SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLERİNİN MESLEKÎ GELİŞİM VE YETERLİKLER

Tarih Öğretmeni

Üye
Üye
Katılım
20 Ocak 2007
Mesajlar
6
Puanları
3
Konum
Yeryüzü
SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLERİNİN MESLEKÎ GELİŞİM VE YETERLİKLERİ

İsmail GÜVEN
Yard. Doç. Dr. Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi
İlköğretim Bölümü Sosyal Bilgiler Eğitimi ABD Öğretim Üyesi



Eğitimin niteliğini geliştirmek için gerekli olan en temel ögelerden biri de öğretmen yeterliklerinin artırılması ve meslekî gelişimlerinin sağlanmasıdır. Eğitim politikası üzerinde çalışanlar, okulların niteliğinin o okullarda çalışan öğretmenlerin niteliğiyle ilişkili olduğunu kabul etmektedirler. Ancak, öğretmenlerin eğitim aldıkları kurumların niteliği, amaçları ve uygulamaları farklı olduğu için, öğretmenlerden beklenen yeterlikleri her zaman aynı ölçülerde bulmamız mümkün değildir. Öğretmen yetiştiren kurumlar öğretmen yeterliklerini çoğunlukla sınıf içi süreçlere indirgemektedir. Oysa sınıf içi süreçlerin yanısıra, öğretmen adaylarının tutum, düşünce ve beklentilerinin biçimlendirilmesi de önemli bir sorundur. Geleceğin öğretmenleri, gitgide artan ve karmaşıklaşan bir dünyada toplumun eğitim ihtiyaçlarını karşılamak durumunda kalacak ve kendi alanındaki gelişmelere ayak uydurmakta zorlanacaktır. Dolayısıyla öğretmen yetiştiren kurumların, ortaya çıkan yeni standartları ve yasal zorunlulukları yakından takip etmeleri gerekmektedir.

Öğretmen yeterlikleri ve meslekî gelişimi etkileyen iki önemli etkenin göz önünde bulundurulması gerekir: (1) Öğretmeni meslekî açıdan geliştiren ve motive eden ögeler, (2) Öğretmen yeterlik alanlarının uygulamada yer bulması (Guskey: 2002). Öğretmen yetiştiren kurumlar hizmet öncesinde belgelere ve sınavlara yönelmekte, öğretmenler ise çoğunlukla bu belgeleri bir okulda öğretmenlik yapabilmek için tamamlanması gereken belgeler olarak kabul etmektedirler. Öğretmen yetiştirme anlayışında, öğretmenden beklenen yeterlikleri öğretmenin karşılayıp karşılamadığının yerine hangi sınavdan kaç puan aldıkları sorgulanmaktadır. Hizmete başladıktan sonra ise, Türk eğitim sisteminin olumsuz yönleri (kalabalık sınıflar, yetersiz donanım vb.) öğretmenlerin meslekî açıdan gelişmelerini engellemektedir.

Sosyal Bilgilerin alt alanlarının fazla gelişmesi ve değişmesi bu gereksinimi daha da artırmaktadır. 1990�ların ortalarından itibaren Türkiye�de öğretmen yetiştirme politikalarında önemli değişimlerin ve yeni yönelimlerin başlatıldığı görülmektedir. Bu değişimi gerekli kılan temel olgulardan biri, içinde yaşadığımız toplumsal koşulların değişimine paralel olarak, insanların eğitim-öğretim etkinliklerinden beklentilerinin artmasıdır. Söz konusu toplumsal taleplere yanıt verebilecek öğretmenlerin yetiştirilmesi yeni politikaların hayata geçirilebilmesi açısından kuşkusuz önemlidir. Sosyal Bilgiler öğretmenlerine bu politikaları hayata geçirmede önemli görevler düşmektedir. Çünkü sınıflar, toplumun küçük bir örneğidir ve sınıf içindeki sosyokültürel, ekonomik vb. farklılıkları, alandaki yenilikleri ve gelişmeleri kavrayabilmek için Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin lisans eğitimiyle yetinmeyerek uzmanlaşmalarını zorunlu kılmaktadır.

Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin

Meslekî Gelişimini Etkileyen Ögeler

Sosyal Bilgiler dersi, toplumların geçmiş, günümüz ve gelecekteki politik, ekonomik, kültürel ve çevresel sorunlarını ve bunların çözümüne yönelik eğitimi ön plana alır. İlköğretim seviyesinde Sosyal Bilgiler öğretiminin özel bir nedeni vardır. Sosyal Bilgiler öğretimi, günümüzdeki sorunların kökenlerinde yer alan olumsuzlukların tarihsel boyutunu gösterip, geleceği daha iyi planlamaya olanak verir. Bu anlamda öğrencilerin ilerideki yaşantılarında sosyal, ekonomik ve siyasî kurumlara katılımıyla ilgili sorunlarını çözmelerine yardımcı olabilir. Sosyal Bilgiler öğretmenleri, öğrencilerine karar alabilme, sorunlara çözüm önerileri getirebilme ve yorum yapabilme gibi becerileri kazandırmalı; çocukların, enerjilerini, meraklarını ve hayal güçlerini kullanmalarını sağlayarak çevre ve toplumla geniş bir perspektifte iletişime ve etkileşime girmelerini sağlayabilmelidir. Sosyal Bilgiler öğretmenleri, çocuklara eleştirel düşünme becerisi kazandırmalı, sorumlu bir vatandaş olarak yetişmelerine olanak vermelidir. Bu nedenle öğretmenlerin Sosyal Bilgiler derslerini işlerken, öğrencilerin düşünsel ve bilişsel gelişimlerine uygun ortam ve etkinlikler tasarlamalarına yönelik eğitim verilmelidir (Atwood: 1989).

Öğretmenlerin yukarıda sayılan görevleri ve Sosyal Bilgiler alanında öğretimi etkili olarak yapabilmeleri için öğrencilerin gelişim özelliklerini bilmeleri gerekir. Öğretmen yetiştirme programlarının bu alanı ayrıntılarıyla öğretmen adaylarına sunması gerekir. Çünkü, öğrenciler ilköğretime çok farklı sosyoekonomik ve kültürel birikimle gelirler. Bu birikimler onların, değer sistemleri, öğrenme biçimleri, yaşantıları ve topluma ilişkin farklı beklentilerinden oluşur. Bunlar kısaca bireysel farklılıklardır. Bireysel farklılıklar; Sosyal Bilgiler alanının soyut olan çeşitli konularından dolayı öğrenciler arasında daha fazla farklılıklara yol açmaktadır. Bu nedenle öğretmenler öğrencilerinin düşünsel ve duyuşsal açıdan yeterli olup olmadıklarını ölçebilmelidirler. Sosyal Bilgilerle ilgili araştırmalar yukarıdaki ilkelerin dikkate alınması durumunda, öğrencilerin ilk yıllardaki Sosyal Bilgiler konularından önemli kazanımlar elde ettiklerini ortaya çıkarmıştır (Borophy: 1999). Sosyal Bilgiler öğretmenleri çocukların Sosyal Bilgiler alanına ilgi gösterdiği anları kaçırmamalıdır. Bu da öğrencileri dikkatli bir şekilde gözlemlemeyi zorunlu kılmaktadır.

Sosyal Bilgiler derslerine ayrılan zamanın yetersizliği, bu alanda karşılaşılan önemli sorunlardan biridir. Özellikle ilköğretim birinci kademede Sosyal Bilgilere verilen önem gitgide azalmıştır. Toplam öğretim zamanı 40 dakikayı bulmamaktadır. İlköğretim ikinci kademede Sosyal Bilgilerin öğretiminde de durum pek farklı değildir. Öğretmenler, geleneksel yöntemlerle eğitim öğretim etkinliklerini sürdürmektedirler. Alanının özelliğini dikkate almadıkları ve dersi zenginleştiremedikleri için öğrenciler Sosyal Bilgiler dersini sıkıcı ve soyut bulmaktadırlar. Dolayısıyla öğrenciler bu derslerde öğrenmekten çok ezberlemeye yönelmektedirler (Freeman & Lestik: 1988). Bu sorunları çözebilmek için aktif öğrenme ve öğretme yöntemlerinin, çocuğun ilgilerini merkeze alan bir öğretim anlayışının uygulama boyutuyla birlikte hizmet öncesi ve sonrasında öğretmenlere kazandırılması gerekir. Türkiye�de bu yıl pilot uygulaması yapılan ilköğretim programlarında benimsenen anlayışlar belli ölçüde bu sorunu çözmeye yardımcı olabilir ancak öğretmenlerin yaratıcılıkları ya da bilgileri yenilenmediği sürece yapılan çalışmalar yetersiz kalacaktır. Çünkü yeni programlarla öngörülen öğretim anlayışında çalışma ve etkinlik kartları ya da çalışma kitapları kuru kuruya kullanılacaktır. Yani ezberden kaçış mümkün olamayacaktır.

Sosyal Bilgiler Öğretmenlerini Nasıl

Yetiştirmeli ve Bu Öğretmenlerden Ne Tür

Yeterlikler Beklenmeli?

