Atatürk'ün Kişisel Özellikleri

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,558
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
VATAN SEVERLİĞİ

• Vatan sevgisi Atatürk’ün en önemli özelliğidir.Vatanın savunulması için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştır.Vatan savunmasını her şeyden önemli ve her şeyden üstün gören Atatürk’ün İstiklâl Savaşının kazanılmasında vatan sevgisi ve Türk milletine olan güveni önemli bir yer tutar.



• İDEALİSTLİĞİ

• Atatürk’ün en büyük ideali ,Türk Milletinin ‘’ En medeni ve refah seviyesi yüksek bir millet olarak varlığını yükseltmek’’ti.Bir idealist olarak , en kısa zamanda bu hedefe ulaşmak istiyordu.



• HAKİKATİ ARAMA GÜCÜ

• Hakikati aramak ve hakikati konuşmak Atatürk’ün yöntemiydi.O , akıl ve bilime değer verirdi.Olaylara bir bilim adamı gözüyle bakarak hakikati bulmaya çalışırdı.’’Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.’’derdi



• SABIR VE DİSİPLİN ANLAYIŞI

• Atatürk önemli düşünceler karşısında önce düşünür , inceler , araştırır ve tartışırdı.Sonra kesin kararını verirdi.Verdiği kararın uygulanma zamanını ise sabırla beklerdi.



• İLERİ GÖRÜŞLÜLÜĞÜ

• Atatürk olayların gidişini değerlendirerek sonucunu tespit ederdi.Çanakkale Muharebeleri sırasında , düşman donanmasının nerden çıkarma yapabileceğini önceden sezerek gerekli tedbiri alması savaşın sonucunu değiştirmiştir.



• AÇIK SÖZLÜLÜĞÜ

• Atatürk , doğruyu söylemekten asla çekinmezdi.’’Ben düşündüklerimi ,daima halkın huzurunda söylemeliyim.yanlışım varsa halk beni tekzip eder.’’derdi.



• MANTIKLILIĞI

• Keskin bir mantık ve zekâ gücüne sahip olan Atatürk ,hayatı boyunca akıl ve mantığa büyük önem vermiştir.Bu özellik onun evrensel devlet adamı olarak tanınmasında büyük bir rol oynamıştır.’’Bizim akıl ,mantık ve zekâ ile hareket etmek en belirgin özelliğimizdir.’’ diyerek ülke sorunlarında mantık ve şuurla hareket edildiğini göstermiştir.

• ÇOK CEPHELİLİĞİ

Atatürk çok cepheli bir liderdi.O hem fikir hem de hareket adamıdır.Yani bir taraftan Türk inkılabının hazırlayıcısı diğer taraftan da uygulayıcısı olmuştur.Hem düşünen hem de eserler veren Atatürk , çok yönlü bir lider olduğunu göstermiştir.



• EĞİTİMCİLİĞİ
Atatürk toplumu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmayı amaçladığı için milli eğitim ile yakından ilgilenmiştir.O , ‘’ Eğitimdir ki bir milleti ya hür , bağımsız , şanlı , yüce bir toplum olarak yaşatır ; ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder.



• YÖNETİCİLİĞİ

Mustafa Kemal iyi bir yönetici için gerekli bütün özelliklere sahipti.Kibar davranışları , dürüstlüğü ,emir veriş tarzıyla örnek olmuştur.Gerek devlet yönetiminde gerekse askerlik hayatı boyunca hiçbir zaman maceraya yer vermemiştir.Atatürk ‘’Büyük kararlar vermek kâfi değildir.Bu kararları cesaret ve kesinlikle tatbik etmek lâzımdır.’’ diyerek verdiği kararlarda ısrarcı olmuş ve sonucun kendi istediği şekilde çözümlenmesi için uğraşmıştır.
 

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,558
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
Atatürk'ün Kişisel Özellikleri

ATATÜRK’ÜN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ

Mustafa Kemal vatanına ve ulusuna çok yüce duygularla bağlıydı. Yüreği, uğrunda canını seve seve vereceği vatanına duyduğu sevgi ile doluydu. ‘’ Vatanın her karış toprağı kanlarımızla sulanmadıkça, hiçbir düşman ayağını bastırmayacağız.’’ diyen Atatürk, vatan savunmasını her şeyin üstünde tutmuştur. Kurtuluş Savaşı’nı kazandıran da Mustafa Kemal’in bu engin vatan sevgisi ve milletine olan büyük inancı olmuştur.

