BİR OLAYIN ÇOK BOYUTLULUĞU:
Çevremizdeki bir olay yaşamın bir çok alanını etkiler. Örneğin mahallemize açılan bir okul o çevrede eğitimi (kültürel),etkiler, orada iş kollarının gelişmesini sağlar (ekonomik), insanların yaşamını etkiler (sosyal).
Meydana gelen ya da ortaya çıkan hâl, iş veya duruma olay denir. Her gün çevremizde birçok olay yaşanmaktadır. Bu olayların bir kısmına doğrudan tanıklık yaptığımız gibi, bir kısmını çevremizdeki insanlardan ya da televizyon ve gazete başta olmak üzere çeşitli iletişim araçlarından öğreniriz.
Evde, okulda, sokakta yaşanan olaylardan bazılarının içinde kendimiz de yer alabiliriz. Bu olaylardan bir kısmı ilgimizi çeker bir kısmı ise ilgimizi çekmez. İlgimizi çeken olaylar hakkında bilgi sahibi olmak isteriz. Olayın nedeni, kimler arasında yaşandığı ve sonucu hakkında bilgi sahibi olmaya çalışırız. Örneğin, Avrupa kupalarında mücadele eden futbol kulüplerimizin kimlerle maç oynayacağını bilmek ve seyretmek hepimizin ilgi duyduğu olaylardır.
Mahallede çıkan bir yangın hepimizin ilgisini çeker. Bu olay karşısında üzülürüz, ama yangının neden çıktığını öğrenmek istemeyebiliriz. Eğer yangın, tanıdığımız insanların evinde çıkmış ise bu olay daha çok ilgimizi çeker. Yaralanan olup olmadığını, yangının neden çıktığını öğrenmeye çalışırız.
Olayların Çok Boyutluluğu
Yaşadığımız olayın birden fazla nedeni ve sonucu olabilir. Çevremizde meydana gelen bir olay, yaşamın bir çok alanını içine alan etkilerde bulunabilmektedir. Bu duruma olayın çok boyutluluğu denilmektedir.
Örneğin erozyonun başlıca nedeni, toprağı koruyan bitki örtüsünün yok olmasıdır. Bunun yanında; arazinin eğimi, toprağın yapısı, yıllık yağış miktarı, iklim faktörleri, bitki örtüsü, toprak ve bitkiye yapılan müdahaleler gibi çeşitli nedenler de erozyonda etkili olmaktadır.
Erozyon, rüzgar ve yağmurun etkisiyle verimli toprakları sürükleyerek, baraj göllerine, akarsu yataklarına ve denizlere taşımaktadır. Bu durum Türkiye'nin gıda açısından kendine yeterli bir ülke olmasını tehlikeye düşürmektedir.
Erozyon, aynı zamanda toplumsal sorunların artmasına da yol açmaktadır. Tarım alanlarının veriminin azalması, doğduğu ve büyüdüğü yerde geçim şansı ortadan kalkan insanların kentlere (şehirlere) göç etmesine neden olmakta, bu durum da şehirlerde çeşitli alt yapı sorunlarının yaşanmasına yol açmaktadır.
Kentlere yoğun nüfus gelince, ortaya çıkan kalabalıklaşmanın maliyeti yüksek olmaktadır. Örneğin kent içi ulaşımda trafik sıkışıklığı ile hem zaman hem de akaryakıt israfı oluşmaktadır.
Yoğun nüfusun sebep olduğu konut krizi kira fiyatlarını artırmanın yanında, arsaların da mafya müdahalesine açık hale gelmesine sebebiyet vermektedir.
Ayrıca kentlerde gecekondulaşmanın yoğun olduğu yerlere okul, sağlık, yol, su, elektrik ve doğalgaz hizmetlerinin götürülmesinde gecikmeler yaşanmaktadır.
Kentlerin ölçüsüz ve aşırı bir şekilde büyümesinin bir diğer olumsuz etkisi de artan maliyetler nedeniyle ekonomik ve mali açıdan ek yük getirmesidir. Şöyleki; belirli bir büyüklüğü aşan mahalli idarelerdeki iletişim güçlükleri, yoğun bürokrasi ve politik baskılarla artan personel sayısı verimliliği düşürürken, maliyetlerin artmasına neden olmaktadır.
