Satuk Buğra Han Destanı

Performans

Çalışkan Üye
Üye
Katılım
26 Ocak 2007
Mesajlar
523
Puanları
63
Konum
TÜRKİYE
Büyük Türk İmparatorluğunu, 840 yılından itibaren devralmağa başlayan
Karahanlıların 1212 (1240) yıllarına kadar devam eden hanedanlığı esnasında en önemli ve muhakkak ki dünya tarihinin seyrini değiştiren büyük hadise Türklerin İslam dinini kabul etmiş olmasıdır.

940 yılı civarında Karahanlı hükümdarı Saltuk Buğra Han zamanında vuku bulan bu dünya çapındaki hadise, dünya üzerindeki büyük tesiri dercesinde Karahanlılar arasında da destani bir havaya bürünmüş ve Saltuk Buğra Han etrafına gelişen bir destan meydana gelmiştir.

Türklerin İslam Dinini kabul edişleri ilahi bir ilhama bağlamaya çalışan Saltuk
Buğra Han Destanının çok kısa bir zamanda geliştiği, islamiyetten önceki Türk
Destanlarından da aldığı ana motiflerle daha da zenginleşerek tesbit edilen
yazılı şekle geldiği söylenebilir.

Aynı zamanda bu gün bile Kaşgar yakınlarındaki Artuç kasabasında bulunan mezarı bir ziyaretgah mahalli olan Saltuk Buğra hayatını, destani bir hava içinde anlatan Saltuk Buğra Han Destanı Tezkire-i Buğra Han adlı bir eserde kayıtlıdır. Bu eserin muhtelif el yazmaları vardır.

Peygamberimiz Hazreti Muhammed, Miraç esnasında, diğer bütün peygamberleri de görür. Aralarından birini tanıyamanz ve Cebrail Aleyhisselelama o zatın kim olduğunu sorar. Cebrail de:

-Bu zat Peygamber değildir, der. Bu zat, sizin ruhunuzu Ulu Tanrıya emanet
ettiğiniz günden üç yıl sonra yer yüzüne inecek ve sizin dininizi Türkistan da
yayacaktır.

Cebrail Aleyhisselamın bu cevabı üzerine hazreti Muhammed çok sevinmiş, Miraçtan sonra, gece gündüz bu mübarek ruh için dua etmeğe başlamıştı. Tabi bu arada, bu mübarek zattan sahabelerine de bahsetmiş ve sahabelerinin bu zatın ruhunu görmeği istemeleri üzerine Hazreti Muhammed de dua ederek Miraç esnasında gördüğü zatın ruhunun görünmesini arzulamıştı.


Hazreti Muhammed' in duası üzerine birden karşılarında kırk silahlı atlı
belirdi. Selam verip yaklaştılar. Bu atlılar, başlarında Saltuk Buğra Han' ın
bulunduğu kırk arkadaşının ruhu idi.

Yıllar geçtikten sonra, Kaşgar Hükümdarının bir oğlu dünyaya geldi. Adını Buğra Han koydular. Buğra Han' ın doğduğu gün büyük zelzeler oldu. Su kaynakları kurudu. Buğra Han' ın büyüdüğü zaman müslüman olacağını falcılar anladılar. Bunun üzerine de onun öldürülmesini sağlık verdiler. Fakat annesi oğluna kol kanat gerdi; falcıların yalan söylediğini iddia etti. Şayet bir gün gelir falcıların dediği çıkar ve Buğra Han büyüdüğü zaman müslüman olursa, onun o gün öldürülmesini istedi. Böylece de oğlunun öldürülmesini önlemiş oldu.

Saltuk Buğra Han, on iki yaşına gelince kırk arkadaşı ile birlikte ava çıktı. Bir
tavşanı kovalamağa başladı. tavşanı kovalamağa o kadar dalmıştı ki
arkadaşalarından ayrıldığını farketmedi.

Tavşanı bir müddet kovalayan Saltuk Buğra Han, bir müddet sonra hayvanın şekil değiştirdiğini hayretle gördü. Gerçekten de kovaladığı tavşan bir ihtiyar adam kılığına girmişti. Saltuk Buğra Han bu zatın Hızır Aleyhisselam olduğunu anladı ve onun verdiği dini nasihatları ve öğütleri can kulağı ile dinledi.

Bundan bir müddet sonra, zamanı gelince Saltuk Buğra Han' ın babası öldü. O
zamanki Türk adetlerine göre annesi de, Saltuk Buğra Han' ın amcası ile evlendi. Fakat bir gece Buğra Han amcasını İslam dinine davet etti. Amcası kabul etmedi. Bunun üzerine yer yarıldı ve yarılan yere Buğra Han' ın amcası gömülüp kayboldu. Amcasının bu şekilde ölmesi Saltuk Buğra Han' ın hükümdar olması demekti çünkü tahta geçecek başka bir kimsesi yoktu. Ve Saltuk Buğra Han hükümdar oldu.

Hükümdar olur olmaz da Türk Ülkesinde İslamiyeti yaymağa başladı. Bütün
savaşları kazanıyordu. Savaşlarda ağzından çıkan ateşler bütün kafirleri
yakıyordu. Kılıcını düşmana çevirince kılıcı kırk adım birden uzuyordu. Bu
yüzden bu kılıcın korkusu dört bir yanı doldurmuş, düşmanlarını sindirmişti.
Öyleki, Saltuk Buğra Han doksan yaşına geldiği zaman ülkedeki bütün Türkler
müslüman olmuştu. Amuderya kıyılarından güneyde Kış Kezek taraflarına ve kuzeyde Karakum' a kadar yayılan olanlarda herkes islam dinine girmişti. Bu da yetmeyince Çin ile savaşıp İslamiyeti oraya kadar yaydı.


Ondan sonra Saltuk Buğra Han ilahi bir emir aldı. Bu emre uyarak Kaşgara döndü ve orada öldü. Dört kızı vardı. Bunlardan ikincisinin adı Alanur idi. Alanur bir gün evinin önünde gördüğü bir arslandan korkarak bayıldı. Ayıldığı zaman bir çocuğu olduğunu anladı. Doğan çocuğa Ali adını verdiler Hazreti Ali gibi Allah' ın Arslanı olduğundan bu adı verdiler.

(Saltuk Buğra Han destanının, Buğra Han' ın kızı Alanur' un gebe kalması, değişik bir, el yazmasına göre de: Cebrail' in getirdiği bir ışığın Alanur' un ağzına akması sonucudur. Bu bir damla ışıktan doğan Alanur' un oğlu, Hazreti Ali gibi bir Allah' ın Arslanı olduğundan, Seyyid Ali Arslan Han adını almıştır.
 
Üst