O, ‘’ Yurt toprağı ! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk milletini sonsuza kadar yaşatmak için feyizli kalacaksın ! ‘’ diyerek, vatan toprağının kutsallığını açıklamıştır. O, vatanı ve milleti için yaptığı şeyleri asla yeterli görmeyen bir ruh yüceliğine sahiptir.

Onun, millet sevgisi de tutku derecesinde idi. ‘’ Hiçbir sevgi bunun üzerinde olamaz. Hiçbir sevgi uğruna millet sevgisi feda edilemez. ‘’ derdi. ‘’ İnsanların başta gelen görevi de milletine hizmet etmek olmalıdır. ‘’ fikrini savunurdu. Türk olmaktan da gurur duyardı. Kendi büyüklüğü ile değil, milletinin büyüklüğü ile övünürdü. Milleti için yaptığı şeyleri asla yeterli görmeyen bir ruh yüceliğine sahipti.

Atatürk, ölümünden önce sahip olduğu çiftliklerini devlet hazinesine bağışlaması dolayısı ile, Millet Meclisinin teşekkür bildirisine karşı verdiği yanıtta ; ‘’ Söz konusu olan hediyenin, yüksek Türk milletine benim asıl vermeyi düşündüğüm hediye karşısında hiçbir kıymeti yoktur. Ben, gerektiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere, Türk milletine canımı vereceğim.’’ diyerek milletine olan sevgisini açıkça belirtmiştir.

Atatürk’ün en büyük ideali Türk ulusunun ‘’En medenî ve refah seviyesi yüksek bir millet olarak varlığını sürdürmek’’ti. ‘’Memleket mutlaka çağdaş, uygar, yepyeni olacaktır.’’ sözleri ile hedefi gösteriyordu. Bir idealist olarak, en kısa zamanda bu hedefe ulaşmak istiyordu.

Onun, idealini oluşturan düşünce ve görüşleri hayal hayal ürünü değildi. ‘’ Biz, ilhanlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Bizim yolumuzu çizen; içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin binbir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız neticedir.’’ derdi. İdealinin en büyük kaynağı ulusunun hürriyet ve bağımsızlık aşkıydı.

Atatürk ‘’Dünyanın uluslarının mutluluğa çalışmak, bir başka yoldan kendi huzur ve mutluluğunu sağlamaya çalışmak demektir.’’ diyerek ulusuna ve dünya uluslarına olan saygısını da dile getirmiştir.

Atatürk’ün doğru düşüncelerine ulaşma yeteneği herkesten farklıydı. Onun gerçekleştirdiği inkılap büyük bir başarıydı. Bunun temelinde akıl ve mantık vardı ‘’ Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.’’ derdi. O günkü Türkiye’nin toplum psikolojisi, sosyal yapısı, ekonomik şartları düşünüldüğünde bu başarının temelinde akıl ve mantığın olduğu anlaşılır.

O, bili ve tekniğin toplum hayatımıza hakim olmasını isterdi. Anlamsız ve mantıksız düşüncelere, hastalıklı olarak nitelendirirdi. Akıl ve mantıktan uzak bir takım inanç ve geleneklere sahip toplumların, problemlerini çözmeyeceklerine inanırdı. ‘’Her işin hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak arzu edilmekle beraber ; yolun kabul edilebilir, mantıki ve özellikle ilmi olması şarttır.’’derdi.

Deha sahibi kişilerin en belirgin özelliklerinden biri, yaratıcı bir güce sahip olmalarıdır. Yaratıcı düşünce, olağanüstü yenilikler yapar. Fikirler geliştirir. Herkesin yapamayacağı eserler verir.
Atatürk, askeri alanda yepyeni yöntemler denemiştir. Siyasi alanda da yaratıcılığını ortaya koyarak hayal edilmesi bile güç olayları gerçekleştirmiştir.Komutan olarak girdiği savaşlarda gösterdiği olağanüstü yaratıcılık, yabancı çevrelerce de kabul edilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünkü durumuna gelinceye kadar geçirdiği aşamalar incelendiğinde sonuç olağanüstüdür. Yeni Türk alfabesinin kabulü, uluslar arası rakamların alınması... toplumu derinden ilgilendiren bir kültürel değişimdir. Geliştirdiği büyük inkılabı plânlaması, uygulaması ve elde edilen büyük başarı onun yaratıcı düşüncesinin eseridir.
Atatürk önemli problemler karşısında önce düşünür, inceler, araştırır ve tartışırdı. Sonra kesin kararını verirdi. Verdiği kararın uygulanma zamanını ise sabırla beklerdi.