Bu örnekte de görüldüğü gibi, bir olayın toplum ve birey açısından pek çok nedeni ve sonucu olabilir. Bu yüzden tanık olduğumuz olayları çok boyutlu olarak değerlendirmeliyiz.
Olgu: Kolayca anlaşılabilir,kanıtlanabilir ve bilimsel verilere dayanan bilgidir. Olgu kişiden kişiye değişmez.
Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.
İnsan canlı bir varlıktır.
Görüş: Kişiden kişiye değişen ve insanların kendi düşüncelerini yansıtan bilgidir.
En iyi takım Fenerbahçe’dir.
Türkiye’nin en güzel ili Çorum’dur.
En çalışkan insanlar Türklerdir.
Kavram: Basit bir fikri veya gerçeği veya bir grup şeyi soyutlayarak ifade eden terim.
Sarı, kırmızı, mavi….. bunların hepsini “renk “ olarak ifade ederiz. Renk kavramdır.
Bir sınıfta Öğrenciler Ali,ayşe vs. Hepsini birden “öğrenci” olarak ifade ederiz. Öğrenci kavramdır.
Yürümek ,koşmak,oturmak kelimelerinin kavramı ise “hareket”tir.
Genelleme: Olgu ve kavramlardan daha kapsamlı bilgiler elde etmektir.
Bilimsel araştırma Basamakları:
1 – Konuyu belirlemek
2- Sorunun çözümüne ilişkin varsayımları (hipotez) yazmak.
3- Konuyla ilgili bilgi toplamak.
4- Kaynaklardan topladığın bilgileri sırala , hipotezleri test et.
5- Yazacağın metni oluşturma.
Dipnot: Metni yazarken alıntı yaptığımız kısımları (cümle yada paragrafları) nereden ve kimden aldığımızı gösteren notlardır.
Kaynakça: Yararlandığımız kaynakların adını belirtmemizdir.
Dilekçe hakkı: Bir isteğimiz, sorunumuz olduğunda onun çözümünü istemek için yazılan kısa yazılara dilekçe denir. Her insan sorunu ve isteğini dile getirmekte özgürdür. Bu nedenle istediği kuruma dilekçe verebilir. Ve dilekçesine cevap verilmesi kanuni bir zorunluluktur. Dilekçesine en geç 60 gün (2 ay) içinde cevap verilmesi şarttır.
Bilgi edinme hakkı: Bu da bir kişinin bir konu hakkında bilgi edinmek istemesidir. Her hangi bir kamu kuruluşundan istediğimiz konu hakkında bilgi edinme hakkına sahibiz.
Atatürk ve sosyal bilimler: Sosyal Bilimler deyince aklımıza tarih, coğrafya, edebiyat, Türkçe,psikoloji,sosyoloji, sosyal bilgiler, vatandaşlık gibi konular aklımıza gelmelidir.
Atatürk ülkemizin geçmişini bilmemiz gerektiğini her defasında önemle vurgulamıştır. Çünkü tarihini bilmeyen toplumlar eski hatalarına tekrar düşebilirler. Atatürk aynı zamanda dilimize de önem vermiş ve Türkçenin geliştirilmesi için çalışmıştır.
- Türk Tarih Kurumu (TTK) : Türk Tarih Kurumunun amacı tarihimiz öğrenmek onu korumak , geliştirmek ve gelecek kuşaklara tarihimizi aktarmaktır. Bu amaçla Atatürk 1931 de Türk Tarih Kurumunu kurdurmuştur.
- Türk Dil Kurumu (TDK): Amacı Türkçemizi korumak, onu geliştirmek ve doğru Türkçe kullanımını sağlayarak gelecek kuşaklara aktarmaktır. Bu amaçla Atatürk 1932 de Türk Dil Kurumunu kurdurmuştur.
- Ayrıca Cumhuriyetin ilk yıllarında; Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi (DTCF), halk evleri açılmıştır.
Değişik Yerler Farklı Yaşamlar: İnsanlar yaşadığı çevrenin iklimi, bitki örtüsü oradaki yaşamı etkiler. İnsanlar oradaki iklime göre giyinir. Oradaki bitkilere göre ticareti gelişir.
Dünyadaki bazı iklimler:
1- Çöl İklimi: Genelde gündüzleri sürekli sıcaktır. Geceleri soğuk rüzgarlar eser.
2- Ekvator İklimi: Ekvator çevresinde görülen iklim yaz kış çok sıcaktır. Soğuk kış ayları yaşanmaz.
