İslam Tarihi

Performans

Çalışkan Üye
Üye
Katılım
26 Ocak 2007
Mesajlar
523
Puanları
63
Konum
TÜRKİYE
2. İSLAMİYETİN DOĞUŞU VE YAYILIŞI
Arabistan Asya kıtasının güney- batı ucunda yer alan büyük bir yarımadadır.Genellikle çöllerle kaplı bir alandır. İslam öncesi dönemde Arap yarımadasında kurulan önemli devletler şunlardır .
1.MAİN DEVLETİ 2.SEBE DEVLETİ 3.HİMYERİ DEVLETİ
4.GASSANİLER 5.TEDMÜRLER 6.NABATLILAR
İslam öncesi Arap yarımadasında siyasi bir birlik yoktu .Araplar kabilelerden meydana geliyordu.Bu kabileler arasında sürekli savaşlar ,kan davaları vardı. Mekke şehri bütün kabileler tarafından kutsal kabul edilmişti.Her yıl Mekke şehrinde toplanır,panayırlar,eğlenceler yaparlardı.
İslam öncesi Araplar putlara tapıyorlardı. Araplarca kutsal sayılan yüzlerce put vardı. Bütün bu putlar Mekke deki Kabe içerisinde yer alıyordu.( Kabe İslam öncesi de Araplar tarafından kutsal kabul ediliyordu.)
İslam öncesi Arap toplumunda kadının hiçbir değeri yoktu. Halk göçebe ve şehirli olmak üzere ikiye ayrılmıştı.
HZ. MUHAMMED İN HAYATI HZ. Muhammed 571 yılında Mekke şehrinde dünyaya geldi.Babasının adı ABDULLAH , annesinin adı AMİNE dir. Hz. Muhammed küçük yaşta önce babasını daha sonra da annesini kaybetti.Önce dedesi ABDÜLMUTTALİB , o da ölünce amcası EBU TALİB in yanında kaldı.Amcası ile beraber ticaretle uğraştı. Küçük yaşından itibaren çevresinde doğruluğu,güvenirliliği ile in kazandı. Kendisi çevresindeki insanlar gibi putlara hiç ilgi duymuyor,sık sık HİRA dağına çıkıp yalnız kalıyordu.
Yine böyle bir zamanda Hira mağrasında düşünceler içerisinde iken vahiy meleği Cebrail ilk vahyi getirdi.(Yaradan Rabbi!nin adı ile oku!-Alak Süresi).Bu şekilde Hz.Muhammed’in peygamberlik süreci başlamış oldu. Hz. Muhammed’e ilk inananlar Hz.Hatice, Hz.Ali, Hz.Ebu Bekir, ve Hz. Zeyd oldu. Ancak yeni gelen din (İslam) Mekkeliler tarafından hiç hoş karşılanmadı. Çünkü İslam dini kendi dinleri putperestlik ile hiç benzeşmiyordu.Atalarının dinine büyük bir bağlılık duyan Araplar Hz.Muhammed’ e ve yeni dine şiddetle karşı geldiler. Bu karşı gelme zamanla Müslümanlara karşı şiddete dönüştü.Bunun üzerine Hz.Muhammed Müslümanlara hicret (göç) emrini verdi. 615 yılında Müslümanlar önce Habeşistan’a baskılar artınca da 622 yılında Mekke’yi terk ederek Medine şehrine hicret(göç) ettiler. Hicret ‘ten sonra Medine İslamiyet’in merkezi durumuna geldi.
HİCERET’İN ÖNEMİ:
1.Hicret İslam’ın kurtuluşu oldu.
2.İslamiyetin yayılması için uygun bir ortam doğdu.
3.Medine ‘de İslam Devleti kuruldu.
4. Hicret , Hz.Ömer döneminde takvim başlangıcı olarak kabul edildi.(Hicri takvim)
5.Mekke’den göç edenler (Muhacir) ile Medine’li Müslümanlar ( Ensar) kardeş ilan edildi.
6. İslam Devleti’nin ilk anayasası ilan edildi.
BEDİR SAVAŞI (624)
Nedeni: Mekkelilere ait bir ticaret kervanı Müslümanlarca ele geçirilmek istenmişti. Bu şekilde Müslümanların Hicret esnasında Mekke’de bıraktıkları maların karşılığı alınacaktı. Bu durum iki tarafı karşı karşıya getirdi.
Sonuçları:
1.Bedir savaşı Müslümanların kazandığı ilk askeri zaferdir.
2.Müslümanların kendilerine olan güvenleri artmıştır.
3.Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçmiştir.
4.Mekkeli esirlerden okuma-yazma bilenler 10 Müslüman ‘a okuma-yazma öğretme karşılığında serbest bırakıldılar.
