PKK Saldırıyor, Peki Biz Ne Yapmalıyız?

sevimli

"İyilik büyüktür, küçükte olsa"
Üye
Katılım
2 Mar 2007
Mesajlar
557
Puanları
28
Konum
DENİZLİ
PKK Saldırıyor, Peki Biz Ne Yapmalıyız?

“Barzanistan” yani Kuzey Irak kontrol altına alınabilir ise Türkiye’nin, PKK’nın temsil ettiği terör sürecini ezmesi için

gereken şartlar oluşacaktır. Artık Türkiye, üniter devlet çatısı altında tek millet, tek devlet, tek dil, tek bayrak

hedefini korumak ve takviye etmek amacı ile PKK’yı ortadan kaldıracak bir programı uygulamaya koyabilir. Millî

bütünlüğün sağlanması olarak adlandırabileceğimiz bu program çok boyutlu olmalıdır. Yani, PKK fesadının ortaya

çıkardığı çok boyutlu tahribatı ortadan kaldıracak önlemler geliştirilmelidir.

Bunlar sırası ile 1- Siyasi Önlemler, 2- Bürokratik Önlemler, 3-Toplumsal Rehabilitasyon Önlemleri, 4-Toplumsal

Önlemler, 5- Kültürel Önlemler, 6- İstihbarati Önlemler, 7- Polisiye Önlemler, 8- Hukuki Önlemler, 9- Ekonomik

Önlemler, 10- Diplomatik Önlemler ve 11- Askeri Önlemlerdir. Diğer Önlemleri ele almadan, bu yazı çerçevesinde

sadece alınması gereken askeri önlemlere değineceğiz.

Terörle mücadelenin en önemli bileşeni muhakkak ki askeri yöntem ve önlemler bütünüdür. Türkiye, 21 seneden bu

yana PKK terörüne karşı düşük yoğunluklu çatışma tarihine, özellikle 1992 sonundan itibaren 1999′a kadar süren ve

ileride düşük yoğunluklu çatışma tarihi kitaplarında büyük bir başarı olarak övülecek ve dersler çıkarılacak bir mücadele

vermiştir.

Türkiye terörle mücadele için çok pahalı bir bedel ödeyerek para ile satın alınması mümkün olmayan ve bedeli kanla

ödenen deneyimler elde etmiştir. Ancak terörle mücadelede elde edilen deneyimlerin “Eğitim-Doktrin Komutanlığı”nda

(EDOK) son yıllarda yapılan çalışmalara rağmen teorik zemine yeterince aktarıldığı, bugüne ve gelecek nesillere intikal

ettirildiği söylenemez.

Askeri mücadelenin esası, geçmişten alınan dersleri mücadelede mükemmelleşmeye ulaşacak şekilde geliştirmek

olmalıdır. Bunun için EDOK bünyesindeki çalışmalara yeni bir boyut verilmelidir. Güneydoğu Anadolu’da görev yapmış

emekli ve muvazzaf general ve subayların deneyimleri üzerinde çalışan, bu deneyimlerden hareketle gelecek mücadele

konseptleri geliştiren bir “Düşük Yoğunluklu Çatışmalar Enstitüsü” kurulmalıdır.

Geçmişten alınan dersler ile teröre karşı verilen mücadele mükemmelleştirilirken savaşın stratejik ve teknolojik niteliği

konusunda bir yenilenmenin şart olduğu da göz önünde tutulmalıdır. 1984′den bu yana PKK ile mücadelede temel

hedef mümkün olduğunca fazla PKK’lı öldürmek olmuştur. Hatta PKK’lı ölü sayısı başarının ölçüsü olarak görülmüştür.

Bunun için elde PKK’lı cesedi olmadığı durumlarda da “tahmini” PKK’lı ceset sayısı resmi belgelere başarının ölçüsü

olarak girmiştir.

Oysa öldürülen her PKK’lı (çok büyük ölçüde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yani Anayasamıza göre Türk) kısa vadede

örgütü zayıflatsa da uzun vadede öldürülen gençlerin ailelerini terör örgütünün kucağına itmiştir. PKK’ya karşı askeri

mücadele bu gerçek göz önünde tutularak, yeni bir askeri stratejik zemin üzerine oturtulmalıdır. Askerî mücadelenin

hedefi, daha fazla ölü PKK’lı değil, PKK’nın kırsal alanda hareket ve eylem gücünün mutlak şekilde kırılması üzerine

oturtulmalıdır.
 
Üst