Samsun’a çıktığı zaman ; millet egemenliğine dayanan, tam bağımsız, yeni bir Türk devleti kurmak kararını ve bununla ilgili uygulamaları, hemen açıklamadı her aşamada, birini gerçekleştirirdi. Erzurum kongresi günlerinde ; ileride cumhuriyetin ilan edileceğini, yeni bir alfabenin kabul edileceğini söylediği zaman, bunların gerçekleşeceğini kimse inanmamıştı. Fakat zamanı ve yeri geldikçe Atatürk, bütün düşüncelerini gerçekleştirdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Saltanat kaldırıldı. Cumhuriyet ilan edildi. Bunlar hep onun sabırlı ve kararlı tutumu sayesinde başarıldı.

Kurtuluş Savaşı sırasında ; dağınık kendi başına buyruk kuvvetler yerine disiplinli bir ordu kurulmasını sağlaması, disipline olan bağlılığına en iyi örnektir. Atatürk, çalışma hayatında disiplinin gerekliliğine inanıyordu. ‘’Hayatın her çalışma safhasında olduğu gibi özellikle öğretim hayatında da sıkı disiplin, başarının esasıdır.’’ derdi.

Atatürk’ün görüşleri kesin ve isabetlidir. Olayların gidişi hakkındaki sezişleri ise şaşılacak derecede doğru çıkmıştır.Çanakkale Muharebeleri sırasında, düşman donanmasının nerede çıkarma yapabileceğini önceden sezerek gerekli önlemi alması, savaşın sonucu değişmiştir.1923 yılında Hatay için söylediği ‘’ Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz günü gelecek siz de kurtulacaksınız.’’ sözleri daha sonra gerçekleşmiştir.

1933 yılında dönemin Mısır büyük elçisine ; Çankaya sırtlarından doğmakta olan güneşi göstererek : ‘’ Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız!! Şu anda günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin de uyanışını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve hürriyetine kavuşacak daha çok kardeş millet vardır. Bu milletler, bütün güçlüklere bütün engellere rağmen mânileri yenecekler ve kendilerini bekleyen geleceğe ulaşacaklardır.’’ diyerek adeta Asya ve Afrika’nın bugünkü görünümünü çizmiştir.
Bunlar, onun ileri görüşlülüğünü gösteren birkaç örnektir.

Atatürk, doğruyu söylemekten asla çekinmezdi. ‘’ Ben düşündüklerimi, daima halkın huzurunda söylemeliyim. Yanlışım varsa halk beni tekzip eder.’’ derdi. Türk ulusuna, ‘’ Birbirimize daima hakikatti söyleyeceğiz. Felaket veya saadet getirsin, iyi veya fena olsun, daima hakikatten ayrılmayacağız.’’ öğüdünü verdi.

Onun açık sözlülüğüne en güzel örneklerden birisi de Hatay davasındaki düşünceleridir. ‘’ Ben toprak büyütme heveslisi değilim; barış bozma alışkanlığım yoktur; ancak antlaşmaya dayanan hakkımızın isteyicisiyim. Onu almasa edemem. Büyük meclisin kürsüsünden milletime söz verdim : Hatay’ı alacağım. Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getiremezsem onun huzuruna çıkamam, yerimde kalamam.’’ diyerek bu konudaki kararlılığını açık sözlülükle ortaya koymuştur.

Atatürk, hem düşünce hem de hareket adamıydı. Bu, çok geniş ve derin kültüre sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Askerlik, hukuk, tarih, felsefe, eğitim, sanat gibi pek çok alanda görüşlerini açıklamış, yol göstermiş ve uygulamıştır. Onun çok yönlü oluşu sadece bunlardan ibaret değildir. Bunlara eklenmesi gereken bir çok nitelik ve yetenekleri de vardır. Kendine güven, göre ve bağlılık, çabuk ve doğru muhakeme gücü bunlardan bazılarıdır. İşte o, bu özellikleri ile Türk toplumuna, çağdaş uygarlığa ulaşma yolunu açmıştır.

