Cumhuriyet Bayramı

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,558
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
Cumhuriye t Bayramı

ŞAHISLAR

FİLİZ (Kız çocuk) — FİDAN (Kız çocuk) — MERAL (Kız çocuk) — CEYLÂr (Kız çocuk) — NAR (Erkek çocuk) BULUT (Erkek çocuk) — COŞAN (Erkek çocuk) — YILDIZ (Erkek çocuk) GÜNDÜZ (Erkek çocuk) — AYHj (öğretmen)
1. SAHNE
(Sabah, ders saatinden evvel. Hazırlanmış bir sınıf. Filiz sırasında meşgulken Fidan girer.)
FİDAN — A... Filiz, ne kadar erken gelmişsin. Artık bu derecesi de olur mu? Bari bundan sonra güneş doğmadan gel...
FİLİZ — Ya sen? Sen pek mi geç kalmışsın. Baksana ortalıkta senden başka kimse var mı?
FİDAN — Sen bana bakma. Ben annemden dayak yedim de onun için böyle sabah sabah dışarıya uğradım.
FİLİZ — Sen de bana bakma... Ben de dün akşa. öğretmenden ceza aldım da bu gece burada yattım.
FİDAN (Pencerede n bakarak) — A... A... Karşıdan Meral´le Çınar da geliyor. İşte Ceylân da arkalarında. Bulut, Coşan, Yıldız hepsi geliyorla r.
FİLİZ — Elbet gelecekle r. Yalnız sen mi annenden dayak yedin? Onlar da yemişlerdir. FİDAN — Peki. Sen orada ne yapıyorsun?
FİLİZ — Karınca çocuk hikâyesini okuyorum.
FİDAN — Bugünkü ödevini yaptın mı?
FİLİZ — Ne ödevi?
FİDAN — Bugün ne ödevi olduğunu bilmiyor musun?
FİLİZ— Yo...
FİDAN — A... Ayol, geçen hafta öğretmen ödev vermişti ya... Türk devrimind e hangi yeniliğin en büyük olduğunu hazırlayacak değil miydik?
FİLİZ — Benim haberim yok.
FİDAN — Sahi mi? Demek şimdi sen hiç bir şey hazırlamadın?
FİLİZ— Yoo...
(Meral, Çınar, Ceylân, Bulut, Coşan, Yıldız, Pınar, Gündüz; hepsi birden girerler.)

