Köktürkler

The Name Of The Rose

Çalışkan Üye
Üye
Katılım
16 Nis 2007
Mesajlar
118
Puanları
18
Konum
Bursa
Göktürkler
KÖKTÜRKLER olarak da bilinir, 552-745 arasında Orta Asya'da bir federasyon çatısı altında birleşen Türk boyları. "Türk adını taşıyan ilk devleti kurmuşlardır. Efsaneye göre Göktürklerin atası 439'daki Tabgaç soykırımından kaçan bir Türk soylusudur. Bu soykırımdan kaçarak Avarlara sığınma (Ergenekon'a giriş) ve 535'te özgürlüğe kavuşma (Ergenekon'dan çıkış), Ergenekon Destam'nın konusunu oluşturur.
Göktürk Kağanlığı'nın kurucusu Bumin Kağan, Avarların egemenliğindeki Türk boylarından Tukyulann başkanıydı. 551'de Avar egemenliğindeki Teleslerin ayaklanmasını bastırınca, bu başarısının karşılığında bir Avar prensesiyle evlenmek istedi.
İsteği geri çevrilince bir Tabgaç (Kuzey Wei) prensesiyle evlendi ve 552'de ayaklandı. Avarları yenerek İl Kağan sanıyla ilk Göktürk kağanı oldu (552), Avarları Karadeniz'in kuzeyine ve Balkanlar'a göç etmek zorunda bıraktı. Eski Hun başkenti Ötü-ken'i ele geçirerek başkent yaptı. Kısa sürede Oğuz (Üç Oğuz ve Dokuz Oğuz), Töles, Kırgız, Karluk, Türkiş, Tatar vb boylan büyük bir federasyon altında birleştirmeyi başardı.
Bumin Kağan, ölümünden önce Göktürk Kağanlığı'nı ikiye ayırarak Batı Göktürk Kağânlığı'nı kardeşi Istemi'ye bıraktı. İstemi (hd 552-576) Batı komşusu Sasanilerin İpek Yolu'ndaki kervan ticaretini engelleyici tutumunu kırmak için mücadeleye girişti. 568'de bu amaçla Bizans'la ticari ve askeri işbirliğine girdi. Doğu Göktürk kağanı olan yeğenleri Kara K'ola (hd 553-554), Muhan (hd 554-576) ve Tapo (hd 576-581) ile uzlaşmayı koruyarak Avarlar ile Akhunları yenilgiye uğrattı.
İstemi'nin ve Tapo'nun ölümünden sonra büyük kağanlık sorunu çıktı. Göktürk hanedanından kısa sürelerle tahta çıkanlar meşru kağan olarak tanınmadı. Bağa İşbara Kağan (hd 581-587) döneminde Çinlilerle ilişkiler ve doğu sorunları önem kazandı. Böylece Batı Göktürk kağanı Bilge Tardu (hd 576-603) daha bağımsız davranma olanağını buldu. Bağa İşbara Türk boylarını iç savaşa sürükleme politikası güden Çin'e, eşi Çin prensesinin haklarını korumak savıyla 582 ve 583'te iki büyük sefer düzenledi. Kuzeni Apo'nun ve yeğeni Tıkınca'nm ayaklanmalarını bastırdı. 583'te Göktürkler kesin olarak ikiye ayrıldı. Tardu'nun Çinlilerle entrikalara girişmesi, Bağa İşbara'nın Çin yönetimiyle ittifak kurmasına yol açtı.