UHUD SAVAŞI (625)
Nedenleri: Mekkelilerin Bedir savaşının intikamını alma istekleri. Mekkelilerin Medine şehrine doğru gelmeleri üzerine iki taraf Uhud dağı eteklerinde karşı karşıya geldiler. Savaşın başlangıcında Müslümanlar üstün iken Peygamber tarafından görevlendirilen okçuların yerlerini terk etmeleri savaşın kaybedilmesine yol açmıştır.
Sonuçları:
1.Mekkeliler savaştan galip gelmelerine rağmen kesin bir sonuç elde edemediler.
2.Okçuların yerlerini terk etmeleri savaşın kaybedilmesine yol açmıştı. Bu durum Peygamberin emirlerine uymanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

HENDEK SAVAŞI(627)
Nedenleri:
1.Uhud savaşından sonra Medine ‘den çıkarılan Yahudilerin Mekkelileri sürekli kışkırtmaları.
2.Mekkelilerin Müslümanlara kesin bir darbe vurma istekleri.
Kalabalık bir ordu ile harekete geçen Mekkelilere karşı Medine şehrinin savunulmasına karar verildi. Salman-ı Farisi adında bir İranlı Müslümanın önerisi ile şehrin etrafına hendekler kazıldı. Mekkeliler bu hendekleri aşamadılar ve bir sonuç alamadan geri döndüler.
Sonuçları.
1.Bu savaş Mekkelilerin Müslümanlar üzerine yaptıkları son saldırı olmuştur.Bundan sonra Müslümanlar saldırı ,Mekkeliler savunma konumuna geçmiştir.
2.Medine çevresindeki bir çok Arap kabilesi Müslüman olmuştur.
HUDEYBİYE BARIŞI(628)
628 yılında Müslümanlar Mekke’de bulunan Kabe’yi ziyaret etmek istediler.Mekkeliler bu durum karşısında tedirgin oldular ve ziyarete izin vermek istemediler. Bunu üzerine taraflar arasında Hudeybiye Antlaşması imzalandı.
1.Her iki taraf istedikleri kabileler ile ittifak yapabilecekler. Ancak askeri yardım yapmayacaklardı.
2.Müslümanlar o yıl Kabe’yi ziyaret etmeyecekler,ertesi yıl ziyaret yapacaklar.
3.Müslüman olan Mekkeli gençler ailesinin izni olmadan Medine’ye alınmayacak, Mekke’ye sığınanlar ise geri verilmeyecekti.
4.Barış on yıl süre ile geçerli olacaktı.
ÖNEMİ: Bu antlaşma ile Mekkeliler Müslümanları hukuken tanımış oldular.
HAYBER’İN FETHİ (629) Hayber’de yaşayan Yahudiler Müslümanlar aleyhine işler yapıyorlar, İslam’ı kötülüyorlardı.Bunun üzerine Buranın fethine karar verildi. Hayber kalesi Yahudilerden alındı.
ÖNEMİ : Hayber’in fethi ile Şam ticaret yolunun kontrolü Müslümanların eline geçmiş ve güvenliği sağlanmıştır.
MUTE SAVAŞI (629) Müslümanlar ile Bizanslılar arasında yapılan ilk savaştır.Çok kalabalık olan Bizans ordusu karşısında Müslümanlar bir sonuç elde edemediler.
MEKKE’NİN FETHİ (630)Mekkelilerin Hudeybiye Barışını bozmaları üzerine Mekke’nin fethine karar verildi. Mekke şehri hiçbir karşı koyma görmeden kısa sürede ele geçirildi. Mekke’nin fethi ile Arap yarımadasının tamamı kısa sürede Müslümanların kontrolüne girdi.
HUNEYN SAVAŞI (631)
Mekke’nin fethinden sonra İslam’ı benimsemeyen Arap kabileleri Mekke’nin dışında toplandılar.Müslümanlar ve Putperest Arap kabileleri arasında yapılna bu savaşı Müslümanlar kazandı ve ardından Ta’if şehri de kuşatıldı ancak alınamadı.Bir süre sonra Ta’if halkı kendi istekleri ile Müslüman oldular.
TEBÜK SEFERİ (631)
Bizans İmparatoru Heraklius’un büyük bir ordu ile Arabistan’a geldiği haberi üzerine Hz. Muhammed Tebük’ e doğru sefere çıktı. Ancak haberin doğru olmadığı anlaşıldı. Tebük Seferi Hz. Muhammed’in son seferi olmuştur.
Hz.Muhammed son bir kez Mekke’de kalabalık bir Müslüman kitlesine VEDA HUTBESİNİ söyledi. 632 yılında Medine’de vefat etti. Hz.Muhammed vefat ettiği yere gömüldü. Medine şehrindeki peygamberimizin bu mezarına “Ravza-i Mutahhare” denir.
DÖRT HALİFE DÖNEMİ Hz. Muhammed vefat edince Müslümanların başına sırası ile Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ,Hz. Osman ve Hz. Ali geçti .İşte bu döneme dört halife dönemi (Hulefa-i Raşidin ) denir.
