Sosyal Bilimler ve Sosyal Bilgiler Kavramları

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,558
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
Yazar Yrd.Doç.Dr. Cengiz DÖNMEZ

. Sosyal Bilimler Kavramı



İnsanlık tarihinin her safhasında, her anında bilgiye ihtiyaç duyulmuştur. Çünkü ilgiye olan ihtiyaç, insanın doğuştan getirdiği en Önemli özelliklerinden biridir. Dolayısıyla bilgi olmadan yaşamda süreklilik sağlanamaz. Aynı zamanda insanın, sürekli gelişen ve değişen bir dünyada ortaya çıkan her yeni bilgiyi edinmesi ve uygulaması mümkün değildir. Bu itibarla insan, edindiği bilgileri belirli bir metot çerçevesinde işlemek zorundadır. Bu zorunluluk ise bilim adı altında toplanır.



insanın, çeşitli etkileşimlerle oluşturduğu toplumsal ve doğal olmak üzere iki çevresi vardır. Bu sebeple temelde bilimi iki ana başlık altında toplamak mümkündür: insanın, doğa ve fiziki dünya ile olan ilişkisini inceleyen doğa bilimleri ile diğer insan ve insan grupları ile olan ilişkilerini inceleyen sosyal bilimler. Bu temel bilimlerin kendi içerisinde farklı ama az çok ilişkili alanları bulunmaktadır.





Sosyal Bilimler, insan tarafından üretilen gerçekle kanıtlamaya dayalı bağ kurma süreci ve bu sürecin sonunda elde edilen derin bilgiler olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla bu alan, insan tarafından meydana getirilen gerçekle uğraşmaktadır. Diğer bir tanıma göre Sosyal Bilimler, insanın insanla ve çevresiyle olan ilişkilerini inceleyen disiplinler topluluğudur.



Sosyal Bilimler, çok geniş anlamda, insanlar arası ilişkileri inceler ve genel olarak, toplumda insan davranışlarıyla İlgilenen disiplinleri içerir. Bu disiplinler için, "Davranış Bilimleri" ya da "Beşeri Bilimler" deyimleri de kullanılmaktadır.



Ayrıca, Sosyal Bilimler, bir topluluğun üyesi olarak fertlerin faaliyetlerini ele alan fikrî veya kültürel ilimlerdir. Sosyal Bilimler, insan ve toplumla ilgili bilimsel çalışmalar sonucu elde edilen bilginin heyet-i mecmuasıdır, şeklinde de tanımlanmaktadır. Bu tanımları daha da çoğaltmak mümkündür.



Bu anlamda, Sosyal Bilimler, bilimsel bir tutumla toplumların incelendiği disiplinlerdir ve ilgilendiği esas konu, gruplar içinde oluşan insan etkinliği, amacı ise, beşerî anlayışın gelişmesidir.



Geçmişten günümüze toplumsal hayatta insanın, diğer insanlarla, çevresiyle ve değişik kurum ve kuruluşlarla ilişkilerini inceleyen bir çok disiplin bulunmaktadır. Bu disiplinlerin hepsi ise Sosyal Bilimler şemsiyesi altında toplanmaktadır. Bu anlamda Sosyal Bilimler bir üst kimlik durumundadır.



Kişilerin ihtiyaçları ile toplumun beklentileri arasındaki dengeyi sağlamada insanlara gerekli bilgi, beceri ve tutumları kazandırma açısından Sosyal Bilimlere önemli sorumluluklar düşmektedir. Çağdaş anlayışa göre Sosyal Bilimler, bu sorumlulukları yerine getirmede çok yönlü, disiplinler arası bir yaklaşım izlemektedir. Kişilere belli bilgi edinme yollarını ve belli beceri kazandırma ile bunu toplumlar arası bir etkileşim ortamı içinde sürdürme amaçlarına öncelik vermektedir. Genel manada ifade ettiğimizde, insan tarafından meydana getirilen gerçekler ve toplumsal olgular Sosyal Bilimlerin alanıdır.



İnsan tarafından oluşturulan gerçekler, doğumdan ölüme, evlenmeden boşanmaya, savaştan barışa, devlet kurmadan yıkmaya kadar en basitinden en zora pek çok olguyu içerebilir.



"Sosyal Bilimler" denildiği vakit, fen, matematik, güzel sanatlar ve felsefe disiplinlerinin dışında yer alan ve insan ve insanın oluşturduğu olguları konu alan disiplinler akla gelmelidir. İnsanî veya beşerî bilimler veya davranış bilimleri olarak da sınıflandırılan bu disiplinleri, hukuk, tarih, coğrafya, psikoloji, sosyoloji, eğitim, antropoloji, ekonomi, siyasi bilimler, dil bilim, yönetim bilimleri, sağlık, nüfus (demografi) v.s. olarak sayabiliriz.



Birçok ülkede kullanılmakta olan "Sosyal Bilimler" kavramı ülkemizde de kullanılmaktadır. Ortaöğretim düzeyinde Sosyal Bilimler öğretimi, tarih, coğrafya, arkeoloji ve sosyoloji gibi ayrı ayrı dersler olarak gerçekleştirilmektedir.



1.2. Sosyal Bilgiler Kavramı



İnsanlar ve toplumlar sürekli bir değişim içerisinde yer almakta ve karmaşık sorular ve sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Bu sebeple, toplumlar ve insanlar için sosyal bilimlerin önemi çok büyüktür. Toplum içinde yaşayan bireylerin ihtiyaçlarıyla, toplumun beklentileri arasındaki dengeyi sağlamada, bireylere gerekli bilgi, beceri ve tutumları kazandırma açısından sosyal bilimlere önemli görevler düşmektedir. Sosyal Bilimlerin değişimi ve sürekliliği inceliyor olması, bireyi toplumsallaştırma amacı güden eğitimde, Sosyal Bilimlerin etkin bir yer kazanmasına yol açmış ve eğitimin, hem bir Sosyal Bilim dalı, hem de Sosyal Bilimlerin uygulama alanı durumuna gelmesi "Sosyal Bilgiler" kavramını meydana getirmiştir.