Yeterli ve alanını iyi bilen Sosyal Bilgiler öğretmenlerini yetiştirmek için öncelikle Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin statüleri yeniden tanımlanmalı ve ayrıntılarıyla açıklanmalıdır. Statünün değişmesi, öğretmen yetiştiren öğretmen eğitimi kurumlarının program ve uygulamalarının da değişmesi demektir. Hâlihazırdaki Sosyal Bilgiler alanında öğretmen yetiştiren kurumların görevi Sosyal Bilgiler ve alt alanlarında öğrencileri yeterli alan bilgisiyle donatmak, farklı öğretim teknikleri konusunda geliştirmek olarak belirlenmiştir. Oysa çocukların gelişim özelliklerini dikkate alarak bilgiyi organize eden, içeriğin özelliğini göz önünde bulundurarak etkinlikleri tasarlayan, Sosyal Bilgiler alanına bağlı öğretmen yetiştirmek de bir o kadar önemlidir (Guskey: 2002). Bunu sağlamak için belli standartların ve yeterlik alanlarının ortaya çıkarılması gerekir. Bu standartlar yalnızca öğretim alanıyla değil, ülkenin gerçekleriyle ve alanın gerçekleriyle ilişkilendirilmelidir. Çünkü yıllar yılı Türk eğitim sisteminin amaçları ve programlarına baktığımızda çok ideal ifadelerin yer aldığını görürüz. Bütün bunlara karşın ortaya çıkan sonuç pek de parlak değildir.

Sosyal Bilgiler öğretmenleri için birçok ülkede kabul edilen bazı standartlar bir ipucu verebilir. Bu standartlar şu temel başlıkları içermektedir;

� Sosyal Bilgiler alanı için önemli ve vazgeçilmez olan bilgi, kavram, kuram, analitik yaklaşımlar ve farklı değer anlayışlarını içeren bütünleşik öğretmen yetiştirme programları oluşturmak,

� Öğretim yöntemleri ve süreçlerinde, problem çözme, eleştirel düşünme ve sorunlara pratik çözüm getirme becerilerinin vurgulandığı bir çerçevede öğretmenleri eğitmek,

� Öğretmen adaylarının yöntem seçimlerini doğru ve eksiksiz yapabilmelerine yardımcı olabilecek gerçek yaşam durumlarından yola çıkan Sosyal Bilgiler öğretim yöntemleri bilgisini sağlamak,

� Sosyal Bilgilerin alt alanlarını bütünleştirme becerilerini sağlamak,

� Öğrencilere farklı durumlarda Sosyal Bilgiler programının farklı yaklaşımlarını kullanmayı öğretmek,

� Bilişsel ve duyuşsal gelişimin öğrenme ve öğretme süreçleriyle ilişkisini kavratmak,

� Öğrencilerin fen, edebiyat, matematik, müzik gibi alanlarda elde ettikleri bilgi ve becerileri Sosyal Bilgiler dersinde kullanmalarını sağlamak,

� Öğretmen adaylarının sosyopolitik, kültürel ve ekonomik değişkenlerin, öğrenciler ve onların yaşadığı aile üzerindeki belirleyici etkilerini ve öğretime olan etkilerini dikkate almalarını sağlamak,

� Okul deneyimi ya da okullara uygulamaya giden Sosyal Bilgiler alanı öğretmen adaylarına, okulda öğrendikleri bilgileri uygulamayla birleştirmelerini ve öğrencileri anlamalarını kolaylaştırıcı etkinlikler yapmak (NCSS: 1988).

Öğretmen yetiştiren kurumlarda dikkate alınması gereken bu temel noktaların yanı sıra, öğretmenliğe başladıktan sonra da bilginin sürekli yenilenmesi gerekmektedir. Sosyal Bilgiler alan öğretmenlerinin, öğretimin sürekli bir öğrenme olduğunu kavramaları gerekir. Bu nedenle, merkezî otorite ya da eğitim planlamacılarının öğretmen istihdamında bu noktayı göz önünde bulundurmaları gerekir. Bilgiyi yenileyici programlar, öğretim yöntemleri, çocuk gelişimi konusunda yapılan yeni araştırmaların sonuçlarının öğretim üzerine etkileri, öğrenme ilkeleri ve Sosyal Bilgiler derslerinde kullanılabilecek olası yeni teknolojiler konusunda öğretmenler bilgilendirilmelidirler.

Yerel düzeyde ise, öğretmenler için geliştirme ve değerlendirme programlarının düzenlenmesi, personel destek programlarının uygulamaya konması, Sosyal Bilgiler materyallerinin ve kaynaklarının sağlanması, işlevsel Sosyal Bilgiler zümrelerinin oluşturulması, yeni programların işlemeyen ya da eksik noktalarının vurgulanması ve yenilenmesi gibi uygulamalara gereksinim vardır. Ayrıca Sosyal Bilgiler alanıyla ilgili olarak yerel, ulusal düzeyde yapılan konferanslar ve atölye çalışmalarına öğretmenlerin katılması sağlanmalıdır. Yerel düzeyde bilgi ağları kurularak, Sosyal Bilgiler alanı ile ilgili süreli yayınlar, araştırmalar, ders kitapları ve destek kitapları gibi olanakların öğretmenlerin kullanımına hazır hâle getirilmesi gereklidir. Üniversiteler ve merkezî kurumlar öğretmenler için düzenlenecek meslekî gelişim çalışmalarına katılmalıdır. Sosyal Bilgiler alanı öğretmenlerinin yetişmesinde, yüksek öğretim kurumlarının yayın desteğinin kalıcı ve sürekli olması gereklidir (Cohen, vd.: 1996). Meslekî gelişim özellikle hizmet içi evresinde öğretmenlerin meslekî yetenek ve birikimlerinin geliştirilmesine dayanmalıdır.