1. HZ. EBU BEKİR DÖNEMİ (632-634)
a.Yalancı peygamberlerle mücadele edildi.
b.Kuran-ı Kerim kitap haline getirildi.
c.İlk kez Arap yarımadasının dışında fetihler yapılmaya başlandı.
2.HZ. ÖMER DÖNEMİ (634-644) Hz. Ebu Bekir ölmeden önce Hz. Ömer’in halife olmasını istemişti. O ‘nun ölümü ile Hz. Ömer ikinci halife oldu. Hz. Ömer döneminin önemli olayları şunlardır.
a.Bizans Devleti ile YERMÜK SAVAŞI yapıldı ve Suriye ve Filistin fethedildi.
b.İran’da kurulu olan Sasani Devleti ile Kadisiye ve Nihavend savaşları yapıldı ve İran fethedildi.
c.Kuzey Afrika’da Mısır, Libya bölgesi fethedildi.
d.İslam Devleti doğuda Horasan,batıda Libya , kuzeyde Kafkasya’ya kadar genişledi.
e. İlk divan teşkilatı oluşturuldu.
f.Ülke eyalet ve illere ayrıldı.
g. İlk adli teşkilat yapısı oluşturuldu.
h.Fethedilen ülkelerde sürekli ordugahlar kuruldu.
I.Hicri takvim kullanılmaya başlandı.
3.HZ. OSMAN DÖNEMİ (644-656)
a. İslam orduları Ceyhun nehrini aşarak Türklerle karşı karşıya geldiler.( Orta Asya da Türgeş Türkleri, Kafkasya’da Hazar Türkleri ile)
b.Kuzey Afrika’nın fethine devam edildi .Tunus ele geçirildi.
c. İslam Devleti’nin ilk donanması Hz. Osman döneminde kuruldu.( Şam Valisi Muaviye tarafından)
d. Hz. Ebu Bekir döneminde kitap haline getirilen Kuran- ı Kerim İslam Devleti’nin sınırlarının genişlemesi ve Müslümanların sayısının artması ile zorunlu olarak çoğaltıldı.
Hz Osman Emevi kabilesine mensup birisiydi. Bu yüzden devletin önemli görevlerine hep Emevi kabilesinden olanlar getirildi.Bu durum diğer kabileler arasında huzursuzluğa yol açtı ve Hz. Osman bir suikast ile öldürüldü.
4.HZ. ALİ DÖNEMİ (656-661 ) Dört halife döneminin son halifesi olan Hz. Ali döneminde Müslümanlar arasında ikilikler çıkmaya başladı. Başta Şam valisi Muaviye, Hz. Ayşe ,Talha ve Zübeyr olmak üzere bir çok kişi Hz. Ali ‘nin halifeliğini kabul etmediler. İslam dünyası Hz. Ali taraftarları ve diğerleri olmak üzeere ikiye ayrıldı. Bu durum kaçınılmaz olarak savaşlara yol açtı. Müslümanlar arasında yapılna ilk savaş “Cemel Vak”ası (Deve olayı) denilen savaştır. Bu savaşta Hz. Ali taraftarları üstün geldi ve savaşı kazandılar. H:z Ayşe esir alındı ve Medine’ye gönderildi. Bu savaştan sonra Şam Valisi olan Muaviye ile Hz. Ali birbirlerine rakip oldular. İki taraf arasında “ Sıffın Savaşı” yapıldı Bu savaşında kesin bir galibi olmayınca taraflar Hakeme başvurmak için karar aldılar. Sorun bir kez de tarafların hakemleri arasında görüşüldü.Tarafların hakemleri;sorunun ancak her iki tarafından halifelikten vazgeçmesi ile çözüleceği konusunda anlaştılar. Ancak Muaviye’nin hakemi bir hile yaparak Muaviye’yi tekrar halife ilan edince taraflar arasındaki sorun daha da büyüdü. İslam dünyasının bu duruma düşmesi bazı Müslümanların her iki tarafada düşman olmasına sebeb oldu. “Hariciler “ adında yeni bir grup daha çıktı.Har,c,lere göre Müslümanların bu duruma gelmesinde Hem Hz.Ali hem de Muaviye sorumlu idi. Her ikisi birden öldürülürse sorun çözülürdü.Hariciler bu düşüncelerini gerçekleştirmek için harekete geçtiler. Hz. Ali bir suikastla öldürüldü. Muaviye yaralanıp kurtuldu. Hz. Ali’ nin ölümü ile de dört halife dönemi bitmiş oldu.