Sosyal Bilgiler, bütün çeşitlilikleriyle yeryüzüne bağlı olayları tanıtan, bunların oluş sebeplerini açıklayan, vatandaşlık hak ve ödevlerinin, sorumluluklarının neler olduğunu belirten, kısaca insan ve onun sosyal ve fiziki çevresiyle geçmişte, günümüzde ve gelecekteki etkileşimini ortaya koyan bilgilerdir.Sosyal Bilgiler, toplumsal gerçekle kanıtlamaya dayalı bağ kurma sureci ve bunun sonunda elde edilen derin bilgiler olarak tanımlanabilir. Toplumsal gerçek denildiğinde, toplumsal hayatı düzenleyen her türlü etkinlik akla gelebilir. insanın hayatında kullandığı ve zorunlu olan, onun daha kolay, rahat, mutluyaşamasını kendini gizli yetenekleri doğrultusunda geliştirip, gerçekleştirmesini sağlayan tüm toplumsal olgular ve ilişkiler bu" kavramın kapsamı içine girebilir. Bir bakıma tüm Sosyal Bilimler felsefe ve diğer etkinliklerin kesiştiği bir alan olarak düşünülebilir.Aşağıdaki şekil bu durumu daha net görmemizi sağlayacaktır. Gerçekte Sosyal Bilgiler, eğitim alanının yarattığı bir kavramdır. Bu disiplinler arası alan, Sosyal Bilimler alanındaki kavramsal ve bilimsel gelişmelerin eğitim süreci İçinde ele alınarak bireyin toplum içinde gelişmesini, yetiştirilmesini amaçlar. Sosyal Bilgiler; tarih, coğrafya, yurttaşlık bilgisi (vatandaşlık) gibi günümüzde ilköğretim programlarında yer alan, ancak gerçekte Sosyal Bilimler denilen sosyoloji, ekonomi, psikoloji, antropoloji v.b. gibi disiplinlerden seçilerek o yaşlardaki öğrencilerin düzeyine uygun, daha somut ve daha yakın özelliklere sahip duruma getirilen konuları içerir. Temel kültür öğelerini, bir çok alandaki çalışmalardan sağlanan bulgulardan, disiplinler arası bir yaklaşımla seçilip yoğrularak oluşturulmuş bilgileri içinde bütünleştiren, ilköğretim düzeyinde (bilişsel, duyumsal) ve çocuğun küresel algılama özelliğine uygun durumuna getirilmiş bir derstir.



Sosyal Bilgiler, Sosyal Bilimlerin bulgu ve ayrıştırmalarının (analizlerinin) bir toplumda yaşayan insanlar için gerekli olan temel ve ortak öğelerini kapsar.



Yukarıdaki tanımlardan da anlaşılacağı üzere Sosyal Bilgilere çeşitli sosyal bilim dallarından özet olarak seçilmiş, öğrencilerin seviyelerine göre sadeleştirilmiş konuları kapsayan ve ilköğretim bölümlerinde okutulan dersin adıdır, denilebilir.



2. SOSYAL BİLİMLER VE SOSYAL BİLGİLER ARASINDAKİ İLİŞKİ



Sosyal Bilimler ile Sosyal Bilgiler arasında kesin bir ayrım yapmak mümkün değilse de, eğitim ve Öğretim açısından her iki kavram farklı olarak ele alınmakta olup, amaç, metot ve içerik bakımından farklı özelliklere sahiptirler



Sosyal Bilimler konu alanlıdır ve bunlar arasında tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi yer almaktadır.



Sosyal Bilimler, insan davranışlarını çeşitli yönlerden, nesnel bir yaklaşımla inceleyen alanlardan oluşmaktadır. Buna bağlı olarak da, Sosyal Bilimlerin içeriği, kendi aralarında bağlantılı ve karmaşık bir çok sosyal İnsan yaşantılarından türetilmiştir.

Sosyal bilimlerle uğraşan ve sosyal ilişkileri, zaman ve mekan içinde inceleyen kişilere sosyal bilimci adı verilir. Sosyal bilimcilerin esas işi, toplumlarla ilgili yeni bilgi ve fikirler üretmektir. Bunun yanında, toplumda iyi vatandaşlar yetişebilmesi için, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki öğrencilere verilecek, bir dizi önemli bilgiyle de ilgilenirler.

Sosyal Bilgiler ise, gerçekte eğitim alanının yarattığı bir kavramdır. Bu disiplinler arası alan, Sosyal Bilimler alanındaki kuramsal ve bilimsel gelişmelerin eğitim süreci içinde ele alınarak, bireyin toplum içinde gelişmesini, yetiştirilmesini amaçlar. Sosyal Bilgiler, bu yüzden bir oku! öğretim programı olup, İlköğretim basamağında, sosyal davranış bilgilerine ağırlık veren bir ders durumundadır. Sosyal Bilgiler alanında çalışan kişiye de sosyal bilgiler eğitimcisi denilir.

Sosyal Bilgiler, konu ve temaların öğretilmesinde, Sosyal Bilimlerden daha çok kullanılır ve özellikle vatandaşlık eğitimine ağırlık vererek, ilköğretim çağında gerçekleştirilir. Sosyal Bilgiler kapsamında ağırlık, disiplinler arası ve bütünleştirilmiş bir eğitim programı yoluyla vatandaşlık kavramının geliştirilmesine verilmiştir. Sosyal Bilimler ise ayrı ayrı disiplinler olarak öğretilir ve öğretim, ortaöğretim (lise) ve üniversitelerde gerçekleştirilir.