2. SAHNE

FİDAN — Çocuklar, Filiz hiç bir şey hazırlamamış. Bugünkü ödevden haberi bile yokmuş. HEPSİ BİRDEN — Eyvah, eyvah...
FİDAN (Filiz´e) — Peki, sen şimdi öğretmene ne cevap vereceksi n.
FİLİZ — Ne sorarsa onun cevabını vereceğim.
FİDAN — İyi amma bir şey hazırlamamışsın ki...
FİLİZ — Hazırlamağa ne lüzum var, söylerim.
HEPSİ BİRDEN — Haydi, söyle bakalım, söyle bakalım.
FİLİZ — Peki, söyleyeyim. Bence Türk devrimini n en büyük tarafı kadınlığı yükseltmesidir. Bunu hemen anlayıver-mek için bir kere kendi kendimize bakmak yeter. örnek olarak ben bir günlük hayatımı size anlatayım. Bu sabah güneşle beraber kalktım. Yıkanıp tarandıktan ve kahvaltı ettikten sonra siyah göğüslüğümü giydim. Derslerim i bir kere gözden geçirdim. Çantamı ve yemeğimi alarak sokağa çıktım. Geze geze okula geldim. Bugün burada beş ders okuyup birçok şeyler öğrendikten sonra eve döneceğim. Çantamı bırakıp gezmeğe çıkacağım. Biraz kırları, biraz babamın dairesini, biraz da kütüphaneyi dolaşacağım. Akşa. üstü koltuğumda bir sürü mecmua ve kitapla odama gireceğim. Artık bütün dünya benimdir. Böylece günler, aylar, yıllar geçecek. Ben ilkokulu, ortaokulu ve yüksek tahsili bitirerek iyi bir kafa sahibi olacağım. O zaman yıllardan beri düşündüğüm ülküme artık yaklaşacağım: Bir idarehane açacak, bir kadınlık gazetesi çıkaracağım. Milletimi zi daha fazla yükseltmek için, kadınlarımızın daha çok yükselmesine çalışacağım ve Türk kadınının bütün dünya kadınlarından daha üstün olduğunu cihana tanıtacağım. Şimdi düşünün. Türk devrimi bana bütün bu fırsatları hazırlamamış, önüme bu yolları açmamış olsaydı bunu yapabilir miydim? Türk devrimi olmasaydı belki ben de haminnem gibi yedi yaşında çarşaf giyecek, dokuzunda hafız olacak, fakat iki kelimeyi bir araya getirip söyleyemeyecek ve yazamayac aktım. Üstümüzdeki yıldızlara baktıkça onları göklerin duvarlarına çakılmış altın çiviler zannedece k, dünya ve hayat hakkında en küçük bir meseleyi halledeme yecektim. Yani yaşayış itibariyl e, benim meşe ağacından yahut araba atlarından farkım olmayacak tı. Hattâ onlardan daha bedbaht olacaktım. Çünkü onlar hiç olmazsa, tabiatın en küçük hayvancıklara bile esirgemed en verdiği havadan ve güneşten istedikle ri kadar istifade ederler. Ben kalın perdeler arkasında, bu en basit ve en tabiî haklardan bile mahrum yasayacak, en acısı, bilgisizl iğim yüzünden bu felâketin farkında olmayacak tım. Bunları düşündükçe haminnemi n, hattâ annemin yaşayışı hayret ve sevinçten çıldıracağım geliyor ve diyorum ki, Türk devrimini n en büyük eseri kadınlığı yükseltmesidir.
HEP BİRDEN (Gülerek) — Oh... Oh... Filiz hiç hazırlanmamış.
FİLİZ (Fidan´a) — Haydi sen söyle bakalım, sen ne hazırladın?
FİDAN — Ben şapka devrimini hazırladım. Babama sordum. Birçok kitaplar okudum. öğrendim ki; biz eskiden şapka değil, fes, sarık, külah, kavuk ve daha bilmem neler giyermişiz. Bütün bunlar çok eski ve ilkel şeylermiş. İnsanlar arasında kıyafetin elbette bir tesiri var. Kafamızın içini ne kadar işlersek işleyelim, ona medenî bir kıyafet vermeden kendimizi tanıtamaz ve sözümüzü dinleteme yiz. Avrupalılar bizi öyle mısır koçanı gibi uzun püsküllü kıpkırmızı bir fesle, üç etek cübbelerle, yedi arşın mermer sahi sarıkla görünce pek haklı olarak önem vermez ve bundan yüz, üç yüz sene evvelki adamlar zannederl ermiş. Ben bile bugün o eski kavuklu şalvarlı resimleri görünce ne kadar gülüyorum. Geçen gün bizim eski kıyafetimiz de gezen iki doğulu seyyah gördüm de Karagöz´le Hacivat sokağa çıkmış sandım. Asıl mesele: Cahil ve dindar halk bu kıyafetin değişmesini eskiden beri istemezmiş. Bilhassa başına şapka geçirenler gâvur sayılır ve öldürülürmüş. Bugün memleketi mize gelen bazı yabancılar, karşılarında aynen, Berlin, Paris sokaklarındaki adamları görünce kendileri ni henüz bir Avrupa şehrinde zannedere k Türkiye´ye ne zaman çıkacaklarını soruyorla r.
