TRT 4 TE YAYINLANAN SEMİNER KONULARI RAPORU 5-14 EYLÜL

  • Konbuyu başlatan mstfkocoglu
  • Başlangıç tarihi
M

mstfkocoglu

Misafir
Ziyaretçi
5 Eylül Çarşamba

Doç. Dr. Hüseyin ÇELİK Milli Eğitim Bakanı

Geçen eğitim öğretim döneminde ilköğretim okullarında 1. sınıfların okula bir hafta erken başlaması öğrencilerin okula uyumu ve dolayısıyla akademik başarıları açısından oldukça olumlu sonuçlar vermiştir. Bu uygulamaya bu yıl da devam edilecektir.
Okul öncesi eğitim çok önemli bir aşamadır. Okul öncesi eğitimle öğrencilerin okula uyumu kolaylaştırılmış, Türkçe ile ilgili problemleri halledilmiş oluyor.Bu nedenle yaz döneminde okul öncesi eğitim oranını arttıracak çalışmalar yapılmıştır. Köylerdeki boş okulların ana okuluna dönüştürülmesi planlanmaktadır ve bu konuda gerekli talimatlar verilmiştir. Gelişim için kırsal kesimin bilinçlendirilmesi gereklidir. Ancak bunun için altyapı gerekmektedir.Yeni okullar yapılmalıdır.
Kırsal kesimde ekonomik sıkıntı çocuğu okula göndermemek için bir sebep olmamalıdır.Bunu önlemek için çalışmalar yapılmıştır. Öğrencilerin kitapları okula başladıklarında önlerinde olacak şekilde hazırlanmıştır.
Taşımalı eğitimin olumlu yanlarının yanı sıra olumsuz bazı yönleri de vardır. özellikle 1. 2. 3. sınıftaki çocuklar taşımalı eğitimde çok sıkıntı çekmektedir. Ayrıca öğrenciler vakit kaybetmektedir. Bu süre dinlenmek , ders çalışmak için harcanmalıdır. Bir köyde 10 öğrenci bile varsa oraya bir öğretmen gönderilmelidir.
2007 yılı içerisinde 10.000 yeni öğretmen ataması daha yapılacaktır. Bunun yanı sıra Haftanın her günü çalışamayacak öğretmenler için part time mesela haftanın iki günü çalışabileceği ortamlar oluşturulması planlanmaktadır.
Sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler arasında adaletsizlik olduğu dile getirilmektedir. Ancak böyle bir durum söz konusu değildir.Aralarında sadece ssk emekli sandığı farkı vardır. Sağlık kurumlarının birleştirilmesiyle bu fark da ortadan kalkacaktır. Atamalarda herhangi bir fark yoktur. Her ikisininde de atamalar aynı şekilde yapılamaktadır.


Dr. Ruhi Kılıç
Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürü

Okula uyumda başarılı öğrenciler derslerinde daha başarılı oluyorlar.Okul öncesi eğitim bu noktada çok etkili oluyor, çocukların özgüvenleri artıyor. Okula uyum aşamasında aileler çocuklarını okula alıştırana kadar sınıfın kapısında bekleyebilir ve yanlarında oturabilir.
Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklar olabilir. Bunlar hem sınıf öğretmenleri hem de rehber öğretmenler tarafından gözlemlenmelidir. Veliler çocuklarının özel durumlarını öğretmenleriyle paylaşmalıdır. Okula uyumun en iyi olabilmesi için özel durumun bilinmesi ve ona göre program hazırlanması gereklidir. Her çocuğun yapabileceği bir şeyler vardır. Bu öğrenciler dönem boyunca testler uygulanabilir ve öğrenci buna göre yönlendirilebilir. Görme ve işitme engelli öğrenciler özel okullara yerleştirilebilirler. Burada öğrenciler kaynaştırma eğitimine hazır hale getirildikten sonra eğitimin son kademesine kadar okuyabilirler.
Bir veli çocuğunun farklı bir durumu olduğunu düşündüğünde RAM a başvurup bilgi alabilir.
Rehberlik hizmetleri son zamanlarda büyük önem kazandı. Hizmetleri daha aktif hale getirebilmek, internet ortamında öğrencilerin sosyal dosyalarını oluşturup takibini sağlamak için çalışmalar yapılıyor.
Rehberlik hizmetlerinde işbirliği çok önemli. Bütün işi rehber öğretmenin tek başına yapması çok zordur. Bu konuda beraber çalışılırsa çok daha etkin bir rehberlik servisi sağlanacaktır.
Şiddet konusunda emniyet müdürlüğüyle irtibata geçilmiştir ve sorunlar kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Olayların yoğun olduğu okullara yönelik özel planlar hazırlanmıştır.