Sosyal Bilimler, insan ilişkilerini İncelerken, Sosyal Bilgiler, bir okul eğitim programı olup, demokratik düzende vatandaşlık eğitimi programının bir bölümü olarak, insan ilişkileri konusu üzerinde durmaktadır. Bundan da anlaşılacağı gibi, Sosyal Bilgilerin temelini Sosyal Bilimler oluşturmaktadır. Program yönünden Sosyal Bilgiler kavramı İse, Sosyal Bilimlerden alınan muhtevaya dayanarak oluşturulan üniteleri ihtiva eden programı belirtmek için kullanılmaktadır. Kısacası, Sosyal Bilgiler, öğretim amacıyla Sosyal Bilimlerden seçilmiş ve basitleştirilerek düzenlenmiş konulardır.





3. SOSYAL BİLGİLER KAVRAMININ OLUŞUMU VE ÖĞRETİMİ



İnsanların doğaları, birbirleriyle ve manevî güçlerle olan ilişkileri, oluşturdukları ve içinde yaşadıkları toplum yapıları üzerinde zihinsel çalışma yapılabileceği düşüncesi, en az yazılı tarih kadar eskidir. Ayrıca kuşaktan kuşağa aktarılıp tarihin bir aşamasında /azıya geçirilmiş sözlü bilgelik de unutulmamalıdır. Şüphesiz bu bilgelik, büyük ölçüde, tanrı buyruğu ya da sonsuz bazı doğrulardan çıkan akılcı sonuçlar gibi sunulmuş olsa da, dünyanın şu ya da bu yöresinde, çok. uzun bir süreçte" yaşanmış insan deneyimlerinin zenginliğinden seçilerek türetilmiş bir sonuçtur, Bugün Sosyal Bilimler dediğimiz şey bu bilgeliğin mirasçısıdır. 20. yüzyılın başlarında, sosyal yaşantıların giderek karmaşıklaşması, toplumsal değişmelerin ve çatışmaların artması, eğitimin, sosyal hayatın süreklilik arz eden yönlerini anlamlı bir biçimde, değişime açık yönlerini de tutarlı bir biçimde sergileyebileceği nitelikte olmasını gerektirmiştir. Bu sebeple eğitimde "millî ve ahlaki" değerlerle öncelikler çerçevesinde, tarih ve coğrafya gibi dersler konmuş, zamanla ortak alanlar ve sosyal etmenlerin etkileşimini içeren konulara programlarda yer verilmiştir. Bu durumun, "Sosyal Bilgiler" adı verilen konu alanının doğuş gerekçesi ve eğitimin bahsedilen toplumsal yönünün, yani "Sosyal Bilgiler"in çıkış sebebi olarak açıklanması mümkündür.

Sosyal bilgiler kavramı ilk kez Amerika Birleşik Devletlerinde, 1892 yılında toplanan Millî Eğitim Konseyi tarafından ele alınmıştır. Bu konsey milli toplum anlayışını oluşturmak üzere Sosyal Bilgiler dersini düzenlemiştir. Sosyal Bilgiler dersinin programı; tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi derslerinden oluşturulmuş ve toplumun gereksinimlerine göre içerik yeniden yapılandırılmıştır.

Bu kavramın kabulü ise ilk kez yine A.B.D.'de 1916 yılında Milli Eğitim Derneği'nin "Orta Dereceli Okulu Teşkilatlandırma Komisyonu Sosyal Bilgiler Komitesi" tarafından gerçekleştirilmiştir. Komite bu kavramı; "konusu doğrudan insan toplumunun teşkilatına ve gelişmesine toplumsal birliklerin bir parçası olması dolayısıyla insana dair bilgiler, sosyal bilgilerdir" şeklinde tanımlamıştır.

Sosyal Bilgiler eğitiminin ne zaman ve nerede başladığı da kesin olarak; bilinmemektedir. Yalnız, insanoğlu varolduğu andan itibaren, hem fen, hem de, Sosyal Bilimler eğitimi başlamıştır denilebilir. Çünkü insan, doğal ve toplumsal bir ortamda doğar, büyür, gelişir, yaşlanır ve ölür. Bu süreç içinde ona en azından yiyecek bulmak yemek, içmek, giyinmek, kendini savunmak gibi etkinliklerle ilgili bilgi, beceri ve duygular kazandırılır. Eğer bu olmazsa kişi hayatını sürdüremez. Tüm bu etkinlikler doğada ve bir toplum içinde olmaktadır. İnsan yaşamak için hem doğanın, hem de toplumun bazı ilkelerini öğrenmek zorundadır. Durum böyle ele alınınca, " Sos>a Bilimler insanoğlunun yaşamı kadar eskidir" tezi ileri sürülebilir. Sosyal Bilgiler de, Sosyal Bilimlerin yalınlaşmış hali olduğuna göre, onun da, insanoğlu tarafından, bir ders olarak yapılandırılmamış olsa bile, yine insanlık kadar eski olduğu ifade edilebilir.

Günümüzde "değişmenin bilimi" şeklinde tanımlanan Sosyal Bilgiler, içeriğinde birçok disiplini kapsar. Bu disiplinler, insan ve toplumun gelişimine paralel olara. onların çeşitli boyularını yansıtan alanlardır. Bu alanlar; tarih, coğrafya, antropoloji sosyoloji, ekonomi, yönetim bilimleri, psikoloji, siyasal bilimler, kent planlaması, hukuk vb. olarak sıralanabilir.

Sosyal Bilgiler, okul programlarında, Sosyal Bilimlerin yöntemlerini, içeriğini ve bulgularını, oldukça basit bir düzeyde ele almakta ve bireyin, toplumda yaşayış ve davranışlarını, temel gereksinimlerini ve bunları gidermek için yaptıkları ile oluşturulan kuruluşları ve değerleri işlemektedir.