MERAL (Fidan a) — Sen bunun sırrını şapka devrimind e mi buluyorsu n? Şüphesiz şapka devrimi çok büyük. Fakat onu da hazırlayan başka bir devrim var. Sen kafanın içini değiştirmeden dışım zor değiştirirsin. Bence Türk devrimini n bundan daha büyük tarafı halka dini öğretmesidi r. Halk dinin ne demek olduğunu öğrenince şapka giyene artık gâvur demez. Eski devirde padişahlar halkı daha kolay soyabilme k için, onlara din namına birçok korkunç öğütler verir ve onları miskinleştirirlerm iş. Bilgiden, teşebbüsten, insanlık gururunda n mahrum kalan halk padişahı Allah´ın vekili sanır ve onun dediğine körü körüne kanaldı. Türk devrimi, bu yüzlerce yıldan beri kökleşmiş olan inanışları bir hamlede söküp attı. Millete dinin ve dünyanın ne demek olduğunu açıkça gösterdi.
ÇINAR (Meral´e) — İyi amma, tarih devrimi yapılmasaydı senin din devrimini de yarım kalırdı. Türk tarihinin tetkiki halka gösterdi ki hakiki din yüzyıllardan beri birçok masallarl a karıştırılan din değildir. Ve gene Türk tarihinin tetkiki gösterdi ki Türk Milleti küçük bir sülâlenin esiri değil, öyle yüzlerce sülâle yetiştirmiş ve bütün dünyaya medeniyet tohumu atmış eski bir varlıktır. Bu büyük hakikati Türk devrimine kadar ne Türkler, ne de Avrupa biliyordu . Yeni Türk çocuklarına milletler inin bu asil gururunu ve şuurunu veren Türk devrimi burada en büyük eserini göstermiştir. Çünkü yükselmek isteyen bir millete her şeyden evvel Millî gurur lâzımdır.
CEYLÂN (Çınar´a) — Çok güzel söyledin, Çınar... Fakat bu tarihi halka okutmak ve bu millî gururu duyurmak için ne ister biliyor musun? Maarif... Bu memleketi n asırlardan beri en büyük derdi bilgisizl iktir... Milyonlar ca halk en basit okuyup yazmayı bile bilmiyord u. Bugün okulsuz Türk köyü, öğretmensiz Türk çocuğu yoktur. İşte devrimin en şanlı tarafı. BULUT (Ceylân´a) — Ceylân, ya dil? Maarif ne ile olur? Eski idare halk okuyup öğrenerek hakkını aramasın diye bilgi dilini, ancak kırk senede öğrenilebil en, acayip ve bize tamamıyla yabancı bir hale getirmişti. O dille halk bir şey öğrenebilir miydi? Türk devrimi, Türk milletine Türk dilini getirdi. İşte devrimin en sevimli tarafı...
COŞAN — Sorarım sana, Bulut, Arap harfleri varken Türk dili var mıydı? Bu devrimin en büyük tarafı harf devrimidi r. Dilimiz zenginliğini ve güzelliğini yeni Türk harfleriy le göstermiştir.
YILDIZ (Hepsine birden) — Ben size bütün bunlardan daha büyük bir devrim göstereceğim: Ekonomi devrimi. Padişahlar zamanında Türk unsuru, asırlarca yabancı cephelerd e ve şahsî menfaatle r için süründürülmüş, ekonomide üstünlük, iş ve sanat yerli yabancıların elinde kalmıştı. Türk devrimi, medenî hayatın ekonomi mücadelesiyle kabil olduğunu bütün millete öğretti ve halka sanat, ticaret yollarını, istihsal kapılarını açtı. Bugün Türk askerliğinin Türk kahramanlığının yanında bir de Türk işçiliği vardır. Şu giydiğin şapka Türk malıdır. Bu elbisenin kumaşı Türk tezgâhında dokunmuştur. Şu ayakkabı, iğneden ipliğine varıncaya kadar Türk fabrikasında yapılmıştır. İşte devrimimi zin en canlı tarafı.
PINAR — Ben bütün bu eserlere bir ana buldum. Eğer Cumhuriye t olmasaydı bu saydıklarınızın hiçbiri meydana gelmezdi. Türk devrimini n en ölmez temeli eski idareyi yıkarak Cumhuriye ti kurmasıdır. Saydığımız devrimler in hepsi Cumhuriye tin eseridir.
GÜNDÜZ — Ben bundan daha büyük bir temel biliyorum ki, Türk devrimini n en inanılmaz tarafı odur. O olmasaydı saydıklarınızın hiçbiri olmazdı. Hattâ Cumhuriye t bile. Hattâ siz ve ben bile... Bunu ihtiyar tarih de biliyor, bütün dünya da tanıyor. Fakat siz unuttunuz . HEP BİRDEN — Söyle, sen söyle, söyle, söyle...
GÜNDÜZ — Kurtuluş Savaşı...
HEP BİRDEN — Yaşa, yaşa, doğru, doğru... (Gürültü inerine öğretmen içeri girer.)