EMEVİLER DÖNEMİ (661- 750 ) 1. MUAVİYE DÖNEMİ
Hz. Ali’nin ölümü ile Muaviye İslam Devleti’nin başına halifesi oldu. Muaviye Emevi kabilesinden olduğu için Muaviye ve daha sonra kendi soyundan gelen halifeler dönemine Emeviler dönemi denir. Muaviye halife olmakla birlikte tam anlamı ile rahat değildi. Çünkü Hz. Ali ‘nin oğlu Hz. Hasan harekete geçmişti. Müslümanlar arasında yeniden bir savaş ortamı oluşuyordu. Ancak Hz. Hasan Müslümanlar arasında yeni bir savaşın olmasını istemediğinden Muaviye ‘ye bazı şartlar öne sürerek savaştan çekildi. Buna göre Muaviye ölünce yerine Hz. Hasan’ın kardeşi Hz. Hüseyin halife olacaktı. Muaviye bu teklifi kabul etti.
Muaviye döneminde bir taraftan iç karışıklıklar olurken diğer taraftan fetih hareketleri hızını kesmeden devam ediyordu. Rodos ve Girit adalarına seferler yapıldı. İstanbul ilk defa İslam donanması tarafından kuşatıldı. Ancak İstanbul ‘un kalın surları ve suda da yanan grejuva ateşi sayesinde kuşatmadan kurtuldu.
2.YEZİD DÖNEMİ Muaviye daha ölmeden oğlu Yezid’i halife ilan etti. Hz. Hasan ile yapmış olduğu antlaşmaya uymadı. Bunun üzerine Hz. Hüseyin harekete geçti. Küçük bir grupla Kufe şehrine doğru yola çıktı. Ancak Kerbela şehri yakınlarında Yezid’in ordusu tarafından kuşatıldı ,direnmesi üzerine etrafındakilerle beraber öldürüldü. Hz. Hüseyin’in öldürülmesi İslam Dünyasındaki ayrılıkları daha da arttırdı. Hz.Ali taraftarları Ayrılarak Şİİ mezhebini kurdular.
3. ABDÜLMELİK DÖNEMİ Halife Abdülmelik iç karışıklıkları giderdikten sonra fetih hareketlerine devam etti. Arapça resmi dil olarak ilan edildi. İlk İslam parası bu dönemde bastırıldı.
4. VELİD DÖNEMİ Halife Velid döneminde fetih hareketleri daha da hızlandı.İslam orduları bir taraftan Orta Asya’da fetihler yaparken diğer taraftan kuzey Afrika’nın fethi tamamlanmış İslam orduları Cebelitarik boğazını geçerek İspanya’ya girmişti. Tarik Bin Ziyad komutasındaki İslam orduları kısa sürede İspanya’yı fethettiler.
Puvatya Savaşı: İspanya’yı fetheden İslam orduları Pirene Dağlarını aşarak Fransa ya girmeye başladılar. Bunu üzerine Arap-İslam ordusu ile Frank ordusu karşı karşıya geldi. İki taraf arasında yapılan Puvatya Savaşını Frank ordusu kazandı ve Müslüman Arapların Avrupa daki fetih hareketi durmuştu. Yenilen Müslüman Arap ordusu Fransa’dan geri çekildi ve İspanya da kaldı.
Yaklaşık 90 yıl süren Emevi hanedanı Horasanlı Ebu Müslim’in başlattığı bir ayaklanma sonucunda yıkıldı ve yerine Abbasi hanedanı kuruldu.
EMEVİLERİN YIKILIŞ SEBEBLERİ
1.Emevilerin Arap olmayan Müslümanlara değer vermemeleri,Arapları üstün görmeleri. (Arap olmayan Müslümanlara “Mevali” diyorlardı.)
2.Önemli görevlere Emevi ailesinden olanların getirilmesi ve bu durum sonucu oluşan Arap kabileleri arasındaki huzursuzluk.
3.Emevi ailesi arasındaki geçimsizlikler.
4.Fetihlerin durması.
5.Hz.Ali taraftarlarının ( Şiiler) çalışmaları.
6. Hz. Abbas’ın soyundan gelenlerin çalışmaları(Hz.Abbas peygamberimizin amcasıdır.)
EMEVİLER DÖNEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
1.Emeviler döneminde sınırlar doğuda Seyhun nehrine batıda Atlas okyanusuna , kuzeyde pirene dağlarına ve Anadolu içlerine kadar genişlemişti.
2.Emeviler döneminde İslam kültür ve uygarlığının temelleri atıldı.
3.Emeviler devrinde halifelik babadan oğula geçmeye başladı ve halifelik bir saltanata dönüştü.
4.Türklerle Araplar arasında şiddetli mücadeleler yapıldı.( Emevilerin Arapçılık politikası bunda etkili olmuştur.)
5.Ülke yönetimi eyaletlere bölünmüştür.
ENDÜLÜS EMEVİ DEVLETİ(756-1031) Emeviler hanedanı sona erince, Abbasilerin elinden kaçan Halife Hişam’ın torunu Abdurrahman Endülüs’e (İspanya’ya ) gelerek burada Endülüs emevi Devleti’ni kurdu.