Atatürk, toplumu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmayı amaçladığı için millî eğitim ile yakından ilgilenmiştir. O, Kurtuluş Savaşı sona erdiğinde her şeyin tamamlandığı düşüncesinde değildi. Çok iyi biliyordu ki millî eğitimi güçsüz olan bir millet gelişimini tamamlayamazdı. O, ‘’Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum olarak yaşatır; ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder.’’ demiştir. Atatürk’ün eğitimle ilgili görüşleri, ‘’Eğitim ve Kültür Alanında İnkılap’’ konusunda ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken her alanda olduğu gibi sanat alanında da gelişmenin gerekli olduğuna inanıyordu. Bu nedenle sanata ve sanatçıya çok önem vermiştir. O milletin içinde saklı kalmış yaratıcı gücünü ve yeteneğini geliştirmek istiyordu. Özünü, milletin geçmiş kültüründen alan, çağdaş Türk sanatının yaratılmasını amaçlıyordu. Bu amaçla sanatçılarımızı övdü, onları yüceltici sözler teşvik etti. Her zaman sanatkârları korudu. Hatta elini öpmek isteyen tiyatro sanatçılarına, ‘’Sanatkâr el öpmez; sanatkârın eli öpülür.’’ diyerek toplumun sanatçıya vermesi gereken önemi vurgulamıştır. Onun sanatseverliğinin sonucunda sanatçı, toplumdaki saygın yerini almıştır. Yaratıcı sanat gücü ortaya çıkarılmış, Türk halkının kendi kültür mirasını tanıması sağlanmıştır. ‘’ Efendiler, hepiniz millet vekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz; fakat sanatkâr olamazsınız!’’ diyerek sanata ve sanatçıya verdiği önemi belirtmiştir.

Atatürk, kendisini sevdirerek, kendisine inandırarak insanları etkilemiştir. İyi bir yöneticinin bütün özelliklerini üzerinde taşırdı. Kibar davranışları, dürüstlüğü, anlayışı, emir veriş tarzıyla örnek bir yöneticiydi. Verdiği kararları da sonuna kadar uygulardı. Uygulanamaz nitelikteki kararları da emrindekilere asla vermezdi. İşte Atatürk tüm bu özellikleriyle gereken gerek asker ve gerekse devlet adamı nitelikleriyle hep başarılı olmuştur.

Atatürk görüş ve düşünceleriyle Türk milletini mutluluğa ve esenliğe ulaştırmıştır. Türk milletinin en mutsuz olduğu günlerde Mustafa Kemal, önderlik özelliği ile Türk milletine kurtuluş yolunu gösterdi. Türk milleti, onun önderliğinde Kurtuluş Savaşı’na girdi ve bağımsızlığına kavuştu. Atatürk milletle beraber milletin gücüyle her engeli aştı. Çağdaş dünya seviyesine ulaşmamızı sağlayan inkılaplara önderlik etti. Günümüz çağdaş Türkiye’sinin temelleri onun önderliğinde atıldı. Atatürk’ün ilkeleri, dün olduğu gibi bugün ve yarın da Türk milleti için vazgeçilmez görüşler olacaktır.
Kurtuluş Savaşı’nın ilk günlerinde bir Amerikalı generalin sorusu üzerine Atatürk, şu yanıtı vermiştir: ‘’... bir millet, topyekûn kurtulmaya karar verirde harekete geçerse onun özgürlüğünü ve bağımsızlığını elde etmesini engelleyecek bir güç dünyada yoktur.’’ Bu yanıt Atatürk’ün kararlılığını, mücadeleciliğini ve ulusuna olan inancını göstermesi yönünden önemlidir.
Kurtuluş Savaşı ile kazanılan askerî zaferin sonrasında Atatürk, ‘’Milli Mücadele’nin birinci safhası kapandı. Artık ikinci safhası başlıyor!’’ demiştir. Hedef en kısa zamanda, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaktı. Toplumu geri bırakan zincirleri kırmak, ilerlemesine set çeken engelleri ortadan kaldırmak gerekliydi. Bunları yapabilmek için de kararlılık, mücadelecilik ve ümitsizliğe kapılmamak gerekti. İşte Atatürk böyle bir önderdi.