4. SOSYAL BİLGİLER EĞİTİMİNE YÖNELİK BAŞLICA YAKLAŞIMLAR



Sosyal bilgilerin anlam ve amaçlarına açıklık getirmeye çalışan "yeni sosyal bilgiler üzerindeki ilgi giderek azalmaktadır. Konuyla ilgili olarak, 1970 yılında James Barth ve Samuel Shermis tarafından yayınlanmış olan, "Sosyal bilgilerin tanımlanması: Üç gelenek üzerine bir araştırma" adlı makale büyük önem taşımaktadır. 1977 yılında ise bu konu üzerine Robert Barr tarafından bir kitap yazılarak yayınlanmıştır. Sosyal bilgilerin tanımlanması görevi, eşine az rastlanacak şekilde kanıtlanmıştır. Ancak bu konuyu ele alan çok sayıda makale, kitap ve bildiri yayınlanmasına rağmen, bilim adamları arasındaki fikir ayrılıkları devam etmektedir.

Sosyal bilgiler eğitimcilerinin büyük bir kısmı, sosyal bilgilerin öncelikli hedefinin vatandaşlık eğitimi olduğunu kabul ettikleri halde, bunu açıklamaya çalışırken ve hedefleri uygulamaya koyarken farklı gruplara ayrılabilmektedir. Irvİng Morrissett ve John Haas (1982)'in sosyal bilgiler eğitimcilerinin farklı gruplara ayrılmasına neden olan sorunlar ve genel fikir birliği sağlanan konular üzerine yaptıkları yorum dikkat çekicidir:

"Kuşkusuz hedeflerin en yaygın genel sınıflandırılması bilgi, beceriler, tutumlar ya da değerler ve katılım şeklinde bölünmesiyle elde edilmektedir. Farklı biçimlerde düzenlenen bilgi, özellikle de güncel bilgi genellikle sosyal bilgilerin ana unsuru olarak değerlendirilmektedir. Fakat, bu bilginin İçeriğinin ne olması gerektiğiyle ilgili pek çok farklı görüş ortaya çıkmaktadır. Beceriler ya da yetenekler uzun zamandan beri bilgiye eşlik etmektedir. Değerler ya da tutumlar temel bireysel ve toplumsal değerlere yönelik tam vatanseverlik ve kontrol edilmesi kolay sınıf davranışlarına kadar değişen, farklı zamanlarda oldukça farklı şeyleri açıklamaktadır. Katılım, yeni katılanların oranını verir. Katılım, hem sınıf içi aktiviteleri hem de sınıf dışındaki toplumsal eylemleri içeren farklı anlamlara da gelebilmektedir."

Başlıca farklılıkları gidermeye yönelik girişimleri ile dikkatleri üzerlerine çeken Barr, Barth ve Shermis (1977) sosyal bilgiler öğretimine rehberlik eden üç temel yaklaşım ya da geleneği şöyle tanımlamışlardır: (1) vatandaşlık aktarımı olarak sosyal bilgiler, (2) sosyal bilim olarak sosyal bilgiler ve (3) yansıtıcı problem çözme olarak sosyal bilgiler. Bu yaklaşımların her birinde sosyal bilgilere vatandaşlık eğitimi olarak vurgu yapılırken ve benzer içeriklere (bilgi, beceriler, değerler) sahip olduklarını vurgulanırken, araştırmacıların vatandaşlığa en etkili hazırlamanın nasıl gerçekleştirilebileceği konusundaki fikirleri farklılaşmaktadır.



4.1. Vatandaşlık Aktarımı Olarak Sosyal Bilgiler



Vatandaşlık aktarımı A.B.D, okullarında verilen sosyal bilgiler derslerinde ele alınan en eski ve en yaygın yaklaşımdır. Bu kavramın kökeni koloniler dönemine kadar gitmektedir. " 'yaşama hakkı' ilkelerinin algılanmasını ifade etme" olarak Pierce'nin koloniyal eğitim tanımlaması vatandaşlık aktarımına uygun bir şekilde uygulanmıştır. Barr, Barth ve Shermis (1977) bu yaklaşımı aşağıdaki şekilde açıklamıştır:

"Öğretmenler, kendi toplumlarıyla ilgili bir dizi varsayım, inanç ve beklentilerle derse başlarlar. Önemli felsefi hedefleri bilirler; insanların diğer insanlara nasıl davranması gerektiğini, istenen davranışların nasıl düşünüleceğini ve kültürün neleri ödüllendirip neleri cezalandırdığını bilirler; son olarak en İyi sosyal katılım biçimini kazanabilmek için kültürün nasıl değerlendirileceğini bilirler."

Vatandaşlık aktarımı yaklaşımı geçmişteki bilgi ve bilgilerin öğrenilmesi üzerine vurgu yapar. Vatandaşlık aktarımı temel toplumsal kuruluşlar, değerler, inançlar ve yönelimlere yönelik garantileri aşılayarak mevcut statükoyu korumaya çalışır. Barr, Sarth ve Shermis <1977)'in ifadeleri ile "Nakledicinin amacı, inanç ve güvenleri tekrarlayarak tam olarak öğrencilerin kafasına yerleştirmektir. Amaç, kültürel mirası garanti edebilecek, gelecek nesillere taşıyabilecek vatandaşlar yetiştirmektir."



4.2. Sosyal Bilim Olarak Sosyal Bilgiler



Diğerlerinin aksine bir sosyal bilim yaklaşımı olarak sosyal bilgiler, etkili Vatandaşlığa en iyi hazırlayan sosyal bilim disiplinlerinden bilgi, beceri ve değerleri elde etme varsayımına dayanır. Bu yaklaşım, öğrencilerin sosyal bilim disiplinlerinin yapısını İğrenmelerinin önemini vurgular. Bu disiplinlerin anahtar kavramları, genellemeleri ve teorileri ile sosyal bilimcilerin bilgiyi ortaya çıkarmaları ve onaylamaları süreçlerini belirleyen ve şekillendiren farklı disiplinlerde görev yapan sosyal bilimciler tarafından tanımlanmıştır. Bu tip çalışmalarla meşgul olan öğrencilerin kendi kompleks ve şaşırtıcı dünyalarının etkili bir şekilde üstesinden gelebilecekleri temel bilgi, beceri ve değerlere sahip olmaları gerektiği öne sürülmektedir.