Endülüs Emevi Devleti bulundukları coğrafya gereği toprak genişletme ,fetih yapmaktan çok ,bilim ,kültür,sanat alanlarında çalışmalar yaptılar ve bu konularda oldukça ileri gittiler. Başkenti Kurtuba olan büyük bir bilim,kültür,sanat merkezi durumuna geldiler. Avrupa’dan birçok öğrenci Endülüs’e gelerek öğrenim yapıyorlardı.Avrupalılar birçok şeyi de Endülüs Emevilerinden öğrendiler.Avrupa kültür ve medeniyetinin oluşumunda Endülüs Emevileri’nin katkısı tartışılmaz bir gerçektir. III:Abdurrahman döneminde en güçlü zamanını yaşayan Endülüs Emevi Devleti iç karışıklıklar ve Hıristiyan İspanya krallıklarının baskıları sonucunda yıkıldı. Endülüs Emevileri’nin yerine birçok beylik kuruldu. Bunlar arasında en önemlisi Beni Ahmer Devletidir.
BENİ AHMER DEVLLETİ Endülüs Emevileri yıkılınca başkenti Gırnata olarak kurulan bir beyliktir. Bir bakıma Endülüs Emevileri nin devamı da sayılabilir. Başkenti Gırnata olduğu için bu devlete “Gırnata İslam Devleti” de denmektedir. Beni Ahmer Devleti döneminde de İspanya da Müslümanlar yüksek bir kültür,sanat ,bilim merkezi olmaya devam etmiştir. Kuzeydeki Hıristiyan krallıklar güçlenince Beni Ahmer Devleti daha fazla varlığını sürdüremedi ve yıkıldı.(1492) Yaklaşık 800 yıl süren İslam hakimiyeti bu şekilde sona ermiş oldu .İspanyollar işgal ettikleri yerde her şeyi yakıp yıktılar, Müslümanları ve Yahudileri öldürmeye başladılar.Osmanlı Devleti zor durumda kalan Müslüman ve Yahudilere yardım etti.Oruç Reis ve Hızır Reis komutasındaki gemiler İspanya da birçok Yahudi ve Müslümanı ölümden kurtardı.
ABBASİLER (750-1228 ) Emevilerin yıkılması ile İslam Devletinde Abbasiler dönemi başlamış oldu. İlk Abbasi halifesi Ebul Abbas Abdullah oldu. Ebul Abbas’ın ölümünden sonra halife olan Ebu Cafer El Mansur Bağdat şehrini kurarak Devletin merkezini buraya taşıdı.( Emeviler döneminde devletin merkezi Şam şehri idi.) Ancak Abbasiler en güçlü dönemini halife Harun Reşid ve oğulları ( Emin, Me’mun, Mutasım ) döneminde yaşamıştır.
Harun Reşid’den sonra halife olan Me’mun döneminde Türklerin İslam devletindeki etkinliğide yavaş yavaş artmaya başladı. Türkler arasında İslam Dini hızla yayılmaya başladı. Emevileri aksine Abbasilerin Türklere hoşgörü ile yaklaşmaları ,ayrımcılık yapmamaları,Türk-Arap ilişkilerin düzeltmiş ve İslam Dini Türkler arasında yayılmaya başlamıştır. Halife Mutasim döneminde Türklerin İslam Devletindeki etkinliği daha da arttı.Türklerden ordular oluşturulmaya başlandı. Türk ordusu için Bağdat yakınlarında Samerra şehri kuruldu.
Abbasiler döneminde bilimsel alanda çalışmalar hızla devam etti.Eski Yunan, Süryani,Hint,İran gibi medeniyetlere ait eserler Arapça’ya tercüme edilerek ,bu medeniyetlere ait birikimler İslam Medeniyetine geçti. Müslümanlar öğrendikleri bu bilgilere yenilerini ekleyerek daha da geliştirdiler.
Halife Mutasım’ın ölümünden sonra Abbasi devleti giderek gücünü kaybetti, bir süre sonra da parçalandı.Abbasi Devleti toprakları üzerinde “Tavaif-i Muluk” adı verilen devletler kuruldu. Abbasi Devleti’nin yerine kurulan bu devletlerin isimleri ve kuruldukları yerler şunlardır.
1.Tolunoğulları: Mısır 2.İhşitler(Akşitler): Mısır 3.İdrisoğulları: Fas 4.Aglebiler:Tunus,Cezayir 5.Fatimiler:Mısır 6.Tahiroğulları:İran,Horasan
7.Saffariler:İran’ın Sistan bölgesi 8.Samanoğulları:Horasan,Maverunnehir
9.Büveyhoğulları:İran
Büyük Selçuklu Devleti döneminde Türk Hükümdarları Abbasi halifelerine sahip çıkmışlar ve özellikle Şii Büveyhoğullarına karşı korumuşlardı. Büyük Selçuklu Devleti yıkılınca Abbasilerde en önemli destekçilerini kaybettiler. 1258 yılında Moğol Hükümdarı Hülagu Han Bağdat’ı ele geçirip Abbasilere son verdi. Moğolların elinden kurtulan Abbasi ailesine mensup kişiler Mısır’a kaçtılar ve orada Memlukların egemenliğinde halifeliklerini devam ettirdiler. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim Mısır’ alınca halifelik Türklere geçmiş oldu. Abbasi halifeliği de tamamen sona erdi.