3- Kutup İklimi: Bu iklim kutuplar çevresinde görülür. Yaz kış çok soğuktur. Kar ve buz yerden hemen hemen hiç kalkmaz.
4- Muson İklimi: Daha çok dönenceler ile ekvator arasında görülen iklimdir. Bu iklim yazları sıcak ve aşırı yağışlıdır. Bu bölgelerde sık sık sel baskınları yaşanır. Asya’da Bangladeş çevresinde görülür.
Geçmişten Günümüze Yerleşme:
- İlk insanlar mağaralarda yada ağaç kovuklarında barınıyordu. Genellikle avcılık ve toplayıcılıkla yaşıyorlardı. Erkeklere avlanırken kadınlar tohum ve benzeri şeyler topluyordu.
- İlk insanlar tohumların yetiştiğini görünce tarım başladı. Tarımın başlaması ile insanlar yerleşik hayata geçmeye başladılar. Tarım arazilerinin çevresine ilk yerleşim yerlerini kurmaya başladılar. Böylece ilk köyler oluştu. Bu köyler genelde yüksek yerlere kuruluyor ve çevresi çitlerle kapanıyordu.
- Zamanla insanlar daha çoğaldıkça bu kez aralarında sorunlar çıkınca kendilerini yönetecek kişiler seçmek zorunda kaldı ve böylece ilk devletler kurulmaya başladı.
- İnsanlar önceleri kilden çanak çömlek kullanıyorlardı. Çatal ve kaşıkları kemiktendi. İnsanlar ateşi bulunca bu çömleklerini pişirerek daha sağlam yaptılar. Daha sonra insanlar madenleri işlemeyi öğrendi. (Önce bakır, sonra demir, sonra tunç gibi madenler).
- Zamanla büyük şehirler ve devletler kuruldu. Ve şehirler arasında ürettikleri ürünler sayesinde ticaret başladı.
- Beraber yaşayınca toplum kurallarını düzenleyecek kanunlar hazırladılar.
- Şehirler yada küçük ülkeler arasında savaşlar başladı. Şehirleri ve küçük devletleri egemenliği altına alan toplumlar büyüdü. Böylece büyük “Merkezi Krallıklar” kuruldu.
Çevremizdeki bir olay yaşamın bir çok alanını etkiler. Örneğin mahallemize açılan bir okul o çevrede eğitimi (kültürel),etkiler, orada iş kollarının gelişmesini sağlar (ekonomik), insanların yaşamını etkiler (sosyal).
Meydana gelen ya da ortaya çıkan hâl, iş veya duruma olay denir. Her gün çevremizde birçok olay yaşanmaktadır. Bu olayların bir kısmına doğrudan tanıklık yaptığımız gibi, bir kısmını çevremizdeki insanlardan ya da televizyon ve gazete başta olmak üzere çeşitli iletişim araçlarından öğreniriz.
Evde, okulda, sokakta yaşanan olaylardan bazılarının içinde kendimiz de yer alabiliriz. Bu olaylardan bir kısmı ilgimizi çeker bir kısmı ise ilgimizi çekmez. İlgimizi çeken olaylar hakkında bilgi sahibi olmak isteriz. Olayın nedeni, kimler arasında yaşandığı ve sonucu hakkında bilgi sahibi olmaya çalışırız. Örneğin, Avrupa kupalarında mücadele eden futbol kulüplerimizin kimlerle maç oynayacağını bilmek ve seyretmek hepimizin ilgi duyduğu olaylardır.
Mahallede çıkan bir yangın hepimizin ilgisini çeker. Bu olay karşısında üzülürüz, ama yangının neden çıktığını öğrenmek istemeyebiliriz. Eğer yangın, tanıdığımız insanların evinde çıkmış ise bu olay daha çok ilgimizi çeker. Yaralanan olup olmadığını, yangının neden çıktığını öğrenmeye çalışırız.
Olayların Çok Boyutluluğu
Yaşadığımız olayın birden fazla nedeni ve sonucu olabilir. Çevremizde meydana gelen bir olay, yaşamın bir çok alanını içine alan etkilerde bulunabilmektedir. Bu duruma olayın çok boyutluluğu denilmektedir.