06 Eylül 2007 Perşembe

İlköğretim Genel Müdürlüğü Çalışmaları
İbrahim ER İlköğretim Genel Müdürü
Hamza AYDOĞDU Bakanlık Danışmanı Eğitime % 100 Destek Proje Koordinatörü

2004 yılında program değişikliği yapılmış ve şu an istenilen noktaya gelinmiştir. Burada en büyük rol öğretmene düşüyor. Bu program öğretmenin davranışlarını değiştirmiştir. Öğretmenin tanımı değişmiştir. Öğretmenler formatör ve müfettişlerle yetiştirilmiştir. Bu programın yürütülmesi için öğretmenlerin eğitilmesi gerekir. Mahalli ve merkezi düzeyde yetiştirme yapılmaktadır. Ölçme değerlendirmede değişiklikler yapılmıştır. Değerlendirmede etkinlikler kullanılmaktadır.
Ancak araç-gereç eksiklikleri programın amacına ulaşmasını olumsuz etkilemektedir.
Performans ve projeler ödevleriyle ilgili sıkıntılarla karşılaşılmıştır.Müdahale edilmesi gerekmektedir. Kılavuz kitaplardaki performans ödevlerinin uygulanmasında coğrafi konumdan kaynaklanan sorunlar vardır. Problemlerin önüne geçilmesi için performans ödevleri sınıflarda yapılmalıdır.
Ders kitapları eleştirilere göre düzenlenmektedir. Çalışma kitaplarının defterin yerini aldığı ve defter tutma alışkanlığını yok ettiği yönünde eleştiriler vardır. Oysa öğrenciler yine defter tutabilir. Çalışma kitapları hem öğrenci hem de öğretmen için büyük kolaylıktır.
1. ve 3. sınıflarda öğrencinin gelişim düzeyini gösteriri rapor verilecektir. Kazanım ve beceriler için öğrencinin gelişimi gösterilecektir. Öğretmenin tavsiyeleri, velinin görüşleri bu raporda verilecektir.
Seviye belirleme sınavları 6- 7 ve 8. sınıflarda yapılacaktır. Fakat 8. sınıftaki sınavın ortalamaya etkisi daha fazla olacaktır. Diplomalardaki ağırlıklı ortalama ile bu sınavların sonuçları beraber değerlendirilecektir. Bu sınavlarda program doğrultusunda sorular sorulacaktır.
Çizelgelerde değişiklikler yapılmıştır. Bu yıldan itibaren 5 lik sistemden 100 lük sisteme geçilmiştir. Ortalamalar 100 üzerinden hesaplanacak ancak karnede 5 üzerinden yer alacaktır.
Haftalık saati 3 saat ve altı olan dersler için 2 , 4 ve üzeri olan dersler için 3 sınav yapılacaktır. İl seviye tespit sınavları iptal edilmiştir.


07 Eylül 2007 Cuma

Personel Genel Müdürlüğü Çalışmaları
Remzi KAYA Müst. Yrd. Ve Personel Genel Müdürü

Norm kadro yönetmeliğinde değişiklik yapılmış, öğretmenlerim boşta kalmaları engellenmiştir.Öğretmenler kendi alanlarında istihdam edilirken boş kalanlar yan alanlara kaydırılmıştır.
Türkiye'nin her yerinde eş durumundan tayin yaptırılabilmektedir, kadrolar açıktır. Tayinler belli bir formata bağlanmıştır, belli tarihlerde yapılmaktadır. zorunlu hizmetini tamamlayan öğretmenlerin batıya gelebilmesi için batıdan da oraya gidilmesi gerekmektedir. 1. 2. 3. hizmet bölgeleri yoluyla adalet sağlanmıştır. Nokta ataması sistemiyle öğretmen branşıyla ilgili hangi okula gitmek istiyorsa oraya gidebilmektedir. Okulların bilgilerine internetten ulaşılabiliyor ve ona göre tercihte bulunulabiliyor.
Önceden ilk atama başvurusu en az iki gün sürmekteydi. Bankalara para yatırılıp formlar dolduruluyordu. En az 11 belge gerekmekteydi. Şimdi ise sadece T.C. kimlik numarasıyla atama yapılmaktadır. Bütün bilgiler internet yoluyla edinilmektedir. Öğretmenler sadece öğrenim belgelerini etkinürüp tercih onaylarını yaptırmaktadırlar. Bu da büyük kolaylık sağlamaktadır.
2007 yılı ekim ayında 10.000 sözleşmeli öğretmen ataması yapılacaktır. Bu atamalarla öğretmen eksiği büyük oranda kapanacaktır. Sözleşmeli öğretmenler 9/1 öğretmenlerle aynı ücreti alıyorlar, atamaları kadrolularla aynı şekilde yapılıyor, onlar da temel eğitim hazırlayıcı eğitim görüyorlar. Diğer özlük hakları da kadrolularla aynıdır. Eğer bir sözleşmeli öğretmen askere giderse yerine atama yapılmamaktadır. Askerden döndüğünde 1 ay içerisinde başvurduğu takdirde aynı görev yerinde çalışabilmektedirler.
Doğuya giden öğretmenlerin 4-5 yıl sonra bile geri gelememe sorunu vardır. Ancak bugün batıya atanan öğretmen 3 yıl sonra doğuya gidecek ve o gittiğinde doğudaki de batıya gelebilecektir. Atamalar bilgisayar programıyla yapıldığı için adalet sağlanmıştır ve 2004 ten beri uygulanan zorunlu yer değiştirme sayesinde doğu-batı adaletsizliğinin önüne geçilmiştir.
2003 yılından beri yoğun olarak branş değişikliği yapılmaktadır. Geçen yıllarda 35.000 öğretmen branş değişikliği yapmıştır. Ancak yapı-etkin değişiklik sonucu değiştirilen branşta açık kalacaksa değişiklik isteği kabul edilmemektedir. Artık kadro açıkları okul müdürlüklerinden değil bakanlıktan yapılmaktadır. Böylece bir okulda açık olmasına rağmen kadro gösterilmemesi sorunu ortadan kalkacaktır.
İdareci seçiminde yazılı sınav yeterli değildir. Bu nedenle başka ölçütler de ele alınmıştır. Mülakat yapılması, takdir ,teşekkür belgeleri, hizmet içi eğitimleri göz önüne alınmış ve yazılı sınavla birlikte değerlendirilmiştir. Ancak yargı buna karşı çıktığından idareci seçimleri valiliklere, okul müdürlüklerine bırakılmıştır.