Yukarıdaki konulardan da anlaşıldığı gibi Emeviler döneminde çok kötü olan ve sürekli savaşlar yapılan Türk –Arap ilişkileri Abbasilerle birlikte düzelmeye başlamıştı.Abbasilerin Arapçılık politikası yapmamaları,Türklere değer vermeleri bunda büyük bir etken olmuştur. Özellikle Talas savaşı Türk-Arap ilişkilerinin düzelmesinde bir dönüm noktası olmuştur.
TALAS SAVAŞI (751 ) 7. Yüzyılda Türklerin Orta Asya’ da ki etkinlikleri azalmıştı.Göktürk Devleti Çinliler tarafından yıkılmış ve Çinliler bütün Orta Asya’ya hakim olmuşlardı.

Doğudan gelen Çinliler ile Batıdan gelen Müslüman Araplar Orta Asya da karşı karşıya geldiler. Çinliler ve Araplar arasındaki bu mücadele Türklerin de kaderini etkiliyordu. Türkler bu savaşta Araplara destek verdiler ve Talas savaşını Arapların kazanmasını sağladılar. Talas savaşı sonucunda;
a.Türk-Arap ilişkileri düzeldi.
b.İslam Dini Türkler arasında hızla yayılmaya başladı.( İlk Müslüman olan Türk boyları ,Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleridir.)
c. Çinlilerin orta Asya da ki Egemenlikleri sona erdi.
İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİ İslam kültür ve medeniyeti deyince bunu sadece Araplara veya diğer Müslümanlar ait bir kültür ve medeniyet olarak düşünmek yanlış olur. İslam medeniyeti içerisinde bir çok medeniyetin katkısı vardır.
Fetihler yolu ile Müslümanlar,İran, Hint, Yunan, Helen, Mısır, Süryani, Bizans gibi köklü ve zengin medeniyetlerle karşılaşmışlardı. Bütün bu medeniyetlerden birçok yeni kavram öğrenen Müslümanlar bunlara yenisini katarak daha güçlü bir medeniyetin oluşumunu( İslam Medeniyeti) sağladılar. Bütün bunlar bize İslam medeniyeti içerisinde birçok medeniyetin etkisi olduğunu göstermektedir. Türkler İslam medeniyetini Cihan Şumul bir hale ( bütün dünya da etkili, uluslar arası boyutta) getirmişlerdir. İslam medeniyetinin başlıca unsurları şunlardır.
A. DEVLET YÖNETİMİ İslam Devleti’nin devlet teşkilat yapısı ilk defa Hz. Ömer döneminde oluşturulmuştur.Yine ilk devlet hazinesi olan ( Beytül Mal ) Hz. Ömer döneminde oluşturulan bir diğer teşkilat yapısıdır. Emevilerle birlikte İslam Devleti’nin sınırları çok genişlediği için ülke eyaletlere bölündü. Abbasilerle birlikte devlet yönetimine “Vezirlik, Divan” gibi teşkilatlar da eklenmiştir. Divan da devlet işleri görüşülüp karara varılıyordu. Divan değişik bölümlerden oluşuyordu.Her bölüm kendisine ait işlerle ilgilenirdi. İslam Devleti’nin ilk başkenti Medine idi.Hz.Ali döneminde Kufe başkent oldu.Emeviler döneminde Şam, Abbasiler döneminde Bağdat başkent oldu. İlk adli teşkilat yapısı yine Hz. Ömer döneminde oluşturulmuştur. Dini ve hukuki sorunlar mahkemelerde “Kadılar “ tarafından karara bağlanırdı. Dini ve hukuki sorunlar İslam fıkhına göre karara bağlanırdı.
B. ORDU İslam’ın ilk yıllarında düzenli bir ordu yoktu .Eli silah tutan herkez asker sayılırdı.İslam Devleti’nin büyümesi ile beraber düzenli bir orduya ihtiyaç duyuldu. İlk düzenli İslam ordusu da yine Hz. Ömer döneminde oluşturuldu. HZ. Osman döneminde Şam valisi Muaviye tarafından İlk İslam donanması kuruldu.İslam Devleti’nin önemli merkezlerinde sürekli ordu bulundurmak ülk güvenliği açısından zorunlu idi. Bunun için ülkenin değişik yerlerinde ordugahlar(orduşehir) kuruldu.