Örneğin erozyonun başlıca nedeni, toprağı koruyan bitki örtüsünün yok olmasıdır. Bunun yanında; arazinin eğimi, toprağın yapısı, yıllık yağış miktarı, iklim faktörleri, bitki örtüsü, toprak ve bitkiye yapılan müdahaleler gibi çeşitli nedenler de erozyonda etkili olmaktadır.
Erozyon, rüzgar ve yağmurun etkisiyle verimli toprakları sürükleyerek, baraj göllerine, akarsu yataklarına ve denizlere taşımaktadır. Bu durum Türkiye'nin gıda açısından kendine yeterli bir ülke olmasını tehlikeye düşürmektedir.
Erozyon, aynı zamanda toplumsal sorunların artmasına da yol açmaktadır. Tarım alanlarının veriminin azalması, doğduğu ve büyüdüğü yerde geçim şansı ortadan kalkan insanların kentlere (şehirlere) göç etmesine neden olmakta, bu durum da şehirlerde çeşitli alt yapı sorunlarının yaşanmasına yol açmaktadır.
Kentlere yoğun nüfus gelince, ortaya çıkan kalabalıklaşmanın maliyeti yüksek olmaktadır. Örneğin kent içi ulaşımda trafik sıkışıklığı ile hem zaman hem de akaryakıt israfı oluşmaktadır.
Yoğun nüfusun sebep olduğu konut krizi kira fiyatlarını artırmanın yanında, arsaların da mafya müdahalesine açık hale gelmesine sebebiyet vermektedir.
Ayrıca kentlerde gecekondulaşmanın yoğun olduğu yerlere okul, sağlık, yol, su, elektrik ve doğalgaz hizmetlerinin götürülmesinde gecikmeler yaşanmaktadır.
Kentlerin ölçüsüz ve aşırı bir şekilde büyümesinin bir diğer olumsuz etkisi de artan maliyetler nedeniyle ekonomik ve mali açıdan ek yük getirmesidir. Şöyleki; belirli bir büyüklüğü aşan mahalli idarelerdeki iletişim güçlükleri, yoğun bürokrasi ve politik baskılarla artan personel sayısı verimliliği düşürürken, maliyetlerin artmasına neden olmaktadır.
Bu örnekte de görüldüğü gibi, bir olayın toplum ve birey açısından pek çok nedeni ve sonucu olabilir. Bu yüzden tanık olduğumuz olayları çok boyutlu olarak değerlendirmeliyiz.
Olgu: Kolayca anlaşılabilir,kanıtlanabilir ve bilimsel verilere dayanan bilgidir. Olgu kişiden kişiye değişmez.
Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.
İnsan canlı bir varlıktır.
Görüş: Kişiden kişiye değişen ve insanların kendi düşüncelerini yansıtan bilgidir.
En iyi takım Fenerbahçe’dir.
Türkiye’nin en güzel ili Çorum’dur.
En çalışkan insanlar Türklerdir.
Kavram: Basit bir fikri veya gerçeği veya bir grup şeyi soyutlayarak ifade eden terim.
Sarı, kırmızı, mavi….. bunların hepsini “renk “ olarak ifade ederiz. Renk kavramdır.
Bir sınıfta Öğrenciler Ali,ayşe vs. Hepsini birden “öğrenci” olarak ifade ederiz. Öğrenci kavramdır.
Yürümek ,koşmak,oturmak kelimelerinin kavramı ise “hareket”tir.
Genelleme: Olgu ve kavramlardan daha kapsamlı bilgiler elde etmektir.
Bilimsel araştırma Basamakları:
1 – Konuyu belirlemek
2- Sorunun çözümüne ilişkin varsayımları (hipotez) yazmak.
3- Konuyla ilgili bilgi toplamak.
4- Kaynaklardan topladığın bilgileri sırala , hipotezleri test et.
5- Yazacağın metni oluşturma.
Dipnot: Metni yazarken alıntı yaptığımız kısımları (cümle yada paragrafları) nereden ve kimden aldığımızı gösteren notlardır.
Kaynakça: Yararlandığımız kaynakların adını belirtmemizdir.
Dilekçe hakkı: Bir isteğimiz, sorunumuz olduğunda onun çözümünü istemek için yazılan kısa yazılara dilekçe denir. Her insan sorunu ve isteğini dile getirmekte özgürdür. Bu nedenle istediği kuruma dilekçe verebilir. Ve dilekçesine cevap verilmesi kanuni bir zorunluluktur. Dilekçesine en geç 60 gün (2 ay) içinde cevap verilmesi şarttır.