10 Eylül 2007 Pazartesi

Beyin Yarımkürelerinin Eğitimdeki İşlevi
Hüseyin Alp BOYDAK TTKB Üyesi

Beyin sağ ve sol olmak üzere iki yarım küreden oluşmaktadır. Korpus Kallosum bu iki yarım küreyi birbirine bağlamaktadır. Yapı-etkin deneylerde iki yarımküre birbirinden ayrıldığında etkinın normal hayatlarına devam edebildiği gözlemlenmiştir. Beynin yarım küreleri farklıdır ve farklı çalışır. Sol tarafı (ben, benlik bu kısımdadır) sağ tarafı da kontrol etmektedir. Sol el sendromu beynin sağ tarafının sol tarafından bağımsız hareketi sonucu gelişir.
Beynin sağ tarafı yaparak yaşayarak öğrenir. Ancak bu şekilde öğrenme olmadığında sol tarafı devreye girer ve ne olduğunu anlamasa da bilgiyi belleğe kaydeder yani ezberler. Ancak burada bilgiyi geri getirmede, hatırlamada sorunlar yaşanabilir. Sağ tarafsa yaparak yaşayarak bilgiyi somut bir şekilde öğrenir ve bu öğrenme kalıcı olur.

Beynin sol tarafı yeni olan her şeye karşı çıkar. Bu nedenle öğretmenlerimiz beyinlerinim sol tarafına karşı koyabilirlerse yeni program daha güzel uygulanabilir. Çünkü sol beyin sürekli eskisinin daha iyi olduğunu, yeniliğin gereksiz olduğunu söylemektedir.
Beynin sol tarafı yaratıcılığı , hayal gücünü bastırır. Çocukların oyunlarına karışılmamalı ve yaratıcılıklarını kullanmaları engellenmemelidir. Merakları önlenmemelidir.
2004 programı öğrenci merkezlidir ve sağ beyin öğrenmeyi teşvik etmektedir. Programdaki etkinlikler beynin her iki tarafında öğrenme sağlamaktadır.



11 Eylül 2007 Salı
Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü Çalışmaları
Remzi İNANLI Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürü

Okul öncesi eğitim 0-6 yaş döneminde verilen eğitimdir. Milli Eğitim Bakanlığı 3-5 yaş arası çocukların eğitimini ele almıştır.Okul öncesi eğitim çok önemlidir. Çünkü bu çocukların zeka gelişimlerinin en hızlı olduğu dönemdir. Zeka gelişiminin %70'i bu dönemde tamamlanmaktadır. Çocuk iyi bir eğitim alırsa zeka gelişimi daha olumlu şekilde tamamlanmaktadır. Ayrıca çocuklar uzlaşmacı, paylaşımcı iyi vatandaşlar olurlar. Okul öncesinin bir eğitim olduğu, bakım yeri olmadığı, bakımın da eğitim amaçlı olduğu M.E.B. tarafından vurgulanmıştır.
Öğrencisi olmadığı için kapanan okullara bir anasınıfı ve 1., 2., 3. sınıfların açılması yönünde çalışmalar yapılmıştır ve devam etmektedir.Eğitime %100 destek kampanyasına yapı-etkin yardımların anasınıfları için de devam etmesi gerekir. İnsanlar bu konuda duyarlı olmalıdır. Dünya Bankası ekonomistleri okul öncesi eğitime yapı-etkin 1 ytl lik katkının bile yine ekonomiye geri döndüğünü belirtmişlerdir.
Okuldaki eğitimle evdeki eğitim birbirini tutmadığında çocuk ikilemde kalmaktadır. Bunun önüne geçilmek için aileler konferanslar, eğitimler, programlarla bilinçlendirilmektedir. Ailelere sağlık, çocuk istismarı, aile planlaması konularında da eğitimler verilmektedir. Çocuk eğitimleri yanı sıra bu anne-baba eğitimleri de devam etmektedir.
Ülkemizde müstakil anasınıflarının sayısı giderek artmaktadır. İlköğretim okulları bünyesinde de anasınıfları açılmaktadır. Ancak bunların belli bir mali yükü vardır ve bunun karşılanması için velilerden ücret talep edilmektedir.
Anasınıfında ikili eğitime geçilmiştir. 6 saatlik eğitim bu yaş dönemindeki çocuk için yeterlidir.Üstelik bir sınıfı iki gruba kullanarak daha fazla öğrenciye ulaşılmış, öğle yemeği olmadığından ücretler de azalmıştır.
Çalışan veliler için okul öncesi eğitimin yarım gün olması sorun teşkil etmektedir. Bunun için de çocuk kulüpleri diye bir yönerge hazırlanmaktadır. Çocuklar okuldan sonra bu kulüplerde kalarak uzmanlar gözetiminde oyun oynayabilecekler, etkinlikler yapacaklardır.
Anasınıflarının sayısı arttıkça öğretmen ihtiyacı da artmıştır.Ancak kadro sayısını Maliye Bakanlığı belirlemektedir. Bu nedenle ihtiyaç tam olarak giderilememektedir.Atamalarda üniversite mezunlarına öncelik verilmiştir. Daha sonra iki yıllık mezunlar, bunların yanı sıra Meslek Lisesi mezunları da eğitilip işe başlatılmıştır. Bazılarının ise Maliye Bakanlığı kadro vermediğinden usta öğretici olarak alınmasına karar verilmiştir. Şu anda 24.000 kadrolu 14.500 kadrosuz öğretmen çalışmaktadır. Yüksek puanlı öğretmenler atandığından gelecek atamalarda taban puanlar düşecektir.
İlköğretim okullarının tümüne anasınıfı açılmıştır. 12 dersliği olan okullarda 2 , 14 dersliği olanlarda 4 anasınıfı açılması planlanmaktadır. Öğretmenler de çocuklarını bu anasınıflarına verebilirler. 0-3 yaş arası bakım ağırlıklı olduğu için onlara eğitim verilmesi zordur. Sınıflar 3-6 yaş arası içindir.
Anasınıflarının denetimleri düzenli olarak yapılmaktadır. Eğitimci olmayan insanların buralarda yer alması önlenecektir.
Çocuk gelişimi mezunu olmak isteyen düz lise mezunları açık liseye başvurup fark derslerini vererek Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi diploması alabilirler.
Bu yıl sadece 1. sınıflar değil anasınıfları da okula bir hafta erken başlamışlardır. Anasınıfı öğrencilerinin çoğu ilköğretim okulları bünyesindedir. yeni çocuklarla diğerlerinin giriş çıkışları aynı yerdedir. Bu nedenle yeni öğrenciler okulu tanımada zorluk çekmektedirler. Bu bir haftada çocuklar tuvaletin yerini, okulun bölümlerini öğrenirler.
Okul öncesi eğitimle çocuklar okula alışırlar, ilköğretime hazırlanırlar. Bu dönemde Türkçeyi doğru kullanmayı öğrenirler. Dil öğretiminin bu dönemde önemi büyüktür. Dilini iyi bilmeyen çocuklar ilköğretime başladıklarında 1 yıl boyunca dil öğrenmekle uğraşmaktadır. Bazı yerlerde çocuklara rakamlar, harfler öğretilmektedir. Bu yanlıştır. Kavramlarla bunlar tanıtılabilir ancak yazılarak öğretilmemelidir.
Özel okullarda anasınıfında yabancı dil de öğretilmektedir. Bu da pek doğru değildir ve devletin anasınıflarından böyle bir beklentiye girilmemelidir.Zaten 1-2-3. sınıflarda yabancı dil öğretimi olmadığından çocuk unutacaktır ve bunun bir faydası olmayacaktır.
Anasınıfı çocukları hayata hazırlamalıdır. Çocuk yapmaz etmez denmemeli, yaratıcılıkları, yetenekleri engellenmemelidir.
Öğretimde her şeyi oyuncağa dökmek yanlıştır. Oyuncaksız da eğitim yapılabilir.
Otistik çocuklar anasınıflarında kaynaştırma eğitimi alabilirler.
Geçtiğimiz yıl mobil anasınıfı uygulaması yapılmıştır. Otobüsler tuvaleti, lavabosu, bilgisayarı, her şeyiyle anasınıfına dönüştürülmüştür ve burada 1 eleman çocukları eğitirken 1 eleman da anne-baba eğitimi vermektedir.Mobil anaokullarında yaz tatilleri de dahil olmak üzere bütün yıl eğitim verilmektedir. öğrencilerin kayıtları da yapılmaktadır.
Geçen sene 4500 öğretmen hizmet içi eğitimden geçmiştir ve bilgilendirmeler devam etmektedir. Bu alanda denetim elemanı azdır bu nedenle ilköğretim müfettişleri bu konuda eğitilmektedir.