Abbasilerle birlikte İslam Ordularında Türklerin etkinliği artmaya başladı. Zamanla bütün askeri işler Türklerin eline geçti. Türkler İslam dinine ilk önce askeri açıdan hizmet ettiler.
C.SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT: Emeviler döneminde İslam Devletinde yaşayana halk dört ayrı sınıfa ayrılmıştı. Bunlar:
a.Müslüman Araplar b. Arap olmayan Müslümanlar c. Müslüman olmayanlar ( Gayr-i Müslimler,Hıristiyanlar,Yahudiler) d. Köleler
Abbasilerle birlikte bu sınıflaşma üçe inmiş ,Müslümanlar arasındaki ayrım ortadan kalkmıştır. İslam Devleti’nin devlet hazinesine ‘ Beytül Mal ‘ deniyordu. Beytül Mal’ın başlıca gelir kaynakları şunlardı.
a. Öşür: Müslümanlardan alınan onda bir toprak vergisine denir.
b. Haraç ve Cizye : Müslüman olmayanlardan alınan toprak vergisine haraç , sağlıklı gayri müslim erkeklerden askerlik karşılığı alınan vergiye de cizye deniyordu.
c. Zekat ve sadaka: Müslümanlar zekat ve sadakayı devlete veriyordu. Devlet bu zekat ve sadakayı ihtiyaç sahiplerine dağıtıyordu.
d. Ganimet . Savaşlarda elde edilen ganimetin beşte biri devlet hazinesine aitti.
e. Diğer gelirler : Vergi, gümrük,maden,tuz vb....
İslam Devletin de ilk para Emevi halifesi Addulmelik döneminde basılmıştı. Altın paraya dinar ,gümüş paraya dirhem deniyordu.
Ç. YAZI DİL VE EDEBİYAT Sami dil gurubundan olan Arapça oldukça zengin bir dildi. İslam dininin yayılması ve yapılan fetihler sonucunda Arapça, bütün İslam dünyasının ortak bir dili haline geldi.Arapça’nın ortak bir dil durumuna gelmesinde,Arapça’nın Kuran dili olması ve ibadetlerin Arapça olarak yapılmasının büyük bir önemi vardı.-Emevi halifesi Abdulmelik zamanında Arapça devletin Resmi dili haline getirildi. Zamanla Arapça daha da gelişerek bilim ve edebiyat dili haline geldi.Arap olmayan Müslümanlarda bilimsel eserlerinin Arapça olarak yazmaya başladılar. Okullarda Arapça eğitim yaygınlaştı. Türklerde Arapça dan oldukça fazla etkilenmişlerdir.İslam dinine girişle birlikte Arap alfabesi kabul edilmiş,Arapça dan birçok kelime Türkçe’ye girmiştir.
İslam öncesinde Araplarda yazılı bir edebiyat yoktu.Şiir ve güzel söz söyleme( Belegat ) sanatları gelişmişti. Bu durum daha sonra da devam etmiştir.Arap edebiyatının gelişmesinde Peygamberimizin hayatını anlatan ( siyer ) ve savaşlarını anlatan ( megazi ) adlı eserlerin büyük önemi vardır.
D. BİLİM İslam Dünyasında bilimsel alanda ilk gelişmeler Emevilerle birlikte başladı. Bu dönemde İran,Hint, Süryani,,Yunan dillerinden birçok eser Arapça’ya tercüme edildi. Tercüme faaliyetleri Abbasiler döneminde da ha yoğunlaştı.Tercüme faaliyetleri sonucunda eski medeniyetlere ait önemli bilgiler İslam Dünyasına giriyor ve Müslüman bilginler bu bilgilere kendi bilgilerini de katarak yeni ve daha gelişmiş bir bilim ortaya çıkarıyorlardı. İslam Dünyasından bilimsel faaliyet konusunda Endülüs Emevileri bir hayli öne çıkmışlar ve başı çekmişlerdir.Başta Bağdat ve Kurtuba şehirleri olmak üzere İslam Dünyasının birçok yerinde kütüphaneler ve medreseler ( üniversite) açılmıştı. 8. Yüzyıl ile 12. yüzyıllar arasında dünyada bilimsel faaliyet alanında İslam dünyası bir numara olma özelliği taşımıştır. Avrupalılar kendi medeniyetlerini Müslümanlardan öğrendikleri sayesinde kurmuşlardır.Avrupa da meydana gelen rönesans ve reform hareketlerinde İslam medeniyetinin büyük bir katkısı vardır. Türklerde İslam medeniyetinin gelişimine büyük katkılarda bulunmuşlardır. İslam kültür ve medeniyetinde bilimler iki genel gruba ayrılmıştı. Bunlar:
1.İslami Bilimler
a.Tefsir:Kuran ayetlerini açıklayan ve yorumlayan bilim dalıdır. Kuran’ı açıklayan kişilere de (Müfessir) denir. Tefsir alanında ortaya konan önemli bilim adamları şunlar 1.Taberi 2. Zemahşeri 3.İbn’ül Arabi 4. Fahruddin Razi 5. İbn-i Kesir
b.Kıraat: Kuran-ı Kerim’in doğru okunması öğreten ve açıklayan bilim dalıdır.