Bağa İşbara'nın kardeşi Çur Bağa (Şehu Han; hd 587-588) kısa süren kağanlık döneminde batıya akınlar başlattı. Bağa İşbara' nın oğlu Tunga Turan (hd 588-600) ayrılıkçı boylan örgütleyerek Doğu Göktürklerden kopmayı amaçlayan ve Çin'den destek sağlayan kardeşi Tulan Han'a karşı Batı Göktürk kağanı Bilge Tardu'yla anlaştı. 599'daki bu yakınlaşmadan bir yıl sonra Tunga Turan öldü; Bilge Tardu 603'e değin büyük kağanlık yaptı. Tunga'nın oğlu Kimin Türe (hd 603-609), Tardu'nun ölümünden sonra büyük kağan oldu. Oğlu Şipi (hd 609-619) karışıklıklar içindeki Çin'e seferler düzenledi. Batı Göktürk kağanları Çulo (hd 600-611), Şikoey (hd 611-618) ve Tong Yabgu (hd 618-630) ile de iyi ilişkiler kurdu. Ardılları Çuluk Kağan (hd 619-621) ve Kara Hieli Kağan (hd 621-630) Çin seferlerini sürdürdüler. Çin'i gitgide daha çok sarsan akınlar, 626'da barışla noktalandı. 630'da Kara Kağan'ı tutsak etmesinin ardından Çin Doğu Göktürk ülkesini işgal etti. 682'ye değin Türklerin Çinlileştirilmesi politikası izlendi. Çin'e bağlı Sirba Kağan (hd 630-646) döneminde, Kürşad Çin egemenliğine karşı harekete geçerek Çin sarayını bastı, ama başarılı olamadı.


Bağatur Sepi'den (hd 630-631) sonra, Batı Göktürk Kağanlığı, Bumin'in soyundan gelen Se Yabgu (hd 631-633), Bağaşa Tulu (hd 633-634), İşbara Teriş Tunga (hd 634-638), Bağatur İpi (hd 638-640) ve ipi Tulu (hd 640-653) tarafından yönetildi. Çinlilerle anlaşan İpi Tulu kâğıt üzerinde Doğu Göktürk kağanı da sayıldı. Ardılı Çençu Yabgu (hd 653-659) Çinlilerce öldürüldükten sonra Batı Göktürk ülkesi de Çin'e bağlandı. Eçine Türce (hd 659-676), Tuçi Kağan (hd 676-678), Eçine Kür Pur Çur (hd 678-682), Çin'in birer vasalı olarak hüküm sürdüler.
Çin egemenliğindeki Göktürk boylarının bağımsızlık hareketlerinin en önemlisi 679'da İlteriş Kağan'ın (Kutluğ Han; hd 682-692) önderliğinde başladı. İlteriş, danışmanı Tonyukuk'un da yardımıyla Türk boylarını savaşçı bir örgüt içinde toplayarak Çin'e karşı çete savaşları başlattı. 683 ve 685'teki savaşlarda Kuzey Çin'i ele geçirdi, ayrıca Kitanlar ve Oğuzlara karşı mücadele etti. İnekler Gölü Savaşı'nda Oğuzların yenilmesi ve Ötüken'in ele geçirilmesi öteki boyların da boyun eğmesinin koşullarım hazırladı. Kırgızların yenilmesi, Orta Asya' da Göktürklerin ikinci parlak döneminin başlangıcı oldu. Kapağan Kağan da (hd 692-716) İlteriş'in politikasını izleyerek Çin'e yeni akınlar düzenledi. Batı Göktürk Devleti'nde Eçine Tuyça (hd 682-700), Üçele (hd 700-706) ve Süge'den (hd 706-711) sonra tahta çıkan Sulu Kağan'la (hd 711-738) Türkeş hanedanı dönemi başladı. 712'de Kara Türkeşler, 714'te Dokuz Oğuzlar, 715'te de Karluklar Batı Göktürk Devleti'ne bağlandı. 716'da Batı Göktürk tahtına çıkan Bilge Kağan (hd 716-734), kardeşi Kültigin'in başkomutanlık, Tonyukuk'un da vezirlik görevlerini korudu; Gök-türklere gerçek bir güvenlik ve refah sağladı. Bilge, 722'ye değin Oğuzlar, Kitanlar ve Çinlilerle savaştı; Çin seferlerinde elde edilen ganimetlerle ülkenin gelişmesini sağladı. 721'de Tonyukuk'un, 731'de de Kültigin'in ölümleri kısa süreli zenginliğin sonu oldu. 742'den sonra birbirini izleyen Uygur, Karluk, Basmil ayaklanmaları Göktürkleri çökertti. 745'te Uygur hanı Kutluğ Bilge Kül kağan ilan edildi.