12 Eylül 2007 Çarşamba

Öğrenme Stilleri
Doç. Dr. Ayşen GÜRCAN
Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdür Vekili

Öğrenme ile kişilik birbirleriyle yakından bağlantılıdır. Farklı kişilikler demek farklı öğrenme stilleri demektir.Sınıflarda öğrencilerimiz farklıdır, kişilikleri farklıdır. Dolayısıyla bu öğrencilerin öğrenme şekilleri de farklıdır.
Aslında kişilik bir tercihtir. İçimizde bir yöneticimiz vardır ve tercihlerimizi bu içimizdeki ben yapar.İnsanın kendi kişiliğini, benliğini bilmesi çok önemlidir. BU şekilde yapabildiklerimizin ve yapamadıklarımızın farkına varabilir ve yapamadıklarımızdan yola çıkarak kendimizi geliştirebiliriz.
Öğrenme bir algı sürecidir ve bu süreç algı kanalıyla yargı kanalının birleşimiyle oluşur.
Kişilikle ilgili 16 tip vardır. Ancak asıl bilinmesi gereken 2 temel varsayım vardır. Bunlardan birincisi: Değişim her zaman mümkündür. Kişilik tercihi değişmez. İkincisi: Hiçbir tercih en mükemmel tercih değildir. Her tercihin riskleri vardır.Tercihlerimizin farkında olursak neyi yapamadığımızı, neyi yapmak istemediğimizi biliriz ve bu da öğrenmelerimizi kolaylaştırır.
Her bireyin farklı tercihleri vardır. Aynı anne-babadan, aynı evde yaşayan çocuklar arasında bile tercih farkları vardır ve mutlaka sınıflarımızda da tercih farkları olacaktır.Bazen velilerin çocuğum çok zeki ama çalışmıyor veya dikkat dağınıklığı var ya da bu çocuk öğrenemiyor gibi şikayetleri olur. Öğretmenin bir konuyu defalarca anlatmasına rağmen çocuk öğrenmeyebilir. Hatta bazı gruplar sınıfta günah keçisi haline getirilmiştir ve her şeyden sorumlu tutulurlar. Bir öğretmen A şubesinden yüksek verim alırken B şubesinden aynı verimi alamayabilir ve hatayı şubede bulur. Oysa tüm bunların nedeni öğrencinin tercihleriyle öğretmenin tercihlerinin çatışmasıdır. Öğrencinin öğrenme tercihlerinin arkasında da algı ve yargı sürecindeki karar odağı vardır. Kimi öğrenci yazarak öğrenir, kimisi dinleyerek. Kimisi yaparak daha başarılı olur kimisi tekrar ederek.
öğrencinin kişiliğini erken yaşta belirleyebilmek bu nedenle çok önemlidir. Ancak bu sihirli bir değnek değildir. Öğrenmeyen çocukları öğretecek diye bir şey yoktur. Bunları bilmek karanlığı aydınlatmak gibidir. Orda ne var ne yok görebiliriz. Bu çocuk şöyle öğrenir, şu öğrenme şekillerini kullanır diye bir tanımlama yapabiliriz ve bu da bize kolaylık sağlar.
Kişilik ve meslek seçimi arasında da bir korelasyon vardır. İnsanlar kişiliklerine uygun meslekler seçmelidirler.


13 Eylül 2007 Perşembe
Medya Okuryazarlığı
Prof. Dr. Naci BOSTANCI Medya Okuryazarlığı Program danışmanı
Mehmet Akif SÜTCÜ Program Geliştirme Uzmanı


Okuryazarlık sadece metinleri okumak değil hayata dair her şeyi okumaktır. Caddeye çıktığımızda tabelaları okuyarak kendimize yön veririz ama eğer bunları okuyamazsak kayboluruz. Yazmak da aynı şekilde İnsanlar okuma bilebilirler, yazma da bilebilirler ancak ne okuyup yazdıklarından haberleri olmayabilir. Dolayısıyla okuryazarlık bir bilinç işidir. Medyanın hayatımızda büyük önemi vardır. Eskiden eğitim öğretim sadece okullarda yapılabiliyorken günümüzde medya sayesinde her yerde yapılabilmektedir. Medya sayesinde bütün dünya üstü açık bir okul haline gelmiştir. Gerekli birçok bilgiye medya yoluyla ulaşabiliyoruz. Kendi somut hayatımızı yaşarken bile nasıl davranacağımıza karar vermede medyanın bize taşımış olduğu değerler, kültür etkili olmaktadır. Bu nedenle medya hep hayatımızın içindedir.
Medya aracılık etmek anlamındaki ‘medyum’ kelimesinden gelmektedir. Medya da dış dünya ile bizim aramızda aracılık etmektedir. Medyanın var olması ile birlikte bizim yaşadığımız görülebilir, dokunulabilir dünyanın yanı sıra görmediğimiz, nüfuz etmediğimiz hayali bir evrenin kapılarını bize açmıştır. Bize bir bilgi akışı sağlamıştır. Dünyanın her yeriyle ilgili bigi sahibi olmamızda rol oynamıştır. Ancak bu bilgi ile bizim görebildiğimiz, dokunabildiğimiz dünyanın sağladığı bilgi arasında bir mahiyet farkı vardır. Bu bilgi biraz kompoze edilen, düzenlenen bir bilgidir. Arkasında bir mutfağın olduğu, bir sermayenin olduğu bir bilgidir. Dolayısıyla organize bir bilgidir. Bu bilgi ile gerçek bilgi arasındaki farkı tanımlayabilmek için medya okuryazarlığına ihtiyaç vardır.
Medya zaman zaman gerçekliği farklı şekillerde kompoze ederek, dönüştürerek yanıltıcı bilgiler de verebilir. Medya okuryazarlığı dersi bu kompozisyonların nasıl ortaya konduğu ve bunun arkasında ne olduğuna yönelik bir dikkati, bir bakış açısını, bir birikimi kendi şartları içerisinde öğrencilere vermeyi amaçlamaktadır.
Bir çocuğun sosyalleşmesi için 4 temel unsur vardır: aile, okul, çevre ve medya. Günde en az bir medya aracıyla karşılaşmayan kimse yoktur. Ve zaman zaman ailenin, öğretmenlerin öğrenciye vermek istedikleri medya tarafından alıp etkinürülmektedir. Bu nedenle RTÜK’ün önerisiyle medya okuryazarlığı eğitimi gerekli görülmüştür ve lisenin bu eğitim için geç, ilköğretim 1-5. sınıfların da çok erken olacağı düşünüldüğünden 6-7-8. sınıflara seçmeli ders olarak konulmasına karar verilmiştir.
Geçen yıl farklı sosyo-ekonomik ve coğrafi özelliklere sahip ilköğretim okullarının 7. sınıflarında pilot uygulama yapılmıştır. 2007-2008 eğitim öğretim yılında ise bu ders 6-7-8. sınıfların herhangi birinde 1 kez olmak üzere verilebilecektir. Dileyen okul6 dileyen 7 dileyen 8. sınıfta bu dersi okutacaktır.
Bu derste yasaklayıcı bir tavır değil nasıl olması gerektiği hususunda teşvik edici bir tavır kullanılmalıdır. Bu derste iletişimin ne olduğu, hayatımızdaki yeri, kitle iletişim araçlarının neler olduğu, radyo, televizyon, internet, gazetenin nasıl kullanılacağı konusunda bir takım temel bilgileri onların muhakemelerine uygun bir şekilde anlatılmaya çalışılacaktır.