Atatürk’ün başarısının temel koşullarından birisi de plânlı çalışmasıdır. O, her konu üzerinde gerektiği kadar düşünür, her konuyu en ince noktasına kadar inceler, taşır ve karara varırdı. Çok karışık sorunların bile en kolay ve en doğru çözüm yollarını bulurdu. Plânsız, programsız hiçbir işe kalkışmazdı. Karşılaştığı sorunların hepsine birden el atmayıp bunları öncelik sırasına koyardı. Böyle davrandığı içindir ki, ‘’Karışık iş yoktur, her iş basittir.’’ derdi.

Atatürk’ün inkılapçılık anlayışı, iyiye, doğruya, faydalıya yöneliktir. Türk milletinin ilerlemesini ve gelişmesini esas alır. Ona göre, ‘’Medeniyet yolunda başarı, yenileşmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur.’’ İşte bunun içindir ki toplumun, zamanın gereklerine kendini uydurması, gelişmesi ve yenilemesi şarttır. Atatürk’ün inkılapçılıkla ilgili görüşleri, ‘’ATATÜRKÇÜLÜK’’ bölümünde ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
Atatürk, birleştirici bir dehaya sahipti. O, Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştirebilmek için birleştirici ve bütünleştirici bir lider olmuştur. O, önce Türk milletinde bir milli benlik oluşturdu. Sonra da milli birlik ve beraberliği sağlamayı başardı. Milli bir güç yarattı. Düzenli bir ordu kurdu. Böylece düşman karşısında kesin zafere ulaştı. Atatürk her zaman milletinin isteklerini anlamış, kavramış ve o yönde hareket etmiştir.
O, Türk milletinin üstün vasıflarını ortaya çıkarmış bağımsız ve mutlu yaşamasını sağlamıştır. Ona göre : ‘’ Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti, milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin yürütmekte olduğu gelişme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meş’ale, müspet ilimdir.’’

Atatürk, Türk milletinin yetiştirdiği en büyük Türk’tür. Çağını aşıp gelecek çağlara da ışık tutan insandır.
En büyük eseri olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğu. ‘’Cumhuriyet erdemdir.’’ dedi. Türk milletinin geleceğe güvenle bakabilmesi için, cumhuriyetle beraber yaşaması gerektiğine inandı. Bu düşüncelerini de yüreklere yerleştirmek için hayatı boyunca çalıştı. Yalnız Türk milletinin değil, başka milletlerin de bağımsızlığına saygı duydu. Öyle ki Türk askerinin İzmir’e girdiği gün Atatürk, önüne serilen yabancı bir milletin bayrağını yerden kaldırttı. ‘’Bayrak bir milletin bağımsızlık alâmetidir; düşmanında olsa saygı göstermek gerekir.’’ dedi. Bu davranışı onun büyüklüğünün sadece bir örneğidir.

Atatürk’ün hayatını, şahsiyetini ve eserlerini incelerken herkes, ona olan hayranlığını gizleyememekte; bu milli kahramanın önünde saygıyla eğilmektedir. O, bütün özellikleriyle, insanlık tarihinin eşsiz önderlerinden biridir.
 

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,558
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
Atatürk'ün Kişisel Özellikleri