3. SAHNE

öĞRETMEN -— Çocuklar, ne var, ne oluyorsun uz?
GÜNDÜZ — Efendim, Türk devrimini n en büyük tarafı nedir diye münakaşa ediyoruz.
öĞRETMEN — Çok güzel. Ne diyorsunu z bakayım?
GÜNDÜZ — Efendim, ben diyorum ki Kurtuluş Savaşıdır.
öĞRETMEN — Siz, ötekiler?
PINAR — Efendim, ben Cumhuriye t dedim.
öĞRETMEN — Sen, Coşan?
COŞAN — Harf devrimi, efendim.
öĞRETMEN — Yıldız sen?
YILDIZ — Ekonomi devrimi.
öĞRETMEN — Ceylân, sen ne dedin?
CEYLÂN — Efendim, maarif devrimi.
öĞRETMEN (Meral´e) — Sen?
MERAL — Din devrimi, efendim.
öĞRETMEN (Fidana) — Sen?
FİDAN — Şapka devrimi, efendim.
öĞRETMEN — Sen Filiz?
FİLİZ — Kadınların yükselmesi, efendim.
öĞRETMEN —- Bulut sen?
BULUT — Dil devrimi efendim.
öĞRETMEN — Hepiniz güzel bulmuşsunuz, çocuklar.
GÜNDÜZ — Efendim, hangimizi nki en doğru?
FİDAN — Hangisi en büyük, efendim, siz söyleyin.
PINAR — Efendim, hangimizi n bulduğu en kıymetli?
öĞRETMEN — Hepinizin bulduğu da büyük, hepsi bir.
FİDAN — Hiç öyle olur mu, efendim, elbette birisi en kıymetli?
öĞRETMEN — Senin başka kardeşlerin var mı, Fidan?
FİDAN — Üç kardeşim daha var efendim.
öĞRETMEN — Babanıza hiç sordunuz mu, ona göre hanginiz en kıymetlisin iz?
FİDAN — Sorduk, efendim, hepiniz bence birdir diyor.
öĞRETMEN — Gördün mü? İşte Türk devrimini n bütün bu kollarının da hepsi bir babanın çocuklarıdır. Hepsi aynı derecede büyük, aynı derecede kıymetlidir . Türk devrimini n en büyük ve en kıymetli tarafı bütün bunları meydana getiren devrim babasıdır. Onu bulun bakayım. HEPSİ BİRDEN (Sevinçten haykırarak) — Atatürk, efendim. Atatürk, Atatürk... (Perde kapanır.)

Vasfi Mahir KOCATÜRK
 

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,558
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
CUMHURİYET BAYRAMI
( 28 - 29 Ekim )

29 Ekim 1923 ülkemizde cumhuriye t yönetiminin ilan edildiği gündür. Bugün ulusal bayram günüdür. Her yıl cumhuriye t yönetiminin ilanını 28 - 29 Ekim günleri Cumhuriye t Bayramı olarak coşkun törenlerle kutlarız.
Cumhuriye t Yönetiminden önce devletimi zin adı Osmanlı İmparatorl uğu idi. Osmanlı Devleti, Osman Bey tarafından 1299'da Söğüt 'de kuruldu. Osmanlı devlet yöneticisine padişah denirdi. Osmanlı Devletini altı yüz yirmi dört yılda, otuz altı padişah yönetti. Son padişah Sultan Vahdettin'dir.
Eskiden ülkelerde tek kişi egemendi. Ülkelerini diledikle ri gibi yöneten bu kişilere padişah, şah, kral, hakan, sultan denirdi. Yönetim çoğu zaman babadan oğula geçerdi. Oğulun küçük olması, deli olması yönetici olmaya engel sayılmazdı. Böyle tek kişinin kendi başına buyruk, sorumsuz, denetimsi z yönetimine mutlakiye t denir. Mutlakiye t yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız tek bir kişidedir.
Mutlakiye tle yönetilen ülkelerde zamanla hakana, padişaha, şaha, krala yardımcı olsun diye meclis kuruldu. Meclis üyeleri halkın dilekleri ni yöneticiye duyurur, yasa tasarısını hazırlardı. Bu yasa taslakları hakan, padişah, şah, kral tarafından benimsend iğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimine Meşrutiyet denir. Ancak meclisin yetkileri genel olarak çok sınırlıdır. Osmanlı Devletind e 1876 ve 1908 yıllarında iki kez meşrutiyet ilan edildi.
Üçüncü yönetim biçimi cumhuriye ttir. Cumhuriye t'te egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur . Ulus kendini yönetme yetkisini temsilcil eri - milletvek illeri- aracılığı ile kullanır. Cumhuriye t yönetiminde yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilcil er yasalar yapar, yöneticileri ulusu adına denetler. Yönetilenler dilerlers e seçimlerde yöneticilerini değiştirirler.

