Atatürk'ün Devletçilik İlkesi

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,562
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
DEVLETÇİLİK



Devlet: Toplum biçiminde yaşayan insanların, aralarındaki düzeni kurma ve sürdürmeleri için oluşturdukları güçtür.

Devletin temel varlık sebebi, insanlar arasında düzeni sağlamaktır.

Devletçilik, devletin temel görevleri (adaleti sağlamak, asayişi sürdürmek, ülkeyi savunmak gibi) dışında kalan alanlara müdahale etmesi demektir.

Günümüzde ekonomik kurumlar, toplumun yaşayışında öncelikli sırayı aldığı için

genel olarak devletçilik, devletin ekonomik alana müdahalesi olarak değerlendirilmektedir.



Atatürk’ün Devletçilik anlayışı:

Hem geniş açıdan hem de ekonomik açıdan değerlendirilebilir. Geniş açıdan bakıldığında, devletin çok önemli görevleri vardır. Bu görevleri yerine getirecek olanlar ise vatandaşlardır. Öyleyse vatandaşların bazı niteliklere sahip olması gerekmektedir. Yurdun savunulması, asayişin sağlanması için sağlığı yerinde, gürbüz, anlayışları, milli hisleri, vatan sevgileri yüksek, vatandaşlar gereklidir. İçte ve dışta devlet görevlerini yürütecek yüksek yetenekte vatandaşlara ihtiyaç vardır. Devlet, vatandaşın, eğitimi, terbiyesi, sağlığı ile ilgilenmek zorundadır. Geniş anlamda devlet vatandaşın gelişmesi, yücelmesi için gerekli alanlara müdahale edecektir.



Atatürk’ün Ekonomik Devletçi Yönü:

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti(nin yıkıntıları üzerinde kuruldu.Yeni devlet Osmanlı Devleti’nden kötü bir ekonomi mirası devraldı. Tarıma elverişli toprakların pek az bölümü ekilebilmekteydi, tarımsal üretim ilkel araçlarla yapılmaktaydı.

Osmanlı Devleti, sanayi devriminin dışında kaldığı gibi, ülkede bulunan küçük üretim yerleri, makineleşen, sanayileşen bir dünya karşısında erimişti. Osmanlı Devleti’nde varolan ekonomik işletmelerde genelde yabancı devletlerin denetimi altındaydı. Osmanlı Devleti’nin girdiği savaşlar, Milli Kurtuluş savaşı ekonomiyi tamamen yok etti.

Türkiye Cumhuriyeti, başlangıçta kendi ekonomisini kurabilmek için çok büyük zorluklarla karşılaştı. Osmanlı Devleti’nin borçları, sermaye ve yetişmiş eleman eksikliği,1929-1930 dünya ekonomik bunalımı, Türkiye’yi olumsuz etkiledi.

Ekonomiye büyük önem veren Atatürk, izlediği devletçi modelle, ekonomik kalkınma çabası göstermiştir.



Atatürk’ün ekonomiyle ilgili görüşleri şöyledir:

“Siyasi,askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik başarılar ile taçlandırılmazlarsa, elde edilen zaferler ayakta kalamaz, az zamanda söner.”

“Milletçe ekonomik yönden güçlü olarak geleceğin tehlikeli günlerine hazırlamalıyız.”

“Endüstrileşmek, en büyük milli davalarımız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut olan büyük, küçük her çeşit sanayi kuracağız ve işleteceğiz. En başta vatan müdafaası olmak üzere, mahsullerimizi kıymetlendirmek ve en kısa yoldan en ileri ve refahlı Türkiye idealine ulaşabilmek için, bu bir zarurettir.”

“Ekonomik kalkınma Türkiye’nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.”

“Yeni Türkiye Devleti bir ekonomi devleti olacaktır”

Atatürk’te katı bir devletçilik anlayışı yoktur. Atatürk’ün devletçilik anlayışı bireye karşı değildir. Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin, demokrasi temelinden ayrılmamakla birlikte devletçilik ilkesine uygun yürümeleri, bugün içinde bulunduğumuz hallere, şartlara ve zorunluluklara uygun olur. Bizim izlenmesini yerinde gördüğümüz devletçilik ilkesi bütün üretim ve dağıtım araçlarını bireyden alarak, ulusu büsbütün başka temeller üstünde düzenlemek amacını izleyen sosyalizm ilkesine dayanan kolektivizm ya da komünizm gibi özel ve kişisel ekonomi girişimlerine ve iş yapmalarına meydan bırakmayan bir yöntem değildir.

Atatürk’ün devletçilik anlayışıyla ve uygulamalarıyla Türkiye,1930-1939 dönemleri arasında önemli başarılar elde etmiştir. Sanayileşme çabaları başlamış, ekonomiye kredi ve imkan sağlayacak önemli kuruluşlar, ekonomiye yön verecek önemli yasalar, bu dönemde çıkarılmıştır.
 
Üst