ATATÜRK’ÜN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ VE ÇEŞİTLİ YÖNLERİ
1-VATANSEVERLİĞİ
Atatürk,vatanı ve milleti için yaptıklarını asla yeterli bulmayan engin bir ruh yüceliğine sahipti.Sahip olduğu mal varlıklarını,millete bağışladığı günlerde,”Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere,Türk milletine canımı vereceğim “demişti. Atatürk denilince ”vatan”,vatan denilince”Atatürk”akla gelir. Bu iki isim birbiriyle ayrılmaz bir bütündür. Atatürk,vatanını karış karış tanımıştı.Bu konuda,”Yurt toprağı!Sana her şey feda olsun.Kutlu olan sensin.Hepimiz senin için fedaiyiz,fakat sen Türk ulusunu ebedi hayatta yaşatmak için feyizli kalacaksın...”diyordu.
Atatürk’ün vatan severliliği,Türk toplumunun üstün gücüne dayanıyordu.Ona göre,Türk ulusunun karakteri yüksekti.Türk ulusu,zeki idi.Türk ulusu,birlik ve beraberlik içinde güçlükleri yenmesini bilen bir ulustu.
2-İDEALİSTLİĞİ
Atatürk’ün en güçlü yönlerinden biri,idealist olması idi.En büyük tutkusu,büyük gücüyle milletine yararlı olmaktı. Atatürk,eşi güç bulunan bir idealistti. İdeali için benimsediği ilkelerinden asla taviz vermezdi. Atatürk’ün ruh yapısında bir idealistin nitelikleri yerleşmiş ve gelişmişti. Öğrenciliğinden beri, tüm davranışlarında bu özelliği dikkati çekmiştir. Bir gün, “En büyük eseriniz hangisidir?” sorusuna şöyle cevap verir: “Benim yaptığım işler, biri diğerine bağlı ve gerekli olan şeylerdir. Fakat, bana yaptıklarımdan değil, yapacaklarımdan bahsediniz.” demişti.
3-HAKİKATİ ARAMA GÜCÜ
Atatürk, her konuda gerçekçi düşünen bir önderdi. Hiçbir işi şansa bırakmazdı. “Bizim akıl, zeka ile hareket etmek şiarımızdır.” diyordu. Önemli bildiği her sorun üzerinde gereği gibi durur, düşünür, o sorunu en derin noktasına kadar inceler, bütün hesaplarını buna göre yapardı. Böylece çok güç, çok karmaşık sorunların bile, en kolay ve en kestirme çözüm yollarını bulurdu.
4-YARATICI ZİHNİYETİ
Atatürk, en zor anlarda dahi üstün yaratıcı düşünceleriyle, sorunlara çözümler bulan ve bunları başarıyla uygulayabilen bir önderdi. Yaratıcı düşünceleriyle kimsenin hayal dahi edemediği işleri başarabilmiştir. Atatürk, kendini olayların akışına uymayı zorunlu gören ve buna göre davranan bir kişi değil, aksine olayların dışına ve üstüne çıkıp, olaylara kendi görüşünün ve düşüncesinin biçimini veren bir önderdi. Atatürk’ün gerçekleştirdiği her işinde yaratıcı düşüncesini görmek mümkündür.
5-SABIR VE DİSİPLİN ANLAYIŞI
Atatürk’ü her alanda başarıya ulaştıran özelliklerden birisi de, sahip olduğu sabır ve üstün disiplin anlayışıdır. Hiçbir konuda aceleci olmayan Atatürk, önce düşünür, araştırır, tartışır ve ondan sonra kararını verir ve bu kararı uygulardı. 16 Mayıs 1919’da Samsun yolculuğuna çıktığında, gelecekte neler yapacağını milli bir sır olarak saklamış ve günü geldiğinde her birini gerçekleştirmiştir. Sakarya ve Büyük Taarruz öncesi TBMM’de karşılaştığı tüm eleştirileri, büyük bir sabır örneği göstererek anlayışla karşılamıştır. “Hayatın her çalışma safhasında olduğu gibi, özellikle öğretim hayatında da disiplin, başarının esasıdır.”diyen Atatürk,her işin temelinde disiplinin bulunduğuna inanırdı.
6- İLERİ GÖRÜŞLÜLÜĞÜ
Atatürk, ileriyi çok iyi gören bir önderdi: “Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi yetmez. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi gereklidir.” diyordu. Atatürk, yakın ve uzak çevresi ile ilgisini daima canlı tutardı. Bir gün demişti ki, “Ben askerim. Cihan Savaşı’nda bir ordunun başında idim. Türkiye’de diğer ordular ve onların kumandanları vardı. Ben yalnız kendi ordumla değil, öteki ordularla da meşgul oluyordum. Bir gün, Erzurum Cephesi’ndeki hareketlere ait bir mesele üzerinde durduğum sırada, yaverim dedi ki:


-Niçin size ait olmayan meselelerle uğraşıyorsunuz?
Cevap verdim:
-Ben bütün orduların durumunu bilmezsem, kendi ordumu nasıl sevk ve idare edebilirim.
Atatürk’ün ileri görüşlülüğüne en çarpıcı örnek, 1932’de Amerikalı General Mac Arthur’la yaptığı görüşmede, 1939’da çıkacak ve 1945 yılına kadar devam edecek olan İkinci Dünya Savaşı’nı ve sonuçlarının nasıl olacağını ifade etmesidir.
7-İYİ KALPLİLİĞİ
Atatürk, yüreği sonsuz iyilik ile dolu bir ruh yüceliğine sahipti. Kendisine en fazla kötülük
 
Üst