Medyada neyin yararlı neyin zararlı olduğu konusunda yapı-etkin tartışmalar henüz bir sonuca varmış değildir. Bu müfredat sabit fikirlerle değil , medya yayınlarına daha serbest bir şekilde bakarak hazırlanmıştır. Bu programda öğretmen medyayı hayatın bir gerçekliği olarak gören, öğrencilere rehberlik edecek bir kişidir.
Sürekli bir takım teknolojilerle bağlantı kuruyoruz, onların alıcısı durumuna geliyoruz, onlardan gelen enformasyonu da bu şekilde takip ediyoruz. Medya okuryazarlığı bunlara ilişkin bir dikkat uyandırmayı amaçlamaktadır.
Dersin okutulmasında iletişim fakültesi mezunu sınıf öğretmenlerine öncelik verilecektir. Eğer okulda iletişim fakültesi mezunu öğretmen yoksa sosyal bilgiler öğretmenine bu görev verilecektir. Pilotlama uygulaması bittikten sonra 81 ilde 103 öğretmen Ankara’da 4 günlük bir kursa alınmış ve bir tür formatör öğretmen yetiştirilmiştir ve okullar açıldıktan sonra her il ve ilçede bir tarama yapılarak bu dersi seçen okullar belirlenip buna göre daha önceden yetiştirilen öğretmenler eğitimler verecektir.
Dersin öğretmen kılavuzu basım aşamasındadır. Kitabın yetişmemesi durumunda hazırlanmış olan öğretim programı kılavuzu ünite ünite ders ders sene sonuna kadar etkinürebilecekleri etkinlikler içermektedir. Öğretmenler bunu kullanmak zorunda değildir. Amaç kazanımların tamamlanması olmalıdır. İstedikleri etkinlikleri de ekleyebileceklerdir. Bu dokümanı www.ttkb.meb.gov.tr adresinden bulabileceklerdir.
Medya okuryazarlığı dersi programı da programı yenilenen diğer derslerde olduğu gibi çoklu zeka tabanlı ve etkinliklere dayalıdır. Eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, araştırma becerisi, problem çözme becerisi, bilgi teknolojilerini kullanma becerisi, girişimcilik becerisi, Türkçeyi doğru ve etkili kullanma becerisi medya okuryazarlığı programında da vardır ve bu sekiz becerinin yanı sıra gözlem becerisi ve sosyal ve kültürel katılım becerisi de hedeflenmektedir. Ayrıca etik kuralları, özel yaşetkinın gizliliğine saygı, aile içi iletişime önem verme de programın içeriğine dahildir. Aile sosyalleşmenin merkezidir. Kitle iletişimi hayatımıza girdiğinde bunun ailelere yansıması da farklı olmaktadır. Kitle iletişimi geleneksel hayatla medeni hayatın karşılaştırılmasına, muhakemesine neden olmaktadır. Aile ile birlikte çocuk da televizyon izlemektedir. Ailede bireylerin izlemek istedikleri programlar farklı olduğundan her eve birden fazla televizyon girebiliyor. Oysa bu durum bir düzen getirilerek, tv izleme saatlerine bir plan yapılarak önlenebilir.
Şu anda bir buçuk milyon öğrencinin bu dersi alması hedeflenmektedir. Her çocuğun ailesini de düşünürsek bu şekilde bir değişim sağlanabilecektir.
Dersin temel hedefi çocuğun medyadan gelen yoğun bilgi bombardımanı arasında neyin doğru, neyin gerçek olduğunu ayırt edebilecek yetiye sahip olmasını sağlamaktır. Dersin 8 ünitesi vardır. İlk ünite iletişim, alıcı, verici, mesaj gibi kavramların tanıtılmasını içermektedir. İkinci ünitede kitle iletişim, kitle iletişim araçları, iletişim türleri,kişilerarası iletişim, içsel iletişim, kitlesel iletişim, sözlü, sözsüz iletişim yer almaktadır. 3. ünitede televizyona, 4. ünitede aile- çocuk-televizyon konuları vardır. Bu ünitede çocuklardan televizyon izleme ile ilgili anket yapılması istenmektedir. Ardından da çocukların programları ayırt etmeleri sağlanmaya çalışılmaktadır. Diğer ünitede radyo konusu ele alınmıştır. Dj lerin kullandıkları dildeki bozukluklara dikkat çekilmektedir. Bir sonraki ünitede gazete ve dergi yer almaktadır. Gazetedeki manşet, sürmanşet gibi bilgiler bulmacalarla verilmekte ve öğrenciler ardından okul gazetesi hazırlamaktadır. Son ünite interneti kapsamaktadır. İnternet kanunları, sınırları çizilmemiş koca bir dünyadır. Pek çok işe yaramakla beraber internet okuryazarlığını kazanamamış kişiler için tuzaklarla doludur. Bu bölümde çocuklara internette oyun nasıl oynanır, e-posta nasıl alınır… vs öğretilmektedir.
İnsanlar televizyon izlerken neyi seyredeceğine kendisi karar veren aktif özne olması amaçlanmaktadır. Aynı şey internet kullanıcıları için de hedeflenmektedir.