4.3. Yansıtıcı Problem Çözme Olarak Sosyal Bilgiler



Uygunluk ve statükonun vurgulanmasına zıt olarak, yansıtıcı problem çözme üzerine yapılan vurgu, öğrencilere sağlıklı bir şüphecilik kazandırmak ve egemen olan inanç, değer, politika ve uygulamaları incelemektir.



4.4. Üç Yaklaşımın Kıyaslanması



Barr, Barth ve Shermis (1977) yaptıkları araştırmada amaç, yöntem ve içerik ile ilgili olarak sosyal bilgiler eğitimine yönelik bu üç yaklaşımın bir özetini çıkarmışlardır, Temelde, bu üç yaklaşım aşağıdaki şekilde karekterize edilebilir: "yaşama hakkı ilkeleri" eğitimi yaklaşıma dayanan vatandaşlık aktarımı, önceden belirlenmiş bir vatandaşlık kavramı ile uyumlu belli bilgi, değer, inanç ve tutumların Öğrencilere nasıl aşılanacağını ele alır. Sosyal bilim yaklaşımı, etkili vatandaşlık için bir temel olarak ifade edilen çeşitli sosyal bilimlerin bilgi ve metodoloji (ürün ve süreçler) yönelimi açısından daha akademiktir. Yansıtıcı problem çözme yaklaşımı, problem çözme ve karar verme ile ilgili süreçler üzerine öncelikli vurgu yapar. Burada bu becerilerin doğru olduğu varsayımı, Öğrencilere bireysel ve vatandaşlık rolünü etkili bir şekilde yerine getirmelerini sağlar.



Barr, Barth ve Shermis çatısı, sosyal bilgiler İle ilgili düşünmek için kullanışlı bîr yol sağlar. Dale Brubaker, Lavrence Simon ve Jon Williams (1977) sosyal bilgiler için temel yaklaşımlar olarak üç yerine beş yaklaşım önermiştir. Bu beş yaklaşımdan üçü Barr, Barth ve Shermis'İn tanımlamış oldukları yaklaşımlarla benzerlik göstermektedir. Diğer ikisi "öğrenci merkezli gelenekte sosyal bilgiler" ve "Sosyo-politik ilişkiler açısından sosyal bilgiler" şeklinde tanımlanmıştır. Brubaker, Simon ve Williams öğrenci merkezli geleneği Çocuğu bir bütün olarak geliştirme olarak algılamışlardır. Fakat çocuğun bilişsel yönüne yeterince eğilmemişlerdir. Bu yaklaşımda çocuğun sosyal ve duygusal ilgi ve ihtiyaçlarına büyük dikkat çekilmiştir, "bilgi", ..... çocuğun ilgi ve ihtiyaçlarını karşılayabildiği oranda araçsal ve ikinci derece önem taşır. Öğrencilerin kendi kavramları, kişilikleri, sosyal davranışları, becerileri ve fiziksel görünüşleri öncelikli öneme sahiptir. Brubaker, Simon ve Williams öğrencilerin şu anda vatandaş oldukları fikrinden yola çıkarak sosyo-politik katılım yaklaşımını tanımlamıştır. Bir sosyal bilgiler programının odak noktası, bu rolü öğrencilerin etkili bir şekilde kullanabilmelerini sağlamak olmalıdır. Böylece, amaç Öğrencilerin yakın çevre (sınıf, okul ve içinde yaşadıkları toplum) içerisinde aktif vatandaşlar olabilmeyi öğrenmeleridir. Bu yaklaşım, sınıf ile toplum arasındaki ilişkinin ve her ikisine de aktif katılımın önemini ifade eder. Bilgi kazanımı daha yararlı bir işleve sahiptir. Bilgi sadece güncel konular, durumlar ve tartışmalar ile ilişkili olduğu sürece önemlidir, değerlerin açıklığa kavuşturulması, yansıtıcı düşünme ve karmaşık problemlerin çözümü yüksek önceliğe sahiptir.



4.5. Farklı Yaklaşımların Değerlendirilmesi



Burada tanımlanan yaklaşımlar, başlıca sosyal bilgiler yönelimlerinden bazılarını göstermektedir. Bu yaklaşımlar, mevcut farklılıkların etkisini de göstermektedir. Bu farklılıklar en iyi gerekçe bakımından, sosyal bilgiler için temel varsayımlar ve nedenler algılanabilir. Stanley (1985) 1976-1983 yılları arasında yaptığı çalışmaların sonucunda şu bulgulara ulaşmıştır:



"Modeldeki (üç gelenek) ciddi zayıflıkları gösteren bir çeyrek asırlık tartışmalara rağmen, model alanındaki literatür genişlemeyi sürdürmektedir. Fakat, üç gelenek modelinin temel görüş gerekçelerinin pek çoğunu yeterince kapsamadığını ortaya koyan bazı güçlü nedenler vardır. Barr, Barth ve Shermis (1977)'ini yaptığı çalışma alanının genel analizine önemli katkıda bulunmuştur. fakat ortaya çıkan problemlere çözüm getirememiştir. Bu yüzden sosyal bilgilerin doğru, güvenilir tanımı İle onların yaptıkları analizi karıştırmak ciddi bir yanılgıdır,"



Barr, Barth, Shermis ve Brubaker, Simon, Williams tarafından yapılan ayrımlar tanımlayıcı olmamalarına rağmen, çok zor kanıtlanmış vatandaşlık eğitimi ve sosyal bilgilerin içerik ve özelliklerini tanımlamaya yönelik bazı önerilerde bulunmuşlardır. Daha önemlisi bu ayrımlar, size sosyal bilgiler için kendi gerekçenizin özelliklerini düşünerek yararlı bir bakış açısı kazandırmalıdır.





5. SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİ İÇİN BİR GEREKÇE GELİŞTİRİLMESİ



Farklı yaklaşımlara sahip olduğu düşünüldüğünde; Bir öğretmen sosyal bilgiler dersi öğretirken kendisine kılavuz olarak aldığı yaklaşım ya da yaklaşımları nasıl seçer? Seçim alanının genişliğinden haberdar olmak, ilk adımdır. En sonunda,



5.1. Gerekçe Geliştirmenin Özelliği



Sosyal bilgilerde ne öğretileceği ve içeriğin nasıl Öğretileceği kararının belirlenmesi, belli bir içeriğin niçin öğretildiği ya da niçin belli bir yaklaşımın kullanıldığı konusundan farklıdır. "Ne?" ve "Nasıl?" soruları, Önceden belirlenmiş olan hedef ve amaçları en iyi şekilde gerçekleştirilmesini sağlayacak içerik ve metodolojilerle ilgili kararları kapsar. Buna karşın, "Niçin?" sorulan kendi hedef ve amaçlarıyla ilgili karalar

vermelerini gerektirir. "Niçin?" soruları bir gerekçe formülasyonunu kapsamına alır. Yani, belli hedefler takımı ve seçilen amaçlardan oluşan bir gerekçedir.

James Shaver (1977) gerekçe oluşturmakla uğraşan öğretmenlerin gereksinimlerini ve sosyal bilgiler öğretimi için gerekçe oluşturmanın önemini açıklamıştır. Araştırmacı gerekçe oluşturmayı tanımlarken:

"Bir birey referans alınarak, onun inançlarını İnceleme ve açıklığa kavuşturma sürecidir. Bireyin inançları çerçevesinde dünya bugüne kadar nasıldı, şu anda nasıldır, gelecekte nasıl olacaktır ve nasıl olmalıdır? Sorularına yanıt aranır. Bir öğretmenin tutumları, bireyin davranışlarını kasıtlı olarak ya da kasıtlı olmadan etkiler."

Shaver, gerekçe oluşturmayı kendi kendine eğitime benzer bir süreç olarak düşünmektedir. O, devam eden, hayat boyu süren bir süreç olup, zor ve karmaşıktır. Fakat, özellikle vatandaşlık eğitimi söz konusu olduğunda oldukça önemlidir.



5.2.Gerekçe Geliştirme Süreci

Bir sosyal bilgiler programı için kapsamlı bir gerekçe geliştirme ihtiyaç ve önemini ifade eden Newmann (1977) bazı noktalara işaret etmiştir:

"Sınırlı kaynaklara sahip olduğumuzu anlamak zorundayız, her şeyi yapmama mümkün değildir ve bu yüzden farklı amaçlara yönelik göreceli öncelikler belirlemeliyiz. istekli olmalıyız. Fakat yine de, diğerlerinin aksine bazı hedeflere verilen öncelik az olur, hatta bu hedeflere hiç değinilmeyebilir."



Sosyal bilgiler için kapsamlı bir gerekçe, yedi temel alandaki kararları içermelidir

1. Programın içerik ve hedeflerinin açıklanması (uygun bulunan değerler),

2. Öğrenmenin doğası ile ilgili inançların açıklanması ve öğrenmeye rehberim. edecek belli öğrenme teorilerinin tanımlanması,

3. Programda ele alınan topluluk ya da toplumların tanımlanması (ilkel topluluklar yerel topluluklar mı, ülke mi yoksa millet midir? Türkiye Cumhuriyeti sınırlar içerisinde yaşayan bütün insanlar eşit haklara sahiplerini?

4. Sosyal bilgiler programı ve okulun diğer hedefleri arasındaki ilişkin*" tanımlanması,

5. Vatandaşlık eğitiminde okulun rolünün büyüklüğünün değerlendirilmesi ve okulun rolü ile diğer sosyal kuruluşlar arasındaki ilişkilerin değerlendirilmesi. (Bazı eğitsel görevler aile, işyeri, arkadaş ortamı tarafından en iyi şekilde yerine getirilmekte midir?

6. Sosyal bilgiler programında neler öğretildiği ile Öğrencilerin büyük oranda okullarda ve okul dışı ortamlarda hangi yaşantıları kazanma olasılıkları bulunduğu arasındaki uyumun değerlendirilmesi

7. İnsan farklılıkları ve doğasını anlatan programın yayılma alanı ve ona cevap niteliği taşıyan öğelerin değerlendirilmesi

Bir sosyal bilgiler programı için kapsamlı bir gerekçe geliştirme çok sayıda insanın katılımını ve çok çeşitli kaynak materyallerin kullanımını gerektirir. Fakat, gerekçe geliştirme aynı zamanda bir bireysel süreçtir. Her sınıf öğretmeni çabalarına uygun olarak kendilerine kılavuzluk etmesi İçin gerekçe geliştirmeyle meşgul olma ihtiyacı duyar. Sorarak ve cevaplandırarak, "Niçin?" soruları öğretmenlerin ne öğreteceklerine ve nasıl öğreteceklerine yönelik bir çerçeve, plan oluşturmalarını sağlar.



5.3. Gerekçe Geliştirmenin Önemi

Gerekçe geliştirme kompleks ve zaman alıcı bir süreç olduğu halde, Öğretmenler niçin gerekçe geliştirme çalışması yapmak zorundadır? Newmann (1977) bu soruya uygun bir yanıt bulmuştur: Öğretmenler gerekçe geliştirmelidir, qünkü gerekçe oluşturmak hem bir uzmanlık işidir hem de öğretmenliğe yönelik ahlaki bir sorumluluktur.

Shaver (1977), Öğretmenler tarafından gerekçe geliştirilmesinin önemli yararlan olduğunu ifade ederek, gerekliliğini destekleyen bir çok farklı neden göstermiştir.





6. SOSYAL BİLGİLERİN TÜRKİYE'DEKİ GELİŞİMİ



ABD'de 1892 yılında toplanan Ulusal Eğitim Konseyi ulusal toplum anlayışını oluşturmak üzere sosyal bilgiler dersini düzenlemiştir. Sosyal bilgiler dersinin içeriği tarih coğrafya ve vatandaşlık bilgisi derslerinden oluşturulmuş ve toplumun gereksinimlerine göre içerik yeniden yapılandırılmıştır. Bu anlayış 1960 yıllarına dek sürmüş, fakat bu yıldan itibaren dünyada, toplumsal ve siyasal yaşamda, bilim ve teknikteki gelişme, Öğrenme-Öğretme anlayışındaki yenilikler ve yaklaşımlar, sosyal bilgiler dersinin hem hedef ve davranışlarını hem de içeriğini yeniden' oluşturmayı gündeme getirmiştir.



