de hayatını kaybetti. Mezarı, Ankara'daki Devlet Mezarlığı'ndadır
 

ozkanderya22

Çalışkan Üye
Üye
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
716
Puanları
63
Yaş
124
Konum
Keşan
Web sitesi
kesansatranc.com
Unutulan Kahramanlar

güzel bir çalışma olmuş. en kısa zamanda yardım etmeye çalışacağım.
 
Üst