14 Eylül 2007 Cuma
Konu : Alternatif Ölçme Yöntemleri - Ölçme ve Değerlendirme
Konuk : Yardımcı Doçent Doktor Ömer KUTLU - Ankara Üni. Eğitim Bilimleri Dalı

Eğitimde Ölçme ve Değerlendirmenin Payı
Ölçme ve değerlendirme bilimin temel noktasıdır. Eğitimde bir bilim alanıdır, yoluna devam ederken ölçme ve değerlendirmeden yararlanır.Öğretimin kalitesini arttırmak için bir çabadır. Ölçme değerlendirme sürecinde öğretmenler, geri bildirimleri verirlerse, kendileri de çıkarım yapabilirlerse eğitimin kalitesini arttırırlar.

Neleri Ölçüyoruz? Nasıl Ölçüyoruz?
İnsan davranışlarının çeşitli özellikleri ölçülebilir. Öğretmenler, okulda öğrencilerin başarısını ölçüyor. Dikkat, zeka, motivasyon gibi değişkenler birbiri ile ilişkilidir. Ama okullarda başarıyı ölçüyoruz.Bunun da çeşitli yöntemleri vardır :
Çoktan seçmeli sorular
Uzun yanıtlı sorular
Kısa yanıtlı sorular
Boşluk doldurmalı sorular
Performans görevleri vb. var

Performans görevleri adı verilen yapı, özel bir yapıdır. Öğrencinin bilgileriyle birlikte ilgi, tutum gibi duyusal özelliklerini kullanabileceği, gözlem yapma, veri toplama, tablo yapma gibi özelliklerin kullanılmasını gerektiren ölçme yöntemidir.
Ölçmenin başarısı iki konuda önemlidir. Birincisi; ölçeceğiniz özelliği tanımamız gerekir. İkincisi; öğrenci başarısını ölçen araçları tanımamız gerekir.
Bir öğretmen, bir öğrencinin bir konuda derinlemesine bilgisini ölçmek istiyorsa; hangi ölçme aracını kullanması gerektiğini bilecek.Burada çoktan seçmeli veya kısa yanıtlı kullanamaz. Uzun yanıtlı soru yöntemi kullanmalı. O zaman az soru soracak, öğrenci uzun yanıtlar verecek.Yanıtlar öğrenciden öğrenciye değişebilir.O zaman puanlama anahtarı da değişir, geri bildirim de değişir.
Öğrencinin derste öğrendiği bilgileri uzun zamanlı bir davranış şekliyle ölçmek istiyorsa öğretmen, o zaman performans görevini tercih etmelidir. Ölçme aracı öğretmenin amacına uygun seçilmelidir.

Bilgini aktarımı konusunda tarihsel bilgiler verdi.
Zaman, öğrenciye bilgiler depolayarak kullanacağımız bir zaman değil. Program değişiklikleri olmalı. Eğitimde reform yapınca, kalıcı olması için, yerleşmesi için arkasında durmak gerekir, zaman alır.

Neden Olmasın ? Köşesinde; Trabzon Düzköy İlçesi Mehmet Ofluoğlu İlköğretim Okulu – Matematik dersinde Doğal Sayılar- Onluk Kavramı konusunda etkinlik gösterildi.