ABD'de başlatılan Sosyal Bilgiler alanındaki gelişmeler diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de etkili olmuştur. Türkiye'de Cumhuriyet döneminden itibaren ilkokullarla ilgili çeşitli düzenlemelere gidilmiştir. 1926 programında ilk mektebin başlıca maksadı genç nesli muhitine faal bir halde intibak ettirmek suretiyle iyi vatandaşlar yetiştirmektir" ilkesi temel alınmış; tarih, coğrafya ve yurt bilgisi derslerine her biri ikişer saatten haftada altı saat olmak üzere 4. ve 5. sınıflarda yer verilmiştir. 1962 program taslağında ilkokulun amacı "kişisel, insanlık münasebeti, ekonomik ve toplumsal hayat" bakımlarından belirlenmiş, tarih, coğrafya ve yurt bilgisi derslerinin yerine toptum ve ülke incelemeleri dersi konulmuş; ders saatleri dördüncü sınıfta 6, beşinci sınıfta 5 saat olarak saptanmıştır 1968 programında ise, dersin adı sosyal bilgiler olarak tekrar değiştirilmiş , dördüncü ve beşinci sınıflarda beş saat olarak okutulmuştur. 1924, 1927, 193o, 1931, 1938, 1949, 1967 programlarında tarih, coğrafya dersleri aynı adla okutulmuş, 1968-1969 öğretim yılında ise tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi dersleri sosyal bilgiler dersi adı altında okutulmaya başlanmıştır.



Görüldüğü gibi sosyal bilgiler dersi, okullarımızda pek eski olmayan bir derstir. 1968-1969 öğretim yılında bütün ilkokullara, 1970-1971 öğretim yılında da deneme niteliğinde orta okullara resmen girmiştir. Bu ilk zamanlarda dersin niteliğinin tam olarak kavranamadığı durumlar olmuş ve değişik anlayışlar oluşmuştur. Sosyal bilgiler dersi okullarımızda okutulmaya başlandığı zamanlarda dersin niteliği hakkında bazı yanlış anlayışlar ortaya çıkmıştır. Bunlar;



1. Sosyal Bilgiler vatandaşlık bilgileridir.

2. İnsan topluluklarının organizasyonuna ait bilgilerdir.

3. Sosyal bilgiler, tarih, coğrafya ve vatandaşlık bilgilerinin oluşumuyla meydana getirilen bir derstir ki bu en yaygın olarak kabul edilen görüştür.



Sosyal bilgiler kavramının yanlış anlaşılmasının doğal bir sonucu olarak, sosyal bilgiler programları da tatmin edici değildir. Çünkü bu programlar tarih, coğrafya ve vatandaşlık bilgisi konularının birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Bunun nedenlerinden biri ülkemizde sosyal bilgiler alanında uzman elemanların bulunmaması olabilir.

Türkiye'de sosyal bilgiler programı, temelde etkin ve üretken vatandaşlar yetiştirmeyi amaçlar. Bu amaçları gerçekleştirmede şu anda ülkemizdeki sosyal bilgiler vatandaşlık eğitiminde hakim olan üç ayrı yaklaşım tarzı bulunmaktadır; hayat bilgisi 1-3. sınıflar, sosyal bilgiler 4-5. sınıflar, milli bilgiler 6-7. sınıflar, vatandaşlık ve insan hakları Türkiye Cumhuriyeti tarihi ile devrimler ve Atatürk ilkeleri 8. sınıfta okutulan derslerdir. Türk eğitim sisteminde sosyal bilgiler öğretiminin amaçları , köklü geleneğimiz ve eğitim sistemimizin dayandığı teorilerle, ilkeler doğrultusunda belirlenmiştir. Milli Eğitim Kanunu, ilköğretim birinci ve ikinci basamağındaki sosyal bilgiler dersinin amaçlarıyla açıklamaları ve orta öğretim kurumlarındaki tarih, coğrafya ve felsefe grubu derslerinin programlan incelendîğinde, değişen, toplum içinde insanın gelişimi ve yurttaşlık eğitimi gibi temel boyutları açılarak ele alındığı ve vurgulandığı görülmektedir. Sonuç olacak sosyal bilgiler dersi ülkemizde 1968 yılından itibaren programlarda yerini almış ve bu dersi okutmakla Milli Eğitimimiz iyi vatandaşlar yetiştirmeyi amaç edinmiştir diyebiliriz.





7. SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİYLE AMAÇLANAN HUSUSLAR



Hızla değişen ve gelişen dünyamız, her geçen gün beraberinde karmaşık sorunları ve buna bağlı olarak da çeşitli ihtiyaçları beraberinde getirmektedir. Her bilim dalında olduğu gibi, Sosyal Bilimlere de bireylerin ihtiyaçları ile toplumun beklentileri arasındaki dengeyi sağlamada, insanlara gerekli bilgi, beceri ve tutumları kazandırma konusunda büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu anlamda Sosyal Bilgiler, bu sorumlulukları yerine getirme konusunda disiplinler arası ve çok yönlü bir yaklaşım izleyerek, kişilere bilgi edinme yollarını ve belli becerileri kazandırma amaçlarına öncelik vermektedir.



Sosyal Bilgiler, insan topluluklarının içinde yaşadıkları dünya ve halk hakkındaki anlayışlarını genişletmek maksadıyla sosyal görüşlerin oluşmasını talep eder. Eğitimin başlıca hedeflerinden biri sosyal etki ve iyi bir vatandaş yetiştirmektir. Dolayısıyla amacı da demokratik yaşayışın değerini anlayabilmeleri için öğrencilerin zihinlerini ve karakterlerini kuvvetlendirmek olacaktır. İlmî ve teknik yetenek değerli olabilir, fakat sosyal bilgi çok daha önemlidir. İnsan ve topluma verilen önem artmıştır. Sosyal Bilgilerin gayesi vatandaşlığı güçlendirmek ve ferdin kendisine, ailesine ve devlete karşı olan sorumluluğunu daha kuvvetli hissettirmektir.