Sosyal Bilgiler Alanı Öğretmenlerinden

Beklenebilecek Özel Yeterlikler

Her öğretmenlik alanında olduğu, gibi Sosyal Bilgiler alanında da öğretmenlerden beklenen özel yeterlikler vardır. Çünkü her alanın kendine özgü bir doğası ve işleyişi vardır.

Öğretmenlere yönelik genel yeterlikleri şu başlıklar altında toplamak mümkündür:

a) Alanında bilgi, beceri ve genel kültür sahibi olma,

b) Öğretim yöntem, teknik ve stratejileri konusunda bilgi sahibi olma,

c) Planlama, öğretim ve sınıf yönetimini gerçekleştirebilme,

d) Öğrencileri gözlemleyebilme, değerlendirme ve sorunlarını çözebilme,

e) Meslektaşları ve diğer çalışanlarla olumlu iletişim kurma (DFEE: 1998).

Özel yeterlikler ise Sosyal Bilgiler alanının öğretilmesiyle ilgili yeterliklerdir. Bu yeterliklerin kazanıldığı ilk yer elbette öğretmen yetiştiren kurumlardır, yani hizmet öncesi eğitim kurumu olan fakültelerdir. Öğretmen yetiştiren kurumlar, öğretmen adaylarının Sosyal Bilgiler alanında etkili ve verimli öğretmenlik yapabilmeleri için gerekli olan bilgi, beceri ve anlayışı kazanmalarına yönelik temel bilgileri verirler.

Sosyal Bilgiler öğretmen adayları ve öğretmenlerinden beklenen ilk yeterlik Sosyal Bilgilerin alt alanlarındaki bilgileri özümseyerek öğrenci düzeyine indirgeyebilmeleridir. Bunun yapılabilmesi için öğretmenlere;

� Sosyal Bilgiler alanı içinde yer alan tarihsel ve günümüzle ilgili temel sorunları işleyen alanyazını ayrıntılarıyla inceleme olanağı verilmeli,

� Sosyal Bilgilerin alt alanlarındaki herhangi bir disiplin alanını organize etme becerisi geliştirebilme çalışmaları yaptırılmalı,

� Sosyal Bilgiler alanındaki konulara uygun proje tabanlı çalışma stratejileri kazandırılmalı,

� Sosyal Bilgiler öğretimi alanında öğrenilenlerin, sınıf düzeyine indirgenebilmesini kolaylaştıran uygun ortamlar sunulmalıdır (Geringer: 2003).

Sosyal Bilgiler alanında çalışan öğretmenlerin, programda yer almayan yeni bilgiyi üretme ve yaratma becerileriyle donatılmaları gerekir. Bu amaçla öğretmenlere yönelik hizmet öncesi ve hizmet içi programlarda,

� Öğretmen adayları grup ya da bireysel araştırma çalışmaları yapıp bunları yayın hâlinde sunmalı;

� Sosyal Bilgilerin herhangi bir alt alanında araştırma yapıp, yeni bilgi ortaya çıkarabilmeli,

� Sosyal Bilgiler alanında yapılmış bir araştırmanın sonuçlarını sınıflarda uygulayabilmeli ve sonucunun işlevsel olup olmadığını görebilmelidir ya da yeniden tasarlayabilmeli ve gerçek koşullara uygun hâle getirebilmelidir (McArthur: 2004).

Başka bir yeterlik alanı ise, akademik açıdan Sosyal Bilgiler öğretmenleri ve adaylarının yetiştirilmesidir. Öğretmen adayları hizmet öncesi dönemde;

� Sosyal Bilgiler alanı ile ilgili herhangi bir araştırmayı baştan sona kadar tamamlayabilmeli,

� Sosyal Bilgiler öğretimi ile ilgili bir makale ya da bildiri sunabilmeli, herhangi bir ulusal ya da uluslararası kongrede hazırladığı metni sunabilmelidirler. Bu tür bir eğitimin hizmet öncesinde verilmesi ve hizmet sırasında da motive edilmesi gereklidir. Bu da öğretmen yetiştiren kurumlara daha fazla yük getirmektedir (Scheffler: 2003).