Göktürkler, Asya bozkırlarındaki göçebe halkların yeterince uzlaşamamış ve örgütlenememiş bir birliğiydi. En geniş döneminde devletin sınırlan batıda Ural Dağlarından doğuda bugünkü Kore'ye kadar uzanmaktaydı. Doğu ve Batı Türkistan bölgelerini içine alarak Kişmir, Tibet ve Kansu'ya dayanan Göktürk topraklan içinde birçok hanlık (örn. Kırgız, Usun, Dimlin, Töles, Kanklı, Kaşgar, Hoten, Yarkent, Uygur) vardı.
Göktürk uygarlığıyla ilgili başlıca kaynaklar Çin tarihleri ile Orhun ve Yenisey yazıdandır. Bu kaynaklara göre Göktürk yönetimi bir soylular iktidarıydı. Kağan, aynı zamanda "ilig" sanı taşır ve tanrısal güç sahibi sayılırdı. Katun (kraliçe), tigin (prens), konçuy (prenses), han, yabgu, şad ile tudun, çur, tarhan, apa gibi devlet görevlileri genellikle soylular arasından seçilirdi. Yılın ilk ayında kağanın başkanlığında "Kurultay" toplanmaktaydı. Ordunun çoğunluğu atlılardan oluşuyordu. Süratli baskın, savaşlarda temel taktikti. Yaşam biçimi çadırlı göçebe düzenine dayanıyordu; hayvancılığa dayalı ekonomik yaşam savaş ganimetleriyle desteklenmişti.
Gök Tanrı inancı, din adamı gerektirmeyen yahn bir doğa diniydi. Öncesiz ve sonrasız Gök Tanrı yazgıyı ve kimin kağan olacağını belirliyordu. İnanışa göre kağan göğe ağıyor ve gökteki bir tahtta oturuyordu. Yersub (yer tanrısı) ve atalar (ecdad) Gök Tanrı'nın yardımcılarıydı. Umay ise çocuklann koruyucu tanrıçasıydı. Ölüler için yuğ düzenleyen Göktürklere göre ölenin ruhu kuş olup uçardı. Türk takvimi 12 hayvanla (sıçan, öküz, kaplan, tavşan, ejder, yılan, at, koyun, maymun, tavuk, köpek, domuz) adlandırılan 12 yıllık dönemler içermekteydi. Altay ve Tanrı dağlarındaki kurganlarda yapılan arkeolojik kazılarda, Göktürk sanatıyla ilgili bilgi veren seramik, deri ve metalden yapılmış eşyanın kalıntıları ve çanak çömlek, giysi, dokuma, at koşumları ve kılıçlar bulunmuştur.

Göktürklerin Türk Tarihindeki Yeri Ve Önemi
Umumî Türk tarihi içinde Gök Türk çağının, Türk milletine yön verici, merkezî bir hüviyet taşıdığı bilinmektedir. Kurulduğu 6. asırdan zamanımıza kadar, hemen bütün Türk dünyası onun derin izlerini muhafaza etmiştir. Asya Hunları’ndan daha geniş ölçüde ve tâbir câizse daha şuurlu bir şekilde Asya Türklüğünü bünyesinde birleştirmiş Gök-Türk hakanlığı, Orta Asya’nın batı sınırlarında Türk halkının yoğunluğunu kaybettiği yerlerde, siyaseten zayıf düştüğü zamanlarda bile, Türk nüfuzunun yayılmasında büyük rol oynamıştır. Uygur, Türgiş, Karluk, Hazar hakanlıkları Gök-Türk Hakanlığı’nın devamı idiler. Uz, Peçenek, Kuman-Kıpçak boyları ondan ayrılmış zümrelerdi.