ÜLKEMİZDE CUMHURİYETİN KURULUŞU
Osmanlı İmparatorl uğu'nda, ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na dünyanın belli öbaşlı devletler i katıldı. Dört yıl süren savaş sonunda bizimle birlikte olan devletler yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı.
Ulusuna inanan, güvenen Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a geldi. Erzurum'da, Sıvas'ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal Paşa "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenlik tir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaraca ktır." diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen ulus temsilcil eri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Bir yandan efeler, dadaşlar, seymenler bulundukl arı yörede düşmana karşı koydular. Öte yandan düzenli ordular İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da savaştılar. Yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı.
Tahtını, rahatını düşünen padişah, yenilen düşmanla birlikte yurdumuzd an kaçtı. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet doğdu. Bu doğan devletin yönetim biçimi henüz belirlenm emişti.
İkinci dönem Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923'te ilk toplantısını yaptı. 13 Ekim 1923'te Ankara Başkent oldu. Atatürk ; düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın belirlenm esinden sonra, çoktan beri tasarladığı cumhuriye tin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya başladı. 28 Ekim 1923 akşa.ı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırdı. Onlara , "Yarın Cumhuriye t'i ilan edeceğiz." Dedi.
29 Ekim 1923 günü Atatürk, milletvek illeri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan cumhuriye t önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verildi. Meclis önergeyi kabul etti.
Böylece ülkemizde cumhuriye t yönetimi kuruldu. Atatürk kurulan Türkiye Cumhuriye ti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriye t'in ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı.
Cumhuriye t ; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcil erinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriye t yönetiminde söz ulusundur . Cumhuriye t'i korumak, kollamak, yaşatmak her yurttaşın ödevidir.

CUMHURİYET NASIL İLAN EDİLDİ

Aşağıda cumhuriye tin ilanını meclis
muhabiri olarak izlemiş bir yazarımızın
anısını okuyacaksınız.