Sosyal Bilgiler alanı doğrudan toplumsal yaşamla ilgili olduğu için, öğretmen adaylarının eleştirel düşünme ve yansıtıcı düşünme becerilerini geliştirmelerine olanak sağlanmalıdır. Hizmet öncesinde öğretmen adaylarının bu açıdan yetiştirilmesi ve yeterliklerle donatılması son derece yararlı olacaktır. Bu tür yeterliklerin kazandırılabilmesi için;

� Öğretmenlik eğitiminin başladığı ilk yıllarda her öğretmen adayına kendisinin oluşturduğu bir portfolyo hazırlatılmalı,

� Sosyal Bilgiler öğretiminde uygun çalışma alanlarına ilişkin eleştirel çalışmalar yapabilecekleri uygulama ve ortamlar hazırlanmalı,

� Öğretmen adaylarının Sosyal Bilgiler alanındaki bilgilerini genişletebilmelerine katkıda bulunacak temel kitapları gözden geçirmeleri sağlanmalıdır (Geringer: 2003).

Mesleğe başladıktan sonra meslekî gelişme programlarına katılmak da son derece önemli bir olgudur. Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin akademik olarak bilgilerinin yeni kalması için;

� Sosyal Bilgiler alanında yapılan kongre, konferans ve uygulama çalışmalarına, özellikle atölyelere katılmalarının sağlanması,

� Kısa ve uzun dönemli meslekî gelişim planlarının geliştirilmesi;

� Gerekirse lisansüstü eğitim yapmalarının sağlanması ve gelişmelerinin bütün olarak izlenmesi sağlanmalıdır (DFEE: 1998).

Bütün bunların yanısıra meslekî kuruluşlarla sürekli iletişimin sağlanması, ulusal düzeyde Sosyal Bilgiler alanıyla ilgili organizasyonlara, hizmet süresince öğretmenlerin katılımının sağlanması, Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin yeterliklerinin artırılması ve geliştirilmesi konusunda oldukça önemli olacaktır.

Öğretmen Yeterliklerinin Artırılması İçin

Ulusal Düzeyde Neler Yapılabilir?

Öğretmen yeterliklerinin ulusal düzeyde artırılması ve genele yayılması oldukça güç ve zaman isteyen bir iştir. Eğitim alanında karar vericiler ve politika belirleyiciler Sosyal Bilgiler alanında çalışan öğretmenlerin yeterliklerinin artırılmasını sağlayabilmek için aşağıdaki hedeflere ilişkin düzenlemelere gidebilirler (Kagan: 1992):

1. Öğretmen yetiştirme programları, eğitsel ve içerik olarak, evrensel ve ulusal düzeyde öğretmenlerden beklenen yeterlikleri geliştirmeye hizmet eder biçime getirilebilir. Bu, kuşkusuz Sosyal Bilgiler alanında öğretmen yetiştiren kurumlarla Millî Eğitim Bakanlığının eşgüdümünü gerektirmektedir.

2. Öğretmenler için yararlı ve uygulanabilir olan program ve materyallerin sürekli oluşturulması ve gönderilmesi gerekir.

3. Öğretmen yetiştirme programlarının işlerliği gözden geçirilmeli, değişen koşullara göre hızla adaptasyon çalışmalarına gidilmelidir.

4. Özellikle yetenekli öğretmenlerin meslekte kalmaları için çalışılmalı, yetenekli öğretmenlerin kuram üretenlerle iş birliğine gitmeleri sağlanmalıdır.

5. Öğretmen yetiştiren programlarda gerçekleştirilen projeler ve bunların ürünleri kurumsal hâle getirilmelidir.

Öğretmenlik Meslek Bilgisi

Yeterli Olmalıdır

Hizmet öncesi ve sonrasında öğretmenler özel alan yeterlikleri söz konusu edildiğinde öğretmenlere özellikle ilköğretim öğrencilerinin Sosyal Bilgiler alanında ilerleme sağlamalarını kolaylaştıracak meslek bilgisinin verilmesi gerekir. Sosyal Bilgiler öğretmeni, öğrencilerin Sosyal Bilgileri doğal bir olgu olarak kabul etmelerini sağlayabilmelidir. Bu nedenle öğretmen adaylarının Sosyal Bilgiler alanında öğrencilerin ilerlemesinin öğretime dayalı olduğunu kavramaları önemlidir. Öğretmen adayları, Sosyal Bilgiler alanı ile ilgili çerçeveyi çıkarabilmeli, bilimsel açıklamaları onların düzeyine indirgemelidirler. Çocukların bildiği ve anladığı dili kullanmalarına olanak vermelidirler. Öğrencilerin öğrendiklerini birbirine bağlamalarını sağlamalıdırlar. Öğretmen adayları basit resimler, tablolar ve görsel materyallerden karmaşık olanlara kadar her tür materyali derse adapte edebilme becerisiyle donatılmalıdırlar. Burada öğretmen adaylarına önerilen temel ilke, basit, anlaşılabilir ve ulaşılabilirlik olmalıdır (Zeichner: 1996).