Yukarı İrtiş bölgesinde Kimekler, Aral Gölü’nün kuzeyinde bir Kıpçak grubu olan Kanglılar, Kaşgar’ın kuzey-doğusu, Özkent, Talas ve Çu bölgesinde bir Karluk kabilesi olan Yağmalar, yine bir Karluk kabilesi olup, Isık Göl’ün güney batısı’nda, sonraları Talas civarında, Barsgan ötesinde Kaşgar havalisinde ve Maveraünnehir’de oturan Çiğiller, keza bir Karluk kabilesi olarak, Isık göl-Çu ırmağı arasında görülen Tohsılar, Tuharistan, Gazne, Belh, Sicistan-kuzey Hindistan’da Kalaçlar, Kaşgar- Balasagun- Talas- Fergane arasında Argu, Yabaku Çomul, Igrak, Çaruk, Ezgiş, Kençek vb. toplulukları Gök Türkler’e bağlı Türk kabileleri idiler.
Ayrıca Karluk, Yağma, Çiğil, Tohsı yolu ile Gazneli, Harezmşahlar, Hindistan Türk devletleri; Oğuzlar yolu ile Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Selçuklu devletleri, Atabeylikler, Türkmen beylikleri, Anadolu beylikleri, Kara-koyunlu ve Ak-koyunlu devletleri, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti hep Gök Türk hakanlığının, etnik bünye, sosyal, idarî askerî ve kültürel mirasçısı olmuşlardır.

Orhun Yazıtları
Moğolistan'ın kuzeyinde bulunan eski Türkçe yazıtlardır.
Yazıtlar 38 rünik harften oluşan Orhun alfabesi ile yazılmıştır. Büyük çoğunluğu taşlar üzerine kazılı olan Orhun Yazıtları geniş bir bölgede dağınık bir biçimde bulunur. İlk kez 1893'te Danimarkalı bilgin Vilhelm Thomsen tarafından okunmuştur.
Orhun Yazıtları bulundukları yere göre gruplandırılmaktadır. Kuzey Moğolistan Yazıtları, Orhun Irmağı kıyısında bulunan altı yazıttan oluşur. Bunların üçü çok önemlidir. Bu yazıtlardan ilki Bilge Kağan tarafından 732'de küçük kardeşi Kültigin adına Orhun Irmağı vadisinde, Koşo-Çaydam Gölü çevresinde dikilmiştir. Kültigin Yazıtı Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Oyuk bir kaideye oturtulan Yazıtın yüksekliği 3,75 m'dir. Dört cephelidir ve yukarıya doğru gittikçe daralır. Doğu ve batı cephelerinin genişliği aşağıda 132 cm, yukarıda 122 cm'dir. Güney ve kuzey cepheleri ise aşağıda 46 cm, yukarıda 44 cm'dir. Üstü kemer biçiminde biter ve yukarıda beşgene dönüşür. Yazıtta Kültigin ve Türk budunu övülür. Yazıtın önünde bulunan 4,5 km'lik düz yolun iki yanında 169 balbal sıralanır. Bu, Kültigin'in öldürdüğü düşman sayısıdır. Burada ayrıca çeşitli işlemeli taşlar, heykel parçaları vb bulunur. 1958'de bu yapıtlar arasında Kültigin'in başı ile karısının bedeni ve yüzünün bir bölümü de bulunmuştur. Yazıtta Türk ve Çinli sanatçılar birlikte çalışmış, yazıları da Bilge Kağan'ın yeğeni Yolluğtiğin kazımıştır. Kültigin Yazıtı'nın l km uzağında Bilge Kağan Yazıtı bulunur. Biçimi, düzenlemesi ve yazısı Kültigin Yazıtı ile aynıdır. Ama Bilge Kağan Yazıtı biraz daha yüksektir. 735'te dikilen yazıt gene Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Kültigin'in ölümünden sonraki olayların da anlatıldığı yazıtın hakkaki (kazıyıcı) gene Yolluğtiğin'dir. Bu yazıtın çevresinde de türbe kalıntısı, heykeller, balballar ve taşlar vardır.