Kanaat notu hakkında:
Test sonuçları her zaman öğrencilerin başarıları hakkında yüzde yüz doğru bilgiler vermeyebilir. Testlerin güvenilir ve doğru hazırlanması gerekir. Öğrenciyi yakından tanıyan öğretmen, öğrencinin performansı ( sınava başarısını yansıtamayan) hakkında doğru kararlar verebilir. Kanaat notunun ülkemizde çok etkili kullanılmadığını düşünüyorum. Kanaat notu ile ilgili öğrenciye fırsat yaratıp bunu sen başardığın için hak ettin demek daha iyi bir şeydir. Kanaat notunun bir kayırma gibi olması yerine,öğrencinin kendi başararak aldığı not daha güzeldir. Sınıf içi performans olarak adlandırılabilir.


Klasik Ölçme Değerlendirme Yöntemleri ve Yeni Anlayışla Gelen Ölçme Değerlendirme Yöntemleri Nasıl Kullanılacak ?
Yeni öğrenme anlayışları eski öğrenme anlayışlarının üzerine kurulmuştur, yeni bir şey değildir. Uzun zaman diliminde gelişen davranışların ölçülmesi, uzun yıllar sorun olmuştur. Burada yeni olarak söylediğimiz performansa dayalı durum değerlendirme adını verdiğimiz bir önerinin gündeme gelmesinden dolayıdır.Bu, uzun zaman dilimine dayanan değerlendirmedir.Performans görevleri ve portfolyo yeni değerlendirme yapılarıdır. Klasik değerlendirmede başarılı olan öğretmenler, yeni değerlendirmede de başarılı olurlar. Birbirleriyle ilişkilidir.
Uzun soluklu ödevleri anne babaların yaptığı görüldü. Bu nedenle değişikliğe gidildi. Performans görevleri sınıf içinde yapılacak.
Performans görevi dediğimiz bir sorudur. Öğrencinin birden çok beceriyi aynı anda kullanmasını gerektirir. Öğrenci; araştırma yapacak, kaynakları kullanacak, veri toplayacak, rapor yazacak gibi farklı becerileri kullanacak.Buradaki sorun; öğrenci bu donanıma sahip değil. Ödevi internetten hazır indiriyor veya anne baba yapıyor.
Eğitimdeki başarı, İki konudaki başarıyı arttırmakla mümkün olacaktır:
1. Öğretmenin donanımı
2. Öğrencinin donanımı

Bir performans görevinde şu yapılar ölçülmeli:
1. Birden fazla bilgi ve beceriyi kullanması
2. Bireylere göre değişen yanıtlar içermesi
3. Bireyin uzun zaman diliminde gelişen bir davranışı kullandırabilmesi
4. Duyusal ve psikomotor özelliklerini kullandırabilmesi
Performans görevi daha karmaşık bir yapıyı ölçer. Öğretmen buna göre soru hazırlama ve puanlama donanımına sahip olmalı.

Puanlama anahtarı ( Ruplic-Dereceli puanlama anahtarı)
Her öğrenci performans görevini farklı yapacaktır. O halde puanlama dereceli olmalıdır. Dereceli puanlama anahtarının iki türü vardır:
1. Analitik ( Ölçütleri tek tek ayırabilirsiniz, daha ayrıntılı bir gözlem yapar.
2. Bütünsel ( Ölçütleri daha genel ele alır, genel bir gözlem yapar.)
Dereceli puanlama anahtarımız bazı görevler için ortak, bazı görevler için farklı kullanılabilir.

Neden Olmasın? Köşesinde: İstanbul’da özel bir okuldan Fen ve Teknoloji Dersi – Sitoplazma ve Organelleri konusunun etkinlik örneği gösterildi.

Kişisel Dosyaları (Portfolyoların) İşlevi
Öğrenci başarısını izlemede kullanı-etkin önemli bir araçtır portfolyolar( öğrenci ürün dosyaları). Öğrenci ürün dosyalarının içine bazı ürünleri koymak gerekir. O dosyanın içine öğrencinin gelişimini gösteren çalışmaları koymak gerekir. Sınıf içi her türlü çalışma bu dosyanın içinde yer alabilir. Ancak öğrencinin gelişimini en iyi gösteren çalışmaları koymak iyi olur. Seçilecek ürünlere öğretmen ve öğrenciler birlikte karar vermeli.

Veli Rolü
Veli, çocuğu adına çalışmayı yapmak yerine, çocuğun o çalışmayı yapabileceği ortamı hazırlamalı. Çocuğunun başarısının gelişimini izlemeli.Evde, okuma saatleri, çalışma saatleri ayarlamalı.

Çok fazla kırtasiye olduğuna dair gelen soru üzerine: Öz değerlendirme formlarının her çalışmanın, her konunun sonunda kullanılması gerekmiyor. Öğretmen kritik noktalarda kullanmalı.

Proje
Proje ödevi diye bir şey olmaz ( proje ödev olarak tanımlanmaz). Proje, öğrencinin kendisinin ortaya attığı bir soruya yanıt bulma sürecidir. Projede öğrenci problemi kendi bulur.Performans görevinde soruyu öğretmen verir. Projede öğretmen tema veya konu verebilir. Öğrenci problem ve çözümü kendisi bulur.
Grup çalışması; birlikte hareket etme davranışını geliştirmek içindir.

BU ÇALIŞMA BİR AALINTIDIR
 
C

cemo36

Misafir
Ziyaretçi
ya arkadaşlar ellerinize sağlık da burada öğretmen görüş ve önerileri yok ki
 
Üst