Öğretmenler ve öğretmen adayları tasarım ve görsel açıdan dersi zenginleştirme beceri ve yeterlikleriyle donatılmalıdır. Öğretmen ve öğretmen adaylarının hazırlanmış programların ruhunu bilmeleri gereklidir. Bu bir anlamda, öğretmenlik mesleğine başlamadan önce ve başladıktan sonra, etkinlikleri planlarken öğretim programlarının farklı yönlerini incelemiş olmak demektir.

Bir diğer yeterlik alanı ise, alandaki kavramları ve çıkarımları öğrencilerin anlayabileceği biçimde açıklayabilmektir. Bu, bir anlamda öğrencilerin dil ve kavrama becerilerini anlamaktır. Öğretmenler ve öğretmen adayları, bilimsel dili kullanırken, bu dili mümkün olduğunca öğrenci seviyesine indirgemeli, öğrencilerin yanlış kavramsallaştırma ve öğrenmelerini, ana dilllerini kullanırken yapabilecekleri hataları düzeltme becerisine de sahip olmalıdırlar.

Öğretmenler ve öğretmen adayları, öğrencilerin Sosyal Bilgiler alanına olan ilgilerini sürekli canlı tutacak yöntem ve etkinlikleri gerçekleştirebilecek düzeyde olmalıdırlar. Sosyal Bilgilerle ilgili ilginç konuları sınıfa getirip, öğrencilerin tümünü sürece katabilmelidirler (DFEE: 1998).

Sosyal Bilgiler Öğretmenleri

Etkili Öğretim ve Değerlendirme Yöntemlerini,

Bilgi Teknolojilerini

Etkili Olarak Kullanmayı Bilmelidirler

Öğretmenler ve öğretmen adaylarının öğrencilerin Sosyal Bilgiler alanını kavramaları için, öğrencilerde Sosyal Bilgiler alanı ile ilgili olarak var olan anlayış ve düşüncelerin üzerine, yeni bilgileri nasıl etkili bir şekilde koyabileceklerine ilişkin somut yöntemsel ipuçlarını öğrenmeleri gerekir. Bu, öğrencilerin öğrenmesini daha ileriye götürmek demektir. Öğretmen yalnızca formal değerlendirme yöntemleriyle değil informal değerlendirme yöntemleriyle de öğrencilerin düzeyini belirleyebilmelidir. Açık ya da kapalı sorular, yazılı ya da sözlü soruları iyi formüle edebilmeli, hedeflere (kazanımlara) ulaşacak süreçleri öğrenciler için zenginleştirmeli ve öğrencilerin katılmalarını sağlamalıdırlar. Bu, öğrencilerin var olan bilgileri ile yeni öğrenecekleri bilgiler arasında ilişki kurmaları demektir. Öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının araştırma süreçlerini öğrenmiş olmaları onların, öğrencileri proje vb. çalışmalara yönlendirmeleri için yararlı olacaktır. Böylece, öğrenciler projelerle diğer alanlarla ilişki kurmayı da başarabilirler. Öğretmenler ve öğretmen adaylarının, Sosyal Bilgiler alanına özgü kullanımı olan kavramları bilmeleri ve bunun kendilerine özgü sözlüğünü çıkarabilmelidirler. Böylece, günlük yaşamla Sosyal Bilgiler alanında kullanılan kavramları bağdaştırma olanağı ortaya çıkabilir. Bunların yanısıra öğretmenlerin bilgi teknolojilerini etkili kullanabilmeleri ve derslerine adapte edebilmeleri gereklidir. Sosyal Bilgiler alanının zenginliği ve gelişen teknoloji göz önünde bulundurulduğunda bu gereklilik kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Mevcut durumda Türkiye�de öğretmen yetiştiren kurumlarda bilgi teknolojilerini kullanma yeterlikleri, Sosyal Bilgiler alanının çok gerisindedir. Öğretmen adayları Sosyal Bilgiler alanı için gerekli olan materyali elektronik ortamda hazırlama ve sunma becerileri ile donatılmış olmalıdırlar. Var olan öğretmenler de bu yeterlikleri kazanabilmek için ek hizmet içi programları ve yazılı materyallerle desteklenmelidirler.

