29 Ekim Öğretmen Konuşması

The Name Of The Rose

Çalışkan Üye
Üye
Katılım
16 Nis 2007
Mesajlar
118
Puanları
18
Konum
Bursa
Atatürk’ün önderliğinde; Samsun’dan başlayıp, İzmir’de noktalanan ve Lozan’da biçimlenen, çöküşten kurtuluşa uzanan yol çetindir, yer yer umutsuzdur, engellerle ve yokluklarla doludur…

19 Mayıs 1919’da Ulu Önderimiz M. Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak büyük fedakarlıklarla başlattığı milli mücadele, milletinin inanç ve azmiyle başarıyla sonuçlanmış 29 Ekim 1923 tarihinde de cumhuriyetin ilanıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Atatürk’ün “Türk Milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.” diyerek ilan ettiği Cumhuriyet, Türk Milletine bırakılmış en büyük miras ve vazgeçilmez bir değerdir.

O, Cumhuriyeti şu sözlerle tanımlar:
-"Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir". Yasama ve yürütme gücü, milletin tek gerçek temsilcisi olan mecliste toplanmıştır. Bu kelimeyi özetlemek mümkündür: "Cumhuriyet".

Cumhuriyetçilik ise, Atatürk devriminde, ana ilke ve esas değerdir. Anayasalarımızda öteki Atatürk ilkelerinin yer alışında diziliş sırasında en baştadır. Öyle ki anayasamızda değiştirilmesi önerilemez maddelerin en başında gelir. Kısacası bu ilke anayasanın bağımsız ana maddesidir.

Türk ulusuna seslenen büyük önder, şu tümcelerle cumhuriyetin, bağımsızlığın ayrılmaz parçası olduğunu vurgulamıştır:

-Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımlardan uyanmanın ve bu sevgili vatanin her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu Türk gençliğinin korumasına bırakıyorum."
– EY TÜRK GENÇLİĞİ !
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Bu sözleri ruhuna ve varlığına perçinlemiş olan Türk ulusu, cumhuriyeti dünya durdukça korumaya and içmiştir. Cumhuriyetçilik, öteki Atatürk ilkeleriyle birlikte uğrunda ölümü göze alma inancıdır. Çünkü, demokrasinin eşanlamlısı olan Cumhuriyet, ulus egemenliğini en iyi simgeleyen, en yüksek, dolayısıyla Türk ulusuna en layık ve onun yüce ruhuna en uygun bir devlet yönetimi biçimidir. Bunun bilincinde olan Türk gençliğinin kulaklarında daima Yüce Önder’imizin şu sözleri olacaktır:

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
 
Üst