Sosyal Bilgiler öğretiminin amaçları, köklü geleneğimiz ve eğitim sistemimizin dayandığı yasal temellerle, ilkeler doğrultusunda belirlenmiştir. Milli Eğitim Kanunu, ilköğretim basamağındaki Sosyal Bilgiler dersinin amaçlarıyla açıklamaları ve ortaöğretim kurumlarındaki tarih, coğrafya ve felsefe grubu derslerinin programları incelendiğinde değişen toplumda insanın gelişimi ve yurttaşlık eğitimi gibi temel hususların açılarak ele alındığı ve vurgulandığı görülmektedir.



Bu temel hususları şöyle sıralayabiliriz:

Kişilik gelişimi

İnsanların birbiriyle ilişkileri

Ekonomik verimlilik

Yurttaşlık görevleri ve sorumlulukları

Değişim ve hayatla başa çıkma

Dünyayı, yurdu ve çevreyi tanımak için bilgi birikiminden yararlanma



Yukarıda yer alan hususlar incelendiğinde, Sosyal Bilgiler dersinin öğrenciyi toplumsal yaşama hazırlamayı amaçladığı ve Soysal Bilgiler alanındaki hemen hemen tüm disiplinler ile ilişkili olduğu kolayca görülmektedir. Amaçlar çok genel olarak ifade edilmekle birlikte, Sosyal Bilgiler alanında kazanılması gereken önemli bilgi ve becerilere işaret etmektedir.





KAYNAKÇA


BARTH, James L. ve A. Demirtaş. (1997). İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretimi. YÖK, Dünya Bankası Milli Eğitim Geliştirme Projesi. Ankara



ÇAKIROĞLU, O. (1987). Cumhuriyet Döneminden Bu Yana Sosyal Bilgiler Öğretmeni Yetiştirmenin Dünü, Bu Günü, Yarını. Gazi Üniversitesi Öğretmen Yetiştiren Yükseköğretim Kurumlarının Dünü-Bugünü-Geleceği Sempozyumu. Ankara



ERDEN, Münire (1996). Sosyal Bilgiler Öğretimi. Ankara: Alkım.



GULBENKAİN KOMİSYONU. (1996). Sosyal Bilimleri Açın. (Çev: Şirin Tekeli). İstanbul: Metis Yayınları



GÜNDEN, Suat (1995). Sosyal Bilgiler Öğretimine Genel Bir Bakış. İlköğretim Okullarında Sosyal Bilgiler Öğretimi ve Sorunları, Ankara: TED Yayınları.



KISAKÜREK, M. Ali (1997). Sosyal Bilgiler Öğretimi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi AçıkÖğretim Fakültesi.



KÖSTÜKLÜ, Nuri. (1999). Sosyal Bilimler ve Tarih Öğretimi. Konya: Günay Ofset.



MOFFATT, Maurice. (1957). Sosyal Bilgiler Öğretimi. (Çev: Nesrin Oran). İstanbul: Maarif Basımevi.



Naylor, D. T & Rİchard Diem (1987). Elementary and Middle School Social Studies. New York: Random House. Pp. 34-42.--



ÖZÇEÜK, İsmail (1996). Tarih Öğretimi Yöntem ve Teknikler. Ankara: Gazi Büro Yayınları.



ÖZOĞLU, S. Çetin (1987). Ortaöğretim Kurumlarında Sosyal Bilgiler Öğretimi ve Sorunları. Ankara: TED Yayınları



PAYKOÇ, Fersun (1991). Tarih Öğretimi. Eskişehir: A.Ü. Açık Öğretim Fakültesi Yayınlan.



................................(1995). Sosyal Bilgiler Eğitiminde Çağdaş Yaklaşımlar. İlköğretim Okullarında Sosyal Bilgiler Öğretimi ve Sorunları. Ankara: TED Yayınları.



SAFRAN, Mustafa (1993). Ortaöğretim Kurumlarında Tarih Öğretiminin Yapı ve Sorunlarına İlişkin Bir Araştırma. Ankara: Yayınlanmamış Araştırma.



SÖNMEZ, Veysel. (1998); Sosyal Bilgiler Öğretimi ve Öğretmen Kılavuzu. İstanbul: MEB Yayınları.



SÖZER, Ersan (1998). Kuramdan Uygulamaya Sosyal Bilimlerin Öğretimi. Eskişehir. Anadolu Üniversitesi Yayınları
 

serdar18

Çalışkan Üye
Üye
Katılım
5 Mar 2007
Mesajlar
293
Puanları
48
Yaş
123
Konum
ANKARA
Sosyal Bilimler ve Sosyal Bilgiler Kavramları

:-[ :-X
 

peri_berfin

Yeni Üye
Üye
Katılım
16 Nis 2009
Mesajlar
2
Puanları
1
Yaş
124
Konum
ankara
Sosyal Bilimler Ve Sosyal Bilgiler Kavramları

meraba arkadaşlar.. bu konu hakkında bir yardım istiyorum.. Yukarıda makalesi bulunan hocamız bizim dersimize giriyor ::)ve SOSYAL BİLGİLER KAVRAMININ OLUŞUMU VE ÖĞRETİMİ konusu benim konum.. elinizde bu konuyla ilgili kaynak var mı? acele cevap, son 1 haftam kaldı sunuma..
 

ferkem

Aktif Üye
Üye
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
82
Puanları
53
Yaş
123
Konum
Kalkan
Sosyal Bilimler ve Sosyal Bilgiler Kavramları

hocamız bu kaynakçaları dahi ezberletti bize sağolsun...
 
Üst