Sosyal Bilgilerin Temel Alanlarında

Okuryazarlık Sağlama

Sosyal Bilgiler alanında temel üç alt alan ve buna bağlı diğer alanlar vardır. Üç temel alanda öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının öğrencileri yetiştirmesi son derece önemlidir. Bu alanlar; tarih, coğrafya ve vatandaşlık bilgisidir. Bu alanlarda, öğrencilerin okuryazar hâle getirilmesi için gerekli olan bilgi ve becerilerle öğretmen adaylarının donatılmış olması gerekir. Tarihsel okuryazarlığı geliştirebilmek için öğrenciler kendi uluslarının tarihindeki olayların akışını anlayabilmeli ve çağlara ilişkin anlayış geliştirebilmeli ve bunların farklı dönemlerde ortaya çıkışını inceleyebilmelidir. Olayların akış süreci ve bütün tarihin incelendiğinde öğrenciler geçmiş ile günümüz arasında önemli bağlantılar kurup ve ulusal kimliği anlama konusunda görüş geliştirebilirler. Tarih konusunda çalışma geçmişte ne olduğuna ilişkin olguların kurgusal olarak yeniden canlandırılması anlamına gelir. Belirtildiği gibi tarihin önemini vurgulayarak, geçmişte yaşayan kişilerin başarılarına, ayrılıklarına, mücadelelerine ilişkin konuları anlatarak öğretmenler geçmişi yaşatmalıdırlar. İnsanlık tarihindeki olayları anlayabilmek için, öğrenciler bireylerin ve grupların hareket etmesini sağlayan değer ve düşünceleri anlamalıdırlar. Tarihte yaşayan insanların, dinleri, yaşam algıları, değerleri ve gelenekleri incelenerek, öğrenciler tarih boyunca ortaya çıkan düşüncelerin neleri etkilediğini ve bu birey ve grupların ahlâkî anlayış ve motivasyonlarına ilişkin izlenimler ve görüşler kazanabilirler (NCSS: 1998). Öğrenciler tarih ve coğrafya arasındaki ilişkileri ve bunların birbirini nasıl etkilediğini anlamalıdırlar. Bu nedenle coğrafî okuryazarlığın geliştirilmesi gerekir. Tarihsel olayların önemini tam olarak kavrayabilmek için öğrenciler, bu olayların ortaya çıktığı yerlerin özelliklerini bilmelidirler. Bu yerlerin fizikî özellikleri, doğal yapısı, topografyası, su kaynakları, iklim, toprak, doğal bitki örtüsü ve hayvan yaşamı gibi özellikleri içeren coğrafî koşullarının bilinmesi önemlidir. O yörede yaşayan insanların özellikleri dediğimizde aklımıza yerleşim biçimleri, hareket tarzları, nüfus hareketleri, o bölgede yaşayan insanların dinî, ideolojik ve felsefî düşünceleri ile bu insanların geliştirip ortaya çıkardıkları sosyopolitik kurumlar akla gelmelidir. Toplumdaki beşerî unsurlardan olan temel ekonomik sorunları öğrencilere kavratabilmek, için ekonomik okuryazarlık geliştirilmelidir. Öğretmenler, öğrencilere diğer ekonomik sistemleri inceleterek, öğrencilerin toplumda ortaya çıkmış olan ekonomik hedefler, başarılar ve sorunları anlayıp onların niteliği konusunda değer biçebilmelerini sağlayabilirler. Ayrıca öğrenciler, yaşadıkları toplumdaki grupların ve toplulukların geçmişte ve günümüzdeki temel yapı ve işlevlerini anlamak için sosyopolitik okuryazarlıklarını geliştirici yeterli bir eğitim almalıdırlar. Gruplar içinde bireyin rolünü anlamalı ve grupların bireyin davranış ve yönelimlerini nasıl etkilediğini ve toplumun sosyal değerlerinin politik kurumlara nasıl yansıdığını öğrenmelidirler. Bütün bunlar ancak, öğretmenlerin bu ortamları sağlamaya yönelik bilgilerini geliştirmeleriyle mümkün olabilir (Parker: 2001; NCSS: 1988).

Öğrencilerin, herhangi bir kültürün zengin ve farklı içeriğini öğrenebilmelerini sağlamak için, kültürel açıdan da okuryazar hâle getirilmelidirler. Kültürel okuryazarlık herhangi bir ulusu oluşturan ya da bugüne getiren ulusal mirastan yola çıkarak bireylerin topluma olan katkı ve başarılarını göz önünde bulundurmaktır. Öğretmenler, öğrencilerinin yaşadığı dönemdeki, değerleri, gelenekleri, tutkuları, alışkanlıkları vb. gibi olguları anlayabilmeleri için tarihin her çağındaki kültürel ve sosyal durumları kavramalarına yönelik uygulamalar planlamalıdır. Bunu yaparak insanoğlunun geldiği nokta hakkında geniş bir bakış açısından bilgi elde etmeleri mümkün olabilir (NCSS: 1988). Bir diğer önemli nokta ise etik okuryazarlıktır. Etik okuryazarlık, gelenekler ve ahlâkî durum hakkında bilgi edinme anlamına gelir. Bu anlamda Sosyal Bilgiler programı etik bir konu olan insan haklarının öğretiminde önemli olanaklar sunabilir. Etik okuryazarlık geliştirebilmek için, öğretmenlerin öğrencilere yaşamın kutsallığını kavramalarını sağlayacak süreçleri derslerinde planlamaları gerekir. İnsan haklarına ilgi, hemen hemen her dönemde ve her yerde kadın erkek herkesin temel haklarını anlamayı gerektirir. Öğrenciler ilk çağlardan itibaren köleliğin gelişimi ve ortaya çıkışı, insan haklarını korumak için kurulan kuruluşlar, BM ve İnsan Hakları Temel Bildirgesi gibi konularda bilgi sahibi olmalıdırlar.