O günlerde bütün gazetecil er ve halk merakta idi. Bir yenilik var… Fakat bu nedir ? Bir türlü belli olmuyordu . Ben o zamanlar Öğüt Gazetesin de çalışıyordum. Meclisin bütün toplantılarına devam ediyordum .
Atatürk Çankaya'da kendisine konuk olan arkadaşlarına Cumhuriye t'i ilan etmenin zamanı geldiğini, bildiriyo r. Bunun için anayasada değişiklik yapmak gerektiğini açıklıyordu. 28 Ekim 1923 günü konukları gittikten sonra İsmet İnönü ile birlikte anayasada ne gibi değişiklikler yapılacağını görüştüler.
1923 yılının Ekim ayının yirmi dokuzuncu Pazartesi sabahı idi. Güneşli bir hava. Samanpaza rı ve Karaoğlan'dan insanlar sel gibi meclise doğru akıyordu. Kalpaklı, başlıklı, fesli erkekler ve bunların arasında kadınlar, meclisin karşısındaki Millet Bahçesi'ne meydana toplanmışlardı.
Halk Millet Meclisini n kararını merakla bekliyord u. Birçokları tanımadıkları milletvek illerine yaklaşıyor, haber soruyordu . Güneş battı. Karanlık bastı. Buna rağmen halk dağılmıyordu. Hepimiz sabırsızlıkla bir haber bekliyord uk. Meclisin dar kapısından bir milletvek ili çıktı. Orada bulunan gazetecil er, hepimiz milletvek ilinin etrafını çevirdik. Milletvek ili :
- Şu dakika içerde pek mutlu ve tarihsel kararlar veriliyor, dedi. Dışarıya sızan haber bu kadardı.
Akşa. saat on sekiz kırk beş'ti Millet Meclisi oturumu açıldı. Donuk bir ışık. Sağda dinleyici lere ayrılmış bir yer, solda gazetecil er balkonu, ortada okul sıralarında oturmuş milletvek illeri, Atatürk yok. Bütün milletvek illeri sıkışık bir durumda oturuyorl ardı. Bu sessizlik içinde İsmet İnönü : Anayasanın birinci maddesini n "Egemenlik kayıtsız şartsız milletind ir. Türkiye Devletini n hükümet şekli cumhuriye ttir" biçiminde değiştirilmesi için görüşme açılsın dedi. Değiştirilmesi istenen başka maddeler de vardı. Değişiklik isteği üzerine birçok milletvek ili söz aldı. Heyecanlı konuşmalar yapıldı. Bu sırada milli şair Mehmet Emin Yurdakul söz alarak orada bulunanla rı "Yaşasın Cumhuriye t" diye bağırmaya davet etti. Bütün milletvek illeri tek bir vücut gibi harekete geçti, ayağa kalktılar. Gün görmüş gaziler, generalle r, kalemleri yle, kılıçlarıyla bu memlekete hizmet etmiş kahramanl ar dimdik durdular. Sonra hep bir ağızdan "Yaşasın Cumhuriye t" diye bağırdılar. Anayasa değişikliği görüşmeleri tamamlandıktan sonra değişiklik isteği oya sunuldu. Bütün eller "kabul" diye kalktı. Türkiye devletini n cumhuriye t olduğunu belirleye n değişiklik oy birliği ile kabul edildi. Saat sekiz buçuktu. Bu dakikadan itibaren Türkiye Devleti'nin adı Cumhuriye t olmuştu.
Bu cumhuriye te bir başkan seçmek gerekiyor du. Türkiye Cumhuriye ti'nin ilk Cumhurbaşkanlığı seçimine 158 milletvek ili katıldı. Ankara milletvek ili Gazi Mustafa Kemal Cumhurbaşkanlığına seçildi.
Bu anda Kemal Atatürk meclis salonunda göründü. Alkışlar arasında kürsüye çıktı. Herkes Atatürk'ü dinliyord u. Konuşmasını bitirdiği zaman uzun uzun alkışlandı. Gök gürültüsünü andıran alkışlar arasında Atatürk yerine oturdu.
Halk meclisin önünde bekliyord u. Cumhuriye tin ilanını ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanı seçildiğini duyunca coştu. Bu arada 101 pare top atıldı. Top sesleri Türk ulusuna cumhuriye ti ilan ediyordu. Türk ulusu, yıllardan beri hasretini çektiği egemenliğe ve cumhuriye te kavuşmuştu.


ŞİİRLER

CUMHURİYET BAYRAMI

Bir zamanlar yurdumuzd a
Bir başka devlet varmış,
Başındaki padişah
Ne isterse yaparmış.

Millet onun yanında
Köle imiş, kul imiş,
Türklerin vatanında
Yıllar sürmüş bu gidiş.

Vatan kalmış bakımsız
Millet fakir perişan
Sönüp gitmiş eski hız
Yurda saldırmış düşman.

Atatürk padişaha
Düşmana karşı durmuş,
Yurdumuzu kurtarmış
Cumhuriye ti kurmuş.
İ.Hakkı TALAS
29 EKİM

Cumhuriye t bayramı
Geldi diye ne mutlu !
Bayraklar la donattık,
Güzel okulumuzu .

Sokaklard a, evlerde
Al bayrak dalgalanır.
Onun al rengini
Bütün bir dünya tanır.