Kültigin ve Bilge Kağan yazıtlarının biraz doğusunda Tonyukuk Yazıtı yer alır. Yazıt Yazola Irmağının yukarısında, Bayn Çok-to'nun yakınındadır. Öbür iki yazıt devrilip kırıldıkları halde Tonyukuk Yazıtı hâlâ ayaktadır. Bu yazıt dört cepheli iki taştan oluşur. Taşlardan biri daha büyük olup 1,5 m boyundadır. Tonyukuk'un ağzından yazılan yazıt süsleme, yazı ve konum olarak öbür iki yazıt kadar önemli değildir. Bu yazıtın çevresinde de türbe kalıntısı, heykeller, balballar ve işlemeli taşlar vardır. Yazıtta Doğu Göktürk Kağanlığı'ndaki önemli olaylar anlatılır.
Türk adının geçtiği ilk Türkçe metinler olan bu üç yazıt Doğu Göktürkler dönemine ilişkindir ve bilinen ilk Türk devletinin kuruluşu ve yönetimiyle ilgili bilgi içerirler. Yazıtlar Türk töre, askerlik ve uygarlığı ile kültürünün en eski belgeleridir ve edebi açıdan büyük önem taşır. Türk yazı dilinin akıcı bir örneğini oluşturan yazıtlar Türkçe-nin o dönemdeki gelişmişlik düzeyini gösterir.
Öbür Orhun Yazıtları'ndan Orgin Yazıtı, 1891'de Orgin Irmağı kıyısında bulunmuştur. 731'de dikildiği sanılan yazıt Alp-Eletmiş (bir görüşe göre Taçam) adlı bir Türk beyine ait olup içinde Ilteriş ve Kapağan kağanların adı geçer. Yazıtta Oğuzlar ve Çinliler ile yapılan savaşlardan söz edilir.
Orta Moğolistan'da 1928'de bulunan Ihe Hüşotü Yazıtı, Küli-Çur adlı bir bey adına 716'da dikilmiştir. Yazıtta İlteriş, Kapağan ve Bilge kağanların adı geçer. Tarduşlann başı olduğu sanılan Küli-Çur'un kağanlara hizmeti ve öbür boylarla yaptığı savaşlar anlatılır.
Yenisey Yazıtları
Sibirya'daki Yenisey Irmağı havzasında bulunan, Göktürkler ile Uygurlardan kalma ilk Türkçe yazıtlar. Orhun Yazıtları'ndan daha eski olan Yenisey Yazıtları mezar taşlarının yanı sıra yazılıkayalar ve çeşitli eşyayla birlikte 70 parçadan oluşur. Yenisey Yazıtları'nın ilkini doğa bilimcisi Daniel Gottlieb Mes-serschmidt 1721'de Uybat Irmağı kıyısında buldu. Messerschmidt daha sonra Tabbert Philipp Johan von Strahlenberg'le birlikte Yenisey Yazıtları'nın en önemlilerinden olan Tes Yazıtı'nı buldu. 1722'de Yenisey Vadisini tarayan Strahlenberg ile Messerschmidt, ülkelerine döndükten sonra ellerindeki kopyaları ve resimleri yayımladılar. Messerschmidt'in Petersburg Bilim ve Sanat Akademisi'ne verdiği belgeler 1729'da basıldı. Ama yazıtlardaki önemli noktaların gün yüzüne çıkarılmasını gene Vilhelm Ludvig Peter Thomsen sağladı. Bazı bilim adamlarına göre Yenisey Yazıtları Kırgızlardan kalmadır. Yenisey Yazıtla-n'nda kullanılan harfler, Orhun alfabesinden daha eski bir döneme yani 8. yüzyıldan öncesine aittir. Yazıt metinleri genellikle yazıt sahibinin kendi ağzından yaşamöykü-sünü anlatmasıyla başlayıp akrabalarına ve arkadaşlarına doyamadığını söylemesiyle sürer. Bu biçimiyle yazıtlar tam bir mezarta-şı niteliğindedir; metinlerde ne abartmaya ne de övgüye rastlanır. Tümü SSCB'deki çeşitli müzelerde korunan yazıtlardan bazılarının, bulundukları bölgeye göre özel adları vardı.
 
Üst