Sonuç

Öğretmenler hizmet öncesinde aldıkları eğitim boyunca yalnızca alanlarını öğrenmezler, aynı zamanda farklı öğrenme biçimleri, öğretici davranış ve tutumları ile öğretme biçimlerine ilişkin yaşantılar da elde ederler. Derslerde işlenen konular onların kendi değer, bilgi, yaşantı ve geleneklerinin alt yapısını oluşturmalarına yardımcı olur. Alan öğretmeni olarak rolüne ısınma ve alan öğretmeni kültürünü kazanma da hizmet öncesi evrede başlar. Öğretmen adayları bu evrede konulara, okullardaki statülerine, konu işleyiş biçimlerine ve yöntemlere ilişkin düşüncelerini geliştirme ve uygulama olanakları da bulurlar. Bu açıdan bakıldığında hizmet öncesi eğitim kurumları olan üniversitelerin, başka bir deyişle fakültelerin önemi büyüktür. Nitelikli öğretim ve nitelikli öğretmen dünya üzerindeki bütün toplumların öğretimi düzenlerken göz önünde bulundurduğu iki temel beklentidir. Öğretmenlerin yeterli ve nitelikli olması aynı zamanda öğretimin nitelikli olması anlamına gelir. Bununla birlikte, niteliği ve yeterlikleri sabit tutmak her zaman kolay değildir. Öğretmenlerin meslekî yeterliklerini sağlarken ve meslekî gelişimlerine olanak verirken, ülke gerçeklerinin de göz önünde bulundurulması gerekir. Öğretmenler, yöntem seçiminden içeriğin düzenlenmesine, ölçme değerlendirme etkinliklerinden bilgi teknolojilerine kadar uzanan alanlarda yeterliklerle donatılmalıdırlar. Bu donanım sadece bilgi düzeyinde kalmamalı, uygulamalarla mutlaka pekiştirilmelidir. Unutulmamalıdır ki öğretmenler hizmet öncesinde yaptıkları uygulamaları daha kolay bir şekilde gerçek sınıf ortamına uyarlayabilmektedirler.

_______________

KAYNAKÇA

Atwood, V. A. (1989). Elementary School Social Studies: Research As a Guide to Practice. Washington: NCSS Publications.

Borophy, J. (1999). Generic Aspects of Effective Learning. Lausanne: IBE Publications.

Cohen, L. Manion, L., & Morrison, K. (1996). A Guide to Teaching Practice. London: Routledge.

DFEE (1998). Teaching: High Status, High Standards: Reuquirements for Courses of Initial Teacher Training. London.

Freeman, E. & Levstik, L. (1988). Recreating the Past: Historical Fiction in the Social Studies Curriculum, Elementary School Journal 88 (14) 329-337.

Geringer, J.(2003). Reflections on Professional Development: Toward High-Quality Teaching And Learning. Phi Delta Kappan, 84 (5), 373-377,

Guskey, T. R. (2002). Professional Development and Teacher Change. Teachers and Teaching: Theory and Practice, 8 (3-4), 381-391.

Kagan, D. M. (1992). Professional growth among pre-service and beginning teachers. Review of Educational Research, 62, 129�169.

McArthur, J.(2004). Involving Preservice Teachers in Social Studies Content Standards: Thought of a Methods Professor, Social Studies, 95 ( 2), 79-79.

NCSS (1988). Standarts for the Preparation of Social Studies Teachers, Social Education, 50.T10-12.

Parker, W.C. (2001). Social Studies in Elementary Education (11th Ed). Ohio: Merill Prentice Hall.

Scheffler, A.J.( 2003) New Literacies, Standards, And Teacher Education. Education .24 (2), 391-397.

Zeichner, K. (1996). Designing educative practicum experiences. In K. Zeichner, S. Melnick, & M. L. Gomez (Eds.), Currents of the reform in pre-service teacher education, ss 215-243, New York: Teachers College Press.


Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi
ŞUBAT 2005 | YIL : 5 | SAYI : 60
 
Üst