Yirmi dokuz Ekimi
Karşılarız neşeyle
Çünkü bugün erdik,
Büyük Cumhuriye t'e

Yürüyün arkadaşlar
Hep ileri koşalım,
Bugün bayramımız var,
Gelin bayramlaşalım.
Ali PÜSKÜLLÜOĞLU
CUMHURİYET

Al yıldızlı al bayraklar,
Her yanda dalgalanıyor.
Süslendi evler, sokaklar
Renk renk ışıklar yanıyor.

Yirmi üç yıl önce bugün.
Cumhuriye t kurdu millet,
Bize büyük Atatürk'ün,
Armağanı Cumhuriye t.

En birinci vazifemiz,
Onun yolunda yürümek.
Canımız gibi koruruz,
Cumhuriye t Türklük demek.

Sevinçle, sağlıkla geçsin.
Sabahımız, akşa.ımız.
Kutlu olsun hepimize,
Cumhuriye t Bayramımız.
Vasfi Mahir KOCATÜRK
CUMHURİYET

Biziz bu memleketi n,
Kanı, iliği, eti,
Yirmi dokuz Ekim'de,
Kurduk Cumhuriye ti.

Yirmi dokuz Ekim'de,
Yeni bir ay parladı.
İşte bu parlak ayın,
Cumhuriye ttir adı.

Yirmi dokuz Ekim'de,
Bütün ışıklar yansın,
Caddeler baştan başa,
Bayraklar la donansın.

Elele tutuşalım,
Hiç değişmez bu niyet,
Yaşasın Türk Milleti,
Yaşasın Cumhuriye t.
Halil SOYUER

29 EKİM

En güzel günümüzdür,
Demokrasi ürünüdür,
Atatürk'ün eseridir,
Yirmi Dokuz Ekimler.

Vatandaşın hür sesi,
Vatanımın neşesi,
Kucaklıyor herkesi,
Yirmi Dokuz Ekimler.

Cumhuriye t kuruldu,
Türk'ün sesi duyuldu,
Törenlerle kutlandı,
Yirmi Dokuz Ekimler.
Fethi BOLAYIR
CUMHURİYET

Gönül verdik,
Sana erdik.
Ey hürriyet,
Cumhuriye t.

Herkes sever,
Seni över.
Ey hürriyet,
Cumhuriye t.

Canımızsın,
Şanımızsın.
Ey hürriyet,
Cumhuriye t.
A.O.ATOK
CUMHURİYET MARŞI

Cumhuriye t, cumhuriye t, en güzel şey hürriyet
Nice zahmet, nice emek verdi sana bu millet !
Gazimin sen en büyük yadigarısın bana
Nice zahmet, nice emek verdi sana bu millet !

Dalgalansın her tarafta şanlı Türk'ün bayrağı
Korumaktır ve yüceltmek azmimiz bu toprağı !
Bu vatan hiç sensiz olmaz, ey güzel cumhuriye t
Milletim öyle demiştir ; ya ölüm, ya hürriyet !


GÜZEL SÖZLER

• Demokrasi ilkesinin en yeni ve akılcı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi cumhuriye ttir.
• Türk ulusunun yaratılışına en uygun olan yönetim cumhuriye ttir.
• Cumhuriye t erdeme dayanan bir yönetimdir.
• Cumhuriye t düşünce, beden ve bilim bakımından güçlü koruyucul ar ister
 

11849180990

Yeni Üye
Üye
Katılım
27 Ara 2007
Mesajlar
3
Puanları
21
Konum
niğde
Cumhuriyet Bayramı Konuşma Metni

:)
 

Ekli dosyalar

  • CUMHURYYETBAYRAMI_KONUTHMA_METNY.doc
    25 KB · Görüntüleme: 957

Turan TAÞCI

Üye
Üye
Katılım
3 Eyl 2008
Mesajlar
11
Puanları
1
Yaş
124
Konum
SÖĞÜT
Cumhuriyet Bayramı Konuşması

Turan TAŞCI
 

Ekli dosyalar

  • 29_EKYM_KONUTHMASIy.doc
    25.5 KB · Görüntüleme: 505
Üst