Bilgi edinme hakkı: Bu da bir kişinin bir konu hakkında bilgi edinmek istemesidir. Her hangi bir kamu kuruluşundan istediğimiz konu hakkında bilgi edinme hakkına sahibiz.
Atatürk ve sosyal bilimler: Sosyal Bilimler deyince aklımıza tarih, coğrafya, edebiyat, Türkçe,psikoloji,sosyoloji, sosyal bilgiler, vatandaşlık gibi konular aklımıza gelmelidir.
Atatürk ülkemizin geçmişini bilmemiz gerektiğini her defasında önemle vurgulamıştır. Çünkü tarihini bilmeyen toplumlar eski hatalarına tekrar düşebilirler. Atatürk aynı zamanda dilimize de önem vermiş ve Türkçenin geliştirilmesi için çalışmıştır.
- Türk Tarih Kurumu (TTK) : Türk Tarih Kurumunun amacı tarihimiz öğrenmek onu korumak , geliştirmek ve gelecek kuşaklara tarihimizi aktarmaktır. Bu amaçla Atatürk 1931 de Türk Tarih Kurumunu kurdurmuştur.
- Türk Dil Kurumu (TDK): Amacı Türkçemizi korumak, onu geliştirmek ve doğru Türkçe kullanımını sağlayarak gelecek kuşaklara aktarmaktır. Bu amaçla Atatürk 1932 de Türk Dil Kurumunu kurdurmuştur.
- Ayrıca Cumhuriyetin ilk yıllarında; Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi (DTCF), halk evleri açılmıştır.
Değişik Yerler Farklı Yaşamlar: İnsanlar yaşadığı çevrenin iklimi, bitki örtüsü oradaki yaşamı etkiler. İnsanlar oradaki iklime göre giyinir. Oradaki bitkilere göre ticareti gelişir.
Dünyadaki bazı iklimler:
1- Çöl İklimi: Genelde gündüzleri sürekli sıcaktır. Geceleri soğuk rüzgarlar eser.
2- Ekvator İklimi: Ekvator çevresinde görülen iklim yaz kış çok sıcaktır. Soğuk kış ayları yaşanmaz.
3- Kutup İklimi: Bu iklim kutuplar çevresinde görülür. Yaz kış çok soğuktur. Kar ve buz yerden hemen hemen hiç kalkmaz.
4- Muson İklimi: Daha çok dönenceler ile ekvator arasında görülen iklimdir. Bu iklim yazları sıcak ve aşırı yağışlıdır. Bu bölgelerde sık sık sel baskınları yaşanır. Asya’da Bangladeş çevresinde görülür.
Geçmişten Günümüze Yerleşme:
- İlk insanlar mağaralarda yada ağaç kovuklarında barınıyordu. Genellikle avcılık ve toplayıcılıkla yaşıyorlardı. Erkeklere avlanırken kadınlar tohum ve benzeri şeyler topluyordu.
- İlk insanlar tohumların yetiştiğini görünce tarım başladı. Tarımın başlaması ile insanlar yerleşik hayata geçmeye başladılar. Tarım arazilerinin çevresine ilk yerleşim yerlerini kurmaya başladılar. Böylece ilk köyler oluştu. Bu köyler genelde yüksek yerlere kuruluyor ve çevresi çitlerle kapanıyordu.
- Zamanla insanlar daha çoğaldıkça bu kez aralarında sorunlar çıkınca kendilerini yönetecek kişiler seçmek zorunda kaldı ve böylece ilk devletler kurulmaya başladı.
- İnsanlar önceleri kilden çanak çömlek kullanıyorlardı. Çatal ve kaşıkları kemiktendi. İnsanlar ateşi bulunca bu çömleklerini pişirerek daha sağlam yaptılar. Daha sonra insanlar madenleri işlemeyi öğrendi. (Önce bakır, sonra demir, sonra tunç gibi madenler).
- Zamanla büyük şehirler ve devletler kuruldu. Ve şehirler arasında ürettikleri ürünler sayesinde ticaret başladı.
- Beraber yaşayınca toplum kurallarını düzenleyecek kanunlar hazırladılar.
- Şehirler yada küçük ülkeler arasında savaşlar başladı. Şehirleri ve küçük devletleri egemenliği altına alan toplumlar büyüdü. Böylece büyük “Merkezi Krallıklar” kuruldu.