c. Fıkıh: İslam Hukukuna denir. İslam hukuk bilginlerine de ( fakih ) denir. Fakihlerin verdikleri kararlara da (Fetva ) denir.Mahkemelerde görülen davalar,devlet işleri hep fetvalara göre uygulanırdı. Fıkıh alanında önemli çalışmalar yapan başlıca önemli fakihler şunlardır:
1.Ebu Hanife 2.İmam Malik 3.İmam Şafii 4. İbn-i Hanbel
d.Kelam: İman ve inanç esaslarını delileri ile birlikte açıklayan bilim dalıdır. Kelam konusunda en önemli isimler İmam El Gazali ve İbnül Arabi ‘dir.
e.Hadis.Peygamberimizin sözlerini, kaynakları ile beraber ortaya sunan bilim dalıdır.Hadis bilimi peygamberimize ait sözleri kaynaklarına inerek araştırır,toplar ,yanlış ve doğruları birbirinden ayırmak için çalışır.Hadis Müslümanların Kuran-ı Kerim’den sonra başvurdukları ikinci önemli kaynaktır.Hadis bilimi konusunda çalışmlar yapan başlıca bilginler şunlardır.
1.İmam Buhari 2.İmam Tirmizi 3. İmam Müslim 4.Malik bin Enes
2.Akli ( pozitif ) Bilimler Tıp,matematik,astronomi,kimya,felsefe tarih,coğrafya gibi bilim dallarına denir.
Müslümanlar özellikle halife Harun Reşid ve Memun döneminde tercüme faaliyetleri sayesinde birçok bilgiyi öğrenmişler ve bu bilgileri geliştirmişlerdi. Bu dönemde İslam Dünyası Bilim alanında oldukça ileri gitmiş ve her alanda birçok bilim adamı yetişmiştir. Akli bilimlerde yetişen başlıca önemli bilim adamları şunlardır:
1.Tıp:Ebu Bekir er-Razi , İbn-i Sina
2.Matematik: Harezmi , İbn-i Cemşid, Biruni , Ömer Hayyam.
3.Kimya: Cebir bin Hayyan, El-Maksidi
4.Felsefe : Farabi, El- Kindi.
5.Astronomi : El- Battani, Ali Kuşçu.
6.Tarih : Mesudi, Taberi, İbn-i Haldun.
7.Coğrafya : İbn-i Batuta, İbn-i Havkal.
E. EĞİTİM-ÖĞRETİM İslam dini eğitime, bilgiye çok büyük önem veriyordu. Kuran’ın ilk ayetinin “oku” olması ,ve diğer pek çok ayet ve peygamberimizin hadisleri bu konuyu açıkça göstermektedir. Eğitim-öğretim alanında en büyük gelişme Abbasiler döneminde oldu.Camiler eğitim-öğretim çalışmalarında yetersiz kalınca bunların yanına okullar açılmaya başlandı.Halife Me’mun zamanında Bağdat’ta ( Beyt ül Hikme ) adında ilk yüksek öğrenim kurumu açıldı.X. yüzyılda ilk medreseler açılmaya başlandı. İslam dünyasında ilk büyük medreseyi Türkler kurdu. Alparslan’ın veziri Nizamü’l- Mülk tarafından Bağdat kurulan bu medreseye kurucusundan dolayı “ Nizamiye medreseleri” adı verilmiştir. Nizamiye medreseleri örnek alınarak İslam Dünyasının birçok yerinde yeni medreseler açılmıştır.
F.SANAT İslam Dinini yaymak için yapılan fetihler aynı zamanda İslam sanatının gelişmesini de sağlamıştır. Çünkü fethedilen ülkelerdeki sanat anlayışı İslam sanatını da etkiliyordu. Bunun sonucunda farklı sanat anlayışlarından oluşan yeni ve daha gelişmiş bir İslam sanatı ortaya çıkmış oldu. İslam sanatında en büyük gelişme mimari alanda olmuştur.İslam Devleti’nin her yerine camiler ,medreseler,köprüler ,hanlar, kervansaraylar yapılmıştır.mimari eserlerde kubbe ve kemer kavramları Türklerden Araplara geçti ve eserlerde kullanılmaya başlandı.Camilerde mihrap,minare ve şadırvan gibi yapılar ilk olarak Emeviler zamanında kullanılmaya başlanmıştır.İslam sanatında gelişen belli başlı sanat dalları şunlardır 1.Mimari 2.Minyatür 3. Hat( Güzel yazı ) 4. Tezhip5.Oymacılık 6. Kakmacılık 7.Sedef işlemeciliği 8.Çinicilik.
 
Üst